Kısa anlamlı hikaye

ÖMER BİN ABDÜLAZİZ

SAHÎH HADİS

hadîs kitablanndan Bbu Davud’da zikri geçen bir Hadîs-i Şterifden anlamaktayız ki, Allah-u Azimüşşan her yüz senede, bir müceddit göndermekte, asrrn Fir’avn’ı tarafından maneviyatı yıpratılıp, İslâmî duyguları körletilen halk kitlelerini bu müceddidleri vasıtasıyla ikaz ve irşad buyurmaktadır. Her asnn kendi hususiyetlerinle göre şekil ve metodu değişen bu tecdit vazifesini ilk defa Ömer bin Âb~ dülaziz’in ifâ ettiği bazı âlimler tarafından zikredilmektedir. Kendisinden sonra gelen1 Gazaii’ler, İmam-ı Rab­ — 29 — bani’ler ilimle, tedrisle tecdit işlerini yürütmelerine rağ­ men, Ömer bin Abdülaziz, hilâfet müessesesinin eli ile bunu yapmış, kendinden evvelki E m e t’lerin zayıflattığı, hatta bazılarının tahrib ettiği maneviyatı yemden ihyaya gayret göstermiştir. Birinci yüz senenin sonunda, yâni Hicrî 99’da Halife seçilen Ömer bin Abdülaziz ilk hutbesinde şunları söylemiştir: «— Ey nas! Ben bu Hilâfet yükünü isteyerek yüklenmedim. Reyimi almadan beni bu makama getirdiler. Şimdi size şunu hatırlatmak isterim. Beni tasdike mecbur değüsiniz. Gönlünüzde bulundurduğunuz bir başka ehil zâta ‘biât etmek hürriyetine her zaman sahipsiniz. Bana biât ettiğiniz takdirde ise, bu biatiniz benim de Allah’ın kitabına, Resulünün sünnetine itaatim müddetince makbuldür. Ben Allah’a itâat ettiğim müddetçe siz de bana itâat ediniz. İsyanım halinde bana itâat etmeyiniz. Zaten A-ilah’a itâat vacip olduğu gibi, isyan edene de isyan vaeibdir…» Ömer bin Abdülaziz bundan sonra ük iş olarak kendi evini, yakınlarım ıslaha başladı. Refikari muihteremeleri Fâtıma (Radıyallahu Anha’ya) şu sözleri söyledi: «— Ben artık kendini bir hane halkına tahsis eden Ömer değilim. Üzerime yüklenen büyük vazife, sizlerle meşgul olmama, arzu ve isteklerinizi yerine getirmek için kendimi size tahsis etmeme mânidir. Dünya zevki istersen, babanın evine gidebilirsin. Sana bu müsaadeyi veriyorum. Hâlime razı olarak benimle kalmak istersen üzerindeki zînetleri çıkarıp beytülmâle terk et. Müslümanların çaresizleri, fakr u zaruret içerisinde inlerken Halife-i Müslimin’in hanımı boynunda, boğazında kıymetli zinetlerle dolaşamaz.» 1 Bu sözleri can kulağıyla dinleyen büyük İslâm hanımı Fâtıma, tereddüt etmeden, boğazında asılı duran

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir