Oruçluda eskî adıyla Orçuk’ta köyüyle, eviyle, ağacıyla birlikte yaşlanan insanlar

Oruçluda eskî adıyla Orçuk’ta köyüyle, eviyle, ağacıyla birlikte yaşlanan insanlar sessizce su/ann yüfcse mesıni bekliyor. Ağaçları ise artık yakacak olarak değerlendirmekten başka çare yok (üstte). Çoruh’un suladığı verimli farım alanları, baraj projeleri birer birer uygulandıkça gözden çıkarılır olau. İstimlakte daha çok para edeceği düşüncesiyle Ispir-Yusufeli arasında olduğu gibi nüfusun çoğu fidancılık yapmaya başladı (üstte, sağda). Birkaç neslin emeği, istimlak gelince kesilecek ağaçların türlerinin ve sayılarının kaydedildiği tek sayfalık listelere dönüştü (sağda).

rıyorlar çevresini. İstimlak ne zaman? Birim olacak? Kaç mevsim daha buradayız? Yeni ] için arazi verilecek mi? Cevabı bilenlerden olm; zı anlayınca gene işlerinin başına dönüyorlar.

Binlerce yıldır akan bir nehir ne taşır? Kıyıl; topraklara, deltasındaki ovalara, kendi varlığıyl lenmiş yaşamlara bereket taşır, dirim taşır. İn ilk zamanlarından beri yerleşim için seçilmiş er li yurdun kendi kıyıları olduğunu bilir de, geçr nıklığını geleceğe taşır gibi akar. Çoruh ise ke< yor şimdilerde. Dile gelmez, akla sığmaz, tarifi derler. Bakmayın kanyon duvarlarını çınlatan süne, Çoruh hiç bu kadar dilsizleşmemiş.

Çoruh Nehri, Mescit, Yalnızçam vc Doğu K; Dağları arasında, milyonlarca yılda oluşmuş va< akıp Türkiye sınırlarının dışında, Batum’dan niz’e dökülüyor. Vadisini çevreleyen dağlar pek de 3 bin metreden yüksek, bu yüzden derin ka mucizevi kaya duvarlar tanımlıyor Çoruh Vadii

kirvelerinden dört mevsim kar kalkmayan dağ-lerce koldan su indiriyor Çoruh’a, sert rüzgârla-:ekip yaşlı ormanlara yaşam alanı sunuyorlar. Havzasındaki ekolojik sistemin nadirliği, dağ, ■manın milyonlarca yıllık işbirliğinden geliyor, h un yatak uzunluğu 466 kilometre. Hırçın tabi-kiye’nin en hızlı akan nehri” unvanını kazandır-ı. Bahar aylarında akım miktarı saniyede 1500 ipe ulaşıyor. Yılda ortalama 6 milyar 300 mil-treküplük akış hacmi demek bu. “En yüksek retim potansiyeline sahip dördüncü nehrimiz” ın, yıllık 10 milyar kilovat saatlik hidroelektrik otansiyeli, 60’lı yıllardan beri enerji yatırımcıla-:ahını kabartıyor.

:rik İşleri Etüt İdaresi 601 j yıllardan beri proje-ti. “Çoruh Havzası Gelişme Planı” 1982 yılında aya. Plan, Bayburt’tan Gürcistan sınırına kadar ana kol üzerinde 10 (Laleli, İspir, Gülliibağ, Akın, Yusufeli, Artvin, Deriner, Borçka ve Murat-
lı), yan kollar üzerinde 17 olmak üzere, toplam 27 baraj ve hidroelektrik santralının yapımını öngörüyor. Kimi kaynaklara göre de bu sayı 37. Barajlar, toplam enerji üretiminin yüzde 5’i oranında ülke ekonomisine katkı sağlayacak. Çoruh’un azgın iştahı böylece gemlenirken nehir yatağından yükselen sular bölge coğrafyasının haritasını, ekolojisini ve nehirle biçimlenmiş yerleşik yaşam kültürünü kökünden değiştirecek.

Başka bir söyleyişle de Çoruh Havzası Gelişme Planı; Çoruh Nehrinin güller zincirine dönüşmesini, Artvin merkezini ilçe ve köylere, Doğu Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayan karayolu ağının, insan emeğiyle oluşturulmuş sınırlı tarım alanlarının, Yusufeli ilçesi ile pek çok köyün ortadan kalkmasını ve yüzlerce ailenin bölgeden göç etmesini, uluslararası öneme sahip 60 kilometrelik bir rafîmg parkurunun yok olmasını öngörüyor.

Plan, yeryüzünde benzerine az rastlanan bir “miras coğrafva”nın gelecek nesillere devredilemez ve geri döndürülemez biçimde ortadan kalkmasından, gölleş-

melerin neden olacağı iklim farklılığının uzun dönt etkilerinden, hayvan ve bitki türlerinin uğrayacağı d şimlerden, bölgeye has Ortaçağ Gürcü mimarisi örr 1 erinin yok olması veya ulaşılamaz hale gelmesine yeniden yerleşimin yaratacağı fiziki ve sosyal sorun dan ve daha pek çok sorundan ise bahis açmıyor. T. iki yıl önce Orta Fırat, ondan çok daha önce de A: Fırat ve diğer bütün baraj projelerinde olduğu gibi.

Çoruh’ta “tufandan önce” yaşananlara tanıklık mek için yaptığımız yolculuğun mevsimi sonbahar, rinç hasadı başlamış, bütün bahçeler, nehir boyu ı nan tarlalar, ağaçlar henüz yeşil. Ilık sabah güneşi larda gümüş pırıltılarla çakıp sönerken güz renkler: eşliğinde, yolumuz, kâh sarp duvarlarla çevrili nehiı tağmdaki köylere iniyor, kâh köknar, ladin, kızıla; meşe ormanlarıyla kaplı yükseklere çıkıyor. Çorul uğultusu hep yanı başımızda. Umutsuzluğu hayk: sessiz bir uğultu bu.

Çoruh Vadisiyle yan kolları Tortum, Berta, Oltu ‘ larım çevreleyen Karçal, Yalnızçam ve Kaçkar dağ’ m, 2 bin 300 metrelere kadar kaplayan yaşlı orma doygun sabah ışığında, yeşilin en koyu tonuna bü] müş bu mevsim. Eşine az rastlanan bir ekosisteme lıip bu dağlar, biyolojik çeşitlilik bakımından Di: Doğayı Koruma Vakfı tarafından acil korunması ge tiği ilan edilen, Avrupa’daki 100 sıcak noktadan Ama nadirliği sadece bundan değil, aynı zamanda i dolu’daki kültürel çeşitlilik envanterine katkısıyk bir o kadar değerli.

İnsanoğlunun Artvin topraklarındaki varlığı çol ki. Tarihi kaynaklar ilk yerleşim izlerini 3 bin 50< öncesine dek götürüyor. Günümüze en belirgin izle rakan dönem ise 9 ve 10. yüzyıllardaki Gürcü Be\ Bu izleri sadece kale, kilise, manastır ve yol ağlarıyl mmlamak vetmez. Bugün, özellikle Gürcistan sını yakın köylerde varlığını koruyan zengin Gürcü kült Türk ve Laz nüfusla birlikte Artvin kültürünün tt taşlarından birini oluşturuyor.

Vadideki bitki türlerinin oluşumu ise çok daha esi jeolojik dönemlere uzanıyor. Zeytin mesela; son b arası dönemde gelmiş Çoruh Havzasına. Dünya iki niıı giinümüzdekinden çok farklı ısındığı bu dönen

böli ini

oluşan yeni iklim şartları Akdeniz, Kafkasya ve Kar niz bitki türlerinin bir arada yaşamasına imkân ver

Zeytinlik (Sirva), Kalburlu (İşhabil) ve Oruçlu çuk), vadinin en önemli zeytincilik bölgesi olan E rum yolu üzerinde, tarihi çok eskilere giden, yan ; üç köy. Gri ve soluk sarının boyadığı devasa bir rej içindeki tek yeşil leke demek daha doğru. Derineı rajı su tutmaya başladığında üçü de haritadan si cek. Asırlık zeytinliklerle kaplı yamaçlara yaslaı köylere girince, vadinin karakteristik yapısı, yerini görüntülerine bırakıyor. Genellikle zeytincilikle : nen bu köylerin Artvin’de bile az bilinen özelliğiys rapçılığı. Üzümün bölgeye nereden ve ne zaman g ğini, şarap üretimi geleneğinin nasıl başladığını 1 yok. Ama üreten de, kullanan da çok. Hatta herkes zamanlar 160 hanenin yaşadığı Zeytinlik’te her kendi tüketimi kadar şarap yaparmış. Ticarete dc mese dc mimari geleneği belirleyecek kadar önen

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*