PEYGAMBER (S.A.V.) EFENDİMİZİN HASTALIK İÇİN OKUDUĞU DUALAR:
“Allâhümme Rabbe’nnâsi müzhibe’l-be’si işfi ente’ş-şâfi lâ şâfı illâ ente işfi şifâen lâ yuğâdiru sekamen.”
***
“Bismillâhi yübrike min külli dâin yeşfîke ve min şerri hâsidin izâ hased ve min şerri külli zî ayn. ”
***
“Es’eliillâhel azîme Rabbel arşVl-âzîmi en yeşfiyeke.”
”Bismillâhi eûzü bi-izzetillâhi ye kudretihî min şerri mâ ecidü min vecaî hâzâ.”
Allah Teâlâ’ya hamd, Resûlüne salât-ü selâm olsun.
Yüce dinimiz İslâm’da sıhhat ve sıhhati korumayla ilgili bir hayli ikaz, tavsiye ve emirler mevcuttur. Sebebi: Allah’a kulluğun dahi sıhhatin yerinde olmasına bağlı bulunmasıdır.
Bu cümleden olarak âyet-i kerime’de “…kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız…” buyurulur. (Bakara sûresi: 195)
Bir hadîs-i şerîfde de şöyle buyurulur: “Ey Allah’ın kulları! Tedavi olunuz. Allah Teâlâ ölümden başka her hastalığa bir şifa (deva) yaratmıştır.”
Bu ve benzeri hadîs-i şeriflere göre, sıhhati korumak için tehlikeden korunmayla birlikte tedavî de gerekmektedir. Bu sebeble her müslümanın, bir rahatsızlığı durumunda iyileşme çarelerini ara- ması, dinî bir vecîbedir.
Bu esaslardan hareket ederek yahut bu dini emir ve tavsiyelere uyarak, tarihde birçok Müslüman ilim adamı tıb ile uğraşmış, tedavi ile ilgili ilâçlar yapmış, hâlkı bizzat tedaviyle meşgul olmuş; eserler yazmışlardır.
Tıb ile uğraşan bütün bu ilim adamları şifayı, yeryüzünde neşvünema bulan bitkilerde aramışlardır. İsimlerini tesbit etmişler, neye faydalı olduklarını belirtmişler, yazmışlardır.
Bu mevzuyla meşgul olan ilim adamları tarihin başlangıcından, çok eski devirlerinden beri mevcuttur. Lokman Hekîm (hakîm) Aleyhisselâm gibi, Batlamyus, Calinus, Sokrat, Belinus, Bokrat, Aristo, Camasb, Kisra gibi.
Daha sonra «Câmi» sahibi İbn Baytar, «Minhâc» sâhibi İbn Cezle, «Kanun» sâhibi İbn Sina, «Nihayetü’l-Ereb» sâhibi Nüveyrî, «Tezkiretü Üli’l-Elbâb» sâhibi Davûd el-Antakî gibi…
Bu hekimlerin çalışmalarını ihtiva eden eserleri zamanımıza kadar gelmiştir. Çok eski ve zamanımızın modem, ilerlemiş tıbbına rağmen ibtidaî sayılan bu çalışmalar (tedavi usûlleri) her zaman değer ve geçerliliğini koruduğu gibi bugün de korumaktadır. Piyasada Şifalı Bitkiler ve Hastalıklar vs. gibi kitabların bol miktarda bulunuşu bunun bir delilidir. Bazan olur ki: Modern tıbbın tedaviden aciz kaldığı bir hastalığı bu eski usullerle (başka bir tâbirle, kocakarı ilâcıyla) iyileştirmek mümkün olmaktadır. İşte onun için bu yollarla tedavî bugün hâlâ revaçtadır. Bu usûlün tek sermayesi de BİTKİLER dir
Bitkiler ve bitkilerle tedavî hakkında tanınmış tabiblerin başında (Lukman Hekim hariç) İbn Sîna, İbn Baytar, Davûd el Antakî gibi zatlar gelir. Bunların da en meşhuru «El-Kanûn fi’ttıb» adlı eseriyle İbn Sîna bu meslekle ciddi şekilde ilgilenmiş bir tabîbdir. Hastalıklarla da uğraşmıştır. Bir eserinde der ki: «Bütün hastalıkların anası bir kurtçuktur (mikropdur). Fakat ne yazık ki onu gösterecek elimizde bir âlet yoktur.»
Bu ifadelere göre müslüman bir tabîb Batı’dan çok önce mikrobu keşfetmiştir. (M. 1037). Diğer bazı gerçekler gibi bu da neslimizin zihinlerinden uzak tutulmuştur. Bugüne kadr onlara tek aşılanan ve anlatılan: Herşeyi Batı’nm yapmış olduğu mübalâğa ve safsatasıdır.
Biz uzun zamandan beri bu mevzu ve bu mevzuyla ün yapmış zatlar ve eserlerini incelemekle meşgul olduk. Zaman oldu notlar aldık, zaman oldu bu ilaçları tatbik ettik, tavsiye ettik. Dikkat buyurulunca anlaşılacağı gibi: Arabça, Farsça, Lâtince ve Türkçe birçok eserleri tedkik ettik. Piyasada bu mevzuyla alâkalı küçük büyük bazı eserler olmasına rağmen biz bir yenilikle mevzuyu ele aldık.
Her bitkiyi: Arabça, Farsça, Lâtince ve Türkçe’leriyle beraber verdik. Her bitkinin hangi hastalık için nasıl tatbik edildiğini maddelerle bildirdik. Ayrıca nerelerde yetiştiklerini, kullanılan maddelerini gösterdik.
Mevzuu hazırlarken henüz neşredilmemiş ve bilinmeyen esas kaynaklara müracaat ettik. İstifade ettiğimiz bu kaynaklardan bazılarını zikretmekte fâide görürüz:
a) Mücerrebâtü’l-büyût, fi’t-tıbi’l-mazbût / Necib Haşan Efendi Tâhir.
b) Teshîlü’I-menâfi fi’t-tıbbi ve’I-hıkmeh / Şeyh İbrâhim Ebî Bekr el-Ezrak.
c) Er-Rahmetü fi’t-tıbbi ve’l-hikmeh / Celâlü’d-dîn Abdür- rahman es-Süyûti.
d) El-Mu’temed fi’l-edviyeti’l-Müfredeh / Melik Muzaffer Yusuf Gassanî, Türkmâni.
e) Dördüncü Sultan Mehmed zamanı (1693) tabîblerinden Hayatîzâde Mustafa Fevzi Efendi’nin «Hâzâ Fihristü Risâle-i Fev- ziyye fi lûgat-ı müfredâti’t-tıbbiyyeh.»
f) Ferheng-i Amîd / Hasen Amîd.
g) Hezâr-ı Esrâr / Mustafa Behçet Efendi.
ğ) Nusret Efendi Mecmuası.
h) El-Kanûn fi’t-tıb / İbn Sına.
ı) Bazı yazma eserler v.s.
Kitab’a fayda sağlayacağı mülâhazasıyla: Ölçülerin açıklanmış listesi, Hastalıkların özel bir bölümde Arapça-Türkçeleri ilave edildi.
Bazı bitkilerde, tedavî terkibi verilirken üzüm şırası-şurubu tabiri asıl kaynaklarda şarab idi, biz değiştirdik.
Bitkilerin içinde zaten hastalıklar geçtiğinden sona onların ayrı bir fihristi-cedveli verildi. Ayrıca hastalıklar bölümü ve terkîblerine lüzum görülmedi.
İbn Sîna, İbn Baytar, Dâvud el-Antakî, Nüveyrî ve İbn Cezzâr’ın eserlerinin hulâsası denebilir.
Biz tabib değiliz, sadece naklettik. Zaten zamanımızda bu mevzuu hazırlayıp neşretmiş kişilerin içinde bir tane tabîb var mı?
Sırf hizmet olsun, gayesiyle sunduğumuz şu nâçiz eserin yeni şeyler getirmesi sebebiyle bu mevzudaki araştırıcılara, Botanik’le meşgul olanlara bir kaynak olacağı ümidindeyiz.
Tevfik Allah’dandır.