ocak, halk arasında bazı hastalıkları üfürükle
ya da benzer yöntemlerle tedavi
ettiğine inanılan aile. Tedavi işinde bazen
ailenin bütün bireyleri, bazen de bir ya da
iki üyesi yetkilidir. Bu kişilere “ocaklı”
denir. Sıtma, yılancık, sarılık, nazar, fıtık,
dalak, egzama, kırk basması gibi hastalıklarla
ilgili olarak birçok köy ve kasabada
hatta bazı kentlerde ocaklar bulunur. Ocaklının
tedavi yetkisini bir başkasına devretmesine
“el verme” denir. Çoğunlukla baba
oğluna, anne de kızına el verir.
ocak, Osmanlı kapıkulu örgütlerine verilen
genel ad. Yeniçerilik manevi açıdan Bektaşîliğin
bir uzantısı sayıldığından, bu tarikatın
ocak, kazan, meydan gibi simgeleri
kapıkulu örgütlerince de benimsenmişti.
Bektaşi tekkelerinin kıble yönünde bulunan
ve tarikatın simgesi sayılan ocak, yeniçeri
örgütüne de ad olarak verilmişti. 15.
yüzyılda kapıkulları arasında Bektaşilik yayılınca,
tarikatın gelenekleri ve simgeleri
daha çok benimsendi. Bu dönemde yeniçeriler
kendilerini “ocaklı”, “taife-i Bektaşiye”,
“zümre-i Bektaşiyan” gibi adlarla anıyorlardı.
Yeniçeri Ocağı’nın 94. Cemaat
Ortası’nın odasında da Hacı Bektaş Veli’nin
vekili sayılan bir “baba” görev yapardı.
Hacı Bektaş Veli’nin Yeniçeri Ocağı’na
verdiği kabul edilen “kazan-ı şerif’in yerinden
kaldırılıp altına bir kova su dökülmesi
durumunda kıyametin kopacağına inanılırdı.Kapıkulu ocaklarının yüksek rütbeli subaylarına
ocak erkânı ya da ocak ağası
denirdi. Ocak bezirgânı örgütün mali işlerini,
ocak beytülmalcısı ölen yeniçerilerin
tereke işlemlerini yerine getirirdi. Birçok
görevli de ocak sözcüğüne bağlı unvanlar
(örn. ocak kâtibi, ocak imamı, ocak bölükbaşısı,
ocak kapı kethüdası) taşırdı. Kapıkulu
askerlerinin eğitim yaptıkları Okmeydam’na
Ocak Talimhanesi de denirdi. Ayrıca
bak. kapıkulu ocakları.
ocak, ateş yakmak, yemek pişirmek ya da
çeşitli malzemeleri, özellikle de kil ürünlerini
pişirmek, kurutmak ve sertleştirmek için
kullanılan fırın. Eski uygarlıklarda tuğlaların
ocaklarda pişirilmesi önemli bir teknolojik
ilerlemeye neden oldu, çünkü bu malzemelerle,
güneşte kurutulanlara oranla çok
daha dayanıklı yapılar yapılmaya başladı.
Günümüzde modern ocaklar seramikçilikte
kil ve porselen malzemenin pişirilmesinde,
metalürjide cevherlerin kavrulmasında, kirecin
ve dolomitin yakılmasında ve portland
çimentosu üretiminde kullanılır. Ocaklar
ateş tuğlasıyla örülerek astarlanmış olabileceği
gibi, tümüyle ısıya dirençli alaşımlardan
da yapılabilir. Başlıca iki tür ocak
vardır; bunlardan birinde malzeme alevle
doğrudan temas halindedir, öteki türde ise
malzemenin yerleştirildiği kapalı bölme dışarıdan
ısıtılır. Kireç ocakları birinci, tuğla
ve saksı ocakları ise ikinci türdendir.
ocak
08
Ara