Seyşel Adaları

Seyşel Adaları

Hint okyanusunda adalar üstünde kurulu devlet. Afri­ka’nın doğu kıyılarının 1 450 km kadar açığındaki aynı adlı takımadada yeralan Seyşel Adaları (ya da Seyc- helles Adaları), 1976’ya kadar İngiltere’nin bir sömür- gesiyken, o tarihte bağımsızlığa kavuşmuştur. YÜZEYŞEKİLLERİ, TOPLUM YAPISI VE EKONOMİ

92 ada ve adacıktan oluşan bir takımada olan Seyşel adalarının en büyük adaları Mahe ve Praslin’dir. Adala­rın yaklaşık yarısı yanardağ kökenlidir ve dar kıyı şeritle­ri ile ortalarındaki yükseltileri 914 m’yi bulan tepe dizi­lerinden oluşur. Geri kalan yarısıysa, mercan atollerin­den oluşur ve çoğu ıssızdır. Mahe adasındaki Victo­ria’da yıllık sıcaklık ortalaması 27 °C, yıllık yağış tutarı

1  337 mm’dir.

Halkı Avrupa, Asya ve Afrika kökenlilerin karışımı olan adalarda, Fransızca’dan türeme bir dil olan Kreol- ce, 1981’de resmî dil olarak Fransızca ve İngilizce’nin yerini almıştır. Toplam nüfusun % 90’ının katolik oldu­ğu ülkede, sağlık hizmetleri devlet hastane ve klinikle­rinde sağlanır. 1974’ten bu yana, 9 yıllık ilköğretim zo­runlu ve ücretsizdir.

Halkın büyük bölümünün, iç tüketime yönelik tarım ve balıkçılıkla geçindiği ülkede, dışsatıma yönelik başlı­ca tarım ürünleri arasında hindistancevizi, tarçın, vanil-

 

k Aride Adası Cıırieuse Rab

Sister,,00»^[1]»’


bütün Roma imparatorlarına verilen unvan. Hadria- nus’tan (117’den 138’e) başlanarak, imparatorların vâ­ris seçtikleri kişilere sezar (Latince caesar) unvanı veril­meye başlanmıştır. Germen imparatorlarının kayzer, Rus çarlarının çar unvanları da, Latince caesar sözcü­ğünden türetilmiştir.

Sezar

Romalı devlet adamı (Roma İ.Ö. 100 ya da 101-ay.y. İ.Ö. 44). Venüs’ün torunu ve Aineias’ın oğlı^İulius’un soyundan geldiğini ileri süren patricius ailesirfden olan Sezar (asıl adı Caius Julius Caesar’dır; Jül Sezar da de­nir), Cinna’nın kızı olan eşini boşamasını isteyen (İ.Ö. 82) Sulla’ya karşı çıkarak, Asya’ya gitmek zorunda kal­dı. Diktatörün ölümünden (İ.Ö. 78) sonra Roma’ya dö­nüp, İ.Ö. 68’de quaestorluğa, İ.Ö. 65’te aedilis curulis- liğe getirildi. Düzenlettiği görkemli oyunlarla halkın sevgisini kazandıktan sonra, Marius’un heykel ve zafer anıtlarını Capitolinum’dan kaldırttı. İ.Ö. 63’te pontifex maximus seçilip, kışkırtıcılara (Clodius) ve senatoya karşı-bir ayaklanma tasarlayan Catilina ile suç ortakları­na belirli bir hoşgörüyle davranarak, halkın yanı sıra, son etkili tribunusları da kendi safına çekmeyi başardı.

Askerî dehasını İspanya’da birkaç başarıyla (İ.Ö. 61) kanıtlayıp, Roma’ya döndükten sonra M. Licinius Cras- sus ile Pompeius’u barıştırarak, Birinci triumvirlik’i (“üç­lü yönetim”) oluşturdu (İ.Ö. 60). Bu özel ortaklık antlaş­ması sayesinde İ.Ö. 59’da konsüllüğe seçilip, iki toprak yasasıyla pleblerin desteğini sağladıktan sonra, toplantı tutanaklarını yayınlatarak senatonun özgürlüğünü kısıt­ladı. Görev sijresi dolunca, Gallia Cisalpina, lillyria ve Narbonensis prokonsüllüğüne atanmasını sağlayıp, Pompeius’un başarısına eşit başarılar sağlayacakbir or­du kurduktan sonra, Helvetlerin istilasına karşı Aedui halkının yardım istemesiyle, Galya’ya müdahale fırsatı­nı buldu (İ.Ö. 58) ve Helvetleri durdurarak, Ariovistus’u Keltler ile Germenler arasında sınır olarak saptadığı Ren ırmağının ötesine püskürttü. Belçika halklarına ve Ve- netlere karşı başarılı seferlerle, Roma korumasını Gal- ya’nın hemen her yanına yayıp (İ.Ö. 56), Eburonların ayaklanmasını (İ.Ö. 54-53) ve Vercingetorix’in yönetti­ği genel Galya ayaklanmasını bastırmayı (Vercingeto- rix, Alesia’da teslim olmak zorunda kaldı) başardı (İ.Ö. 51). Bu savaş sayesinde kazandığı ünü, Commentarii (Galya Savaşı üstüne yorumlar) adlı yapıtı yazarak daha da yaygınlaştırdı. Önce kızı Julia’nın (Pompeius’un eşi), sonra da Crassus’un ölmeleriyle aralarındaki- ilişkinin gerginleştiği Pompeius’un, İ.Ö. 52’de anarşiyi önlemek amacıyla Senato tarafından tam yetkiyle tek konsül se­çilmesi üstüne, İ.Ö. 50’de sona erecek olan askerî ko­mutanlığını, yasayla yeniden konsül seçilebileceği İ.Ö. 49’a kadar uzatmak için izin istediyse de, bu isteği sena­to tarafından reddedildi ve tersine, bir kararnameyle bütün yetkileri kaldırıldı. Böylece, iç savaş ile siyasetten kesin olarak uzaklaşma arasında seçim yapmak zorun­da kabp, eyaletini İtalya’dan (yarımada) ayıran Rubicon ırmağını aşmaya ‘karar, vererek (Ocak49), Roma’ya yürüdü (patlak veren bu iç savaşı yeni Commentarii ya d a De BelloCivili[ İç Savaş Üstünejadlı yapıtında anlat­mıştır). Hazırlıksız yakalanan Pompeius’un bir ordu toplamak amacıyla Doğu’ya kaçması üstüne Roma’ya girip, İ.Ö. 49 ve İ.Ö. 47’de diktatörlüğe, İ.Ö. 48 ve İ.Ö. 46’da konsüllüğe(İ.Ö. 46’da üç yıl için censorlukgöre- vini delüstlendi) seçildi. İ.Ö. 45 ve İ.Ö. 44’te hem kon- süllük, hem diktatörlük görevlerini elinde toplamasına karşı çıkan Pompeius’un yandaşlarıyla imparatorluğun aşağı yukarı bütün eyaletlerinde savaşıp, egemenliğini

+ En yüksek ve Alçak Noktalar Başkentlerin altı çizilmiştir

0      5 10 15 20 25 km

1— L _ L I ■ ■

F«idtf Adası k İ MarteAme f        Adası

La Digue

Recif Adası Fri^ate Adası

L’llot

…………..  -f 5230ro                                           . .. . ……………………………….. 4°

PrasBiUtifcı I’* ü

! * Dıgue •                                            ‘— MaW~

Amirantes                                                                                  Adası

Pofo» St Joseptı Ada»

Adalan aS

0 100 200 km ‘ ■ ■ ■ »

Ölçek I:I5.3H,(XX)

Alphonse Adası :

St Francois 0ifOütIBfAdası CoetivyAdaü

ya ve paçuli (parfüm yapımında kullanılır) sayılabilir. Sanayi, besin sanayisi ve hafif tüketim eşyası üretilme­siyle sınırlıdır. 1975’ten bu yana, turizm gelirleri, eko­nomide başlıca yeri tutmaya başlamıştır: Adalarının gü­zel kumsalları, sıcak iklimi, görkemli doğal görünüşü, yılda ortalama 85 000 turist çekmektedir. Balıkçılık, ba­lıkçılık sanayisi ve yengeç yetiştiriciliği de gün geçtikçe gelişmektedir.

TARİH

İlk olarak Arap tüccarların uğradıkları, 1505’te de Por­tekizli denizcilerin ulaştıkları Seyşel Adaları, 1742’de Fransızlar tarafından alındı ve 1770 yıllarından başlaya­rak birçok Fransız göçmen yerleşti. 1814 Paris Antlaş- ması’yla İngiltere’ye bırakılan Seyşel Adaları, gerek Fransızların, gerek İngilizlerin yönetimleri sırasında, 1 800 km kadar, güneybatısında yeralan Mauritius adası­na bağlı bir bölge sayıldı. 1903’te bir İngiliz sömürgesi­ne dönüştürülüp, 1970 yıllarında gelişen bağımsızlık hareketi sonucunda, 29 Haziran 1976’da bağımsız bir cumhuriyet oldu. Cumhurbaşkanlığına seçilen J. R. Mancham’ın, 1977’de başbakan F. Albert Rene tarafın­dan devrilmesinin ardından, 1976 Anayasası’nı askıya alarak, değişiklikler yaptırtan Albert Rene, tek partili bir devlet yapısı getiren yeni Anayasa’yı Mart 1979’da yü­rürlüğe koydu. 1979’da ve 1984’te yeniden cumhur­başkanlığına seçilip, 1991’de çokpartili düzene geçe­rek, 1992’de yeni bir Anayasa hazırlamakla görevli bir Kurucu Meclis seçtirdi. Hazırlanan yeni Anayasa’nın halkoylamasıyla kabulünden (Haziran 1993) sonra, ya­pılan çokpartili seçimlerde, Seyşel Adaları Halkı İlerici Cephesi, 33 milletvekilliğinden 27’sini kazanarak ikti­dara gelirken, Albert Rene de 27 Temmuz 1993’te dör­düncü kez cumhurbaşkanlığına seçildi.

sezar_____________________________________________________

Önce Sezar’ın ailesinden imparatorlara, daha sonra da

 

Roma tarihinin başlıca

kişilerinden biri ve askerlik alanında bir “dâhi” sayılan Sezar, Calya’yı ele geçirip, başlıca rakibi Pompeius’u yenerek, Doğu’ya da egemen olmuş, İ.Ö. 44’te ömür boyu diktatörlüğe getirilmiştir. Ama aralarında evlatlığı Brutus’un da bulunduğu komplocular tarafından, Senato’da hançerlenerek ölmüştür.

İtalya’nın her yanına ve İspanya’ya yaydıktan sonra, Pompeius’un güçlü bir ordu topladığı Doğu’ya yöneldi. Pharsala’da yendiği (İ.Ö. 48) Pompeius’un Mısır’a ka­çarak orada öldürülmesinden sonra, Mısır’da güçlü bir koruma rejimi kurup (Kleopatra’yı kraliçeliğe getirdi), Pompeius’un son yandaşlarını Afrika’da Thapsus’ta (İ.Ö. 46) ve İspanya’da Munda’da (İ.Ö. 45) yenerek, Roma’ya döndü. Senato’dan savaş ve barışa karar ver­me yetkisini, “tribunus kutsallığı”nı, seçim meclislerini yönetme ve yüksek görevlileri seçme hakkını elde edip, İ.Ö. 44’te ömür boyu diktatörlüğe seçilerek, fiili bir imparatora dönüştüyse de, Lupercus şenliklerinde Antonius’un önerdiği hükümdarlık tacını açıkça red­detti. Ama iktidarı tek başına kullanması sonucunda, İ.Ö. 15 Mart 44’te, evlatlığı Brutus ile Cassius’un yönet­tikleri bir komploda hançerlenerek, Senato’da Pom­peius’un heykeli önünde öldü.



[1] i7Cs’den, gama ışınımı kaynağı olarak yararlanılır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*