Ebû Hüreyre’nin Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz’den yapmış olduğu rivâyette Sevgili Peygamberimiz buyurdular ki : «Sizden biriniz uyuduğu zaman şeytan onun başı üzerine üç düğüm vurur ve her düğümü üzerine de şunu fısıldar: Senin için gerekli olan uzun bir gece.. Artık olduğun yerde uyu- yakal!. O adam gece uyanıp Allah’ı zikrederse o düğümlerden biri çözülür; abdest alacak olursa diğer bir düğüm daha çözülür; namaz kılarsa diğer düğüm de çözülür de neş’eli, şen ve şatır olarak sabahlar. Aksi halde tembellik ve asap bozukluğu içinde sabahlar.»30* «Uyuyan her kulun mutlaka başı üzerinde üç düğüm vardır. Gecenin bir bölümünden sıyrılıp (uyanır da) Allah’ı teşbih ve tahmîd eder, tehlîl ve tekbîr getirecek olursa o düğümlerden biri çözülür. Allah’ı kasdedip kalkar da abdest alır, iki rek’at namaz kılacak olursa, diğer bütün düğümler çözülür. Bunlardan hiçbirini yapmayacak olur da sabah vaktine girecek bulunursa, düğümler olduğu gibi kalır.Hazret-i Abdullah (R.A.) diyor ki: Peygamber (SA.V.) Efendimiz’in yanında bir adamdan bahsettiler. Sabaha kadar hiç uyanmadan derin bir uyku çektiğini ve böylece sabah namazına kalkmadığını söylediler. Resûlüllah (SA.V.) Efendimiz buyurdu ki: «Şeytan onun kulağına işemiştir.»205 Şimdi de sekiz mertebeyi sıralıyallm.20® İlk beş mertebe : BİRİNCİSİ: Bütün geceleri akşamdan sabaha kadar ihyâ etmek. Bu, ancak kendini Allah’a ibâdete gereğince hazırlamış akviyânın şanmdandır. Bunlar kendilerini ibâdete ayırmış, mü- nâcattan lezzet almış ve bunun onlar için mânevi gıda olduğu kişilerdiı. Tabiîn-i kirâmdan Ebû Hanîfe, Saîd bin Müseyyeb, Fudayl bin Iyaz, Ebû Süleyman-i Darânî, Mâlik bin Dînar, Ra- bî’ bin Hay sem ve benzeri kişilerin yolu böyle idi. Bunlar yatsı abdestiyle sabah namazını kılarlardı.207 İKİNCİSİ: Gece yarısı kalkmak. Bu tür ibâdete devam eden selef-i sâlihînin sayısı belli değildir. Yâni yapanlar bir hayli çoktur. Bu hususta en güzel yol: Gecenin ilk üçte birini uyku ile geçirdikten sonra kalkıp ibâdet etmek ve son üçte birinde yine uyumaktır. Böylece tam gece yansı ibâdet yapılmış olur Efdâl olan ölçü de budur. ÜÇÜNCÜSÜ: Gecenin üçte birinde kalkmak. İlk yanda uyumak ve son altıda biri de uyku ile geçirmek en uygun olanıdır Her bakımdan diyebiliriz ki: Gecenin son bölümünü uyku ile geçirmek müstehabdır. Çünkü böyle yapmak sabahleyinuyuklamayı önler, yüzün sarılığını azaltır, ona ayrı bir güzellik verir. Ve bu vakitte uyumak birtakım keşiflere sebep olur. DÖRDÜNCÜSÜ: Belli bir ölçü ve zaman kullanmamak. Böyle yapmak Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz’in ahlâkı ve tbni Ömer gibi azîm sâhibi ashâb-ı kirâmm ve tabiînden bir cemaatin yolu idi. Bu büyükler gecenin evvelinde kalkar, uyku basınca uyurlar, tekrar uyanır kalkarlar, yine uykuları gelince uyurlardı. Böylece bunların bir gecede iki uykuları, iki kalkıp ibâdet etmeleri olurdu. BEŞİNCİSİ: Bu en az olan kalkıştır ki dört ya da iki rekat miktarı kalkmak, kıbleye yönelip zikir ve duâ ile meşgul ölmaktır. Böyle yapanlara, bütün geceyi ibâdetle geçirenlerin sevâbı gibi sevâp yazılır ve böylece Allah’ın rahmetiyle ve faziletiyle me’cur olurlar. Nitekim haberde vârid olmuştur ki: «Bir koyunu sağacak kadar bir zaman bile olsa geceleyin kalkıp namaz kıl!» Esbâb-ı müyessereden sekiz mertebenin dördü zâhir, dördü bâtındır. Zâhir olan dört mertebe : 1 — Fazla yiyip içmemek: Çünkü fazla yiyip içmekten dolayı uyku ağırlaşır ve gece kalkıp ibâdet etmek zorlaşır. 2 — Gündüz bedeni fazla yormamak, organları bîtâb düşürecek, asab bozacak ağır işlerden kaçınmak. Çünkü böyle yapmak ağır bir uyku getirir. 3 — Gündüzleyin sabahla öğle arasında uyumayı terket- memek. Böylece gece kalkıp ibâdet etmeğe bu uykudan yardım görmek uygun olur. 4 — Gündüzleyin birtakım günahları işlemeyi terketmek. Mümkün olduğu nisbette kalbi kirletmemeye dikkat etmek gerekir. Çünkü gündüz işlenen günahlar kalbi katılaştırır, kalb- le rahmet sebepleri arasında bir perde ve engel olur. Bâtml olan dört mertebe : 1. Kalbi kin ve intikam duygusundan selâmette tutmak, hiç bir müslümana karşı kin ve düşmanlık gütmemek, bid’at- lerden kaçınmak, dünyanın lüzumsuz gam ve kederlerindengönlü temiz tutmak gerekir. Dünya işlerini yoluna korken bir takım üzüntü ve kederlere kapılmak, geceleyin kalkıp ibâdet etmeye engel olur. Gece kalksa bile, namazını düşünmez, ancak önemli meseleleri arasında onu da hatırlayabilir. Böylece kendi vesvese ve kuruntuları içinde dönüp dolaşır. Bövlesine denilir ki: Sen uyandığın zaman da yine uykudasın!. 2. Dünya ile ilgili arzu ve emeli çok kısa tutmak, kalbi buna alıştıımak lâzımdır. Çünkü insan âhiret korkularını, cehennem çukurlarını düşününce uykusu kaçar. Nitekim Tâvus (Rahmetullahi aleyh) diyor ki: «Cehennem anılınca, âbidlerin uykusu kaçar.» 3. Gece kalkıp ibâdet etmenin faziletini, kadr u kıymetini âyet ve hadîslerle bilmek, bunlara gönül kulağını açık tutmak gerekir. Tâ ki, umut ve şevki bunun sevâbına doğru yönelip perçinleşe. 4. Allah’ı gönülden sevmek —ki bu sebeplerin en şereflisidir— ve O’na içten bağlanmak gerekir. Kul Allah’ı sevince, onunla kimselerin bulunmadığı zaman başbaşa kalmayı da sever, dostuna münâcatta bulunmaktan büyük bir zevk duyar. Nitekim îhyâu Ulûmi’d-Dîn’de de aynı husus belirtilmiştir
ŞEYTANLARIN UYUYAN KİMSENİN KULAĞINI ÜÇ BAĞLA BAĞLAMASI VE GECENİN SEKİZ MERTEBE ÜZERİNE TAKSİMİ HAKKINDA VÂRİD OLAN SAHÎH HADÎSLER
12
Eki