TRAFALGAR
Amerikalı sinema oyuncusu. Mesleğine kısa metrajlı sesli filmlerde rol alarak başladı. Yeteneği 1932’den sonra çevirdiği filmlerde ortaya çıktı. Özellikle karakter rollerinde başarılı oldu. En önemli filmleri: “Fury” (Öfke, 1936), “Boys Town” (1940), “Dr. Jekyll and Mr. Hyde” (1941), “Father of the Bride” (Gelinin Babası, 1950), ‘The Mountain” (Dağ,
1956), ‘The Old Man and the Sea” (İhtiyar Adam ve Deniz, 1956), “Judgement at Nuremberg” (Nürnberg Mahkemesi, 1961), “A Mad Mad Mad World” (Çılgın Dünya, 1963) ve ölümünden birkaç gün önce tamamladığı “Guess Who’s Coming to Dinner” (Beklenmeyen Misafir).
TRAFALGAR SAVAŞI, İspanya’ nın güneyinde Trafalgar Burnu’nda Fransız-İspanyol müttefik donanması ile İngiliz donanması arasında yapılan savaş (1805). Savaşın çıkış nedeni, İngilizler ile Fransızlar arasındaki denizlerde egemenlik sağlama rekabetiydi. Nelson, 19 Haziran 1805’ te, müttefik donanmasının Avrupa sularında olduğunu öğrendi. Onu izletti ve sonunda Biskay Körfezi’nde bulunduğunu saptadı. İngiliz dpnan-ması, Müttefik donanmasının bulunduğu yere doğru hareket etti. İki donanma Finisterre Burnu’nda karşılaştı; ama Müttefik donanması sa-aşmayı göze alamadığından, gece-en de yararlanarak, karşılaşma ye-inden uzaklaştı ve Cadiz Limanı’na iğindi. Napoléon’un emri üzerine li-andan çıkmak istedi, fakat İngiliz onanması buna fırsat vermedi, ransız-İspanyol donanması İngiliz-erin saldırısıyla ikiye ayrıldı. Amiral elson yaralanarak öldü, ama sava-ı kazanan İngiliz donanması, Fran-^ ız Amirali Ville Neuve’ü tutsak aldı, rafalgar yenilgisi, Napoléon’un İn-iltere’yi işgal planını kesinlikle su-a düşürdü.
RAFİK, yayaların, hayvanların ve şıtların karayolu, trenlerin demir-lu, gemilerin denizyolu, uçakların vayolu üzerindeki gidiş gelişi. Tra-denilince daha çok kara taşıtları-karayolu üzerindeki hareketi an-şılır. Otomobil sanayiinin gelişme-
siyle kara taşıtlarının sayısal olarak hızla artmasından kent içinde ve kent dışındaki yollarda, kargaşayı önlemek, kazaları engellemek, ulaşımı çabuk sağlamak için uluslararası yasal düzenlemelere gidildi ve kurallar kondu. Günümüzde birkaç ülkenin dışında trafik sağdan uygulanmaktadır. Türkiye’de trafiğin esasları Karayolları Trafik Kanunu ile düzenlenmiştir; illerde bu kanunu emniyet müdürlüklerine bağlı trafik şube müdürlükleri uygularlar. Trafik muayene kurullarınca, araçların belli sürelerde trafiğe çıkacak durumda olup olmadıkları denetlenir; ayrıca ehliyetler de 5 yılda bir gözden geçirilerek uygun görülenlerin süresi uzatılır.
TRAHOM, henüz kesin olarak saptanmamış bir virüsten kaynaklanan müzmin (süreğen) göz hastalığı. Bulaşıcı bir hastalıktır. Gözkapakları-nın katılgan zarlarında şişkinlikler, torbacıklar oluşturur. Bunlar kabuk bağlarken gözkapaklarının biçimini ve kirpiklerini bozar. İltihap göz yuvarlağının katılgan zarına da geçebilir. O zaman gözkapağı göz yuvarlağıyla kaynaşır ve kornea yaraları oluşur; kornea örtülür. Trahom, görmeyi, bazen tam körlük yapacak kadar etkiler. Hastalık başlangıç evresinde antibiyotiklerle iyileştirilebil-mektedir. Kabuklanmadan sonra kalan izlerin yok edilmesi ise uzun bir tedaviyi gerektirir.
TRAJANUS, Marcus Ulpius (53 İta-lica-117 Kilikya), Roma imparatoru. Vespasianus döneminde Suriye le-gatusu (eyaletleri denetleyen senato komiseri) olan babasının yanında çalıştı. Domitianus zamanında İs-panya’daki VII. Gemina Lejyonu’ nun legatusluğuna getirildi. 91 yılında konsül seçildi. 96’da Yukarı Ger-mania genel valiliğine atandı. Nerva tarafından evlat edinildi ve imparatorluğa ortak, 98 yılında da Nerva’ nın yerine imparator oldu. “Opti-mus” (En İyi) diye anılırdı. Yönetimde, özellikle adli alanda başarılı oldu. Zamanında ülkede büyük bayındırlık işleri yapıldı. İki Daçya (Romanya) Savaşı (101-102 ve 105-
107) kesin bir zaferle sonuçlandı. 114’te Ermenistan’ı işgal ederek bir Roma eyaleti haline getirdi. 116’da Parthların büyük kentlerini (Babil, Ktesifon ve Selefkiye) ele geçirdi. Basra Körfezi’ne kadar ilerledi. Fakat, 117’de büyük bir Yahudi ayaklanması, bu bölgedeki öbür halkların da ayaklanmasına yol açtı. Mezopotamya’nın güneyini boşalttı. Roma’ya dönerken yolda öldü.
TRAJEDİ ya da TRAGEDYA, bir
kahramanın iyi bir durumdan kötü bir duruma düşmesiyle izleyende acıma ve korku duyguları uyandırarak duygusal arınmayı sağlama amacına yönelik oyun türü; ağlatı. Trajedi terimi Yunanca’daki tragos (koç) ve odi (şarkı) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. İlk trajedi örnekleri İ.Ö. 6. yüzyılda Eski Yu-nan’da görülmüş, klasisizm döneminde (17. yüzyıl) özellikle Fransa’da yeniden canlanmıştır. Başlangıçta manzum olarak yazılırken bu dönemde düzyazı trajedi örnekleri de verildi. 19. yüzyılda tiyatro sanatının gelişimi sonucu, trajedinin yerini dram aldı. Tür olarak trajedinin en önemli niteliği, kendine özgü sıkı kuralları bulunmasıdır. Bunlardan en önemlisi üç birlik kuralıdır. Buna göre bir trajedide olaylar en çok 24 saatte geçebilir kanısını uyandırmalı (zaman birliği), aynı yerde geçmeli (yer birliği), tek bir olay çevresinde gelişmelidir (olay birliği).
TRAFALGAR
04
Ara