ŞAH VELİYYULLAH DEHLEVÎ, Meşhur İslâm
âlimlerinden. İsmi, Ahmed bin Abdurrahim’dir. 1702
(H. 1114) senesinde Delhi’de doğdu. 1752 (H. 1176)’
da Dehli’de vefat etti. Künyesi “Ebu’l Feyyaz” idi.
Halk arasında “Veliyyullah” lâkabıyla meşhur
olmuştur. Babası Hz. Ömer’in soyundan, annesi Hz.
Ali’nin soyundandır.
Beş yaşında iken okula başlayıp, Kur’ân-ı kerîm
okumasını öğrendi. Altı yaşında hatmetti. Yedi
yaşında iken Farsçayı öğrenip, bu dilde yazılan kitapları
okuyup anlamaya başladı. On yaşına geldiği
sırada Arapçayı da öğrenmiş ve Molla Câmi’nin yazdığı
meşhur nahiv kitabını anlayacak derecede iyice
ilerletmiş durumda idi. Bundan sonra aklî ve nakiî
ilimlere ait kitapları okumaya başlayıp, onbeş yaşına
geldiği sırada zamanında geçerli olan ders kitapları
nın hepsini okuyup, bitirmiştir. Aynca tıp, hesap,
hendese (geometri) gibi ilimlere ait oldukça fazla
kitap okuyup bu hususlarda çok geniş bilgi sahibi
olmuştur.
İlim tahsilini genellikle babasının nezaretinde
yürütmüş, Hadîs ilminde Mişkat, Sahih-i Buhari,
Şemail-i Şerif kitaplarını okumuştur. Tefsir ilminde
Şerh-i Vikaye’yi, Usul-i fıkıh ilminde Husami, Tavdih
ve Telvih kitablarını okudu. Kelâm ilminde Şerh-i
Akaid, Şerh-i Hayâli ve Şerh-i Mevâkıf ve diğer eserleri,
Mantık ilminde Şerh-i Şemsiye, Tasavvuf
ilminde Avârif-ül Meârif ve Resail-i Nakşibendiye’yi
okudu. Nahiv ilminde Molla Cami’yi Meani ilminde
Mutavvel, Muhtasar-ul Meâni adlı eserleri okudu.
İlmi heyet (astronomi), hesap (aritmetik) ilimlerine
ait çeşitli kitablan ve tıb ilminde El-Mücez fi’t Tıb
adlı kitabı okumuştur. İlmin her dalında geniş araştırmalar
ve incelemeler yapmıştır. Ehl-i sünnetin amelde dört hak mezhebinin fıkıh bilgileri üzerinde geniş
incelemeler yapıp, ömrünü öğrenmeye ve öğretmeye
vermiştir.
Babasının vefatından sonra 1719 senesinde irşad
makamına geçip ders vermeye başladı. Uzaktan,
yakından çok sayıda talebe etrafında toplanıp, ondan
ders almaya başladı. Onbir sene okuduğu din ve fen
ilimleri üzerine ders verdi. 1731 senesinde hacca gitti.
Hac farizasını yaptıktan sonra Medine’ye gidip bir
sene kadar orada kaldı. O devrin âlimleriyle görüşüp
sohbet etti. Mekke ve Medine’de ikâmeti sırasında
Hacı Siyalkut ismiyle meşhur Muhammed Efdal
Hândan Hadîs-i şerif dersi aldı. Medine’de bulunan
Ebu Tahir Muhammed İbn-i İbrahim el-Kürdi elMedenî’den
de ilim tahsil edip, icâzet (diploma) aldı.
Yine orada zamanın ileri gelen âlimlerinden olan
Vefadullah İbn-i Süleyman el—mağribinin derslerini
takip edip, bundan İmam-ı Malik’in “Muvatta” adlı
eserini okuyup icazet (diploma) aldı. Daha sonra
Mekke Müftisi Taceddin Kal’i el-Hanefî tarafından
verilen Sahih-i Buharî derslerini takip etti. Ayrıca
Kütübüssitte adlı meşhur ve sahih hadis kitapları
üzerinde yapılan^inceleme ve çalışmaları takip etti.
Müsned-i Darimî’yi ve diğer hadîs kitablarını da Şeyh
Taceddin Kal’î’den okuyup icazet aldı. Ayrıca orada
bulunan diğer meşhur âlimlerden ders alıp, tasavvuf
ilmini Ebu Tahir el-Kürdî el-Medenî’den öğrenip,
ondan feyz aldı.
Hicazdan memleketine dönüp, bir müddet sonra
ikinci defa hacca gitti. İkinci hac dönüşünden sonra
babasından kalan evde ders vermeye başladı. Bu sefer
ilimdeki şöhreti yayılıp, her taraftan talebe akın
etmeye başladı. Ders halkası günden güne genişledi.
Ders verdiği ev kafi gelmeyince zamanın hükümdarı
Sultan Muhammed büyük bir medrese ayınp orada
ders vermesini söyledi. Bu medrese gayet geniş ve
güzel bir yerdi. Şah Veliyyullah’ın burada ders vermeye
başlamasıyla büyük bir ilim merkezi (üniversite)
oldu. Burada bir çok talebe yetişip âlim oldu.
Yetiştirdiği talebeler içinde kendi dört oğlu, Şah
Muhammed Aşık Phelhetî, Şah Nurullah Rudhanevî,
Cemaleddin Şah Muhammed Emin Kişmirî ve Şah
Ebu Said gibi kimseler vardı.
Bu medrese, 1857’de tngilizlerin Bahadır Şahı
mağlup edip, Hindistan’ın idaresine el koydukları
zamana kadar öğretimine devam etti.
Şah Veliyyullah Dehlevî çeşitli konularda olmak
üzere pekçok kitap yazmıştır. Eserlerinden bazıları
şunlardır:
1- Fethur-Rahmanfı Tercemet-il Kur’ân;Kur’ân-ı
kerim’in tefsiri olup, Farsça’dır.
2- El-Fevz-ül Kebir fı Usul-it-Tefsir; Usulü Tefsir
ilmine dair olup Farsça’dır.
3- El-Musevva Minel Muvatta; İmam-ı Malik’in
“Muvatta” adlı meşhur hadîs kitabının açıklaması
olup, Arapça’dır. Aynı esere Farsça ayrı bir açıklama
yazmıştır.
4- Huccet-ül Bâliga; bu eserinde dinî hükümlerin
hikmet ve sebeplerinin üzerinde durup, birçok
mevzuyu yazmıştır.
5- El-Budur-ul Baziga; tasavvuf ilmine dairdir.
6- İzalet-ül Hafa an Hilafet-il Hulefa; Dört halifeden
bahsetmektedir.
7- Ikd-ul Ceyyid; içtihad ve taklid meselelerini
anlatmakta olup, Arapça’dır. Bu eserinin ve “el-
İnsaf ’ adlı eserinin, İstanbul’da İhlas A.Ş. tarafından
ofset baskısı yapılmıştır.
8- Kurret-ül Ayneyn fı Tafdil-iş-Şeyhayn; Hz.
Ebu Bekir’in (r.a.) ve Hz. Ömer’in (r.a.) üstünlüklerini
anlatmaktadır. Eser Farsça’dır.
9- Heme’at; tasavvufa dairdir.
Evliyamn büyüklerinden olan Mazhar-ı Can-ı
Canan onun hakkında: “ Şâh Veliyyullah derin hadîs
âlimidir. Ma’rifet esrârının tahkikinde ve ilmin inceliklerini
bildirmede, yeni bir çığır açmıştır. Bütün bu
bilgileri ve üstünlükleri ile birlikte, doğru yolun
âlimlerindendir.” buyurmuştur.
Buyurdular ki: “ Bid’at, sünnete (yani Muhammed
(s.a.v.) efendimizin bildirdiği din bilgilerine) muhalif
ters düşen, itikad, amel ve sözler demektir.” “İbadet,
her aklın, nefsin ve âdetlerin güzel ve çirkin dediklerine
uymayıp Rabbin, güzel ve çirkin dediklerine teslim
olmak ve Rabbin gönderdiği kitablara ve
Peygamberlere inanmak ve bunlara tâbi olmak
demektir.”
“ Bir insan, bir işi Rabbinin izin verdiğini düşünmeden,
kendi görüşü ile yaparsa, Ona kulluk yapmamış,
müslümanlığın icabını yerine getirmemiş olur.”
“ Dinde, ibadetde olmayıp, âdette olan yenilikler,
yani yapılırken sevab beklenilmeyen değişiklikler bid’
at olmaz. Yemekde, içmekte, binme ve taşıma vasıtalarında,
binalarda yapılan yenilikleri, değişiklikleri
dinimiz reddetmez.”
“ Dört mezhebten birine uymakta büyük faydalar
vardır. Bunlardan ayrılmanın zararları çoktur.
Bugün dört mezhebten başka doğru mezheb yoktur.
İmamiyye ve Zeydiyye fırkaları bid’at üzeredirler.
Bunlara güvenilmez. Dört mezhebten ayrılmak,
Sıvad-i a’zamdan ayrılmaktır.”
“Her müslümanın Ehl-i sünnet i’tikadını iyi
öğrenmesi ve çoluk çocuğuna ve bütün sevdiklerinin
öğrenmeleri için çalışmaları birinci vazifesidir.”