SOĞAN, yemeklere tat vermek için kullanılan, acı, keskin kokulu bir bitki (Allium cepa). Zambakgiller fa-milyasındandır. Anayurdu doğu ülkeleridir. Çok eski çağlardan bu yana dünyanın her yerinde yetiştirilir.
Soyulur ve kesilirken gözü yaşartması içindeki kükürtlü, uçucu yağdan dolayıdır. Kabuğu boyamada kullanılır. Çok kolay yetişir. Toprağın altında bulunan yumru kısmının içindeki cücük, bitkinin tepe tomurcuğudur. İlkbaharda uzar ve toprağın üstüne çıkar. Toprak üstündeki yaprakları yeşil ve boru şeklindedir. Arpacık adı verilen küçük soğanlar martta dikilir. Yeşil yapraklar toprak üstüne çıkar. Bundan üç hafta sonra çapalanır. Çiçek açan saplar kırılır. Yapraklar kuruduktan sonra bitki topraktan sökülür. Soğan içinde C, B-j, Bg, A vitaminleri, ayrıca kalsiyum, demir, sodyum ve potasyum bulunan besleyici bir bitkidir.
SOĞDAKÇA ya da SOGDCA,
Hint-Avrupa dil ailesinin İran dalından (Orta İranca’nın doğu öbeği) bir dil. Soğdakça 7.-9. yüzyıllarda Orta Asya’nın uluslararası dili durumundaydı. Elyazmaları da (Budacı, Hıristiyan, Manici) bu yüzyıllardan kalmadır. Merkezi eski Sogd (bugünkü Buhara ve Semerkant bölgesi) olmakla birlikte Soğdakça, Moğolistan’a (9. yüzyıla ait Karabalga-sun yazıtı: Uygurca, Çince ve Soğdakça) ve Tibet sınırına kadar yayılmıştı. Uygur Türkleri kendi alfabelerini Arami kökenli Sogd yazısı üzerine kurmuşlardır. Soğdakça, zamanla Çin, Tibet ve Hint dilleriyle kaynaşarak oluşmuştur. Yapısı, kuruluşu ve ses düzeni Eski Farsça’nın aynıdır. 20. yüzyılda arkeologların araştırmaları sonucu ortaya çıkarılan Soğdakça’nın günümüze kadar gelen uzantısı Semerkant’ın doğusunda konuşulan “Yugnabi” lehçesidir.