STEP
BOZKIR
Stendhal
STEPHENSON, George (1781 Wya-lam-1848 Chesterfield), İngiliz mühendisi. Demiryolu araçlarında buharlı cer sisteminin yaratıcısı. Bir maden işçisinin oğludur. Öğrenimir ni çok güç şartlar altında, gece okullarına giderek tamamladı. 1804’, te gittiği Killingworth’den mühendis olarak çıktı, ilk buharlı cer deneyi, Blucher adlı lokomotifidir. Bu lokomotif 25 Temmuz 1814’te denendi, ve sonuç çok başarılı oldu. 1821 ’deş Stephenson, Stockton-Darlington arasında planlanan demiryolu yöneticilerine, vagonları atlarla çekecek yerde lokomotifle yürütmek fikrini* kabul ettirdi. 27 Eylül 1825’te, bü hat üzerinde, “Locomotion” adı verilen ve saatte 24 km. hız yapabilen bir Stephenson lokomotifinin çektiği ilk yolcu treni çalışmaya başladı. Hayvanlarla çekilen vagonların önüne artık lokomotifler geçti ve demiryolu taşımacılığı başladı. Stephen-; son’un bundan sonraki başarısı, Li-verpool-Manchesterdemiryolu hattının kuruluşudur (1826-1830). Daha sonra Marc Seguin’in tasarladığı bo-rulu ısıtma ilkesini lokomotife uyguladı. Bu sisteme göre yaptığı ve “Rocket” adını verdiği lokomotifi, Li-verpol-Manchester hattında kullanılacak lokomotif tipini seçmek için yapılan yarışmada, saatte 58 km. hızla birinci seçildi. Oğlu Robert, babasına buluş ve çalışmalarında yar-
dımcı oldu, olan borulu
STERADYA
uzay açı biri dımcı açı bit pı r olan biı olan yüzeyiı nin merkezi steradyan c 1 küre = 47i
STEREOFC
yit ve iletin sesin yenid giliz fizikçis dan bulund niğinde ses uygun olar; kaydedilir, lanı, çift mil parlörlü dit foni tekniğ dan önce, İki kanallı J lerde yayg rı kanalda oyuk üzeı 1958’de g< sesleri ger çimde akt; fonik) ses: nımasunu ofonik rad nik Ünive ve Ankara maktadır.
STEREOî
den çok e rerek üçt rüntüler alet. Sten du. O zar lardan ol yerine, ini nıldı. Çalı rüya gözı belli bir t gözler, b açılardan derinlik ö kop da a değişik a ni sağ ve Renkli sis dır ve kır resimse, mavi bir
1970
STEVENSON
dımcı oldu. Ayrıca, kendi buluşu dan borulu köprülerde inşa etti.
STERADYAN, Sİ birim sisteminde uzay açı birimi olarak kullanılan yardımcı açı birimi (simgesi sr). Yarıçapı r olan bir kürenin, alanı r2 kadar olan yüzeyini gören ve tepesi kürenin merkezinde bulunan uzay açı, 1 steradyan olarak tanımlanır (öyle ki 1 küre = 47T sr). -* RADYAN
STEREOFONİ, çok kanallı ses kayıt ve iletim tekniği ve bu teknikle sesin yeniden üretilmesi. İlk kez İngiliz fizikçisi A. D. Blamlein tarafından bulundu (1931). Stereofoni tekniğinde sesler, mekândaki dağılıma uygun olarak birden çok mikrofonla kaydedilir. En yaygın olarak kullanılanı, çift mikrofonlu kayıt (ve çift hoparlörlü dinleme) sistemidir. Streo-foni tekniği pikap, teyp ve radyodan önce, sesli sinemada kullanıldı. İki kanallı stereofonik bantlar, 1950′ lerde yaygınlaşmaya başladı. İki ayrı kanaldan gelen seslerin tek bir oyuk üzerine geçirildiği ilk plak, 1958’de gerçekleştirildi. 1970’lerde. sesleri gerçeğe çok daha yakın biçimde aktaran dört kanallı (kuadra-fonik) ses sistemleri de günlük kullanıma sunulmuştur. Türkiye’de stereofonik radyo yayımı, İstanbul Teknik Üniversitesi Deneme Radyosu ve Ankara Polis Radyosu’nca yapılmaktadır.
STEREOSKOP, her göze birbirinden çok az farklı birer resim göstererek üçboyutlu gibi gözüken görüntüler vermeye yarayan optik alet. Stereoskop, 1830’larda bulundu. O zamanlar, aynalar ve prizmalardan oluşuyordu. Sonra prizma eyerine, ince kenarlı mercekler kullanıldı. Çalışma ilkesi doğrudan doğruya gözünküne benzer. Aralarında belli bir uzaklık bulunan sağ ve sol gözler, bakılan cismi biraz değişik açılardan gördüklerinden, görüntü derinlik özelliği de gösterir. Stereoskop da aynı cismin çok yakın, ama değişik açılardan, çekilmiş iki resmini sağ ve sol göze ayrı ayrı gösterir. Renkli sistemlerde, sol resim kırmızıdır ve kırmızı bir filtreyle bakılır. Sağ resimse, mavi renklidir ve buna da mavi bir filtreden bakılır. Polarılmış
George Stephenson
ışıkta da benzer bir yöntem uygulanır, ancak bu kez polarıcı filtreler kullanılır. Söz konusu resimler, yan yana iki merceği bulunan stereosko-pik kameralarla çekilir. Stereoskop, özellikle haritacılıkta, havadan çekilen fotoğraflarla eşyükselti noktalarının belirlenmesinde yararlıdır. -» PARALAKS
STERN, Otto (1888 Zary -1969 Ber-keley), Alman asıllı Amerikalı fizikçi. Breslau Üniversitesi’nde öğrenim gördü. Çeşitli Avrupa üniversitelerinde dersler veren Stern, Albert Eins-tein ile birlikte çalıştı. Daha sonra, Nazilerden kaçarak Amerika’ya göçtü. Protonun manyetik momentini bulup ölçmesi ve atomların manyetik özelliklerini belirlemekte, molekü-ler demet yönteminin geliştirilmesine katkılarından ötürü, 1943 Nobel Fizik Ödülü’nü aldı. Ayrıca yaptığı deneyler, kuvantum kuramının kanıtlanmasına ve maddenin dalga niteliğine ilişkin kuramına ek bilgiler sağladı.
STEROİDLER, kolesterolden türeyen, başlıca böbreküstü bezlerince salgılanan hormonlar. Kimyasal yapıları sterollere dayanır. Kortizol. başlıca glikokortikoit (glikoz metabolizmasını düzenleyen steroidler) ve aldosteron da başlıca mineralo-kortikoittir (tuz, potasyum ve su dengesini sağlar). Gerilimli durumlarda, örneğin şok, ameliyat ve şiddetli enfeksiyon halinde kortizol salgısı artar. Glikokortikoit türünden steroidler, başka etkiler (örneğin iltihap ve alerji önlemek) sağlamak amacıyla, normal hormon seviyesinden daha yüksek dozlarda verilir. Astım, kimi nefrit türleri, iltihaplı gastroentestinal hastalıklar ve se-rebral ödem, ayrıca deri ve gözle il-
Robert
Louis Stevenson
gili kimi rahatsızlıklar, steroidlerle tedavi edilebilir. Düzenli ve uzun süreli alınan yüksek dozlu steroidler, zararlı yan etkilere yol açabilir.
STEROLLER, doğal olarak bulunan ikincil alkoller. Halkalı yapılari, üç tane 6 karbonlu halkayla bir tane 5 karbonlu halkanın birleşmesinden oluşur. Bütün karbonlar, hidrojen bağlarıyla bağlı olup topluca bir ya da birden çok çift bağ içerirler. Steroller, genellikle renksiz, kristal yapılı, sabunlaşmayan bileşiklerdir. En önemlileri, hayvanların birçoğunda bulunan kolesterol ve bitkilerde bulunan sitosteroldur.
STEVENSON, Robert Louis (1850 Edinburgh-1894 Vailima/Batı Samoa), İngiliz yazarı, eleştirmeni ve şairi. Romantik serüven öyküleriyle tanınır. Edinburgh Üniversitesi’nde hukuk öğrenimine başladıysa da kı-’ sa bir süre sonra öğrenimini yarıda bırakarak edebiyata yöneldi. Sağlığının bozulması üzerine, gittiği Fransa’da ilk yolculuk ve serüven kitaplarını yazdı. Giderek, edebi konularda yazdığı denemelerle de ün ka–zandı. 1880’de evlendiği Fanny Van-degrift ile birlikte ABD’nin birçok yerini gezdi, bu gezilerini kitaplarında anlattı. Özellikle gençler tarafından çok okunan ve üslup ustalıklarıyla eleştirmenlerin beğenisini kazanan birçok romantik serüven romanı yazdı. Sürekli hasta olan Steven-son, 1888’de Okyanusya’ya gitmeye karar verdi. Çeşitli adaları dolaştı ve Samoa’da yerleşti. Başlıca yapıtları: ’Treasure İsland” (Define Adası, 1881), ’’Kidnapped” (Kaçırılan Çocuk; 1886), “Strange Case of Dr. Jekyll and Mr. Hyde” (Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, 1886), “Black Arrow” (Kara Ok, 1888), “Catriona” (1893), “İri
1971
^^\\^^s8A«^“fcRS\,C(K YjaK^*\vwa
rıdır. Doğa\ kauçuğunVme benzer
biçimde vulkanize edilir. Aşınmaya dayanıklılığı dışında, özellikleri doğal kauçuğunkindendaha elverişsizdir. Otomobil lastikleri, st/ren-büta-
dien kauçuğundan üretilir. Ancak
I; İ faö lal
n
için elverişli değildir.
STOACILIK, maddeci ve heptanrıcı (panteist) Eskiçağ öğretisi. Adını, Zenon’un, altında dersler verdiği “revaklı galeri” anlamına gelen “stoa” sözcüğünden alır. Bu öğreti, ahlak açısından acıları yenerek ve isteklere egemen olarak, mutlu olma ilkesine dayanır. Başlıca temsilcileri Kıbrıslı Zenon, Frigyalı Epikte-tos ve Marcus Aurelius, Sakızlı Aristón, Cordobalı Séneca’dır.
STONfctttNGıfc, Gvınev \ngfte-
re’de, Salisbury Ovaşı’nda taş devri ve erken tunç devrinden kalma me-galit kalıntısı. En içte bir atnalı oluşturan iki ayaklı masa görünümündeki üçlü taşlarla (her biri 45-50 ton
si aipIptia) toto pelep eş-
merkezli dikey taşlardan oluşur. Ayrıca, yaklaşık 100 m. kuzeydoğusun-
Strabon
moöeften. Kect\axur\ boyutla* vrvcta.
^ Meşimesinin simgesidirler. 1700’lerde bu uzun kemandan vazgeçerek yassı ve geniş bir modelde karar kıldı. Aynı zamanda çellolar, viyolalar da yaptı. Stradivarius’un keman yapma yöntemi, modern keman boyutlarının temelini attı. Daha az derin’ olan gövdesiyle bu keman, ilk kemanlardan daha etkileyici ve canlı bir ses yaratıyordu. Kullandığı verniğin bileşimi hiçbir zaman keşfedile-nnedi. Bugün dünyada 540 kadar Stradivarius kemanı, 50 çello ve 12 , viyola bulunmaktadır, ancak bunlardan bir bölümü üstünde özellikle 1800’lerde değişiklikler yapılmıştır. Stradivarius’un oğulları Francesco ve Omobono da keman yapımcılarıydılar.
STİBNİT
the South Seas” (Güney Denizlerin-
de, 1896).
STİBNİT
bileşimi ; Sb2S3
kristal sistemi : ortorombik
yoğunluğu : 4,5 – 4,6
;sertiiği : 2
dilinimi : kristal boyunca bir
kusursuz dilinim
kırılması : konkojdal altı
saydamlığı : saydam değil
çizgi rengi : kurşuni
parıltısı : metalik
STEP BOZKIR
01
Ara