Namazı hiçbir mazeret olmadan kazaya bırakmanın cezası çok büyüktür. Namazı kılmamak, Cehennem azabını hiçe saymak demektir. Bir kibriti yaksak, sadece çöp sönünceye kadar elimizi ateşine tutmaya kalksak, acısına dayanamıyoruz. Yüz derecede kaynayan suya elimizi sokamıyoruz.
Allah’ın azabına karşı umursamaz olabilir miyiz? Namaz kılmamanın karşılığını öğrenmek için ilk fırsatta Müddessir Sûresinin açıklamasını okuyun. Biz sadece birkaç ayetin mealini verelim:
“Herkes kendi kazandığının karşılığını görür. Ancak defteri sağından verilenler müstesnadır; onlar kazandıklarından kat kat fazlasıyla mükâfatlandırılır. Onlar Cennettedirler. Mücrimlere, ‘Sizi Sakar Cehennemine sokan nedir?’ diye sorarlar. Onlar da, ‘Biz namaz kılanlardan değildik’ derler.” (Müddessir: 38-43)
Şu ayet meali ise, Allah’ın azabına karşı kendini güvende hissetmenin büyük bir hata olduğunu gösteriyor:
“Yoksa onlar, nimetler içinde yüzerken Allah’ın azabının ansızın gelmeyeceğinden mi emin oldular? Hüsrana düşmüş bir topluluktan başkası ise Allah’ın azabından emin olmaz.” (A’raf Suresi: 99)
Hiç kimse, Allah’ın azabına karşı korkusuz ve ilgisiz olamaz. Üstelik namaz gibi bir ibadet söz konusu olduğunda, kendimizi rahat hissedenleyiz. Bazı kimseler:
- Ben yanmayacağım, ruhum yanacak, gibi gerçekle ilgisiz sözler sarf ediyorlar. Cehennem azabı, bedene ve ruha uygulanacaktır. Hem ruha bile uygulansa, ruh bizim değil mi? Üstelik Cennete gidip sonsuza dek mutlu olmak varken, niye azabı isteyelim?