Ramazan
Târihte Ramazân-ı Şerifler
Ramazân-ı Şerîf’in üçüncü akşamı OsmanlI vezirleri iftar yemeğinde
Ramazân-ı Şerîf’in llan-ı Merâsimi
Osmanlılar zamanında Ramazân-ı Şerîf’in ilanı büyük bir merâsimle olurdu. Ramazân-ı Şerîf ayının başlama günü İstanbul Kadılığı tarafından tesbit edilirdi. Bu tesbit yani Rü’yet-i Hilal denilen, ayın görülmesi ile oruca başlanırdı. Ayın görülmesinin tesbit¡ için İstanbul Kadılığı tarafından Şehzâde Câmii’nde memurlar vazifelendirildi.
Şaban-ı Şerîf’in 29. günü Hilâl gözlenmeye başlanır, eğer görülmezse Şaban ayı 30 gün kabul edilir ve لاط Otuzuncu gün “yevm-i şekk” yani şüpheli gün di- ye kabul edilirdi.
Kadılığın tayin ettiği memurlar Hilâli gördüklerine dair şehâdette bulunurlar ve en az iki kişinin şâhitlik et- mesi ile de Ramazan-i Şerîf ilan edilirdi. Şaban ayının 29. günü Şeyhülislâm kapısında toplanılır ve burada gelen şâhitler çok titiz bir şekilde sorgu-suale tabi tutu- lur ve kesin kanâat hasıl olunca mahkemenin sicil kay- dına yazılırdı. Diğer bir ilam da sadrazam ve pâdişâha gönderilir ve Ramazân-ı Şerîf’in başladığı bildirilirdi.
Hâtırâlar
Bu sırada, Ramazân-ı Şerîf’in girdiği tesbit edilince Süleymaniye Câmii minaresinde hazır halde bulunan kandilciler, kadılıktan gelecek işareti beklerlerdi. Ramazan’ın girdiği resmen yazıldıktan sonra hemen orada hazır bulunan Mahyacıbaşı büyük bir heyecân ile kandili eline alarak Şer’iye dâiresinin binek taşına çıkar Süleymaniye Câmii minaresinde bulunan kandilcilere işaret eder ve onlar da hemen minarenin kandillerini yakarlardı.
Süleymaniye Câmii’nin kandillerinin yandığını gören diğer camilerde de kandiller yanar ve bu suretle herkes Ramazân-ı Şerîf ayının girdiğini anlardı.
Sultan Dördüncü Murad Han, Bağdad’ı fethi sırasında son gülleyi atan topu Topkapı Sarayı’na yerleştirmişti. Bu top buraya yerleştirildiği 1639 senesinden beri dâimâ ateşe hazır bulunur ve sene içinde yalnız Ramazân-ı Şerîf’in ilanında ateşlenirdi. Süleymaniye Câmii mahyaları yanınca, Topkapı Sarayı’nda bulunan bu top da üç defa ateşlenirdi.
Devlet daireleri Ramazân-ı Şerîf ayında daha müsamahalı olurdu. Sabah öğlene doğru çalışma başlar ikindiye varmadan daireler kapanırdı.
Mevsimlere göre halkın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlemeler yapılır, icap ederse İftardan sonra da mesailer yapılırdı. Mektepler, mühendish¿- neler tatil edilir, isteyen sılaya gider, bayramdan son- ra dönerlerdi.
Ramazân-ı Şerif İçin Yapılan
Maddî ve Mânevî Hazırlıklar
Ramazân-ı Şerîf ayı yaklaştıkça, şehirlerde ve köy- lerde muazzam bir telaş başlar, herkes kendi imkanı nisbetinde bu mübarek ayı karşılamaya hazırlanırdı.
Başta Topkapı Sarayı’nda bulunan devlet merkezi, şe- hir emanetleri (Belediyeler), vakıflar, medreseler, câ- miler, tekkeler-zavlyeler, imaretler, hayır cemiyetleri, sergiciler bu hazırlıkları en kesîf şekilde yaparlardı.
Semâyı Aydınlatan Mahyalar
Selâtin câmilerinin iki minaresi arasına mahya ip- leri bağlanırdı. Bu mahyalar için £vkaf Nezareti’nden tenekelerle zeytinyağı gelirdi.
Kandil gecelerinde, bayram zamanlarında ve Ramazân-ı Şerîf boyunca bu âdet hiç terkedilmed¡. Bu kandillere kandil avizesi denirdi. Bunların birbirine bağlanmasında ince bir zevk hâkim olur ve câmi etra- fını müstesna bir hale getirirlerdi. Kandil gecelerinde câmilerde mahya kurulması Sultan İkinci Selîm Han veya Sultan Birinci Ahmed Han zamanında başlar. Sonradan bu usûle riayet edilmesine dair de tenbihde bulunulmuştur. Bazı konaklarda ve evlerin önlerinde
de kurulduğu görülmüştür. Resmi kayıtlardaki ilk mahya Sultanahmed Câmii’nde kurulmuştur. Mahyalarda zaman zaman resimler yapılır, zaman zaman da yazılar yazılırdı. Resimlerde, cami, minare, çiçek, köprü, ay ve yıldız, kılıç gl- bileri ekseriyette olurdu. Yazılarda ise Ayet-I Kerimeler ve sözler yazılırdı. Bazıları şöyledir:
“Ya Ramazan”, “Mâşâallâh” “Hüve’s-se- miu’l-Alîm”, “£lhamdülillâh”, “؛ekadcâe”,
“Safa geldin”, “Muhaciri unutma”, “Yoksu- lu unutma”, “Fakiri unutma”, ‘^eyle-i Ka- dir”, “Bismillâh”, “Ya Mabud”, “Ya Şâfî”,
“Ya Kerîm”
Bayram Merasimi
Ramazân-ı Şerif’de
Telâşlı Bir Hazırlık Sarardı Her Tarafı
İftar vakitlerini haber vermek için Bâyezid’de Serasker binası bahçesinin ortasına iki mantenli top yerleştirilirdi. İftar vakti top ateşlenir ve böylece herkes rahatlıkla orucunu açardı. Buna iftar topu derlerdi.
Her zamankinden daha titiz olarak câmiler ve umûmî mekanlar temizlenir, en güzel kokular yerleştirilir, caddeler yıkanır, evlerin camları ve tahtaları yıkanır, sokaklar düzenlenir ve duvarlar boyanırdı. Dükkanlar vitrinlerini düzene koyardı.
Ramazân-ı Şerifte İşsiz Kalan Hayır Cemiyetleri
Ramazân-ı Şerîf geldiğinde, herkes hayır yapmak için mücâdele verdiğinden, hayır müesseseler¡ çoğu zaman işsiz kalırdı. Yani hayır yapacak fakir fukara bulamazlardı. Başta devlet adamları, zenginler ve hasılı herkes imkanı nisbetinde hayra koşmaya daha bir başka ehemmiyet verirdi.
Zengin fakir bu ayda aynı nimetlere nail olurdu. Konaklar, kimin olursa olsun, hangi makamın sahibi bulunursa bulunsun istisnasız her akşam mükellef sofralar hazırlatır, herkes bu sofralara izinsiz dahil olurdu. Konakların kapıları Ramazan boyu açık olur ve hiç kimseye niçin geldin diye sorulmazdı.
iftara dahil olmuş hususi davetlilerin haricindeki müsafirler yedikleri yemekten dolayı “diş kirası” adı ile yüklü bahşişler de alırlardı. Diş kirası vermek en büyük haslet idi. Bu âdeti yapmak için zenginler yarışırlardı. Diş kirası: “Yemeğini yemiş olan müsafire; konağında yemek yiyip, konak sahibinin sevap işlemesine vesile olduğu için teşekküren verilen bir hediye “dir.
Osmanlılar zamanında, Ramazan boyunca aldığı diş kiraları ile, gelecek Ramazan’a kadar geçinen insanların olduğu kaydedilmektedir.
Pâdişâhlar ve Ramazân-ı Şerîf
Osmanlı pâdişâhları Ramazân-ı Şerîf ayında her türlü tedbiri aldırırlardı. Bu tedbirler halkın ihtiyaçlarının kolayca karşılanması, eğer acil değilse seferlerin tehir edilmesi, anbarların erzakla doldurulması, dışarıdan bol erzak ve et getirtilmesi, çevre temizliğinin daha titizce yapılması, asayişin sağlanması gibi hususlardı.
Pâdişâhların Ramazân-ı Şerifte, Kadir gecesinde saraydan çıkıp civardaki bir câmide namaz kılmaları âdet idi. Teravih namazını Ayasofya Câmii’nde halkla berâber kılarsa, yine buradan halkla berâber yürüyerek Bâyezid’e kadar dualar, tevhidler, tekbirlerle gelirlerdi. Alayın yanında elinde meşaleler olan vazifeliler tarafından yollar aydınlatılırdı. Bu merasime Kadir Gecesi Alayı denirdi.
Ramazân-ı Şerîf ayı ile alakalı en dikkat çekici hatıra şüphesiz ki pâdişâhların Hırka-i Saâdet ziyâretle- ridir. Bu ziyâret merâsimi muazzam bir hâdisedir,