ÖDEM; Aim. Ödem (n), Fr. Oedeme (m), İng.
Edema. Vücut dokularındaki su miktarının artışına
verilen isim. Özellikle derialtı ve kaslardaki
doku aralıklarında, seröz boşluklarda (kalp, akciğer
ve karın iç zarları) serbest sıvının toplanması,ödemin tespitini mümkün kılar. Dolayısıyla ödem,
klinikte hücre dışı ve damar dışı sıvı miktarının artışını
ifâde eder. Seröz boşluklarında sıvı toplanması
ile birlikte olan genelleşmiş ödemlere “anazarka”
adı verilir. Derialtı ödemi, derinin şiş ve gergin
hâliyle farkedilir, bacak alt ucundaki kemik çıkıntısı
üzerinde deriye parmakla bastırılır ve bir
müddet beklenirse o bölgedeki doku aralıklarında
bulunan sıvının itilmesinden dolayı parmak kaldırıldıktan
sonra bir çukurluk kalır. Ödem aşikar
hâle gelmeden evvel hücre dışı sıvı miktarı ve vücut
ağırlığı süratle artar. Bu artış beden ağırlığının
% 1 0 ‘unu geçtikten sonra parmakla bastırılmakla
çukurluk teşekkülü görülür.
Normalde de doku aralıklarında bulunan ve artışı
ile ödemi husûle getiren sıvı, dolaşan kandan gelmektedir.
Dolayısıyla ödem sıvısı terkip bakımından
kan plasmasına çok yakındır. Bikarbonat, klor, sodyum
ve klor gibi elektrolitler, glikoz, üre, kreatinin,
amino asitler ihtivâ eder. Protein muhtevası ise ödeme
yol açan sebebe göre değişiklik gösterir.
Ödem yaygın ve lokalize olur. Yaygın ödemlerin
oluş mekanizmasını iki gruba ayırabiliriz:
1. Böbreklerin tuz ve suyu az ıtrah etmeleri sonucu
plasmada birikime uğrayan su ve tuzun dokulara
ve doku aralıklarına geçmesiyle meydana çıkan
ödemler.
2. Plasma ile dokular arasında su ve molekülleri
hareket ettiren kuvvetler dengesinde husûle gelen
değişiklikler neticesinde doku aralıklarında
su ve tuz toplanmasına bağlı olan ödemler.
Normalde kılcaldamarların arter (atardamar)
kısmına suyu plasma ile doku arasında hareket
ettiren kuvvetler plasma tarafı lehine bir fazlalık
gösterirler ve bu kuvvetin tesiriyle su ve berâberinde
birçok kristalloitler yarı geçirgen bir zar
olan kılcaldamar duvarından doku aralıklarına sızar.
Kılcaldamarların venöz (toplardamar) ucunda
ise denge, doku lehine değişir ve kılcaldamarlardan
süzülmüş olan su ve diğer moleküller damarlara
geri döner. Doku aralıklarında kalan su ve
diğer maddeler lenf sıvısını teşkil eder ve dokudan
lenf damarları ile uzaklaşırlar. Bu, su ve elektrolit
alışverişinde rolü olan faktörler ve süzülmeemilme
olayını ayarlayan kuvvetler şunlardır:
1. Kılcaldamarlardaki kan basıncı: Tansiyona
yâni sistemik kan basıncına bağlı olarak azalıp
çoğalabilir. Eğer kan basıncı değişmezse küçük
atardamarların kasılması kılcaldamarlardaki kan
basıncının ve kan akımının azalmasına sebep olur.
2. Plasma kolloitlerinin (dağılmış haldeki moleküllerin
ve maddelerin) osmotik basıncı: Buna
onkotik basınç adı da verilir. Molekülleri büyük
olan proteinler kılcaldamar duvanndan geçemez ve
% 95’i damar içinde kalarak plasma ve hücreler
arasının onkotik basınçları arasındaki önemli farkı husûle getirir. Bu fark su alış-verişini sağlayan
başlıca faktördür. Kapiller sıvı basıncı onkotik
basıncı geçtiği zaman dokulara sıvı geçişi, onkotik
basınç galip geldiği zaman ise sıvının dokulardan
damara geçişi söz konusudur. Plasmada
protein miktarının azalması sıvının damar dışına çıkışının
artmasına ve doku aralıkları sıvısının artmasına
ve böylece de ödeme sebep olur.
3. Hücrelerarası sıvının kolloit osmotik basıncı:
Normalde plasma protein muhtevâsı doku sıvısındakinin
20 katıdır. Damar duvarını geçirgen
hâle getiren durumlarda veya doku aralıklarındaki
proteinlerin lenf ile uzaklaştırılmasında bir güçlük
ortaya çıktığı zaman doku sıvısındaki protein
miktarı artar ve buna bağlı olarak doku aralıklarında
sıvı toplanması olur.
4. Doku aralıklarındaki mekanik basınç: Damar
dışı sıvıyı alacak olan doku aralıklarının hacmi
sınırlıdır. Bu hacim sınırlılığı belli miktardan
fazla sıvı toplanmasına izin vermez. Ancak birçok
kereler vücûdunda ödem husûle gelmiş olan kişilerde
doku aralıklarının mekanik direnci de azalacağından,
ödemin yeniden teşekkülü kolay olur.
Dokuların alış-verişinde bu dört faktörden başka,
lenf akımının da rolü vardır. Çünkü hücrelerarası
sıvı miktarı kısmen lenf drenajına da bağlıdır.
Böbrekteki süzülme bozuklukları eğer emilmedeki
buna mütenasip bir değişmeyle berâber
değilse vücuttaki su miktarının önemli derecede artış
veya azalışına sebep olur. O halde vücuttaki toplam
su miktarının ayarlanmasının yapıldığı başlıca
organ olan böbreğin hastalıklarında birçok
ödemlerin ortaya çıkması gâyet tabiîdir.
Ödemleri oluş mekanizmalarına göre çeşitli sınıflara
ayırmak mümkündür:
1. Kapillerdeki hidrostatik basıncın artmasına
bağlı ortaya çıkan ödemler: Uzun süre ayakta durmak,
tromboflebit, tümörler, damar balonlaşmaları
gibi sebeplerle toplardamarların baskı altında kalması
ödeme yol açar.2. Kapiller geçirgenlik artmasına (doku sıvısında
osmotik basınç artmasına) bağlı ödemler:
Normalde proteinleri geçirmeyen kapiller duvarları
bakteri, kimyâsal ısı, mekanik etkilerden dolayı
proteinleri daha fazla geçirir hâle gelirse damar
dışı sıvı içerisine proteinler geçerek doku sıvısının
osmotik basıncını arttırır. Doku sıvısında
osmotik basıncın artması berâberinde doku dışına
sıvı kaçmasını da getireceğinden ödem meydana
gelir. İlâç allerjileri, böcek sokmaları, yanma ve
donma sonrasında ortaya çıkan ödemler bu tip
ödemlerdendir.
3. Plasma onkotik basıncının azalmasına bağlı
ödemler: Uzun süren açlık halleri ve böbreklerden
protein kaybının fazla olduğu böbrek hastalıklarında
onkotik basıncı düşen plazmadan dokulararası
sıvıya su kaçışı olur.
4. Doku mekanik direncinin azalmasına bağlı
olanlar: Kısa zamanda fazla kilo kaybedenlerde
ve ihtiyarlarda ortaya çıkan bâzı tip ödemler böyledir.
5. Lenf a drenajının bozulmasına bağlı olarak
ortaya çıkan ödemler: Lenf damarlarının kanser
hücreleri tarafından işgali, iltihaplanması, parazitlerle
tıkanması gibi durumlarda ortaya çıkar.
Ödem tıkanan lenf damarları grubunun akımını
sağladığı bölgede sınırlıdır. Bunlardan en enteresan
olanı lenf damarlarının “Filaria Bancrofti” adlı
parazitle tıkanması neticesinde meydana gelen
ödemdir. Bu hastalığa “fil hastalığı” adı verilir ve
tuttuğu organı aşırı boyutlara vardırmasıyla tanınır.
(Bkz. Fil Hastalığı)
6 . Böbrek faktörünün başta geldiği ödemler:
Böbreğin normalde ıtrah edebileceğinden fazla
tuz alınması, böbreğin tuz ıtrah vazifesinin bozulması
veya hormonal sebeplerle böbreğin tüpçüklerinden
aşırı tuz emilmesi de ödeme sebep
olur.
7. Birkaç faktörün birlikte rol oynadığı ödemler:
8 . Sebebi bilinmeyen ödemler.
Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılabileceği üzere
ödem bir hastalık değildir, bir belirtidir. Ödem
görüldüğü zaman mutlaka sebebi araştırılmalı ve
tedâvi edilmelidir.
ÖDEM
21
Eki