SONBAHAR RÜZGARI

Nisanın 12 siydi ağaçlar artık yeşermeye başlamıştı. Her taraf ormanlarla, ağaçların ıslak, yeşil yapraklarıyla kaplıydı. Herşey o kadar güzel gözüküyordu ki sanki sonsuz bir cennetti. Yapraklar kendi aralarında bağrışmaya başladılar. Yeni gelişmiş yapraklar genç, sağlıklı ve enerji doluydular.Ağaçlar çok yaşlanmışlardı. Yeni yeşermiş bir yaprak ağacına; bizler seni koruyacağız yağmur yağsada, fırtına çıksa da seni asla bırakmicaz. Yaprakların bilmediği çok şey vardı. Ağaç sonbaharın geleceğini süylemek istemiyordu. Süylerse yaprağın hemen solacağını düşünüyordu. Haziran yaklaşmıştı havalar epey ısınmış ve yapraklar gelismisti. Yaprak ağacına onu yağmurdan, fırtınalardan nasıl koruduğunu gerine gerine anlatıyordu. Ağaç bunları duydukça hüzünleniyordu. Yaprağın sonu belliydi süylemelimiydi Ağaç, yaprağa sonbaharı. Eylül yaklaşmış ağaç daha da hüzünleniyordu. Canından çok sevdiği yaprağından ayrılmak istemiyordu. Artık eylül gelmişti. Yaprak hastalanmıs, sararmaya başlamıştı. Ağaç bu üzüntüye daha fazla dayanamayıp yaprağa herşeyi anlattı. Yaprak bunları duyunca çok korktu. İlkinde ne diyeceğini bilemedi. Cesaretini toplayıp ben diğer yapraklara benzemem. Ne şiddetli yağmurlar, kasırgalar geldi geçti beni yerimden bile Kıbırdatamadılar. Ufacık bir sonbahar rüzgarımı beni senden ayıracak diyerek kendine ve ağaca cesaret vermeye çalışırken usuldan sessizce cennetten esen rüzgar gibi yaprağa doğru esmeye başladı. Yaprak kendini o kadar mutlu hissetti ki nerdeyse kendini bırakacaktı. Ağaç bunu görünce hemen yaprağı sarsarak o serin rüzgarı ona verdiği uykudan uyandırdı. Yaprak birden ağaca sen benim annemmisin yoksa babammı? diye sordu. Ağaç bu soruya hazır değildi. Şaşırmış bir ifadeyle baban dedi. Yaprak peki annem kim? Dedi. Bu soru ağacın hiç aklına gelmemişti düşünür bir ifadeyle bilmiyorum dedi.Yaprak bunu duyunca sinirlendi. Ağaca sen nasıl benim annemi bilemessin diyerek sinirli bir tavırla bağırdı. Tam o sırada o cennet rüzgarı tekrar esmeye başladı. Yaprak tekrar o tatlı uykuya daldı. Rüzgar yaprağı ağaçtan ayırmakta kararlıydı. Ağaç bunu farkedince yaprağa seslenmeye başladı ama yaprak bu sefer kendini rüzgara bırakmaya hazır gibiydi. Ağaç ne yaptıysa da yaprak sonbahar rüzgarının hafif kollarına düştü. Rüzgar onu uzak dağlara götürdü. Sonbahar bitmişti. Rüzgarın gücüde tükenmek üzereydi son gücüyle yaprağı yere geri bıraktığı gibi usulca kayboldu. Yaprağın rüzgara son süylediği şey “Anne” deyişiydi. Belki de rüzgarı annesi sandığı için ağaçtan kopup bilmediği diyarlara gelmiştir…

MCB

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*