SEYYİT ONBAŞI
1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık Köyü’nde dünyaya gelen Seyit, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askerlik vazifesine başladı. 1912 yılında Balkan Savaşlarina katılan Seyit, savaş bittikten sonra terhis edilmeyip topçu eri olarak Çanakkale Cephesi’nde Rumeli Mecidiye Tabyasinda görev aldı. Burada bulunan 24×35’lik uzun menzilli toplar son derece etkiliydi. 18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyasinda bu toplar düşman atışlarından isabet almış ve kullanılmaz hale gelmişti. Ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Bu mekanizma olmadan merminin kaldırılıp namluya sürülmesi neredeyse imkânsızdı.
18 Mart’ın asıl kahramanlarından olan ve Deniz Zaferi’ne son noktayı koyan Seyit Onbaşı, 1939 yılında zatürreden vefat etmiştir. Bugün doğduğu köy onun ismiyle anılmaktadır.
Düşman donanmasından atılan mermilerle sükût eden bataryada askerlerin çoğu şehit olmuş, ayakta Havranlı Seyit ve birkaç askerden başka kimse kalmamıştır. Seyit, arkadaşı Niğdeli Ali’nin yardımı ile 276 kiloluk (215 Okka] mermiyi sırtlamış ve yanındakilerin şaşkın bakışları arasında üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve topu ateşlemiştir. Tam isabet alan düşman zırhlısı Ocean’ın dümen donanımı bozulmuş, gemi bir müddet sonra da boğazın derin sularına gömülmüştür. Çanakkale Savaşlarinda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdıran Seyit, Müstahkem Mevki Kumandanı Miralay Cevad Bey (Alb. Cevat Çobanlı) tarafından onbaşı rütbesiyle taltif edilmiş ve gelecek nesillere bir hatıra olsun diye bir de fotoğraf çekilmiştir. Fotoğrafta görülen asker Seyit Onbaşinın kendi resmidir. Savaştan sonra 1918 tarihinde köyüne dönen Seyit Onbaşı, baba mesleği olan ormancılık ve kömürcülükle hayatını devam ettirdi.
Kilitbahir Köyü’ne 3 km. mesafede. Seyit Onbaşı anıtından 2 km. sonra Havuzlar Şehitliği çıkar karşımıza. Havuzlar Mevkii’nde olduğu için bu ismi alan şehitliğin bulunduğu yerde 21 Haziran 1915’te Kerevizdere’de yapılan savaşlarda 6 bin kahramanımız şehit olmuştur. Bu şehitlerimizin kemikleri toplanarak Havuzlar Mevkii’ne getirilmiş ve buraya defnedilmiştir. 1961/1962 yıllarında yapılan anıt içerisindeki şehitlikte 2’si subay, 8’i erbaş ve erlere ait olmak üzere 10 mezar bulunmaktadır. Şehitlikte yazılan isimler, kemiklerin yanında çıkan mühür ve künyelerden alınarak yazılmıştır.
41.7 metrelik boyu ile Çanakkale’nin en meşhur anıtı olan Çanakkale Şehitler Abidesi, Çanakkale Muharebeleri’nde şehit olan yüz binlerce askerimiz anısına Hisarlık Tepe üzerine yapılmıştır. Yapımına 19 Nisan 1954’te başlanan abidenin inşası bazı nedenlerden dolayı 20 Ağustos 1960 yılında bitirilerek ziyarete açılmıştır. Dört sütun üzerine oturtulan abide, milletimizin sağlam temellere dayandığını ve yıkılmaz olduğu anlamını taşım^ktaan^JLtzaktan bakıldığında da Mehmetçiğin M harfi şektfnde gözükmektedir. Morto Limanı ile Çanakkale Boğazının girişi arasında bulunan anıtın yanında Mehmetçik Anıtı ve Türk Şehitliği bulunmaktadır.
İLK ŞEHİTLER ANITI VE ŞEHİTLİĞİ
3 Kasım 19U günü İtilaf Devletleri donanmasının yapmış olduğu bombardımanlar sırasında bir top mermisi şehitliğin bulunduğu yerdeki cephaneliğin üzerine isabet etmiş ve üç metre kalınlığındaki toprağı delerek 11 ton barut ile 360 adet ağır top mermisini infilak ettirmiştir. Bu infilak neticesinde ^ cephanelikte bulunan 5 subay ve 81 erimiz şehit olmuştur. Şehit olan bu askerlerimiz Çanakkale Savaşlarinın ilk şehitleridir. Sultan Dördüncü Mehmed Han devrinde 1659-1661 yıllarında yapılan Seddülbahir Kalesi kapısının önünde bulunan anıt, burada şehit olan askerlerimiz adına yapılmıştır.
Anıttan aşağıya doğru inen yoldaki şehitlik, Gelibolu Yarımadasfndaki kimliği bilinen askerlerimizin bulunduğu nadir şehitliklerdendir. Şehitliğin duvarında bombardıman sırasında şehit olan askerlerimizin isimleri yazılıdır. Bunlar:
Kale Komutanı Yüzbaşı Şevki
Kale Komutan Muavini Üsteğmen Cevdet
Takım Komutanı Üsteğmen Haşan Pala
Takım Komutanı Üsteğmen Rıza Takım Komutanı Teğmen Eşref ve 81 Kahraman Er.
Bombardımanda 23 askerimiz de ağır bir şekilde yaralanmıştır.
SEDDÜLBAHİR KALESİ
Denizden düşmanların geçmemesi için deniz yoluna set olması manasında düşünülen Seddülbahir Kalesi, Çanakkale Boğazı’na hâkim bir tepeye inşa edilmiştir. Sultan Dördüncü Mehmed Han’ın annesi Valide Hatice Turhan Sultan tarafından askerî mimar Mustafa Ağaya yaptırılan kaleye ağır toplar yerleştirilmiştir. 1827’de, duvarlarına 70 top, 4 havan (bonet) eklenmiş ve Sultan İkinci Abdülhamîd Han zamanında 6 top daha konulmuştur. Kalede savaş öncesinde 10 top bulunmaktaydı. Kale, ilk kez 3 Kasım 1914 tarihinde bombalanmış, bu bombardıman neticesinde 5 subay, 81 er şehit olmuştur. Kale, düşmanın 25 Nisan 1915’de gerçekleştirdiği Çanakkale kara çıkarmasında da mühim bir rol üstlenmiştir. Molozlar arasına gizlenen keskin nişancılar, Eırtuğrul Koyu’na çıkarma yapan İngilizler’e oldukça fazla zayiat verdirmiştir. İşgal edildikten sonra Fransızlar tarafından hastane olarak kullanılan kale, günümüzde tahrip olmuş ve bakımsız bir haldedir.
ERTUĞRUL TABYASI
Ertuğrul Tabyası, Seddülbahir Köyü’nün batısında, Ertuğrul Koyu’na hâkim Gözcübaba Tepesi’nin güney yamaçlarında bulunmaktadır. Tabyanın kuzeyinde Yahya Çavuş Şehitliği ve Anıtı bulunmaktadır. Çanakkale Deniz Savaşı’nda bu tabyada görevli Türk topçu birliğinin yaptığı atışlarla Ingiliz Agamemnon zırhlısına 7 isabet sağlanmıştır. Bu tabya, Sultan İkinci Abdülhamîd Han döneminde Asaf Paşa tarafından yaptırılmıştır. Tabyada 3 adet bonet, bonetlerin arasında da 2 adet top bulunmaktadır. Bu toplardan birisi günümüzde orijinal yerinde bulunmakta ve üzerinde 1883 tarihi yazmaktadır.
ERTUĞRUL KOYU VE YAHYA ÇAVUŞ
Bir kahraman takım ve de Yahya Çavuş’ tular,
Tam üç alayla, burada gönülden vuruştular.
Düşman, tümen sanırdı bu şaheser erleri,
ALLÂH’ı arzu ettiler, akşama kavuştular.
Ertuğrul Koyu, 25 Nisan 1915’de düşmanın çıkarma yaptığı önemli yerlerden biridir. Düşmanın çıkartma yaptığı River Clayd ve Albiom gemilerinden çıkan binlerce asker buradaki savunma karşısında dayanamamış ve birer birer Ertuğrul Koyu’nun serin sularına gömülmüşlerdir. Akşam olduğunda Ertuğrul Koyu, kıyıdan 50 m. içeriye kadar kan gölüne dönmüştü.
26. Alay’ın 3. Taburuna bağlı askerlerimiz burada düşmanı 24 saatten fazla tutarak geçmelerine izin vermemiştir. Bölük kumandanının şehit olmasından sonra kumandayı eline alan 26. Alay, 3. Tabur, 10. Bölük’ten Ezineli Yahya Çavuş ve 63 arkadaşı, karşılarında bulunan yaklaşık 3000 düşman askerine karşı tarihe geçecek bir direniş sergilemişler ve düşmanın çıkarma yapmasına engel olmuşlardır. Düşmanın bir tümen zannettiği bu kahraman askerlerimiz burada şehit olmuş; yaralı kalan birkaç asker ise Yahya Çavuş ile birlikte 26 Nisan günü geri ye çekilmiştir.
ER HALİL İBRAHİM
Seddülbahir-Ertuğrul bataryası önünde bulunan şehitlik, 1915 Ertuğrul Bataryası şehitlerinden Şehit Er Halil İbrahim’e aittir. Yıllar sonra köylüler tarafından iskeleti ve mührü bulunmuş, mezarı yapılarak buraya defnedilmiştir.
SON OK ŞEHİTLİĞİ
Alçıtepe Köyü’nün yanında, köy mezarlığının bitişiğinde olan şehitlik, 3. Kirte Muharebesinde şehit düşen Mehmetçiklerimiz adına yaptırılmıştır. 2. Kirte Muharebeleri’nden sonuç alamayan İngilizler, ilk günkü hedefleri olan Alçıtepe’yi ele geçirmek için yeni bir saldırıya daha karar verdiler. 5 Haziran 1915 tarihinde yapılan ve iki gün devam eden 3. Kirte Muharebelerinde 9. Tümen’in 5. Topçu Alayı, 2. Top bataryasının mermileri biten askerleri 150 süngü ile kendilerinden 10 kat fazla olan düşmana karşı koymuştur. Savaşın neticesinde Müttefik askerleri 7 bine yakın kayıp verirken, bizim de 5 bine yakın askerimiz şehit olmuştur.
Anıtın kitabesinde; “120 mm.’lik Muhasara Bataryası bu mevziden düşmanı süngü hücumu ile attı ve III. Kirte (Alçıtepe) Zaferi’ni sağladı. 7 Haziran 1915” yazılıdır.
NURİ YAMUT ANITI
Anıt, Zığındere Savaşlarında hayatını kaybeden yaklaşık 10 bin şehit adına 1943 yılında yaptırılmıştır. O dönemde arazide bulunan şehitlerimizin kemikleri toplatılmış, daha sonra da şehitlerimiz topluca buraya defnedilmiştir.
YARBAY HASAN BEY MEZARI
Temmuz 1915 günü yaralı bir Fransız eri tarafından şehit edilen 5 nci Tümen 17 nci Kafkas Piyade Alay Komutanı Yarbay Haşan Bey adına yaptırılmıştır. Fransızlar ve sömürgeleri olan Senegalli ve Tunuslu askerlerle çarpıştığımız bu bölgede süngü süngüye, boğaz boğaza çok kanlı muharebeler olmuştur. 11 Temmuz 1915’te yapılan muharebede Yarbay Haşan Bey şehit olmuştur.
SARGI YERİ ŞEHİTLİĞİ
Çanakkale Harbi’niın en amansız mücadelelerinin verildiği yer olan Zığındere mevkiinde, savaşın en acımasız hadiselerinden biri yaşanmıştır. Savaşın her cephesinde yaralanan, uzuvları kopan ve hastalanan askerlerimiz, Zığındere’de kurulan sahra çadırlarında tedavi edilmek için toplanmıştır. 28 Haziran 1915 gecesi büyük bir düşman harp gemisi Zığındereye tonlarca bomba yağdırmış ve çok sayıda yaralı, hasta, savunmasız askerimizi şehit etmiştir. Aynı zamanda burada vazife yapan doktorlar da burada şehit olmuştur. Bu vahşet üzerine 9. Tümen ve 2. Tümen’e bağlı birliklerimiz düşman kolordularına saldırarak ağır kayıplar verdirmiş ve bozguna uğratmıştır. Binlerce Mehmetçiğin toplu olarak defnedildiği bu vadiye SARGIYERİ adı verilmiştir. Azametli bir şehitlik olan bu mekan ilk kez 1947 yılında inşa f j edilmiş, daha sonra 1995 yılında yeniden düzenlenmiştir.
“MEHMETÇİĞE SAYGI ANITI”
Mehmetçiğe Saygı Anıtı, Çanakkale Savaşlan’na katılan ve 1940’lı yıllarda Avustralya Genel Valisi olarak Türkiye’ye ziyarete gelen Lord Casey’in anlattığı bir hatıradan yola çıkılarak yapılmıştır. Vali, bir Osmanlı askerinden, dünyaya insanlık dersi olacak, şahit olduğu hadiseyi şöyle anlatıyor:
“Mayıs ayının başından itibaren bu bölgedeki savaşlar siper savaşlarına dönüşmüş, siperler arası mesafeler 7-8 m.’ye kadar düşmüştü. Siperlerde karşılıklı yoğun atışlar devam ediyordu. Böyle bir esnada iki siper arasında yaralı yatan bir İngiliz subayı yardım istemiş, fakat hiç kimse yardım edememişti. Çünkü en küçük bir kıpırdamşta yüzlerce kurşun yağıyordu. Bu esnada karşı siperlerden bir Osmanlı askeri siperden çıktı, yaralı Ingiliz subayını yumuşacık bir hareketle kucakladı. Bu hadise karşısında hepimiz donup kaldık. Hiçbirimiz nefes alamıyor, hepimiz ona bakıyorduk. Daha sonra kolunu yaralı askerin omzuna attı ve bizim siperlere doğru yürümeye başladı. Yaralıyı usulca yere bırakıp geldiği gibi kendi siperlerine döndü. Teşekkür bile edemedik. Günlerce bu cesareti, güzelliği ve insan sevgisini konuştuk.”
Üsteğmen Casey
HÜSEYİN AVNİ BEY ŞEHİTLİĞİ
57. Alay Şehitliği’ne çıkarken sağ tarafta toprak yoldan içeriye girdiğimizde Yarbay Hüseyin Avni Bey Şehitliği çıkar karşımıza. Savaşın bizim lehimize neticelenmesinde mühim rol oynayan ve saka erinden alay kumandanına kadar tamamen şehit olduğu ŞEHİTLER ALAYI’nın; 57. Alay’ın kumandanı Yarbay Hüseyin Avni Bey’in kabri burada bulunmaktadır.
Yarbay Hüseyin Avni Bey, 13 Ağustos 1915’te yanında patlayan bir havan mermisi ile şehit olmuştur. Ramazan ayının son gününde eşinden ve çocuklarından hasret dolu mektup almış, ancak onlara cevap yazacak kadar vakit bulamamıştır. Ailesi, bayramda yanlarında olup olmayacağını sormaktadıryazdıkları mektupta. Fakat ailesine gidecek olan cevap, Yarbay Hüseyin Avni Bey’in bu mektubu aldıktan birkaç saat sonra şehit olduğu haberidir.
57. Alay’ın ilk ve son kumandanı olan Hüseyin Avni Bey, alayın bütün askerleriyle birlikte sis altında kıldığı bayram namazından sonra, yine askerin tamamıyla birlikte şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Bu kahraman kumandanın asıl mezarı Çataldere vadisinin içindeki gerçek şehitlikte iken, sonradan oğlu tarafından şimdi bulunduğu yere nakledilmiştir.
57 . ALAY ŞEHTLİĞİ
57. Alay, 25 Nisan 1915 sabahı Anzak çıkartmasını durdurmak için harekete geçen ve en küçük rütbelisinden Alay kumandanına kadar bütün mevcudunu kaybeden Osmanlı alayıdır. 1992 yılında inşa edilen şehitlik, sembolik bir şehitliktir.
57. Alay’ın gerçek şehitliği Yarbay Hüseyin Avni Bey’in mezarı karşısında bulunan Çataldere Vadisi içerisindedir. Şehitliğin inşası esnasındaki kazılarda, Ingiliz Yüzbaşı VVoiters ve 57. Alay, 6. Bölük Kumandanı ErzincanlI Üsteğmen Mustafa Asım Beyin tabancaları, mermileri ve mataraları ile iskeletleri yan yana bulunmuştur. Yabancı subayın kimliği boynundaki künyesinden, Osmanlı subayının kimliği ise boynundaki balmumlu muskadan tespit edilmiştir. Bu iki subay iskeleti şehitliğin kuzey ucunda bulunan anıtın hemen ön kısmına, ilk bulundukları yere konulmuştur.
57. Piyade Alayı’nın sancağı şu anda Avustralya’da Melbourne Müzesi’nde sergilenmektedir. Müzede bayrağın altında şu bilgi yazılıdır:
“Bu alay sancağı Gelibolu savaş alanından getirilmiş, ama esir edilememiştir. Çünkü Türk ordusunun milli geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında şehit olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Alay sancağını selamlamadan geçmeyin.”
MEHMET ÇAVUŞ ANITI
Mehmet Çavuş ve takım erlerinden meydana gelen askerlerimiz üstün düşman kuvvetlerine karşı, bulundukları tepeyi kahramanca savunmuşlar, kanları ve canları pahasına savaştıkları tepeyi düşmana vermemişlerdir. Düşmana direnen bu kahraman askerlerimizin üstün cesaretlerinden dolayı bu tepeye Cesarettepe adı verilmiştir. Bu anıt, 1919 yılında Mehmet Çavuş ve beraberindeki askerlerin hatırasına, savaştan hemen sonra yapılarak günümüze ulaşan eserlerdendir.
ARIBURNU YARLARI
19 Mayıs 1915 tarihinde dört tümen kuvvetle yapılan Arıbur- nu taarruzları neticesinde çoğu medrese-üniversite ve lise talebelerinin şehit edildiği dik uçurumdur. Anzakların 25 Nisan’da çıkarma yaptıkları yerlerden birisi olan bu tepelerde çok kanlı muharebeler meydana gelmiştir. Buradaki muharebeler neticesinde, Cesarettepe civarında her iki tarafın tesis ettiği hatlar, 19 Mayıs gününe kadar süren taarruz ve karşı taarruzlar sırasında taraflar arasında gidip geldiyse de umumiyetle muharebelerin sona erdiği güne kadar çok fazla değişmeden kalmıştır.
KOCADERE ŞEHİTLİĞİ
Bu şehitlik, Kocadere Köyü’ne yaklaşık 500 m. mesafededir “Şüheda Kabristanları” projesi kapsamında inşa edilen ve gerçek bir şehitlik olan bu mekanda Arıburnu’na çıkan düşmanla savaşırken yaralanan askerlerimiz tedavi edilirken şehit olmuş ve buraya defnedilmişlerdir.
Bu şehitlikte, isimleri ve memleketleri tespit edilen 1354 şehidimiz yatmaktadır. Savaşın daha sonraki aşamalarında yaralı ve ağır yaralı hastaneleri bu mevkide oluşturulmuştur. Bu bölgedeki hastaneler içinde altın madalya ile ödüllendirilen ilk ve tek hastane burasıdır.
KARATEPE TANITIM MEEKEZİ
1980’li yıllarda yapılan Kabatepe Tanıtım Müzesi’nde Çanakkale Muharabeleri’nde kullanılan çeşitli silahlar, parçalar, araçlar, eşyalar ve birtakım doküman sergilenmektedir.
Çanakkale Muharebelerimde, kahraman 27. Alay’ın 5. Bölük’ü tarafından Anzak askerlerine karşı savunulan bu mev- kiye büyük ehemmiyet verilmiştir.