Genel

PEYGAMBERİMİZ(S.A.V)’İN GÜNLÜK YAPTIĞI ZİKİR ALTI ESMA

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
100 kere BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM ﺑِﺴْﻢِ اﻟﻠّٰﻪِ اﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ اﻟﺮَّﺣٖﻴﻢِ
100 kere ESTAĞFİRULLAH EL AZİM اَﺳْﺘَﻐْﻔِﺮُ اﻟﻠّٰﻪَ اﻟْﻌَﻈِﻴﻢَ
100 kere ALLAHÜMMESALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ SEYYİDİNA MUHAMMED اَﻟﻠّٰﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻋَﻠَﻰ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ وَﻋَﻠَٓﻰ اٰلِ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ
100 kere LA İLAHE İLLALLAH ﻟَٓﺎ اِﻟٰﻪَ اِﻟَّﺎ اﻟﻠّٰﻪُ
100 kere ALLAH اَﻟﻠّٰﻪْ
100 kere HU ﻫُﻮ
Bitirdikten sonra üç İhlas, Felak, Nas, Fatiha Süreleri okunur ve hasıl olan sevabı başta şanlı Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V) efendimizin ve asabı olmak üzere geçmişlerimizin ruhlarına hediye ve dua edilir. Eğer bu dua ABDESTLİ olarak İHLASLA hergün, günde en az bir kere yapılacak olursa niyetine göre kişinin :
-Helalinden rızkı bollaşır, bereketlenir.
-Ruhi sıkıntıdan kurtulur, Ailesi ile yaparsa hem kişi hemde ailesi huzur bulur.
-Hallolmayan işleri hallolur. (Ev sahibi olur, çocuk sahibi olur helalinden mal sahibi olur, işe girer, evlenir, çoluk cocuğunun yaşantısı düzelir, hayırlı evlat sahibi olur.)
-Sigarayı bırakır.
-İçkiyi bırakır.
-Hafızası kuvvetlenir, Akl-ı Selim’i artar.
-Helal ve haramı içinden ayırt eder.
-Gözünü ve gönlünü zinadan korur.
-Kalbi ve gönlü Hz. ALLAH’a ram olur.
-Bu cennet vatanın ve müslümanların üzerindeki musibetlerin, belaların ve afetlerin definde farkında olmadan kendisininde katkısı olur.
-Namaz kılmaya doyamaz, oruç tutmaya doyamaz, Kur’an okumaya doyamaz, tesbih çekmeye doyamaz.
100 kere BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM deyince, şeytanın şerrinden ve vesvesesinden emin olur, rızkı bereketlenir.
100 kere ESTAĞFİRULLAH EL AZİM deyince, büyük ve küçük günahları af olunup, anadan doğmuş gibi olur.
100 kere SALAVAT-I ŞERİFE getirince, Peygamber efendimizin (S.A.V) şefaatine nail olur.
100 kere LA İLAHE İLLALLAH deyince, Hz. Allah’tan gayrısı kalbinden çıkar.
100 kere ALLAH (C.C) deyince, Hz. Allah o gönüle nazar eder.
100 kere HU deyince, Hz. Allah o gönülü ziyaret eder. Kişi son nefesini Kamil-i İman ile verir.
Altı Esma’nın tarifi ve anlamı:
(1) “Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillâhirrahmânirrahîm” denildiğinde; şeytan 70 yıl öteye kaçar. (B) kapıdır, bir yandan dünyaya giriş, bir taraftan da dünyadan çıkıştır. Kur’an-ı Kerîm’in sırrı Fatiha Sûresi’nde, Fatiha’nın sırrı Besmele’de, Besmele’nin sırrı (B) harfinde. (B) harfinin sırrı da noktasında toplanmıştır.
Her şeyin bir kalbi var; Kur’an’ın Yâsîn-i Şerif, Yâsîn-i Şerifin Fatiha, Fatiha’nın kalbi Besmele-i Şeriftir. Tasavvufî yaşantının kalbi de Tevhid’dir.
Besmele’de Allah’ın 1001 ismi mahfuzdur. Kalbin anahtarı Besmele’dir.
Her Sûre Kur’an-ı Kerîm’de bir defa bulunur, Besmele ise 114 defa inmiştir.
Her hayırlı işin başlangıcı Besmele iledir.
Gönüllere rahmet yapsın! Rahman hatırı için herkese rızkını verir. Rahman da Rahim de besmelenin içinde. Rahman dünyayı besler. Rahim ahirete sesler.
Nefs-i emmâre ve şeytanın kamçısı Besmele’dir. Besmelesiz yemekte unutkanlık olur. Besmele gönüllerin anahtarıdır, Besmele Kur’an’ın anahtarıdır.
Altı Esma çalışanlara cin yaklaşamaz, hele 100 Besmele’den sonra gelemez.
(2) “Estağfirullah El-Azim” denildiğinde anadan doğ­muş gibi büyük ve küçük günahlar affolur. “Estağfirullah” küçük günahlar için, “El-Azim” büyük günahlar için.

(3) Salavat-ı Şerife “Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed” Güzel olarak ihlâsla yapılan Salavat-ı Şerife, kavak ağacından dökülen yaprak gibi günahları döker. Kötü dilleri düzeltir, kararmış gönülleri diriltir, harabe olan gönülleri neşelendirir.
Salavat-ı Şerifelerin en âlâsı namazda okunanlardır.
Perşembe günü ikindi vaktinden Cuma gününün ikindi sonrasına kadar Salavat-ı Şerife yapılırsa anında Peygamber Efendimiz’e ulaşır, yani otomatiktir ve Peygamber Efendimiz; “aldım kabul ettim ” der. Diğer zamanlarda yapılanlar mektup misali ulaşır.
Güzel bir koku duyulduğunda Salavat-ı Şerife getirilecek! Pis koku duyulduğunda ise;
﴿ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ اﻟﻠّٰﻪُ وَﻧِﻌْﻢَ اﻟْﻮَﻛٖﻴﻞُ﴾

“Hasbünellahi ve ni’mel vekil” (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.)
Güzel kokular, tatlı şeyler ikram edilirken Peygamberimiz (s.a.v.)’i anıp, O’na salavat getiriniz!
Salavat-i Şerife getirilirken sarılmak yok, musafaha, yani tokalaşmak var. Tokalaşmaya başlarken Salavat-ı Şerife getirilmeye başlanacak, Salavat-ı Şerife bitmeden eller bırakılmayacak! Ellerin birbirine kenetlenmesi gönülleri birbirine kenetleştirir. Gönüllerde yaşanan kötü huyları temizler, iyilikleri geliştirir. Zaten Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellemden bize bir hediyedir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle buyuruyor; وَاِﻧَّﻚَ ﻟَﻌَﻠٰﻰ ﺧُﻠُﻖٍ ﻋَﻈٖﻴﻢٍ “Ve inneke le’ala hulugın azim” Ve sen pek büyük bir ahlak üzerindesin (Kalem Sûresi 4. âyet).
(4) “Lâ ilahe İllallah” : Bütün amellere kul hakkı el koyar, ancak Kelime-i Tevhid’in sevabı müstesnadır. Çünkü Kelime-i Tevhid Allah’ın zatına mahsustur. Bu nedenle Kelime-i Tevhid’e çok çalışın. Zikirlerin en verimlisi, en zengini Kelime-i Tevhid’dir.
Tevhid sözlerinin tesiri uzun süre devam eder. Tevhid’in esrarını bilseler, yemin ederim ki, yerde sürünenler bile Tevhid çeker. Fakirlerin en büyük sadakası Tevhid’dir. İçteki ve dıştaki gururun temizlenmesi lâzım.
Devamlı Kelime-i Tevhid söylenirse gönüle Muhabbet-i Hak, Muhabbet-i Resûlullah doğar.
Yüzbin salavattan, bir “La İlahe İllallah” üstündür.
Bizim en büyük silahımız “Tevhid”.
Gerçek Tevhid’le meşgul olanda kalp hastalığı olmaz. Kalbi Hak’la meşgul olanda kalp hastalığı olmaz.
Ağır günahla duçar olanlara, Peygamberimiz Kelime-i Tevhid’in şifa olduğunu söylüyor.
Devir mühim, ihtikata bağlı. Bir adamı defnedip devrine oturuyorlar. Bunlardan birisi, saf bir adam devir yapılan yerde ağlıyor, sel gibi yaş geliyor. ‘Devir bitiminde ise aynı şahıs gülümsüyor. Bir başkası o ağlayış ve gülüşün sebebini soruyor, kurcalama dediyse de ötekine söz dinletemiyor, sonuçta açıklıyor; “ölen adam önce yedi Cehennem hışmıyla azap görüyordu, dayanamadım, içim yandı, bir de baktım ki devir sonunda gül bahçelerinde gördüm, onun için güldüm ” diyor. Soran şahıs gizli 71.000 Tevhidi yapmış, kalbinde hazırlamış, kalben gizlice devir yapılanın ruhuna hediye etmiş. Ağlayanı sıkıştıran adamda o. Devir hesabı yaşa göre yapılıyor, fıkıhtan bakılır. Kendi amel defterimiz için de 71.000-500.000 Kelime-i Tevhid yapabilirsiniz. Başta Sevgili Peygamberimiz ve diğer Peygamberlerin yüzü suyu hürmetine, Ümmet-i Muhammed’in ruhuna bağışlamak çok mühim. 71.000 Kelime-i Tevhid “La İlahe İllallah ” diyen insana çekilir.

Tevhid 71.000 olacak. Bir oldu mu Allah’ın ismi içindir. Tek oldu mu iyidir.
Zikrullahın kaynağı Kelime-i Tevhid ve Lafza-ı Celâl’dir.
(5) “Allah” : Lafza-ı Celâl, denildiğinde Allah’ın beşbin ismini cem ederek bir anda söylenmiş gibi olunur.
Bir kere Allah demek, beşbin ismini söylemekten daha faziletlidir.
(6) “Hu” : Hu, Allah’a kavuşmak, maksada ulaşmaktır. Hu; İsm-i A’zâm’dır, Altı Esma’nın tercümanıdır. Evliyanın kalp gözünü açan Hu’dur.
“Hu ” demek; “ben Sen’ den geldim, Sen gönderdin, yine Sana döneceğim”, “Allah’a kavuşmak” demektir. Hu, sana kavuşacağım. Hu, hedefe kavuşmaktır.
Gaye; Allah’a kul, Peygambere ümmet olmak. Hu, İsm-i A’zâm’dır. Nasıl olur? İsim o isim, ama ağız o ağız değil. Hu ismi “Sen’den geldim Sana döneceğim” diyor. İsim o isim, ağız o ağız olmadı mı gemi karaya vuruyor.
Kimsenin bulunmadığı yerde hulus-i kalple “La İlahe İllallah ” dedin mi, Allah kâinatı hizmetine döker.
Yüzbin tane gelişigüzel şeyleri okuyana kadar bir tesbih kadar Allah’ı zikir et daha iyidir.
Kur’an-ı Kerîm’de zikirle ilgili öyle âyetler var ki: insanlar anlasa kalpleri ve dilleri hep zikirle meşgul olur.
Zikirle meşgul olmayan gönüller ölüdür. Zikirle meşgul olan gönüllere Mahşer, Mizan, Sırat’ta sıkıntı yoktur. Hazret-i Allah “Beni az dahi olsa kim hatırlarsa Ben onunla beraberim” buyuruyor.
Ehl-i tasavvufta ders (zikir) görevi aynı beş vakit namaz gibidir. 24 saatte bir defa aksattın mı, Allah’a ve Resûlullah’a giden kabloyu taşıyan direklerden biri yıkılmış olur.
Teşbihte 100 rakamına bağlı kalmak lâzım.

Rızıkta, geçimde sıkıntısı olanlar 100 bin ile 250 bin “İhlâs-ı Şerif Sûresi” ni okusunlar! Peygamberimiz’e karşı sevgisi az olanlar da 100 bin ile 250 bin “Salavat-ı Şerife” getirsinler!
Cenâb-ı Allah’ın her isminden bir canlı yararlanır.
Altı Esma Hazret-i Peygamberimiz’in manen Hazret-i Veysel Karânî’ye ve tüm sahabeye verdiği derstir. Onların hepsi; Hazret-i Veysel Karânî, Hazret-i Ebûbekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali bizim pirlerimizdir.
“Ellah” mı yoksa “Allah” mı denecek? Aslında ne tam “E” dir, ne de “A”. İkisinin arasında söylenen bir harftir. Siz okurken hem “E” ile hem de “A” ile okumayın, ikisinin arasında çıkan harfle söyleyin.
“La ilahe illallah ” derken dikkat edilecek. “La ilahe ” söylenirken uzatmak serbest, gidebildiği kadar gitsin, “illallah ” çok hızlı ve keskin denecek. Eğer “illallah ” derken uzatırsanız Allah’ın varlığından bir şüphe etmiş gibi olunur. “Allah” lafzı söylenirken de baştaki harfler uzatılmadan, sondaki harfler de uzatılarak söylenmelidir.
Allah (c.c.) Ayet-i Kerîme’de; “Ey îmanla müşerref olan kullar! Gönüller ancak Beni zikretmekle mutmain olur, ruhlar ancak Beni zikretmekle huzur bulur ” buyurmaktadır.
PİRİ SIRRI SULTAN AHMED-İ DEVRAN KARSEVİ HZ.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir