Gelirden ve üretimden emeğin payı olan ücret üzerinde İslâm’ın ana kaynakları titizlikle durmuş, bir yandan ücretin en temiz, en hayırlı kazanç olduğuna işaret ederken, diğer taraftan, işçiye haklarının ve özellikle ücretinin tam ve zamanında ödenmesini teşvik etmiş, bunu teminat altına almıştır: «… Herkese işlediklerinin karşılığı ödenir, kendilerine haksızlık yapılmaz.» (Ahkâf: 46/19) «… Ölçü ve tartıyı tam yapm, insanlara vereceğiniz şeyleri eksik vermeyin, düzelttikten sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin; inanıyorsanız bilin ki, bunlar sizin için hayırlıdır.» (A’râf: 7/85) «Dünya hayatım ve güzelliklerini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılığını eksikliğe uğratılmadan veririz.» (Hûd: 11/15) «İnanmış olarak yararlı işler işleyen kimse, haksızlıktan ve hakkımn yeneceğinden korkmaz.» (Tâhâ: 20/112) «Doğrusu inanıp yararlı iş işleyenlere; onlara kesintisiz bir ecir vardır.» (Fussılet: 41/8) Eşit işe eşit ücret vermek ne kadar âdil ise, eşit olmayan işe ve emeğe eşit ücret vermek de o kadar haksızlıktır. Adâ-
Ücret ;
13
Ara