(Agrikola)
Meşhur adamların karakter ve başarılarım gelecek nesiller için mu-afaza etmek eski devirlerde âdetti. Zamanımız, evlâtlarına karşı daha ayıtsız davranmakla beraber bu âdet henüz kaybolmadı. Çünkü vakit akit yiiksek seciyeli bir adam büyük, küçük bütün insan toplulukların karaikteristik ilki kusuru olan cahillik ve kıskançlığın üstüne yük-slmiştir. … ,
… Bugün hikâyemin kahramanı ölmüş olmakla beraber benim için zür dilemek zarureti vardır. Onu yerecek olsaydım böyle bir şeye lü-m kalmazdı. İçinde yaşadığımız devir, faziletin bu kadar amansız düş-ınıdır.
Tarihte okuyoruz ki, Rusticus (Rustikus)’un Paetus Tharasea (Petus razea)’yı ve Senecio (Senecyo)’nun Helvidius Priscus, (Helvidius Pris-s)’u övmesi, ölümle cezalanması gereken bir suç sayılmış, yalnız ya-nlar değil, kitapları da şiddetli cezadan kurtulamamıştı. Aediler (Edi-), üç kişilik heyete bu ünlü dâhilerin eserlerini Forum’da açıkça yak’ ak için emir verdiler. Onlar, bu alevler içinde Roma milletinin sesini, nato’nun hürriyetini, beşerin vicdanını yok edebileceklerini sanıyor-rdı. Daha da ileri giderek sanki hiç bir yerde bir kültür izi bırakmak temiyorlarmış gibi bütün filozofları kovdular, her türlü marifet erbaini sürgüne yolladılar. fr
Agricola, eyalet halkının zihinlerinden ne geçtiğini biliyordu. Aynı ianda cebir hareketlerinin, ardından haksızlıklar ve zulüm takip [erse pek az faydalı olduğunu da başkalarının tecrübelerinden öğrenişti. Bunun için harbe sebep olabilecek bütün şeylerin kökünü ka/.-ıaya karar verdi. … Köle ve azatlılara hiç bir resmî vazife gördürmüyor, askerî vazifelere tayinleri yaparken ne kendi şahsî temayülüne, ne başkalarının tavsiye ve ricasına kapılmıyor, ne iyi kimseleri cn fazla timada değer sayıyordu. Olup bitenlerin hepsini biliyor, fakat Iıer /a-uan bilgisine göre hareket etmiyordu. Küçük kabahatleri hoş görüyor, üyük suçlan şiddetle cezalandırıyordu. Ama daima ceza vermiyor, çok, ‘kere pişmanlığı kâfi görüyordu. Namussuzları mahkûm etmek /.orundu kalmaktansa idare vazifelerini namuslu İnsanlara vermeyi
… Agricola, hiç bir zaman başkalarının yaptıklarından kendine bir şeref payı çıkarmak hırsına düşmedi. Binbaşıdan onbaşıya kadar herkes onu, başkalarına tarafsız bir şahit buldu. Bazı kimseler onun azarlamalarında pek şiddetli davrandığını söylüyorlar; namuslu insanlara karşı ne kadar nazikse ahlâksızlara karşı da o kadar haşindi, ama hiddetinden sonra kin tuttuğu hiç görülmemiştir. Susmasından korkmaya hiç lüzum yoktu, çünkü ona göre darıltmak, gizli kin. beslemekten daha şerefli bir şeydi.
Başında dolaşan tehlikenin sebebi, işlediği herhangi bir suç, birine yaptığı bir haksızlıktan dolayı herhangi bir şikâyet değildi. Sadece İmparatorun fazilete karşı düşmanlığı, Agricola’mn şöhreti, düşmanlarının en kötüsü olan övücülerdi. Gerçekten bundan sonraki buhranlı devirler Agricola’nın unutulmasına müsaade etmedi. Moesia (Mezya)’da, Da-cia’da, Germania’da, Panonia’da birbiri ardı sıra, komutanlarının düşüncesizliği veya korkaklığı yüzünden ordular kaybedildi. Nice subaylar kıtalarıyle birlikte teslim olup esir düştüler. … Felâket üzerine felâket geldiği, bütün yıl kayıplar, bozgunlar birbirini takip ettiği zaman halk bağırmaya, Agricola’nm başkomutan olmasını istemeğe başladı. Herkes onun enerji ve azmini, harpteki tecrübesini öteki bütün generallerin miskinlik ve korkaklığı ile mukayese ediyordu. Bu çeşit sözlerle Domitianus’un kulaklarının da doldurulduğu iyice biliniyor. Bunda azatlı kölelerin iyileri sevgi ve sadakatle hareket ediyor, kötüleri ise garaz ve kıskançlık yüzünden tabiatı itibariyle fenalığa meyyal bir imparatoru yedekliyorlardı. Bu suretle kendi iyi vasıfları yüzünden olduğu kadar başkalarının kötü vasıflan yüzünden de Agricola her gün daha fazla artan bir ün kazanıyordu. …
… İrfsan, tabiatı icabı, kime zarar vermişse ondan nefret eder. Do-mitianus, yaratılıştan şiddete meyyal olan bir adamdı. Kini ne kadar zaman gizli tutulursa o kadar amansız bir hal alıyordu, fakat Agricola’-nm itidal ve anlayışı ile yumuşadı. Çünkü Agricola temerrüt [karşı durma] veya boş bir bencillik sevdasıyle ün almak ve bunun neticesi olarak hayatını tehlikeye koymak istmiyordu. Bazı kimseler, dik kafalılığa hayrandırlar: Bütün bu şahıslar bilmelidirler ki fena hükümdarların idaresi altında bile büyük adamlar yetişebilir. …
… (Agricola), elli dört yaşında öldü. Gelecek nesiller ihtimal şahsî görünüşünün nasıl olduğunu bilmek isteyebilirler. Vücudu heybetli olmamakla beraber biçimli idi. Yüzünde hiç bir ihtiras izi görülmüyordu. İyi bir insan olduğuna kolayca, büyük bir insan olduğuna seve sevo inanabilirdiniz. Daha orta yaşta iken aramızdan ayrılmış olmasına rağmen bıraktığı şanlı ada bakarak onun uzun bir ömür sürmüş olduğunu hükmedebiliriz. Çünkü gerçek nimetler ancak faziletlerdir. Agricola, bunların hiç birinden mahrum değildi.
masın, ama heykeller de tasvir ettikleri çehreler gibi dayanıksız, gelip geçicilerdir, ruh güzelliği ise ebedîdir. Bu güzellik bir heykeltraşın sanatı ile taşta değil, insanın kendi karakterinin hatlarında -muhafaza ve ifade edilebilir. Agricola’nm bütün sevdiğimiz, bütün hayran olduğumuz tarafları insanların zihinlerinde ve tarihin sayfalarında kıyamete kadar yaşıyor, yaşayacaıktır.
(Agricola’nm Hayatı, Çev. H. Dereli, 1943)
«Agricola’nm Hayatı», bîr biyografidir. Biyografi, kişilerin yaşam öykülerini anlatan bir türdür. Eski dilimizde buna «tercüme-i hal», denirdi. Batı edebiyatında bu türün çok eski örneklerine rastlanır. Eski Yunan tarihçisi Plutarkos I (45, 50 – 125?)’un, Yunan ve Roma’mn ünlü kişilerinin yaşayışlarını anlatan «Paralel i yaşamlar» adlı yapıtı, bunların en tamnmışlarmdandır. Türk edebiyatında şair ve | yazarlar, evliya ve peygamberler için yazılmış olan «tezkire»ler bu türün ilk ör-| nekleri sayılır.
I Bir kişinin yaşamını daha geniş ve ayrıntılı olarak inceleyen yapıtlara «monog-t rafl» denir. Kişi, kendi yaşamım kendi anlatıyorsa «otobiyografi» olur. (Geçen se-I neki bilginizi yoklayınız).
t Tacitus’un, burada yaşamını anlattığı Agricola (Agrikola: 40 – 93), Roma’nın t ünlü generalleriüdendir. Halk temsilcisi (66), eyalet valisi (68) ve konsül olmuş-B tu (77). Vali olarak atandığı Britanya’nın fethini tamamlamış, bir söylentiye gö-B re, Roma İmparatoru Domîtianus (51 – 96), onu gittikçe artan ününü çekemediği Biçin zehirletmiştir.
B Agricola’nm damadı idi Tacitus. Bu yapıtında, daha çok, onun Britanya fethi, K oradaki görevi ve kişiliği üzerinde durur.
H Metinde geçen Rusticus (Rustikus), Paotus Thrasea (Petus Trazea), Senecio, H Helvidius Priscus (Helvidyus Priskus),- «Nero’ya karşı olan filozoflar»dır.
B Aediler (Ediler), şehir işlerine bakan memurlardır.
■’ Moesia (Mezya), Dacia (Daçya), Panonia, Balkanlarda, Tuna boylarında o za-g manki Roma eyaletleridir.
1 — Tarihte ad bırakmış, yurtlarına yararlı ya da zararlı olmuş kişilerin yaşamlarını öğrenmeyi gerekli görür müsii. nüz? Niçin? Tacitus, «Agricola’nm Hayatı»nı niçin ya/.
mış?
I 2 — Metnin üçüncü paragrafında geçen: «Onlar, bu alevler içinde Roma mil-
li letinin sesini, Senato’nun hürriyetini, beşerin vicdanım yok edeceklerini sanıyor-I lardı.» sözünü, Namık Kemal’in Hürriyet-i Efkâr makalesinde okuduğunuz düşün-1 çeleriyle karşılaştırınız.
I 3 — Agricola, valisi bulunduğu eyaleti nasıl yönetmiş? Görev vermek istediği I kimseleri seçerken nelere dikkat etmiş?
I 4 — «Susmasından korkmaya hiç lüzum yoktu, çünkü ona göre darıltnuık, I gizli kin beslemekten daha şerefli bir şeydi.»
I «Kini ne kadar gizli tutulursa, o kadar amansız bir hal alıyordu.»
I Bu sözlerden birincisi Agricola, İkincisi Kral Domîtianus için sUylenmlytlr. Bıı E sözlere ve metinden edindiğiniz bilgilere dayanarak tarihe mal olmustur
6 — «Fena hükümdarların idaresi altında bile büyük adamlar yetişebilir» diyor tarihçi. Buna örnekler veriniz.
7 — Metnin son paragrafında yazar, nasıl bir yargıya varıyor? Buradaki temel düşünce nedir?
8 —■ Domîtianus da, Agricola da artık tarih olmuşlardır; fakat onlardan, gelecek kuşaklara kalan bir şey var. Bu, size ne düşündürür?
9 —■ Yurduna büyük hizmetlerde bulunmuş değerli kişilerin yaşayışlarını kaleme almak, sizce, topluma ve kişiye neler kazandırır? Bu konu üzerine bir kompozisyon yazınız.
CORNELİUS TACİTUS
(Komelyus Takitus)
(55 ? – 120 ?)
Romalı tarihçi. Doğduğu ve öldüğü yıl kesin olarak bilinmiyor. İyi bir aileden geldiği, iyi bir öğrenim gördüğü anlaşılıyor. Devletin büyük kademelerinde bulunmuş, konsül olmuştur (97).
İyi bir hukukçu da olan Tacitus, olaylara ve tarihe bir ahlâkçı gözüyle bakmıştır. Ona göre «Tarihin en büyük görevi, erdemli insanları unutulmaktan kur-tarmgk»tır.
Yapıtları:
Hatiplerin Diyalogları, Agricola’nm Hayatı, Germania, Tarihler, Annales (Yıllıklar).
Sadece son zamanlarda, ben internet web sayfası sayfa makaleler hakkında gözlemler bırakarak yardımcı olmak için düşünce çok vermek ve hatta önemli ölçüde daha az öneri koymak vermedi. , Yazma-up mükemmel okuma bana bazen yapmanızı sağlayacaktır
we offer you total color printing on the discs. The print coverage is entire face, this implies the print spans from the outer edge to the interior gap of the disc. The discs are printed in a regular complete that is inbetween a matt and gloss complete.