Anlamlı Sözler

Ölum Yeter Deyinceye Kadar Oku

Ölum Yeter Deyinceye Kadar Oku ölene kadar oku

Olum Yeter Deyinceye Kadar

Muhammed bin İsmail anlatıyor; “ben Bağdadi a her gidişimde, İmam-ı Ahmed Bin Hanbel i çocuklar gibi ilim öğrenilen yere gider görürdüm. Bir gün yine onun böyle bir ilim yerinden döndüğünü gördüm. Eskimiş ayakkabılarını eline almış, yalınayak yürüyordu. Sordum: ” Ya İmam, ilimde bu kadar mesafe aldın, Daha ne zamana kadar böyle çocukların gittiği yere gideceksin, çocuklar gibi mürekkep şişesi taşıyacaksın.

Cevap verdi, “ölüm yeter deyinceye kadar…

İbn-i Sina’nın Zekâsı

Bir ilim adamı, ilk defa hazırladığı gramer kitabını devrin hükümdarına takdim etmek üzere deniz yolculuğuna çıkar. Şark’ın dehası ibn-i Sina da o sırada tesadüfen o gemide bulunur. Âlimin elindeki kitap dikkatini çeker ve incelemek için rica eder. Yolculuk bitene kadar eseri bir güzel okur, hatta baştan sonra ezberler. Gemi karaya yanaşınca gramer alimi tek başına saraya gider ve kitabını hükümdara takdim eder. Etrafına şöyle bir bakınca, tbn-i Sina’nın da orada olduğunu görür ve çok şaşırır.

Padişah, getirilen kitabı tetkik etmesi için İbn-i Sina’ya verir. O da eseri şöyle bir karıştırdıktan sonra, bunun yeni bir kitap olmadığını, çok eskiden kaleme alındığını söyler. Hatta bazı sayfalan ezbere okumaya başlar. Tabii ki bizim gramer bilgini bu manzara karşısında hem şaşınr, hem de heyecanlanır, hem de üzülür. Neden sonra İbn-i Sina işin aslını söyler, gemi yolculuğu devam ederken kitabı baştan sona ezberlediğini belirtir. Hükümdar, gramerciyi de, İbn-i Sina’yı da ödüllendirir.

Ezbere Yazdırabilirim

İbn-i Sina bir gün İsfahan’a gider. Fakat yanında kitaplarından hiç birisi yoktur. İsfahanlı alimler, onun en meşhur eseri olan “Kanun”u görmek isterler. İbn-i Sina ” Kitap yanımda değil ama isterseniz yazdırabilirim!” dedikten sonra katiplere eserin tamamını yazdırır. Daha sonra horasan’dan getirtilen asıl kitapla, bu nüsha karşılaştırılınca bir kelimenin bile eksik veya fazla olmadığı görülür.

İlmi Dünyaya Alet Etmemek

Selef-i Salihin, çocuklarını âlime-ulemaya teslim etmezden evvel, geçimini temin edecek terzilik, saatçilik ve hattatlık gibi bir sanat öğretirlermiş. Ta ki, ilmi, dünyaya alet etmesinler diye.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir