Preveze Muhârebesi 1538’de büyük amiral Barbaros’un emrindeki Osmanlı donanması ile Haçlı donanması arasında, Preveze limanı açıklarında yapılmış ve dünya harp tarihine büyük bir destan olarak geçmiştir. O zamana kadar benzeri görülmemiş bu deniz zaferi harp tarihimizde bütün haşmetiyle duracak ve anılacaktır.
Preveze Deniz Zaferi, Osmanlı Devleti’nin, Avrupa Haçlı donanmasına karşı kazandığı muhteşem bir zaferdir. Bu zaferle Avrupa, denizde yine dize getirilmiş ve onu temsil eden kumandanların abartılmış şöhretleri tekrar denizin dibine batırılmış, OsmanlI kumandanı Barbaros Hayreddîn Paşa’nın şöhreti ise bütün cihânı sarmıştı. Bir taraftan Kânû- nî Sultan Süleyman Han Avrupa içlerinde sancağını dalgalandırırken, diğer taraftan Süleyman Paşa Hindistan sahillerine vararak Portekizlileri vuruyor, Kaptân-ı Deryâ Barbaros Hayreddîn (Hızır) Paşa da Osmanlı donanmasıyla, Ispanya sularında ve Akdeniz’de dolaşıyor ve buraları Osmanlı gölü hâline getiriyordu. Bütün bu hâdiseler, Devlet-i Aliyye’nin
Târih
Preveıe Deniz Harbi’nin yapıldığı yer
olan İtalyan amirali Andrea Dorya getirilmişti. Haçlı donanmasında 600 harp gemisi, gemiler üzerinde 3 bin kadar top ve içlerinde de 60 bin kadar asker vardı. Andrea Dorya’nın bu donanmasına karşılık, Barbaros Hayreddîn Paşa’nın 122 çekimsi, 800 kadar topu, 20 bin kadar da levendi vardı.
Amiral Andrea Dorya kumandasındaki müttefik Haçlı donanması Akdeniz’e açılırken bütün Avrupa, bekledikleri zafer müjdesinin sarhoşluğu içinde, gurur ve heyecanla çalkalanmakta idi. imparatorlar, krallar, hep birlikte oluşturdukları bu büyük donanmaya bakarken kibirlerinden yerlerinde duramıyorlar:
“Barbaros Hayreddîn’i sadece Akdeniz’den değil, târih sayfalarından da sileceğimiz zaman gelmiştir!” diyorlardı.
İki Donanmanın Karşılaşması
Barbaros Hayreddîn Paşa emrindeki Osmanlı donanmasıyla 24 Eylül 1538 günü Preveze limanına geldi ve demirledi. Bir gün sonra da Andrea Dorya’nın
aynı anda birkaç cephede düşmanlarını hezimete uğrattığının bir delilidir. Bu hususta başkalarına nasip olmayan bir maharet OsmanlIlara nasip olmuştur.
Preveze Muhârebesi 28 Eylül 1538’de büyük amiral Barbaros’un emrindeki Osmanlı donanması ile Andrea Dorya (Andrea Doria)’nın idâresindeki Haçlı donanması arasında, Yunan denizinde, Preveze limanı açıklarında yapılmış ve dünya harp tarihine büyük bir destan olarak geçmiştir. O zamana kadar benzeri görülmemiş bu deniz zaferi harp tarihimizde bütün haşmetiyle duracak ve anılacaktır.
Haçlı Donanması Hazırlanıyor
Osmanlıların Akdeniz’deki hâkimiyetini sona erdirmek isteyen Ispanya kralı ve Almanya imparatoru V. Kari (Şarlken) çok kuvvetli bir donanma hazırlattı. Bu Haçlı donanmasına Venedik, Papalık, Ceneviz, Malta ve Portekiz devletleri de harp gemilerini vermişlerdi. Bu büyük donanmanın başına da o zamanın Avrupa’sının en büyük deniz kumandanlarından biri
BARBAROS
Gözlsri ufuksuz
Dehre baş eğmeyen iârneti dimdik. İsminden titriyor Nemçe, Venedik; Bir günde alınmaz zaferler almış:
Kavgada geçirmiş bütün salıyı, Çarşamba düşmanlar çekilmiş sudan; Ufku inletince toplar, korkudan, Şarlken bırakmış Fransalıyı.
Osmanlılann Preveze ‘de düşmanı bozguna uğratmasını temsil eden bir tablo
büyük gemilerinden oluşan kalabalık donanması Preveze açıklarında limana iki mil kadar uzaklıkta göründü. Andrea Dorya evvela sayıca üstünlüğüne güvenerek, limanda karaya asker çıkarıp harbi karadan ve denizden aynı zamanda yapmak istedi. Donanmasının bir kısmıyla bu harekete girişti. Ama Turgut Re- is’in emrindeki bir filo bu hantal düşman kadırgalarını karşıladı ve yaptığı hücumla onları geriye püskürttü. Andrea Dorya bu ilk çatışmadaki başarısızlığı gemicilerinin beceriksizliğine hamletti. Bu küçük zafer Osmanlı askerlerinin mâneviyatını artırmıştı.
27 Eylül 1538 sabahı güneş doğarken Andrea Dorya donanması, hazırlanan herekât planına göre demir alıp yüzgeri gider gibi göründü. Beri tarafta Barbaros Hayreddîn Paşa, Andrea Dorya’nın gemilerinin rüzgâr olmazsa denizin ortasında çakılıp kalacağını, Osmanlı donanmasının ise hafif, çevik ve büyük bir hareket üstünlüğüne sahip olduğunu biliyor, gemilerinin manevra ve ateş kabiliyetine güveniyordu. Rüzgârın kesileceği saatlere yakın, limandan çıkarak denize açılmak ve Andrea Dorya’nın donanmasının peşine düşmek istiyordu. Böylece tespit ettiği vakit gelince hemen harekete geçti.
Osmanlı donanmasının limanı terk ettiğini ve kendi üzerine doğru geldiğini gören Andrea Dorya:
,,Şimdi Barbaros’un gırtlağını ellerime geçirdim! ” diyerek, ani bir dönüş hareketi yaptı. Zaten bunu bekleyen Kaptân-ı Deryâ Barbaros Hayreddîn Paşa, kısa bir zaman içinde gemilerini hilâl şeklinde harp düzenine soktu. Deniz harp taktiklerine uygun olarak yanında oğlu Haşan Reis, sağ yanında Sâlih Reis, sol yanında Seydî Ali Reis, ihtiyatta ve hemen gerilerde de Turgut Reis yerlerini almışlardı. Osmanlı donanmasındaki kaptanlar ve amiraller, dünyaca meşhur kumandanlardı. Karşılıklı top atışlarıyla iki donanma birbirine yaklaştı. Rüzgârın Osmanlı donanmasına ters estiğini gören Barbaros Hayreddîn Paşa, kâğıtlara iki âyet-¡ kerîme yazıp gemilerin iki yanına astı. Bir rivâ- yete göre de deniz suyuna serpiştirdi. Hava o anda sükûnet buldu ve rüzgâr kesildi. Bu hâdiseyi Kâtip Çelebi şöyle nakleder:
,,Derhal Paşa-yı Gâzî Hazretleri iki âyet yazıp gemisinin iki tarafına bırakdıkda rüzgâr sâkin olup bar- çalar hareketten kaldı. Kıssadan hisse budur ki serdâr olan nâmdârlar yalnız cismânî sebeplere îtimad etmeyip kâdir oldukları kadar rûhânî sebeplere dahi riâyet ve îtibâr eylemek lâzımdır”
Târih
Düşman donanmasının yelkenlerinin söndüğü görüldü. Andrea Dorya’nın çok sayıdaki büyük gemilerioldukları yerde çakılıp kaldılar. Daha sonra suyun akıntısına kapılıp birbirinin üzerine yığıldıkları görüldü. İşte tam bu sırada Barbaros’un kürek gücüne dayalı hafif çektirileri, düşman donanmasının üzerine atıldı. Önce bu çektiriler Haçlı donanmasının küreklerini biçtiler. Andrea Dorya ne olup bittiğini anlayamadan OsmanlI donanması her taraftan saldırıya geçti. Kürek gücüyle fırtına gibi ilerleyen Osmanlı gemilerinden korkunç bir top ateşi de başladı. Durmadan peş peşe atılan gülleler ortalığı bir ateş deryâsına çevirmişti. Andrea Dorya’nın gemilerinin çoğunda yangın çıkmış,
o büyük kadırgalar ve kalyonlar cayır cayır yanmaya başlamıştı. Osmanlı askerlerinin “Allâh! Allâh!” sesleri ile ateş içinde kalan düşman ne yapacağını şaşırmıştı. Osmanlı saldırısının da sonu gelmiyordu. Kısa bir zaman içinde Haçlı donanmasının ön saflarındaki bütün gemilerin yanmakta olduğu, bir kısmının da battığı görüldü. Düşman muhâripleri, haykırışlar, yalvarmalar, kurtulma çağrıları içinde boğuluyorlardı.
Osmanlı donanması için bu kaçrılmaz bir fırsattı. Sıra düşman donanmasını çember içine almaktaydı. Fakat Andrea Dorya ve ünlü Venedik Amirali Capella ikinci hattaki kadırgalarını ateş hattına sürerek OsmanlI donanmasını çember içine almak istediler. Ama bu duruma da Turgut Reis fırsat vermedi, ihtiyattaki gemileriyle ustaca manevralarla bu hareketi önledi. Sıra muhârebe hattının tam ortasında bulunan Barbaros’a gelmişti. Barbaros kuvvetleri, müthiş bir hü- cûmla düşman donanmasını ikiye böldü ve sonra karşısında kalanları da perişan etti. Akdeniz’in üstü, çıra gibi yanan düşman gemileri ve suda çırpınan binlerce düşman askerlerinin feryatlarıyla dolmuştu.
Harbin neticesi belli olmuştu. Andrea Dorya, amiral gemisinde çaresizlik içinde saçını başını yoluyor, dövünüyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bu sırada akşam karanlığı çökmüş, ama Haçlı gemilerinin çıkardığı alevler meşale gibi ortalığı aydınlatıyordu. Bu durumda Andrea Dorya’nın yapacağı tek iş, canını kurtarmak için kaçmaktı. O da bunu yaptı. Sağlam kalabilen gemilerinin ışıklarını söndürterek çekilme emri verdi. Canını kurtarabilenler arkalarına bile bakmadan kaçıyorlardı.
Bu büyük deniz harbinin Osmanlılar tarafından kazanıldığı haberi kısa zaman içinde bütün dünyada duyuldu. Avrupa halkı yas içinde kiliselerine çekilmiş, mal ve can kaygısına düşmüşlerdi.
Barbaros Hayreddîn Paşa’nın oğlu Haşan Reis süratle Kânûnî’nin yanına gitti. Sultan Süleyman o sırada Boğdan seferinden dönmekte olup Yanbolu’ya gelmiş bulunuyordu. Haşan Reis Kânûnî’nin huzûru- na çıkıp zafer müjdesini verdi. Kânûnî, ellerini kaldırarak Hazret-i Allâh’a hamd ve şükürler ederken bütün memlekette zafer şenlikleri başlamıştı. Yalnız Müslümanların değil, dünyada şimdiye kadar yetişmiş en büyük amirallerin üstünde yer alan Barbaros Hayreddîn Paşa Preveze Zaferi’yle adını târihin unutulmaz sahifelerine yazdırdığı gibi Akdeniz’i de artık bir OsmanlI gölü hâline getirmiş oluyordu.
Kânûnî Sultan Süleyman Hân, Mohaç’ta Macarlara karşı kazandığı büyük zaferle kara muhârebesinde zirveye çıkmış, yine onun devrinde Barbaros Hayreddîn Paşa da Preveze’de kazandığı bu zaferle, denizlerde o zamana kadar erişilemeyen bir üstünlüğe yükselmiş bulunuyordu. Bu harp sonunda uzun bir zaman Avrupa devletleri başlarını kaldıramaz hale geldiler. ؛١٤
Kânûnî Sultan Süleyman Hân ‘tn Barbaros Hayreddîn Paşa’yı huzuruna kabûlünü gösteren bir minyatür