Yapılan sahîh rivâyete göre Peygamber (S.A.V.) Efendimiz buyurdular ki: «Din, Allah’a, O’nun Kitabına, Peygamberine ve Müslüman imamlanna, Müslümanların hepsine NASİHATTİR ,»88 Bunun gibi künyesi Ebû Rakabe olan Temîm-i Dârı (R.A.) Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’den şu hadîsi rivâyet ediyor: Peygamber (S.A.V.) «Din nasihattir..» buyurdu. Biz ona: «Kimler için nasihattir?» diye sorduk. Buyurdu ki: «Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslüman imamlanna v« umum Müslüman- lara…» Hattabî bu hadîsi tefsir ederek diyor ki : Allah’a Nasihat : O’na îmân etmek, eş ve ortaklığı O’ndan nefyetmek, sıfatlarında ilhad’ı (inkâr etmeyi) terketmek, isimlerinde inkârve inada sapmamak, O’nu Kemâl ve Celâlin bütün sıfatlarıyla vasfetmek O’nu bütün noksanlıklardan, beşerî sıfatlardan tenzih etmek, ibâdetiyle kaim olmak, günah saydığı şeylerden kaçınmak, O’nun için sevmek, O’nun için sevmemek, O’na itâ- at edene dost ve yâr olmak, O’na düşman olana düşmanlık etmek, O’nu inkâr edenlerle cihad etmek, nimetlerini itirafla dile getirmek, nimetlerine karşı şükretmek, her işte ihlâs üzere bulunmak, bütün bunlara dâvet etmek, tahrik ve teşvikte bulunmak, insanlara karşı lütufkâr davranmaktır. Bütün bu vasıfların hakikati kula raci’dir kendi nefsine nasihatta.. Allah ise nasihatçılarm nasihatından ganîdir, hiç bir öğüde muhtaç değildir. Allah’ın Kitabına Nasihat : Hattabî diyor ki: Kur’ân’ın Allah Kitabı olduğuna inanmak onun Allah katından indiğine, insan sözlerinden hiç birinin ona benzemiyeceğine ve hiç bir kimsenin onun bir benzerini getirmeye güç bulamıyacağına gönülden îmân etmek, ona saygılı bulunmak, onu hakkıyla okumak, güzel sesle tilâvet etmek, okurken tam bir gönül alçaklığı içinde olmak, tilâvetinde harflerini yerli yerinde telâffuz etmek, onu değiştirmek isteyenleri men’etmek, içindeki her hükmü tasdik etmek, hükümlerini anlamak, ilme ve ahkâma açılan kapılarını bilmek, misallerine dikkat etmek, öğütlerini ganimet edinmek, hayret uyandırıcı bölümlerinde inceden inceye düşünmek, muhkem âyetleriyle amel etmek, müteşâbih olan âyetlerini aynen kabul ve teslîm etmek, onun umum, husus, nâsih ve mensuhundan söz etmek, İlmî verilerini yaymak, halkı ona dâvet etmektir.. Bütün bu vasıfların hakikati kulun kendi nefsine nasihatçı olmasına raci’dir.. Yoksa, Allah’ın Kitabı nasihatçılarm nasihatma muhtaç değildir.. Allah’ın Peygamberlerine Nasihat: O’nur risâletini tasdik etmek, getirmiş olduğu bütün şeylere inanmak, emir ve yasaklarına uymak, sünnetinin korunup yaşanmasında kendisine yardımcı olmak, O’na düşman lık edenlere düşman olmak, O’na dost olanları dost kabul etmek, O’nun hakkını saygıdeğer bir düzeye çıkarmak. Kendisine hudutsuz hürmet beslemek, açmış olduğu nurlu yolunu, sünnet-i seniyyesini ihyâ etmek, dâvetini yaymak, Sünnetini neşretmek, her türlü suçlama ve töhmeti O’ndan nefyetmek, ilmini yaygın hale getirmek, ilminin anlamını kavramaya çalışmak, O’nun ilmine, sünnetine başkalarını dâvet etmek, sünnet belirtilerini bilip çok ince davranmak, sünnetinin kadrini yüceltmek, okunduğu zaman tam edep üzere bulunmak, bilmeden sünneti hakkında konuşmamak, sünnetini bilen âlimlere saygı göstermek, onların kadrini yüceltmek, O’nun ahlâkıyla ah- lâklanmak, O’nun edebiyle edeplenmek, ehl-i beytini sevmek, ashâbına geniş sevgi beslemek, sünnetindeki bid’atlere yer verenlerden kaçınmak, ashâbına dil uzatanlardan uzaklaşmak ve her hususta O’na bağlı kalmaktır.. Müslüman İmamlarına Nasihat: Haklı dâvalarında onlara yardımcı olmak, hak ile emrettiklerinde onlara uymak, uyarılarına kulak vermek, yumuşamak ve tatlı bir dil ile gerektiğinde onları uyarmak, önemli hususları kendilerine hatırlatmak, gafil bulundukları mes’ele- lerde onlara yol göstermek, müslümanların haklarıyla ilgili hususlarda unutkanlık içinde bulunurlarsa hatırlatmak, onlara karşı çıkmamak, itâat etmeleri için halkın kalbini te’lîf etmektir Hattabî diyor ki: «Müslüman imamlarına (lider ve önderlerine) nasihatin bir anlamı da şudur: Arkalarında namaz kılmak, onlarla birlikte cihâda çıkmak, zekâtı seve seve onlara (beytülmâle) vermek adâlet sâhibi oldukları müddetçe belirtilen hususlarda onlara itâat etmektir. Adâletle iş görmedikleri zaman o görevi onlardan alıp ehline ve müstahak olanına vermek gerekir. Ancak bu, mümkün olduğu, kargaşalığa meydan verilmediği zaman böyledir. Onları yalan yere övmemek, sağlam bir düzen getirmeleri için duâcı olmak da bu cümledendir.» Endülüs’lü îbh-i Ferec diyor ki: «Müslüman imamlarından maksad halîfelerdir ve bir demüslümanlann işleriyle meşgul olan liderlerdir. Meşhur olan da budur. Hattabî de bunu böyle naklediyor ve sonra şunu ilâve ediyor: Bundan bazen din âlimleri kastedilir, yâni böyle de yorumlanır. Onlara nasihat; rivâyet ettiklerini kabul etmek, dinî hükümlerde onları taklîdde tereddüt göstermemek, onlar hakkında iyi zan beslemektir.» Umum Müslümanlara Nasihat: Maslahatlarıyla ilgili hususlarda onları irşâd etmek, dünya ve âhiret işlerinde onlara doğru yolu göstermek, söz ve davranışla onlara bu hususlarda yardımcı olmak, kusur ve günahlarını gizlemek, zararlı şeyleri onlardan def’etmek, yararlı şeyleri onlara sevketmek, iyilikle emretmek, fenalıktan men’etmek, yumuşak ve nezih bir ifâdeyle onları kötülüklerden alıkoymak, iyi olan şeyleri telkine çalışmak, onlara şefkatli davranmak, büyüklerine saygılı, küçüklerine merhametli olmak, onlara güzel öğütlerde bulunmak, kınamaları, hased- de bulunmaları görülünce terketmelerini sağlamak, kendimiz için sevdiğimiz şeyleri onlar için de sevip arzu etmek, hoş görmediğimiz şeyleri onlar için de hoş görmemek, onların malından ırzından el ve eteğimizi çekmek, söz ve davranışlarımızla onların hakkında yan bakmamak, belirtilen bütün bu hususları ahlâk edinmelerini sağlamak, ibâdet ve tâate onları teşvikte bulunmaktır. Selef-i sâlihînden nasihat hususunda öylesi vardı ki, işi bu dünyasına zarar verecek bir dereceye vardırırdı. îbn-i Battal diyor ki: Şu hadîs, nasihatm «din» olduğuna delâlet etmek- tediı. Aynı zamanda ona îslâm da denilebilir. Nitekim Ziyâü’l- KuJûb şerhi Cilâü’l-Kulûb adlı kitapta da böyle belirtilmiştir. Bazjsına göre, Allah’a, Peygamberine, müslüman imamlarına ve umum müslümanlara nasîhatta bulunmak vâcibdir, yâni her müslümana farz-ı ayndır. Bazısı da diyor ki: «Belirtilen nasihat, farz-ı kifâyedir; bir kısmının onu yapmasıyla diğerleriüzerinden farziyeti kalkmış olur. Nitekim bu hususu Aliyyü’l- Kaari Şifâ Şerhi’nde belirtmişti
PEYGAMBER (S.A.V.) EFENDİMİZ İN «DİN NASİHATTİR» SÖZLERİNİN AÇIKLANMASI
27
Eyl