Oysa, kocaman elleri nasırlıydı.

Oysa, kocaman elleri nasırlıydı.
“— Balık mı tutarsın ahbap?”
Balık.”
“— Elinde kertenez olmadığına göre, balık yataklarını nasıl bulursun
?…”
Hafifçe gülümsedi:
“— Kıyıya vuran suyun sesinden.” dedi.
“— Nasıl yâni, anlamadım. Bağışla, seni işinden alıkoyuyorum ama,
merak ettim. Sonra, ben de yardım edebilirim sana.”
Gene gülümsedi:
“— Bu, sizlere vergi iş değil, dedi. Sizin elleriniz nazik olmalı.”
İri yarı adam, bu ağır siteme aldırış etmedi:
“— Merak benimki, dedi. Balık yataklarını nasıl buluyorsun?”
“— Su, kumsala ayrı vurur bey, kayaya ayrı vurur, yosunlu taşlara
ayrı. Suyun sesini dinlerim. Bizim denizde öyle cereyan falan yoktur.
Çokluk usludur ya, deniz olduğu zaman bile, dalgaların sesi ayn ayrı
duyulur. Bir – iki defa balıktayken denize tutuldum, onu da denedim.”
“— Daha önce kestiremez misin deniz olacağını?”
“— Eh, yarım saat önceden belli olur. Rüzgâr nemli nemli yüzüne
çarpar kişinin. Rutubet kokar. Ansızın patladığı da olur tabi.”
“— Bir – iki defa denize tutuldum, dedin.”
“■— Öyle oldu. Birinde epeyce açıklardaydım. Az daha alabora oluyordum.
Güç tuttum kıyıyı.”
İri yan adam, konuşan bu güzel maskeye bakıyordu. Balıkçı, anladı:
“— Oldu olacak, onu da anlatayım. Epeyce gençtim, biraderle balığa
çıkmıştık, dinamitle avlıyacaktık. Dinamit yakın yerde patladı. Birader,
öldü. Benim de gözlerim bu hâle geldi.”
Yazık !…”
“— Yazık! Lâkin ne diyeceksin. Alınyazısı.”
Bu adama gözlerini yitirmek bir çeşit büyüklük vermişti Çok konuşmayı
sevmediği, az da dinlediği davranışlarından belliydi. Onur, kı­
rıcı şeylerden bile bile sakınıyordu.
“•— Şimdi balık tutmak biraz zor olmuyor mu?”
“— Zor oluyor. Alışkanlık da var. Gençliğimde birçok balık yatakları
bilirdim. Bizim denizi iyi bilirim. Gecem, gündüzüm koynunda geçti.
Hâlâ da öyle. Bu alışkanlığın çok yardımı dokunuyor şimdi.”
“— Peki, böyle uğraşıp duracağına, sandalın kenarına muşamba
kaplatsana.”
“— Biz yoksul insanlarız bey. Bern, alışmadığım şeyleri yapamam
ben. Bu işi seviyorum, üstelik, vakit öldürüyor, balığa çıkmadığım zamanlar.”
“•— Beni de balığa götürür müsün? Meraklıyım ben de. Geleli kaç
gün oldu, hiç balığa çıkamadım.”
“— Olur. Lâkin ağır iştir bizimki. Ayıplama bey ya, süs olsun diye
balığa çıkmayız biz.”
ŞAHAP SITKI

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*