Genel

SELİM I

SELİM I

9. Türk padişahı (24 Nisan 1512-22 Eylül 1520)
Lakabı: Yavuz
Doğumu: 1470, Amasya
Babası: Bayezit II
tanesi: Ayşe Hatun
Padişah olan çocukları: Süleyman I
Ölümü: 22 Eylül 1520, Sırt köyü, Çorlu yakınları
Gömüldüğü yer: Yavuzsultanselim türbesi,
v’avuzselim, İstanbul
Sadrazamları:
Koca Mustafa Paşa (1512)
Hersekzade Ahmet Paşa (1512-1514; 1515-1516)
Dukakinoğlu Ahmet Paşa (1514-1515)
Hadırfı Sinan Paşa (1516-1517)
Yunus Paşa (1517)
Piri Mehmet Paşa (1518-1520)
ya’yı ele geçirmesi sonucunda, Ahmet’i desteklemekte olan bazı devlet adamlarının kendisinden yana dönme-lerinden yararlanan Selim, Rumeli kuvvetlerinin başına geçip, Yeniçeriler ve Sipahilerin çağrısıyla İstanbul’a gitti ve çaresiz kalan Bayezit ll’nin çekilmesiyle, doku¬zuncu padişah olarak tahta çıktı (1512). Dimetoka’ya gönderilmek için yola çıkarılan Bayezit II, yolda öldü (bir söylentiye göre, Seiim’in buyruğuyla zehirlendi).
Padişahlığının ilk yılı kardeşleri ve yeğenleriyle çekiş-melerle geçen Yavuz Sultan Selim, kardeşleri kendisine karşı eyleme geçmedikleri sürece onlara dokunmama konusunda babasına verdiği sözü tutarak, Korkut’un Saruhan’a dönmesine izin verdi. Ne var ki, Ahmet, Konya’da hükümdarlığını ilan ederek oğlu Alaettin ko-mutasındaki bir orduyu Bursa’yı almaya gönderdi. Bu arada İran hükümdarı Şah İsmail’den de yardım istedi. Selim l’in Bursa’ya yürümesi üstüne, Alaettin komuta-sındaki ordusu geri çekilince, Selim l’e anlaşma yapma¬yı önerdiyse de, önerisini kabul etmeyen Selim I, Ah¬met’i tutan sadrazam Koca Mustafa Paşa’yı idam ettirdi.
Devlet adamlarının ağzından Korkut’a mektuplar yaza¬rak onun da tahtta gözü olduğunu öğrenince, Korkut’u yakalatarak boğdurup (Kasım 1512), ordusuyla Yenişe¬hir ovasına ilerleyen Ahmet’i yenerek, idam ettirdi. Tahta çıkışını kutlamaya gelen Venedik, Macar, Mem¬luk, vb. elçileriyle barış antlaşmaları yaptı. Böylece Batı sınırlarını güvenlik altına alıp, Anadolu’da kışkırtmalara girişmiş olan Şah İsmail tehlikesini ortadan kaldırmayı tasarlayarak, İran’a sığınmış olan kardeşi Ahmet’in oğullarından üçünün (ikisi de Mısır’a sığınmıştı), kendi-sine teslim edilmesi isteğinin geri çevrilmesi üstüne, İran seferine çıktı (1516). Ordu Erzincan’a ulaşınca, se¬ferin uzaması, yiyeceğin azalması, şiilerin ordu içine sı¬zarak yaptıkları propagandalar nedeniyle Yeniçeriler geri dönmek istedilerse de, Yavuz Sultan Selim, etkile¬yici bir konuşmayla bu ayaklama başlangıcını yatıştırıp, Tebriz üstüne yürüyüşü sürdürerek, Çaldıran ovasında Şah İsmail’in ordusuyla karşılaştı.
Yapılan savaşta (Bk. ÇALDIRAN MEYDAN SAVAŞI) İran ordusunun bozguna uğratılmasından sonra, Teb¬riz’e girip bin kadarTebrizli sanatçı ve bilim adamını ya¬nma alarak, dönüş yolculuğuna başladı. Kış başlayınca Amasya’da kışlayıp, İstanbul’a dönmek için ayaklanan Yeniçerileri kışkırtmış olduğunu öğrendiği Dukakinza- de Ahmet Paşa’yı hançerleyerek öldürdükten (1515) sonra, Kemah kalesini ele geçirdi. Komutanlarından Hadım Süleyman Paşa’nınTurnadağı Savaşı’nda Mem¬lukların müttefiki Alaüddevle Bozkurt’u yenip, Dulka- dıroğulları beyliğini ele geçirmesinden sonra, İstan¬bul’a döndü. Sefer sırasındaki yeniçeri ayaklanmaların¬dan sorumlu tuttuğu birçok devlet adamını öldürtüp, Memluklara karşı seferi kaçınılmaz saydığından, Piri Pa-A şa’yı yeni bir tersane kurmakla görevlendirdi. Bu arada da, hazırlıkların ikinci İran seferi için yapıldığını yayıp, Memlukların Halep naibi Hayır Bey’le anlaşma yaptı; Memluk sultanı Kansu Gavri’ye değerli hediyeler gön¬derdi. 40 000 kişilik bir orduyla Maraş’a gönderdiği (1516 ilkbaharı) sadrazam Hadım Sinan Paşa’nın, Fırat’ı aşarak Diyarbakır’a gitmek için Memluk beylerinden is¬tediği geçiş izninin verilmemesini bahane ederek Mısır seferine çıkıp, Memluk sultanı Kansu Gavri’yi Mercida- bık Meydan Savaşı’nda (Bk. MERCİDABIK MEYDAN SAVAŞI) yenerek (Kansu Gavri savaşta öldü), Halep, Hama, Humus, Şam, Nablus, Kudüs, Avun, Gazze ve Safed’i ele geçirdi. Kansu Gavri’nin yerine geçen To- manbay ll’yi de Ridaniye Savaşı’nda (22 Ocak 1517) bozguna uğratıp (Bk. RİDANİYE SAVAŞI), parlak bir tö¬renle Kahire’ye girerek, Mekke ve Medine’nin anahtar¬larının Hicaz emîri tarafından kendisine verilmesinden, Venediklilerin, Kıbrıs için Memluklara ödedikleri vergi¬yi Osmanlılara ödemeyi kabul etmelerinden sonra, kut¬sal emanetler, Kahireli birçok sanatçı, bilim adamı, şeyh ve Abbasi halifesi Mütevekkil’le birlikte İstanbul’a döndü. İstanbul’da halifenin unvanını,kendisine dev¬retmesiyle, halife unvanı aldı (o tarihten sonra halifelik, Osmanlılarda kaldı).
Bozoklu Celal adlı şeyhin Anadolu’da başlattığı (1519) ilk Celali ayaklanmasını Şehsuvaroğlu Ali Bey’e bastırtıp, bir elçi aracılığıyla bağlılığını bildiren Barbaros Hızır Reis’e (Barbaros Hayrettin Paşa) beylerbeyi unva- nı vererek Cezayir’i bir Osmanlı eyaletine dönüştür¬dükten sonra, Macarların Bosna’ya baskın düzenleme¬leri üstüne, ordunun başında İstanbul’dan Edirne’ye doğru yola çıktı; ama hamamda sıktırmış olduğu sırtın¬daki çıbanın şirpençeye | dönüşmesi sonunda, Çorlu yakınlarında öldü (ölümü, oğlu Süleyman Çorlu’ya va¬rıncaya kadar gizli tutuldu). Cenazesi İstanbul’a getirile¬rek, yaptırmış olduğu caminin (Sultanselim camisi) ya savaşlarında ordunun gereksinmelerini daha kolay
sağlamak ve Astrahan ile Kazan’m Rusların eline geç¬mesi sonucu Osmanlılar zararına bozulan dengeyi dü¬zeltmek için, Don ve Volga ırmaklarının bir kanalla bağ- /£?/7/77*3S//7/ Afc5 Ar<3/7*?//S7 ¿VtŞ7f6?
S/Af6^/Ü/SÇâff/yâı7/KJe/m//yee/ç/^ö/?e/erereArfafifâ çıkışını kutlayıp (1570), dostça ilişkilerin sürdürülmesi dileğini bildirince, tasarı yarım bırakıldı. Bazı devlet ileri gelenlerinin kışkırtmasıyla, Sokullu’nun karşı çıkmasına aldırmayan Selim U’nin, Kıbrıs’ın alınmasına karar ver¬mesine, örvce Leikoşe (9 t>/\ü\ \570\ soma da taütüu Kıbrıs ele geçirildi (1 Ağustos 1571). Ne var ki, bu fetih, Sokullu’nun korktuğu olayların patlak vermesine yol açtı: Venedik, Papalık ve İspanya’nın Osmanlılara karşı birleşerek oluşturdukları donanma, İnebahtı’da Os- manlı donanmasını ateşe vererek yok etti (1571; Bk. İNEBAHTI DENİZ SAVIŞI). Sokullu’nun ve yeni kapta- nıderya Kılıç Ali Paşa’nm çabalarıyla yeniden güçlü bir donanma oluşturulmasının ve bu donanmanın karşısı¬na çıkma cesaretini gösteremeyen müttefik devletler¬den Venedik’in savaş tazminatı ödemeyi kabul etmesi¬nin ardından, İspanyolların eline geçmiş olan Tunus kenti ile bazı küçük limanlar alınarak, Tunus bir eyalet haline getirildi (1574). Bu olaylardan kısa süre sonra Se¬lim II öldü.
Şefim III
^ ütV v>aA\î,>Y\\ (\sV»î\Y>vA \1 -a’s >j. . N\\i%VâtaWV\\e
\w Q\VXV
ce (1789) tahta çıkan Selim III, saraydaki altın ve gümüş eşyaları erittirip para bastırarak, iktisadi durumu düzelt-meye çalıştı. Devlet adamlarının uyanlarına karşın Avusturya’yla savaşı sürdürdüyse de, Bükreş’in ve Belgrad’ın AvusturyalIlara geçmesinden sonra Ziştovi Antlaşması’nı (1791), Kili, İsmail, İshakçı, vb. kalelerin Rusların eline geçmesinden sonra da Yaş Antlaşması’nı (1792) imzalamak zorunda kaldı. Dış sorunların ancak iç sorunların çözülmesiyle çözümlenebileceğini anla¬dığından orduyu düzenlemek için, Fransa ve İsveç’ten subaylar getirilmesinin yanı sıra, Nizamıcedit adlı yeni bir ordunun kurulması için çalışmalara girişip (Bk. Nİ-
\v,\\\
“Iradı cedit” adlı yeni bir hazine oluşturarak yeni vergi¬ler koydu. Mühendishanei Bahrii Hümayun’u genişlet-

döneminin bilim adamlarından ismet Bey başkanhğtn- da hvc V\çt\(<?Ae 71 hu çra?,UTO\ ha.T.ttVa.V.-

 
7 /. Türk padişahı (24 Ey)ü) 1566- 13 Aralık 1574)
■Doğumu-. 30 W\a-yıs “1 524, ‘ısVanbu’ı Babası: Süleyman I

Padişah oian çocufcfarı: Murat III avlusu, Sultanahmet, İstanbul Sadrazamları:
Efendi) sürekli elçiler atayıp, bu arada âyan ayaklanma- Jany/a fYanya’da Tepede/en/i A/i Paşa, Vidin’de Paz- vantoğlu, Silistre’de Yılıkoğlu Süleyman, vb.) ve bağım- sızlık için ayaklanan Sırplar-Karadağlılarla uğraşmak -L’S.WÄ’ÖÄ. VAİİv.
(1798) ve Napolyon’un Kahire’ye girmesi üstüne, Rus¬ya ve İngiltere’yle anlaştı: Rus donanmasıyla birleşen
¿fa &
Prevezfi’yi e^^eQW^5>vo.der\ (V.W’CÄ’HV WSJAÄ’X
Fransa’ya dönmek zorunda kaldı. Ne var ki, Nizamıce-
dfdıvfa’mırtfû’rfjf’jrmjıfarM feyMtâm Atiui
Efewd\ vle. KÜSÂ MAYSA 9
bakçı Mustafa Ayaklanması), SeVım 111’ü, kardeş kanı
nındaki türbesine gömüldü.
Osmanlı İmparatorluğu’nun en başarılı padişahların¬dan biri olmasının yanı sıra, edebiyatla da ilgilenen Ya¬vuz Sultan Selim, Farsça şiirlerini bir Divan’da toplamış, ayrıca Selimi mahlasıyla Türkçe şiirler de yazmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir