Genel

RÖNESANS DÖNEMİ

RÖNESANS DÖNEMİ

Rönesans’la birlikte Batı Avrupa eski kentlerinde “klasik” mahalli oluştu; buralardaki konaklarda, R< sanatından ve gotik sanatın son i malarından yararlanıldı, evlertn cepheleri süslendi. XVII. yy’da Pe te Place Royale (günümüzde Place Vosges) ve Place Dauphine bölge] ni oluşturan konut gruplan yapıldh konutlarda girişteki bir geçitle iki ı ortaklaşa kullandığı bir avluya ı lir, buradaki merdiven de katlan kılmasını sağlar).
Fransa’da Louis XI ve Louis XH mutlak krallık dönemlerinde, yeni te bir burjuva konutu ortaya çıktı, cephesindeki süsleri,dekorasyon taş kolonlarıyla klasik mimari taı yansıtan bu binalar giderek artaı
iİransa’da
, ‘îgcrçeileştirilmiş modem ■’fyonvt tipi örnekleri.
lüks düşkünlüğünün göstergesi oldu.
ÖZGÜN BİÇİMLER
Uzakdoğu ve Ortadoğu ülkelerinde, konutlar genel yapılarıyla yirmi yüzyıllık geçmişi olan geleneklerin etkisi altındadırlar.
Doğu evlerini Batı üslubundaki konutlardan ayıran özellikler, evleri cadde-
lerden ayıran ve binaları kuşatan düz duvar, dış cephede pencere olmaması, bir iç avlunun bulunması, birbirine paralel ve yan yana sıralanmış ya da kâğıttan yapılmış hareketli bölmelerle ayrılmış (Japonca) odalardır. Bununla birlikte, bir Çin çiftliği ile Fransa’nın Normandiya ya da Danimarka’nın jutland bölgelerindeki herhangi bir çiftlik arasında birçok benzer-
lik vardır. Taş döşenmiş bir avlumu çevresinde geleneksel binalar kare bi çiminde sıralanırlar.
Türklerin gerçekleştirdikleri ahşa] konutlar da özgün biçimleriyle dikka ti çekerler.
KONUTUN EVRİMİ
Dünyanın hemen hemen her yerindi kent merkezleri dışında mahalleleı oluşmakta ve banliyöler çokkatlı ko nutlarla dolmaktadır. Öte yandan, bü yük sanayi ve madencilik şirketleri nin, personellerini kendi yaptıkları iş çi kentlerinde barındırdıkları görü lür.
Ama banliyöler düzensiz bir biçimdi ve hızla büyümekte, birçok ülkede, ko nut sorununa ivedi çözüm bulma] için, kentin estetik görünümüne önen vermeden, büyük bir hızla konut site leri inşa edilmektedir. Binlerce yıllı geçmişe dayanan sağduyulu bir m mari üslubundan yararlanıp gelene! sel gereçlerle yapılmış konutlar gide rek yok olmakta, yerlerini de banliy evlerinin mimarisi almaktadır. Bunuı la birlikte, birçok ülkede kentli nüfı sun büyük bir bölümü günümüzd müstakil evi yeğlemekte ve geçmişt mesleklerinde büyük başarılar kazaı mış mimarların çoğu, kamuoyunda o dukça yerleşmiş bir düşüncenin teı sine, beton, çimento, çelik ve cam ku lanımı gibi modern teknikler sayesiı de, güzellik ve konforun yalnız lüks k( nutlara özgün nitelikler olmadığım ke mtlamaya çalışmaktadırlar. ı
)
S r| il
■ ‘¡aHnbolu evleri.
konveksiyon
koordinatlar
Isının ve geniş anlamda her türlü enerjinin, bir sıvının ya da gazın moleküllerinin hareketiyle taşınması. Tabam bir ısı kaynağıyla temas halindeki kapta ısıtılan su, konveksiyon hareketlerinin merkezidir. Isınan su yükselir ve yerine yan çeperlerden soğuyan su geçer. Maddenin bu hareketleri, sıcak bölümlerin soğuk alanlara geçmesini sağlayarak bir ısı alışverişini gerçekleştirirler. Bu olay, akışkanın sıcaklığa bağlı olarak özgül ağırlığında görülen değişikliklerle açıklanır. Gerçekten de, ısı kaynağının üstünde bulunan su kütlesinin hacmi genleşmeyle artar; özgül ağırlığı azalır. Çevresindekine göre daha az yoğun hale gelen bu sıvı bölümü yükselir. Bir ortamdaki sıcaklığın ho-
mojen olmaması, maddenin yer değiştirmesine neden olur. Bacaların çekmesi, toz sürüklenmesiyle birlikte sıcak bir cisim üstünde havanın hareketleri, ısıtma tesisatında sıcak suyun radyatörlere yönelmesi, soğuk suyun da kazana dönmesi konveksiyon olaylarının kullanımlarına örnektir. Bu hareketlerin yol açtığı ısı yitimi, akışkanın engellenmesiyle azaltılabilir. Tanecikli mantar, cam elyafından şilteler, havayı tanecikler ya da lifler arasmda hareketsizleştirerek konveksiyonu hemen hemen yok eden kötü iletken maddelerdir.
Atmosfer olaylarının incelenmesi, bazı rüzgârların, konveksiyon akımları olduğunu göstermiştir. Özellikle sıcaklığın toprak yakınında homojen ol-
maması, su buharı sürükleyeı mülüs ve kümülonimbüs gibi di rak çok gelişmiş bulutların olı m sağlayan az çok düzenli bu ra yol açar. Bir yıldızda konv< akımlan, özellikle temel bileşeı (hidrojen ve helyum) birinin i ması olanaklıysa gerçekleşir; konveksiyon alanlarının bulı yıldızların evrimiyle ilgili kura büyük önem taşır. Bunlar, bir; merkezi ve çevresel bölgelerin sal bileşimlerini homojenleşti karışıma neden olur; öte yand veksiyon alanından dışa doğr lan ses dalgalarının, yıldızın a rinde, özellikle taç ve krom (renkküre) ısınmasında önemli ri vardır.
Geometride, bir noktanın bir doğru üstünde, bir düzlem içinde ya da uzayda belirtilmesi için kullanılan sayılar. Koordinatlarla ilgili ilk bilgilerin René Descartes tarafından ortaya atıldığı ileri sürülür.
Bir D DOĞRUSU ÜSTÜNDE, bir M noktasını belirtmek için, bu doğru üstünde bir O başlangıç noktasıyla, D doğrultusunda, sıfır olmayan bir i vektörü seçilir. Biı durumda ÖM = xi olacak biçimde bir ve yalnız bir, gerçek x sayısı vardır; bu sayı M’nin apsisi olarak adlandırılır.
DÜZLEM İÇİNDE, aynı biçimde, bir M noktasını göstermek için, bu düzlemin içinde bir O başlangıç noktasıyla O’ dan geçen ayrı iki doğru, ve bu doğru-larm doğrultusundaki sıfır olmayan iki i ve j vektörü seçilir. Bu doğrular koordinat^ eksenleri adını alır. OM = xi + yj olacak biçimde bir ve yalnız bir (x,y) gerçek sayılar çifti bulunur; x ve y sayılarına M’nin koordinatları ya da daha açık olarak apsis ve ordinat denir.
UZAYDA, üç Ox, Oy ve Oz koordinat ekseni alınır. Bu durumda bir M noktası x apsisi, y ordinatı ve z boyutuyla gösterilir. Bu koordinatlara kartezyen koordinatları adı verilir. EUKLEİDES DÜZLEMİ İÇİNDE, kompleks bir sayının modül ve genliğini anımsatan kutupsal koordinatlar kullandır. Birbirine dik iki Ox ve Oy koordinat ekseni alınarak her M noktası, OM de taşınan bir ÏÏ birim vektörüyle birleştirilir. OM’nin u ’ya göre cebirsel ölçümüne yarıçap vektörü denir ve p üe gösterilir; ÏÏ üe Ox ekseninin oluşturduğu t açısına, M’nin kutupsal açısı denir. M, O’da olduğu zaman û belirsiz ve p da sıfırdır. M, O’da bulunmadığı zaman Ü için iki ola-
sı seçim, dolayısıyla p için de karşıt iki değer vardır; u’nun seçimi yapda-rak, o açısı, 2 kıt de belirlenir, burada k, rasyonel bir tamsayıdır. EUKLEİDES UZAYINDA, silindirik koordinatlar kullandır: Bir M noktası, xOy düzlemi üstündeki m izdüşümünün p ve û kutupsal koordinatları ve z boyutuyla gösterdir. Ayrıca küresel koordinatlardan da yararlanılır: M noktası, xOy düzlemindeki m’nm û kutupsal açısıyla ve M’nin, Oz ve m’den geçen düzlem içindeki r ve <p kutupsal koordinatlarıyla gösterdir. Sözgelimi, yeryuvarlağı bir küre olarak göz önüne alınırsa, r sabit ve Yer yarıçapına eşit olmak koşuluyla Yer’ in yüzeyi üstündeki bir noktanın ö boylamı ve <p enlemiyle belirtildiği görülür.
ANALİTİK GEOMETRİDE, genellikle 2 ya da 3 boyutlu bir uzayın noktaları, incelenmek üzere, gerçek saydar bütünü üstüne değd, bir kompleks saydar bütünü üstüne taşınır. Bu durumda, bir noktanın, kartezyen koordinatları, kompleks saydardır.
Son olarak, kartezyen ya da h< koordinatların kullanımı, herhi cisim üstünde herhangi boyu! tör uzayları durumunda da geç bu uygulayım matris hesabım çıkarır.
İZDÜŞÜMSEL GEOMETRİDE, jen koordinatlara başvurulur, limi, düzlem durumunda kaı koordinatları x ve y olan bir ‘ tası (X,Y,T) üçlüsüyle gös
X Y
burada – = x ve ^r= y’
yöntemin yaran, koordinatlar suzdaki noktalara uygulanat dir; bunlar, üçüncü homejen natı sıfır olan noktalardır. ZARFLAR KURAMINDA, aşi bağıntının belirlediği üç u, v v yısma, bu doğru denkleminin tı koordinatları denir: ux + vy + w= o Bir zarfın teğetsel denklemi (1 denkleminin bu zarfa teğet için, u, v ve w saydarıyla ilgili ve yeterli bir koşuldur.
ÇEŞİTLİ KOORDİNAT SİSTEMLERİ ARASINDAKİ BAĞINTILAR
Küresel koordinatlardan silindirik Kutupsal koordinatlardan kar koordinatlara geçiş: koordinatlarına geçiş:
p = rcoscp
=
z = rsin(p
I
X = p cos i
y = p sin 8
Küresel koordinatlardan kartezyen koordinatlarına geçiş:
Silindirik koordinatlardan kar koordinatlarına geçiş:
x = r cos û cos tp
y = r sin 0 cos <p z = rsin cp
x – p cos i y-psinft z = z

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir