THOMAS HOBBES
THOMAS HOBBES
«İnsan insanın kurdudur» sözü kendisine haksız olarak atfedilen ve modem siyasî felsefenin kurucularından biri olan Hobbes, sadece bir hukuk ve toplumsal sözleşme kuramcısı değildir ve aslında, «insanın insan için bir destek olduğunu» ileri sürmüştür. Fizik konusundaki eserleri ve insan bedenine ilişkin incelemeleri, sitenin kuruluşu ve din konusundaki irdelemelerinden önce gelir veya onlara eşlik eder.
Hobbes, öğrenimine devam etmek için on beş yaşında terk ettiği Westport kentinde 1588’de doğdu. Oxford’da, adcılık (nominalizm) görüşünü ve skolastiği öğrendi. Newcastle dükü William Cavendish’in eğitmeni oldu ve öğrencisiyle birlikte 1610’da İtalya’ya ve Fransa’ya gitti. 1620’den itibaren, pek fazla takdir etmediği, ama kendisinin bilimsel çevreye girmesini sağlayan adalet bakam ve filozof Francis Bacon’la birlikte çalıştı. Böylece mekanist felsefeyi yakından tanıdı, ilahiyatçı ortodoksluğu savunanların gözünde bir sahtekârdan başka şey değildi ve dolayısıyla 1624’te onların saldırılarına maruz kaldı. 1628’de Peloponnessoslularla AtinalIların Savaşı adlı eserini çevirdiği Tukidides, Hobbes’un gözünde bilginin en iyi örneğini veren bir yazardı. Ama Hobbes daha sonra, 1629’da, Eukleides’ten esinlenen yöntemi tanıdı ve bu yöntemi «İlk İlkeler Üzerine Kısa Bir İnceleme» adlı eserinde uygulamaya koyuldu. 1631’de Mersenne ve Galileo ile tanıştı. 1640’da, İngiliz devrimi patlak verdiği sırada, «Doğal ve Siyasal Hukukun Öğeleri» adlı eseri yazdı. Ihtiyadı davranarak yerleşmek üzere Fransa’ya gitti ve orada 1651’e kadar Mersenne ve Gassendi’yle dostluğunu sürdürdü; Vesalius’un yanından anatomi konusunda bilgi edindi ve kimya konusundaki bilgilerini derinleştirdi. Daha sonra, kan dolaşımım keşfetmiş olan ve yöntem bakımından kendisiyle çok iyi anlaştığı William Harvey’le dostluk kurdu. 1660’da Stu-art’lar yeniden iktidara gelmişti ve II. Charles’ın kendisine kötü
gözle bakmamasına rağmen Hobbes, çeşitli hıyanet ve tam mazlık suçlamalarına karşı kendini savunmak zorunda Hobbes, PIardwick Hall’da, aralık 1679’da öldü. 21 ten 1683’te Oxford, Hobbes’un «Yurttaşlık Üzerine» (De Cive, 16 yayımlandı) ve «Leviathan» (1651’de basıldı) adlı eserlerim kûm etti ve gerekçe olarak bu kitaplarda, sivil otoritenin ka) mn halk ve «conatus»un (insamn kendim koruma ve sürdürr bası), doğanın temel bir yasası olduğu görüşünün savunuldı ileri sürdü. Mahkûm edilen bu kitapların yakıldığı odun yığ çevresinde öğrenciler, genel bir bayram havası içinde dans e
BİLİM VE FELSEFE
Hobbes’un çoğunlukla gerektiği gibi bilinmeyen ve değerle: meyen bilimsel çalışmalan, siyasî kuramından ayrı ele almama tekim aym şeyi, stoacı filozofların şarihler tarafından bir yan mış olan fiziklerinin, ahlak felsefelerinden ayrılması gerektiği sunda da söyleyebiliriz. Hobbes «Cisimler Üzerine» adlı eseri yımlayarak, felsefenin üç bölüme ayrıldığım belirtmişti: mateı fizik ve sivil toplum felsefesi. Fiziğin en yararlı bölümü insan ni bilimiydi ve bu bilime ilişkin olan optik ise, istek ve conat ramına bağlı önemli bir bilgi dalıydı.
Hobbes, kendini toplum felsefesinin kurucusu olarak ileri oysa düşüncesindeki yenilik, fiziğe ilişkin eserinde apaçık kı gösterir. Hobbes, en gerekli olan bilgiyi, yani devlete ilişkin 1 ortaya koyabilmek için, siyaset bilimim temellendirmek am; fizikten ve özellikle insan bedeni konusundaki bilimden yar; ve bu konuyu, «Felsefenin Temelleri» (Elementa Philosophiae) serinin üç cildinde («Yurttaşlık Üzerine», «Cisimler Üzerine», « lar Üzerine») ele alır. Hobbes’un düşüncesindeki birlik, yurtt; rak insamn siyasal felsefesinin veya devlet felsefesinin ine konusu ve doğal bir beden (cisim) olması bakımından da ge rinin ve Eziğin araştırma konusu olmasından doğar.
Eğer Hobbes’un düşüncesinde bilimsel bir devrim var: devrim, her şeyin cisim olduğunu ve bütün görüngülerin ci rin hareketleriyle açıklanabildiğim ileri sürmesindedir. Mek ya cisim olmayan hakkında geçerli bir söylem yoktur. Dok la, bu açıdan bakılınca çözülmesi gereken temel soru, bütü ki varlıklar gibi bir cisim olan insamn öteki cisimlerden hiçi yaratamadığı etkileri nasıl olup da yarattığı ve özellikle doj şıtı bir varlığı, yani devleti nasıl olup da kurduğudur. «Fı kavranan nedenler ve görüşlere dayanarak etkilere ve fenı lere ve bunun tersine bilinen etkilerden onların ortaya çıka olasılığına ilişkin olan ve doğru bir akıl yürütmeyle elde edil gidir.» Hobbes’a göre bilim, hem duyusala dayanır («duyı kelerin kendilerinin bilgisinin ilkesidir»), hem de dilin keli: olan göstergelerin kullanıldığı ölçüde rasyoneldir.
Zihnin mekaniği
Fizik, dış cisimlerin insan bedenini nasıl etkilediğim ve bu lerin, insan bedeninde, ona dayanan algıları ve fenomenleı doğurduğunu açıklamakla görevlidir. Hobbesçu kurama gc yular, dış bir uyarımla harekete geçirilir ve bu hareket başi (conatus) duyum olan ters yönde bir harekete kaynaklık ede ne ve kalbe iletilir. Dolayısıyla varolanlarda özellik diye \ yoktur; değişikliğe uğrayan, etkileri alan öznedir. Bellek, fik rışımları, haz ve acı için de aym şeyi söyleyebiliriz. Den Hobbes’e göre fizik, algıya ve zihne ilişkin mekanist bir kur
Zihnin mekaniğinin temel kavramı, «bir noktanın uzı boyunca ve zamanın bir anında veya noktasında ortaya çık reket» olan conatus’tur. Bu sonsuz küçük hareket, siyasetin bir verisidir; çünkü bu, «hoşa gidene yaklaşılmasını ve ho meyenden uzaklaşılmasım sağlayan bir etki veya kışkırtn Conatus kavramı, göze ışık aracılığıyla iletilen hareketin h de bulunduğunu ileri süren bir kavramdır.
SİYASÎ FELSEFE
Nasıl düşündüğünü, kanılarım nasıl açıkladığım, nasıl; rüttüğünü, vb. gözlemleyen bir kimse, bu gözlemleriyle b; rımn düşüncelerini ve tutkularını da kavrayacak ve bilecek nunla birlikte, bireysel düşünceler ve tutkular arasındaki b zerlik; saklamanın, yalanın, aldatmanın alanı olan doğal d da ortaya çıkmaz. Bu benzerlik, ancak, «bütün bir ulusu y cek kişinin,kendi benliğinde şu veya bu bireyi değil, ama i: ğı kavraması gerektiği» sivil topluluk durumunda ortaya ç
Doğa durumu, gelişmesini zorunlu kılan bir çelişkinin e dedir. Bu durumun hareket noktası da İnsanî özgüllüğü, g nimlerin doyurulmasına veya doğanın çalışmayla değişimi
Thomas Hobbes.
John Michael Wright’ın 1670’e doğru yaptığı portre (National Portrait Gallery, Londra).
:ı::r_ -îiil. başkasının isteğine yönelmeye dayanan kendini :; _ :: -=tus’udur. Gerçekten de İnsanî istek, sadece canlı kalıt iüyabilmekle doyurulmuş olmaz; bu istek aslında, sı-. rlde etmek isteğidir. Dolayısıyla, bütün insanlıkta, git-II,■ h r-r’.a güç elde etmek «genel eğilimi» ve isteği vardır ve a, > -~e kadar sürer gider. Burada söz konusu olan, mal : . ~.îl< değildir; çünkü güçlü olma isteği, bir yandan baş-j ı . : _ı- ilişkisinin sonucudur; öte yandan,başkası üzerindeki
– – – ■ şiarların en büyüğüdür.
-…… \a olan ilişkisinde, her bireysel Ben, kendine mümkün
„ır ” ‘ – r-k iktidarı sağlamaya ve başkasını, gönüllü olarak ve-
~ -j . -ruJine boyun eğdirmeye yönelir. Değer kavramının çö-ı— .: – ~ £=:. başkası tarafından kabul edilme sürecinde, iktidar -■; : çelişkiyi açıklayacak anahtarı verir. Gerçekten de
– – – bir kimsenin «gerçek değeri» dediği şey, bu kimse-r ‘ ı.iine verdiği önemede, bir mutlağa da tekabül etmez; bu nz~ ” ■: ş£>’ gibi, bedeline «yani, iktidarı elde etmek için verile-
– i iavamr. Hobbes için söz konusu olan, insamn değerini „l_: : ‘ _ redeie indirgemek değil, ama gerçek değerinin, Ben’in
sürdüğünde kendine verdiği değer olmadığım gösterir -; im. bu değer aslında, tümüyle, başkasının gereksinimi-i -jaa dayanmaktadır. Bu durumda, her bireyin iktidarı-—■’.e zorunluluğu ve iktidar isteğinin içine düşmüş olduğu
– _ . ; :_<ça görülmektedir. Gerçekten de Ben’in kendini ileri sü-,.i: _ _ ‘e <1: olarak başkasının bakışı altındadır ve ona bağımlıdır.
’ kimse, iktidannı başkalarının üzerine kadar fazla ya— ; .ursc. başkalarına o kadar fazla bağımlı hale gelir ve ik-_■ -i .adar artarsa, o ölçüde kırılgan hale gelir. Bunun sonu-: – evrenselleşir ve çatışmadan, hiç kimse zafer kaza-: -• 2nr.az. Ben’in korunması ve ileri sürülmesi amacına yö-~sar isteği, bu Ben’i tehlikeye atar ve onu, her an bir savaşıyla karşı karşıya bırakır. Dolayısıyla, herkese vspma izni veren bir doğa durumunda kalmak gerektiği-: herhangi bir kimse, kendisiyle çelişkiye düşmüş olur.
Doğa durumundan sivil duruma
I – fi ki, doğa durumu ile sivil (medenî) durum arasındaki
– – basit bir doğallık ile yapaylık karşıdığı değildir. Aslında, ı: : _r.ımunda bile, bütün öteki yapaylıkların ve özellikle devir ı t: agı olan dilin yapaylığı bulunmaktadır, iktidar isteğinin
çelişkinin bilincine vanlmasım ve sözel bir sözleşmeyle : ,:.”den kurtulunmasım sağlayan şey, konuşmadır. Dolayı-_ _-.sanlann devlete boyun eğmeleri meşrudur; ama bunun , . savletin, egemenlik kurarak değil, otoritesini yürüterek
düzeni güvence altına almasıdır.
Devlet, doğası, sivil düzeni temsil etmek ve işlevi yurttaşları korumak olan «yapay bir kişi»dir. Hobbes’un «Leviathan»da ileri sürdüğü düşünceler, herhangi bir hükümet şekline değil, devlet iktidarının özüne ilişkindir. Dolayısıyla «Leviathan»da, katışıksız formu içinde ele alınmış iktidara ilişkin bir kuram ortaya atılmıştır. Doğa durumunda insanoğlu, «orman yasası»nın etkisindeki hayvanlar gibi her türlü iyilikten uzaktır. Bu durumda, kalabalığın (latince p>o-tentia) anarşik iktidarı hüküm sürer: «Ortak iktidarın olmadığı yerde yasa yoktur ve yasanın olmadığı yerde de adaletsizlik yoktur.»
Hobbes’un siyasî felsefesi, bu kalabalığın (potentia), güvenlik sağlayıcı bir ideolojinin gereklerinin yerine getirilmesiyle, bir iktidar (jrotestas) haline nasıl dönüştüğünü açıklar. Bu süreçten, bir uzlaşmadan veya anlaşmadan daha fazla olan bir şey doğar; yani «cumhuriyet» (civitas) denen herkesin bir tek ve aym kişideki gerçek birliği ortaya çıkar. Böylece, kalabalık, halk haline gelir. Dolayısıyla, Hobbes, her tür başkaldırmayı haklı olarak reddedebilir; «çünkü, hükümdarın işlediği bir hatadan şikâyet eden bir kimse, kendisinin yarattığı şeyden şikâyet etmiş» olacaktır. Sözleşme kuramının mantıksal u-zantısı olan hükümranlık kuramı, monarkı ortaya çıkaran şeyin tam anlamıyla bir toplumsal anlaşma olduğunu ileri sürer ve bu da, her tür tanrısal hukuk kuramımn bir yana bırakılması demektir.
Sivil otorite ve din
Dindışı tarih, kutsal tarihle değil, Tanrı’nın tasarıları ancak, otoritesi siyasî olana dayanan kitaplar aracılığıyla bilindiği için, hükümdarın iktidanyla açıklanır. Hobbes, her tür ilahiyatçı tarih anlayışını reddeder ve bunu yaparken, insanlan tarihin sonunda yeni bir dünyanın ortaya çıkmasına ulaştırmak için, onların eylemlerini yönetenin Tanrı olmadığım ileri sürer. Dolayısıyla savaş, Tanrı’mn evrensel bir tasarısının belli bir am olarak düşünülemez. Kutsal yazıların doğru bir yorumu, hiç kuşkusuz,Tanrı krallığının tarihî kaderini açıkça ortaya koyabilir, ama burada söz konusu olan akıl değil imandır, ilahiyat tarafından varlığı ileri sürebileceği biricik tanrısal armağan, insanoğlunun yapaylıkları kullanma yatkınlığıdır ve bu armağan sayesinde insanoğlu, kendisini kurtaracak olan o öteki varlığı yani Leviathan’ı kurabilen biricik varlıktır.
Hobbes’a göre, Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın sözleri değil, Tanrı üzerine sözler yer alır. Kutsal yazıların açımlanması ve yorumlanması kuramları konusunda Hobbes’un aşırı bir tutumu vardır. Çünkü ona göre, Kutsal yazılar, otoritelerini kendilerinden almazlar ve inanılabilir olmalan için de dış bir otoriteye gereksinimleri vardır. Dolayısıyla, hükümdarın iktidarına boyun eğmek gereklidir.
Demek ki Hobbes, sadece Kitabı Mukaddes’e ve kilisenin öğretisine başvurmanın iç yüzünü ortaya koyup eleştirir ve yasaları belirlemek ve Kitabı Mukaddes’i yorumlamak hakkım sadece hükümdara verdiği gibi, doğal yasaların gerçek anlamını ortaya koyma iktidarını da sadece sivil otoriteye tamr. □
Ingiliz devrimi, mutlak ırc”sış savunucusu olması dola/iS* = Hobbes tarafından eleştm’s (II. Charles’ın başlıca da-ş- -Strafford’un idamını canlam: :e~ ve Hollar tarafından yapı İm ş olan gravür.)
«Leviathan»ın kapağı. Bu kıtan Crormvell döneminde 1651’desss z ve Parlamento tarafından yah^a, s mahkûm edildi.
BAŞLICA ESERLERİ
1630 «ilk İlkeler Üzerine Kjs.:
Bir inceleme» (A Shcrt
Tract on First Prinaples
1640 «Doğal Ve Siyasal
Hukukun Öğeleri» The
Elements of Law,
Natural and Politıc
1642 «Yurttaşlık Üzerim –
(De Cive).
1650 «insan Doğası»
(Human Nature).
1651 Leviathan
1655 «Cisim Üzerine»
(De Corpore).
1658 «insan Üzerine*
(De Homine).
1668 <r Geometrinin İlke, s*
Temelleri» (De
et Ratiocinatıcne
Geometrarum
AYRICA BAKINIZ
– İMhsli ahlak
• ES» bilgi
– IMnsli felsefe
– [HH! siyaset
ic c£ trctc.
C fck* €nit « 41 kû Isîcainc
ÎRTRECİ DESİNATÖR
m kalkınması, Reforma bağlı ilk karışıklıklar sebebiyle irmş; sanatçılara verilen siparişler de azalmıştı. Bunun
2 Holbein İngiltere’ye gitti. Thomas More’a Erasmus’un
– ettiği sanatçı, More sayesinde İngiliz hümanisderinin çevirdi. Thomas More’un Ailesi adlı resmi, Erasmus için çizdi-ve aydınlık bir ortam izlenimi veren kopya sayesinde taftadır. Londra’ya bu ilk gidişinde kaldığı 18 ay boyunca saray mensuplarının portrelerini yaptı: Sir Henry Cuilfort, t Başpiskoposu William Warham, kralın astronomu Nicla-:zer. Holbein, resim sanatının henüz pek gelişmediği İngil-; çok iyi karşılandı. Ressam, 1528’de Basel’e döndüğünde re binasının süslemelerini bitirdi. Karısını ve çocuklarını stsği Sanatçının Ailesi (1528-1529) adlı eserinde, Leonardo •::nin sanatından etkilenen kompozisyon ve ışık, daha öl-
■ gerçekçilikle yumuşatılmıştır. Holbein bu tabloda, resmi-olan iki eğilimi kusursuz bir biçimde birleştirerek, sana-33 anlamıyla ustası olarak ortaya çıkar, is: ve dinî hayat gittikçe ivme kazanmaktaydı: 1529’da her zzd resim yasaklandı; bağnazlık ve hoşgörüsüzlük Eras-„ Basel’den kovdu. 1531’de dinî eserler yok edildi. 1532’de i’zı tekrar Ingiltere’ye gitti. Fakat Londra’da da durum değiş-Holbein’ın koruyucusu Thomas More’un kralla arası açıl-1532’den 1536’ya kadar, Anne Boleyn’in Taç Giyişi tçin Zafer 1533) gibi birkaç dekoratif eser dışında Holbein „=:ne birçok portre yaptıran, Londra’ya yerleşmiş Alman tüc-: :dn çalıştı. Tüccar Gisze’nin Portresi (1532) modeli, mesleğini _tan bir dekor içinde gösterir: iş aletleri (kuyumcu terazisi, pa-eşyaların Gisze’nin işini simgeleyen ve toplumsal konumu-:steren, müşterilerin de görmeyi beklediği bolluk ve çeşidili-v Tybis (1533) bu tür tasvirlere bir değişiklik getirmiştir. Mo-:T.den görünüşüyle, daha gösterişli bir izlenim vermesi için mekânı kaplar. Tabloda, modelin mesleğini belirten eşyalar ,”’jr fakat dekor yoktur. Tuval düzeninin çizgisel niteliği ve ranin Raffaello tarzında ustaca çizilmiş gölgesiz hatları, keskin -yanlama anlayışıyla birlikte, ayrıntıların sentezini ifade et-î katkıda bulunur. Fizyonominin ve modelin toplumsal konu-
– jn verdiği gerçeklik duygusunun ötesinde Holbein, insan fi-_ yoluyla, kendi hümanizm anlayışını yansıtma çabasındadır.
– rrlbein’ın Elçiler (1533) adlı büyük tuvalinin başarısı, elde et-
çok istediği bir müşteri kitlesince tanınmasını sağladı. Kısa “3sda sarayın gözde ressamı oldu. Italyan portre sanatım ku-s biçimde özümlemiş oluşu ile eşyaların ve kişilerin özellikle gösterdiği özen, ayrıca, ressamla modeli arasında korudu-—esafe, Holbein’ın Ingiliz aristokrasisi içinde kazandığı başa-relirleyici etkenleridir. Holbein, kralın çevresinden, doğan
yetiştiricisi Robert Cheseman’in Portresi (1533) ile kendisini VIII. Henry’e takdim eden kralın başdanışmanı ve mühürdarı Thomas Cromwell’in Portresi’m (1534) yaptı. VIII. Henry, 1536’da Holbein’a kraliyet ressamı unvanını verdi. Portre ressamlığının yanı sıra Holbein, birçok dekoratif eser (resim veya mimarî eser), minyatürler, mücevher çizimleri gerçekleştirdi.
Saray portrelerinde daha muhteşem bir kompozisyon anlayışı ve daha gösterişli bir işleniş görülür. Kesin ve bütünlüklü bir biçimde canlandırılan modelin rahat, ihtişamlı ve güçlü bir görünüşü vardır. VIII. Henry ve Kraliçe Jaııe Seymour portreleri (1536-1537) Hol-bein’ın ayrıntıya gösterdiği büyük özene birer örnektir. Elbisenin kumaşı, dikiş yerleri, danteller ve mücevherler, teknik ayrıntılarına varıncaya kadar resmedilmiştir. Hazırlık niteliğindeki birçok desen, bu titiz arayışın işaretidir. Kraliçe ölünce tahtta hak iddia edenlerin portrelerini yapmakla yükümlü olan Holbein, 1538-1539 yıllarında Avrupa’ya gitti ve Anne of Cleves ve Danimarka Prensesi Christina portrelerini yaptı. Christina’nın portresi Brüksel sarayında yapıldı. Çok kısa bir poz verme süresinde gerçekleştirilen taslaklarda portrenin son hali için gerekli renklere ait bütün bilgi ve işareder tespit edilmiştir. Genç prenses, loş ve nötr bir fon üzerinde yatar tasvir edilmiştir. Modele gösterilen özen cisimlere de gösterilmiş (kenarı kürklü mantolara, eldivenlere); ezici olarak nitelenebilecek ışık yüz ve elleri ortaya çıkartmış; modelin ihtişamını daha da belirginleştir-miştir. Fontainebleau okulunun eserleriyle, büyük ihtimalle de Clouet’nin desenleriyle karşılaşması, Holbein’ın sanatını etkilemiştir. Ressam boya kalemi tekniğini Clouet’den almıştır, 1540 tarihli VIII. Henry portresinde kral, nötr mekânı tamamıyla kaplamakta, elbisesindeki ayrıntıların çokluğu dikkati dağıtmak şöyle dursun tasvire katkıda bulunmaktadır. Kralın yüzünün yansıttığı gerçeğe uygunluk ve doğallık, Çocuk Galler Prensi’nin Portresi’nde de karşımıza çıkar. Krallara has bir duruşla resmedilen prensin portresinde, yine yüz ve eller vurgulanmıştır.
Holbein, bir Almanya yolculuğunda kendisine Basel şehrinde yapılan parlak tekliflere rağmen, mesleğini Londra’da sürdürmeyi tercih etti. Sanatçı, 1543’te, ününün doruğundayken bir veba salgım sırasında öldü. Yok olan birçok eseri, hazırlık niteliğindeki desenleri sayesinde tanınmaktadır (mesela 1542 tarihli Sanatçının Kendi Portresi). Holbein’m gümüş uç veya tüy kalemle yaptığı; çoğunlukla sulandırılmış çini mürekkebi kullanarak belirginleştirdi-ği desenleri, çalışmalarının çeşitliliğini göstermekle birlikte (vitraylar, mücevherler, kuyumculuk eserleri, mimarî süslemeler) bitmiş birer eserdir. En önemlisi de, desenler, Holbein’ın üslubunun şu özelliğini portrelerden daha iyi kavramamızı sağlamaktadır: eserin dekoratif yönü, hiçbir zaman modelden daha fazla önem taşımaz. Üstelik şekiller, ölçülü bir hacim görüntüsü ile ortaya konmuştur. Holbein’m muhteşem eserlerinden pek azı günümüze kalmışsa da, portreciliği sayesinde sanatçı, döneminin en önemli ressamlarından birisi olmuştur. □
VIII. Henry’nin Portresi
(1540; Galleria Nazionale d’Arte Antica, Roma).
HOLBEİN’IN BAZI ESERLERİ
1516 JakobMeyer.
Dorothea Kannengiesser. 1519 Bonifacius Amerbach. 1521-
1522 Ölü İsa.
1522 Meryem (Gerster mihrap arkalığı).
1523 Erasmus (üç portre). 1526 Meryem ile Belediye
Başkanı Meyer’in Ailesi (Basel Katedralindeki orgun kapakları).
1528 Niclaus Kratzer.
1528-
1529 Sanatçının Ailesi.
1533 Dirk Tybis.
Elçiler.
1538 Danimarka Prensesi Christina. j 1540 VIII. Henry.
Robert Cheseman’ın Portresi
(1533; Mauritshuis, Lahey).
AYRICA BAKINIZ
—*► ib.aIsli hümanizm —► EHSİ portre sanatı —► ib-ansu Rönesans
m