Jeolojik zamanlar boyunca bitkilerin dönüşüme uğraması sonunda oluşan ve yüksek bir ısıl güç kazanan taşıllaşmış, mineral katı yakıt. (Antrasit dışında madenkömürlerinin tümüne “taşkömürü” adı verilir.) [Eşanl. MADEN- KÖMÜRÜ.] —ANSİKL. Taşkömürlerinin sınıflandırılması. Taşkömürleri, bileşimlerindeki uçucu madde oranları, topaklaşma özellikleri (kok oiuşumu) ya da şişme indislerine bağlı olarak çeşitli gruplara ayrılır: 1. yağsız taşkömürleri. Bunlara antrasitli taşkömürleri de denir; bileşimlerinde % 14’e kadar uçucu madde bulunur ve to- paklaşmazlar. iriliklerine göre konutlarda ya da sanayide kullanılırlar; 2. az yağlı ya da yarı yağlı taşkömürleri. Uçucu madde oranları % 12-22 arasında değişir; az da olsa topaklaşma özelliği taşırlar; 3. kısa alevli yağlı taşkömürleri. Uçucu madde oranı °/o 18-27 arasındadır. Metalürjide kullanılan sert kok, bu kömürlerden elde edilir; 4. yağlı taşkömürleri. Bileşimlerindeki uçucu madde oranı % 24-40 arasında değişir. Daha yumuşak bir kok veren bu tür kömürler damıtıldıklarında çok miktarda gaz açığa çıkarırlar. 5. alevli yağlı taşkömürleri. Bileşimlerinde % 30’un üzerinde uçucu madde bulunan bu kömürler, gevrek bir kok verir, ancak yarı yağlı taşkömürleriyle karıştırıldıklarında kaliteli bir kokun elde edilmesini sağlarlar; 6. kuru alevli taşkömürleri. Uçucu madde oranları % 34-45 arasında değişen bu kömürler, topaklaşma özelliği taşımazlar. Yağlı taşkömürleri kok”a dönüştürüle- bildiklerinden en çok tutulan kömürlerdir. Yağsız taşkömürleri konutlarda yakıt olarak kullanılır Alevli taşkömürleri, damıtma* işlemine en elverişli olan kömür türleridir (-> KARBON’ KİMYASI.) Yağlı ve alevli yağlı taşkömürlerine Amerika’da “bitümlü” taşkömür (bituminous coal) denir. • Taşkömürünün çıkarılması YATAKLARI İŞLETME- YÖNTEMLERİ, MADEN* OCAKLARI. • Dünya üretimi. Ortaçağ’ın sonundan itibaren Newcastle bölgesinde çıkarılmaya başlanan taşkömürü, XIX. yy.’ın son yıllarından beri büyük ölçekte üretilmektedir. 1875’te 250 Mt olan üretim (bunun % 80’i Avrupa’da gerçekleştirilmiştir) 1913’te 1 215 Mt’a yükselmiş (637 Mt’u Avrupa’da [Rusya dahil], 517 Mt’u ABD’de), ancak daha sonra 1937’de yeniden 1 137 Mt’a düşmüştür (% 45’i Avrupa’da, % 31’i Kuzey Amerika kıtasında, % 17’si de eski SSCB’de). 1960’tan sonra 2 000 Mt’a yaklaşmış, belli bir duraklamadan sonra petrol fiyatlarındaki artışa bağlı olarak yeniden yükselmeye başlamıştır (1990’da 3 575 Mt). Yeni yataklar işletmeye açılırken diğer yataklarda üretim ya iyice düşmüş ya da durma noktasına gelmiştir. Gerçekte, maliyet fiyatları da havzadan havzaya değişmektedir: örneğin Avrupa’da bir maden işçisi günde ortalama birkaç ton taşkömürü çıkarırken, bu rakam ABD’de birkaç on tona erişebilmektedir (Mid- west’te 50 t). Bu rakamlara ancak açık ocak işletmeciliğinde ulaşılmaktadır. Amerikan üretiminin % 50’si, Rusya’nın üretiminin % 30’u (özellikle Asya’da), Çin üretiminin de önemli bir bölümü bu yolla sağlanmaktadır. Maden ocakları işletmeciliğinin en pahalı olanı, galerilerin vadi yamaçlarına açık ocak şeklinde açılması ya da kömürün kuyulardan çıkarılmasıdır. Damarların orta kalınlıkta (1,5-1,8 m), altyatay (Apalaş platosu) ya da hafifçe eğimli (Ruhr, Yorkshire) olması ve aynı zamanda durağan bir yapıda çökelmiş olarak bulunması, maden işletmeciliği açısından en elverişli olanıdır (özellikle faylı yatakların işletilmesi büyük bir özeni gerektirir). Ocak açma yoluyla yapılan işletme yeraltındaki kömürün % 40-60’ının, açık ocak biçiminde yapılan işletme en az % 80’inin kazanılmasını sağlar. Havzaların hepsinden aynı kalitede taşkömürü elde edilemez (kok taşkömürü, buharlı makinelerde kullanılan taşkömürü, kimya sanayisinde kullanılan alevli taşkömürü).
TAŞKÖMÜRÜ
22
Oca