Bir varmış bir yokmuş uzak diyarlardan bir krallıkta babasıyla yaşayan yoksul bir çocuk varmış. Herkes ona yoksul demircinin oğlu Fene diyorlarmış.Fene fakir olduklarından istediği hiç bir şeyi alamıyor ve hep tanrıya neden bizi yoksul yarattın diye isyan ediyormuş. Daha küçük 9 yaşındaki Fene nin hep almak istediği tahtadan bir araba varmış. Bunu almak için 4 ay hiçbirşey yemeseler, içmeseler ancak o para toplanabilirdi. Fene artık tanrıya isyan etmekten yorulmuş. Bir gece isyan yerine dua etmeye karar verdi. Gece dua ettikten sonra uyudu. Belki de tanrı duasını duymuştu. Fene sabah uyandığında hemen yatağının yanında gümüşten bir saat gördü. Fene çok şaşırmıştı büyle pahalı bir saatin bizim evde, benim odamda ne işi vardı. Diye düşünmeye başladı.Tanrı duasını kabul etmiş olmalıydı yoksa bu saatin burada ne işi vardı? Fene saati alıp açtığında birden gözleri kamaştı. Gözlerini saatten çektiğinde kendini dün akşam dua ederken ki halde buldu. Fene çok korkmuştu saat elinden düşmüştü. Bu saatin tanrıdan bir hediye olduğunu artık anlamıştı ve bu saat zamana hükmediyordu herhalde. Sevinçten havalara fırladı artık istediği ama satın alamadığı arabayı alabilecekti. Sabah olduğunda saati alıp tahtadan arabanın yanına gitti. Fene arabayı çalacak zamanda yolculuk yapınca sanki araba hiç çalınmamış gibi yerinde olacak ve Fene’de de bir tane olacaktı. Yani arabayı kopyalamış olacaktı. Bu fikiri dün akşam çok düşünmüştü herşey hazırdı. Fene arabayı çalmak için arabaya yaklaşmaya başladı. Görünürde kimse yoktu. Eliyle tam tahtadan arabaya dokunacaktı ki şiddetli bir tokat indi Fene’nin yanağına. Fene çok kokmuş ve şaşırmıştı. Görünürde kimse yoktu. Kim vurmuştu o zaman bu tokadı? Saati almak için yırtık cebini yokladı saat yoktu. Yine tanrıya isyan etmeye başladı. O sırada tahtadan arabanın sahibi geldi ve Fene’nin kolundan tuttuğu gibi hapse attırdı. Tanrı Fene’ye o saati iyilik yapsın diye vermişti, hırsızlık yapması için değil. Belki de hayatta elimize geçen şansları yanlış değerlendirdiğimiz için hep kaybediyoruzdur…
MCB