oligarşi, çok küçük bir azınlığın, özellikle
de ayrıcalıklı bir hizbin despotik iktidarı.
Aristoteles oligarkhia terimini iktidardaki
küçük azınlığı en iyilerin değil, iktidarı hak
etmeyen kötülerin oluşturduğu yönetimler
için kullanmıştır. Bu anlamda oligarşi plütokrasi
(zenginler iktidarı) kavramıyla
örtüşür.
Bütün yönetim biçimlerinin son çözümlemede
bir azınlık iktidarına indirgenebileceği
düşüncesine tarihte sık rastlanır. Buna göre
otorite resmen halkta, hükümdarda, proletaryada
ya da diktatörde bile olsa etkin
denetim küçük bir azınlığın elinde olacaktır.
Marx ve Engels bütün kapitalist toplumlarda
kilit noktadaki kapitalistlerin devleti
denetim altında tuttukları görüşündedir;
kendi deyişleriyle, “devlet sömüren sınıfın
yürütme kuruludur.” Marksistlere göre,
örneğin emperyalizm çağında banka sermayesiyle
iç içe geçmiş dar ve tekelci bir mali
oligarşi ekonomik ve siyasal iktidara egemendir.
Gaetano Mosca’nın çoğunluk yönetimini
reddeden yaklaşımında “yönetici
sınıf’ın oligarşik denetim kurması kaçınılmazdır.
Vilfredo Pareto’nun “seçkinler”
kuramı da aynı düşünceye dayanır. Toplumsal
oluşumları “seçkinler” grubuna bakarak
çözümleme eğilimi, Pareto’nun kuramından
büyük ölçüde etkilenmekle birlikte
çok daha eskilerden kaynaklanır.
Oligarşi teriminin 20. yüzyıldaki en ünlü
kullanımlarından birine Robert Michels’in
“oligarşinin demir yasası” kavramında rastlanır.
Buna göre, siyasal partiler ve işçi
sendikaları kaçınılmaz biçimde bürokratlaşma,
merkezîleşme ve tutuculaşma eğilimindedir.
Bir parti ya da sendikanın ideolojisi
ve hedefleri başlangıçta ne kadar eşitlikçi ya
da radikal olursa olsun, merkezinde mutlaka
küçük bir önderler grubu oluşacak,
iktidarı etkin biçimde kullanarak görevliler
aracılığıyla işleri yürütecek ve iç bölünme
ya da dış muhalefetle karşılaşıldığında da
örgütün varlığını sürdürebilmesini sağlayacak
katı bir düzen ve ideoloji geliştirecektir.
Sonraları bazı yazarlar Michels’in görüşünü
yasama organlarını, dinsel mezhepleri ve
başka örgütlenmeleri kapsayacak biçimde
genişletmiştir. Bazılarıysa oligarşinin demir
yasasının evrensel olmadığını, söz hakkına
ve demokratik yönetime dayalı bir sistemi
yürütebilen sendika ve partiler de bulunduğunu
öne sürmüştür.
oligarşi
09
Ara