Genel

Ortodoksluk

Vahye ve Meşru Kilise’nin kararlarına uygun olan öğreti ve düşüncelerin tümü.
Genel olarak Ortodoks Kilisesi adı altında, Doğu’ da XI. yy dan başlayarak Roma’mn otoritesine karşı çıkan Hıristiyan kiliseleri belirtilir. Birçok uzmana göre 1054 tarihi, Batı ile Doğu Hıristiyanlığı arasındaki dinsel anlaşmanın sonunu belirtir. Ama ayrılığa yol açan belirtiler bu tarihten çok önce ortaya çıkmıştır. Roma ve Bizans’ın Hıristiyanlık kavramları EX. yy’dan başlayarak kısa zamanda farklılaşmış, yeni Batı uygarlığını oluşturan hareketle daha da artan karşılıklı anlayışsızlık, iki mezhebin birbirinden kopmasına neden olmuştur.

1054 tarihi Batı ile Doğu’nun ayrılışını belirleyen “resmî” tarih olarak kabul edilir. 16 Temmuz 1054’te Roma,
Ayasofya’ya (İstanbul), İstanbul patriği Mikhael Kerularios’un papa Leo IX tarafından aforoz edildiğini bildirdi. Ertesi gün piskoposlardan oluşan bir topluluk, Roma bildirisini yaktı. Bu hareket Batı ile Doğu’nun giderek artan uzaklaşmasına neden oldu. Ru-hülkudüs, piskoposluk, Roma’nm üstünlüğü, değişik dinsel törenlerle ilgili ilahiyat farklılıkları büyük bir ağırlık taşımamakla birlikte gene de İstanbul ile Roma’mn arasındaki uçurumun büyümesine yetti.

1204’te İstanbul’un kuşatılmasına yol açan Dördüncü Haçlı seferine karşın her iki tarafta da bir yakınlaşma girişimi görüldü. îkinci Lyon Konsili’nde (1274), özellikle siyasal nedenlerle, Bizans imparatoru Mikhael Vm Palaiologos sekiz yıl yürürlükte kalan ve Ortodoks halkın karşı çıktığı bir önerge imzalattı. Floransa Konsili (1439) mezheplerin birleşmesini önerdi; ama Ortodoks Kilisesi buna olumsuz yanıt verdi. 1453’te Türkler İstanbul’u fethettiğinde Bizans Kilisesi Osmanlı yönetiminin denetimine girdi.

Günümüzde, karmaşık durumu esenliğe kavuşturmak için her iki tarafta da ruhani ve dünyevi açıdan büyük güç sarfedilmektedir.

DOGMA FARKLILIKLARI

Ortodoks ve Katolik mezhepleri arasındaki başlıca farklılıklar öğretinin üç ana noktası ve bunların çeşitli özel uygulamalarında toplanır. Ortodokslara göre Teslis’le ilgili tek inanç İznik Credo’suna (Hıristiyan amentüsü) dayanır. Ortodoks Kilisesi, Tanrı kavramının yalnızca oğul aracılığıyla babadan kaynaklandığını öğretir. Roma Katolik Kilisesi’yse Vffl. yy’da papa Leo ül’ün başkanlığında Tanrı kavramım hem babaya hem de oğula bağlamıştır. Bu olay, Doğu’nun öğreti düzeyinde iki mezhep arasında bulunan ayrılıkların bi-
lincine varmasına yol açmıştır. Buna göre mezheplerden biri ökümenik (evrensel) konsülerin kabul ettiği biçimde inancı hiç bozmadan öğretmiş, öbürüyse (Roma) Kilise’ye danışmadan apayrı bir inanç öğretmiştir.

Doğu Hıristiyanlığı Vatikan Birinci Konsili’nin açıkladığı (1869-1870) papanın otoritesini kabul etmez. Ortodoksların inanç kavramı ökümenik ve yerel konsile dayalıdır. Meryem Ana’mn evlenmeden gebe kaldığı inanışı Ortodokslar tarafından öğretisel bir yenilik olarak kabul edilir. Meryem’in Isa’ya hamile kalmasında bakireliği önemli değildir. Meıyem günahsız da olsa Âdem’in günahını > gene de taşıyacaktır. Ama İsa’nın ölümü ve yeniden dirilişiyle kurtulmuş olacaktır.

Doğu mezhepleri boşanmayı, insanın zayıflığının ve gerekli iktisadi koşulların sonucu olarak kabul eder. Rahip olmak isteyen biri evlenebilir. Ancak, rahip olduktan sonra evlenmek yasaktır. Dul kalan rahipler ikinci bir evlilik yapamazlar. Piskoposlar bekâr, evlenmemiş ya da dul rahip ve papazlar arasından seçilir. Her kilise kendi yerel örgütü içinde bağımsızdır, ama Ortodoks inancının öğretiminde birbirlerine bağlıdır. Pisko- * poşunun çevresinde toplanmış her yerel kilise, “bir ve kutsal” Ortodoks Kilisesi’nin belli bir yerdeki kardeş görünüşleridir. Kardeş kiliseler, aynı kutsama biçiminin birliği içinde birleşirler. Kutsal Ruh’un taşıyıcıları sayılan müminler, topluca gerçeğin sorumlu bekçileridir ve tanrıbilim araştırması ile öğretiminde önemli rol oynarlar.

Dünyadaki başlıca Ortodoks kiliseleri şunlardır: İstanbul Patrikliği; İskenderiye Patrikliği; Antakya Patrikliği; Kudüs Patrikliği; Kıbrıs Kilisesi; Rus Kilisesi. XI. yy’daki ayrılıklar bir yana, Ortodokslukta, onursal öncelik, İstanbul patriğindedir. ■
‘da Aynaroz

sokakla

dinsel

da

tim.’
Diş hekimliğinin, dişlerin kötü yerleşiminin ya da alt ve üst diş kemerlerinin uyum bozukluklarının önlenmesi ve düzeltilmesiyle ilgili bölümü (çene ortopedisi ya da diş-yiiz ortopedisi de denir).

Ortodonti çoğunlukla çocuklara, daha seyrek olarak da çocukluk döneminde biçim bozukluklarının önemsenmediği durumlarda erişkinlere yöneliktir. Genel kural olarak, ortodonti girişimi altı ile sekiz yaşlar arasında, yani kalıcı dişlerin çıktığı dönem-
de yapılmalıdır. Bazen bozukluklar belirgin değildir ve genel bir muayene sırasında bozukluğu saptayan diş hekimi, özel bir ortodonti muayenesi önerir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir