Sadrazam Kapısı
Bâblâlî, Osmanlı Devleti’nin son devrinde Sadrazamlık binasına ve daha geniş olarak da Osmanlı hükümetine verilen isimdi. “Yüce Kapı” anlamına gelen bu terim aynen tercüme edilerek dünya dillerinde de kullanılmaktadır. Osmanlı Devleti’nde siyasî, idari, askerî, örfî, şer’ı, adlî ve malî işler, şikâyet ve davalar Divan-ı Hümayun’da görüşülür, bir karara bağlanırdı. 16. asırdan sonra devlet işleri kademeli olarak sadrazam konağına kaydırıldı. Sadrazamlar Topkapı Sarayı’na yalcın olması bakımından İstanbul’un bugünkü Fatih ilçesindeki Cağaloğlu semtinde yaptırılan konaklarda oturmaya başladılar. Bilinen ilk resmî sadrazamlık binasını 1756’da Sultan Üçüncü Osman Han yaptırdı. Bina 1755, 1808,1826 ve 1839 yıllarında tamamen, 1878 ve 1911 yıllarında ise kısmen yandı. Her seferinde yeniden inşa edildi. İlk önceleri binaya “Paşa Kapısı” ve “Bâb-ı Âsafî” deniyordu.
1808 ,de Alemdar Mustafa Paşa’nın sadrazamlığı zamanında çıkan ayaklanmada bina yine kül oldu. Yeniden yaptırılan binaya devrin padişahı Mahmud-ı Adli diye bilinen ikinci Mahmud’a izafeten Bâb-ı Adi ya da Bâb-ı Adlî denildi. Ancak 1825’lerden sonra Babıalı şeldiııe dönüştü. Fotoğrafta, yüz kusur yıl öncesinin İstanbul’undan sadrazamlık kapısı görünmekte… Fotoğraf, Abdullah Frères tarafından öğleden önceki bir vakitte çekilmiş… Kapılar açılmadığına göre tatil günü olmalı… İlk olarak kapının azameti göze çarpmakta… Ortada, yoldan geçmekte olan bir hamal, sırtındaki küfesiyle fotoğrafçıya poz vermiş… Soldaki havagazı direğinin altında elindeki kâğıdı zâbite göstermekte olan vatandaş görülmekte… Fotoğrafın en solundaki hamallar da sırtlarındaki küfeleri uygun yerlere indirmiş, bir taraftan soluklanırken diğer taraftan poz vermekteler…