İslam

ŞEYTAN veya İBLİS

ŞEYTAN veya İBLİS :
Gözle görünmiyen, yani ruhanî mevcudattan olan İblis’in mahiyeti hakkında ulema çeşjtli fikirler ileri sürmekle beraber kesin bir neticeye varamamışlardır. \
Hilkat mayası- şehvetlerle yoğurulmuş olan İblis, hayırdan mahrûmiyet mapasına gelen iblâs kelimesinden müştaktır. Maverdî tefsirinde, İblisin yaratılışı hakkında:

«Cânnı da daha önce çok zehirli ateşten yarattık.» (84) âyet-i kerîmesini kabul eder. Ve burada geçen nâr-j semûm’u isabet ettiği şey’i zehirleyen ateş olarak tavsif etmektedir.
Yukarıda zikredilen âyet-i kerîmeye göre, İlis cindendir. Âdem oğlu yaratılmadan evvel cinnin babası olan İblis, melekler arasında îdi.

«Hani biz meleklere: Âdem için secde edin demiştik de İblisrten başkası hemen secde etmişlerdi. O ise, cinnden olduğu için Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı.» (8,5) âyet-i kerîmesi bunu gösterir. Âdem oğlu yaratıldıktan sonra bütün meleklere ve cinnlere ona secde e- din dendiğinde şeytan gururuna kapılarak secde etmemiş ve bu suretle lânetlenmiştir.«Andolsun sizi yarattık, sonra size, suret verdik, sonra da meleklere .secde e- diriîz dedik. Hemen sşcde ettiler. Fakat İblis secde edenlerden olmadı. (Allah Teâlâ) Dedi: Ben sana secde etmeyi emretmiş iken seni alıkoyan nedir?’ O ’da: Ben ondan hayırlıyım, benî ateşten yarattın çnu çamurdan yarattın, dedL (Allah Teâlâ). Öyleyse oradan hemen in. Şana orada kibirlenmek ger rekmez. Hemen çık, çünkü sen alçaklarda/ısın, dedi. (O da), Bana dirilip .kaldırılacaklar/güne kadar mühlet ver, dedi. (Hak Teâlâ da). Sen mühlet verilmişlerdensin dedi. (İblis) Öyleyse, ‘dedi! Sen beni azgınlığa /nahkûm ettiğin İçin onları gözetlemek üzere senîn doğru yolunda oturacağım. Sonra, andolsun, onların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından’ kendilerine geleceğim (musallatolacağım.) Sen de onların çoğunu şükredici f (kimse) ler bulmayacaksın. (Allah)* dedi ki: Zem ve tahkire üğram/ş ve ko- ğulrhüş olarak çık oradan. Yemin ederirh ki, onlardan kîm sana uyarsa cehennemi bütün sizden dolduracağım.» ($6) âyetleri, bu Hususu” bizlere bildirdikten başka, şeytanın yaratılışının- mahiyetini ye âdem oğluna secde et- x meyeceği/gibl ç>nu iğfal edeceğini d£ bizlere, bir delil olarak beyan eder. Şeytanların reisi olan iblis, AJfah Teâlâ’nın lânetine uğradıktan başka iman cihetinden kâfirlerden sayılır.

Onlar da, azgınlar da, İblisin bütün orduları da (cehenneme) atılırlar âyetleri bunu gösterir.
Âdem oğluna secde etmesi emredilen fakat emri yerine getirmeyen şeytan, tabiatiyle insanın düşmanı olacaktır. Bu hususu Allah Teâlâ, şeytana karşı uyanık bulunmamız için bizlere haber vermektedir. Ve: «Muhakkak şeytan sizin bir düşmanmızdır. Onun işin siz de onu bir düşman olarak ittihaz ediniz.» (89) buyurmaktadır, insan, aklını kullanamayıp da şeytanın elinde bir oyuncak olduktan sonra başına türlü felâketlerin gelmesi mukadderdir. Bu anda şeytan dahi insanı felâketleriyle başbaşa bırakarak oradan uzaklaşır ve insanı, başına belâ ördüğü için gülerek zevkle seyreder.

Şeytan insanı (başma bir belâ gelince) yapayalnız ve yardımsız bırakandır.» (90). âyet-i kerîmesi bu hususu bizlere bildirir.
Şeytan, insanı baştan çıkarmak için daima fırsat kollar. Bu itibarla imanı kavi mü’minlere bir türlü yaklaşamazi. Zira onlar, nasslara uymayan herhangi bir fii! ve hareketin şeytanın eseri olduğunu anlıyarak kendiferini ondan korurlar. Bu hususu şeytan da bildiği için bu gibi kimselere yaklaşmaktansa günahkârlara yaklaşmayı tercih eder ve bunda da muyaffak olur-. Nitekim

«(Ey müşrikler) Şeytanların kimlerin üzerine indiğini size haber vereyim mi ben? Onlar her günahkâr yalancının tepesine iner (ler).» (91) âyât-ı kerîmeleri bunu gösterir ve bizlere bildirir;
V Yalana ve gü^pha düşkün olan kimseler kendilerine musallat olan şeytanın fena^ telkinlerine kulak veriden. Şeytânlar da onlara istedikleri gibi fena şeyler telkin ederler.

r (Şeytan) onlara va’d eder, onları olmayacak kuruntulara düşürür. Şeytanın kendilerine va’d ettiği şeyler ise aldatmadan başkası değildir.» (“92) ây,et-i kerîmesi by hususu açıkça belirtir.
Şeytana uyan kimseler şeytanlaşmış kimselerdir. Zira kötülük edenler ona benzer. Bunun için Kur’an-ı Kerîm’de «Şeytanlariyle yalnızca (başbaşa) kalınca ise «emin olıin, biz sizinle beraberiz. Biz aricak istihza edicileriz» derler.» (93) âyet-i kerîmesi buyurulmuştur. „ Şeytanlar, peygamberlere dahi muhalefet ederler «Senden evvel hiç bir resul veya nebi göndermedik ki bir şey temenni ettikçe şeytan onun temennisine dair vesveselerde bulunmasın. Fakat Hak Teâlâ şeytanın bütün vesveselerini izale eder, kendi âyetlerini sapasağlam yapar. Allah Teâlâ her şey’i hakkıyle bilir ve her şey’i hikmetle çevirir.» (94) âyet-‘ kerîmesi bu hususu bizlere bildirir. Şeytan, Allah Teâlâ’ya samimî olarak iman eden ve salih amel işleyenlere tahüKküm edemez. Onlar üzerinde hükmünü icra edemez. Bu husus, Kur’an-ı Azîmüşşan’daki:«Hakikat şudur ki, iman edenler ve rablerine güvenip dayananlar üzerinde onun hiç bir hâkimiyeti yoktur. Onun zoru, ancak onu yâr edinmekte olanlara ve onu kendisine (Allaha) eş koşan la ra karşıdır.» (95) âyât-ı kerîmeleri ile sabittir. Hulâsa olarak şunu söyliyebiliriz ki, imanı zayıf olan bir kimse yakasmı şeytana kaptırmış demektir. Şeytan, insanın ruhunun derinliklerine, nefsinin bütün hücrelerine ve dimağına yerleşerek insanı doğru yoldan ayırabilmek için türlü desiseler icat eder .Bundan kurtulmanın tek yolu Allah Teâlâ hazretlerine ve O’nun emrettiği şeyleri yapmağa, nehyettiği şeylerden kaçınmağa, sığınıp, gayret göstermektir. Bu itibarla mü’min bir kimse Kur’an-ı Azî müşşan’m son sûresi olan Nâs sûre-i celîlesi hükmünce hareket etmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir