Vergilemenin, vergi konusu veya vergi mükellefiyeti
açısından sınırlanması istisna (ayrıcalık) ve muafiyet
(bağışıklık) kavranılan ile ifade edilir. İstisna veya muafiyet;
bazı konu veya kişilerin vergi dışı kalmasına yol
açar. Buna göre:
Objektif vergi mükellefiyetini kaldıncı kurallara
istisna denir. Burada vergi konusunda bir sınırlama
vardır.
Sübjektif vergi mükellefiyetini kaldırıcı kurallara ise
muafiyet denir. Burada ise belli kişiler ya da kurumlar
vergi dışı bırakılır.
İstisna ve muafiyetler, süreli-süresiz; tam ya da
kısmî; mutlak ya da şarta bağlı olabilir. Konut kiralannın
belirli bir kısmının gelir vergisi dışında bırakılması,
istisnaya bir örnek meydana getirirken, sakatlann gelirlerinin
belirli bir kısmının vergi dışı bırakılması ise muafiyete bir örnektir.Vergi mükellefi (yükümlüsü), vergi yasalarına göre
üzerine düşen vergi borcunu, ödemekle yükümlü olan gerçek
veya tüzel kişidir. Mükellef kavramdır. Uygulamada
ise değişik mükellef kavramlarıyla karşılaşılmaktadır.
Kendisine vergi yasaları gereğince parasal (maddi)
ve biçimsel (şeklî) vergi borcu, düşen kimseye kanunî
mükellef denir.
Vergi sorumlusu, esasında aracı (mutavassıt) bir ödeyiciden
başka bir şey değildir. Kaynakta kesme (stopaj)
yönteminde olduğu gibi, vergi borcu bazen doğrudan
doğruya asıl vergi mükellefi bulunan kimseden değil de,
mükellef adına ve hesabına yasal bir aracıdan talep
olunur. Örneğin, bir işverene bağlı olarak ücretle işgö-
renler, vergi mükellefidirler. Ne var ki bu iş görenlerin
ücretlerinden yasada belirlenen oranlarda gelir vergisinin
kesilip, vergi dairesine ödenmesi görevi işverene
yüklenmiştir. Burada işveren, “vergi sorumlusu”
olmaktadır. Görüldüğü gibi vergi sorumlusu, kendi
adına ve hesabına bir ödemede bulunmayıp, başkalarından
kestiği vergiyi vergi dairesine yatırmaktadır. Vergiyi
ödeyen kişi ile vergi yükünü taşıyan kişiler
birbirinden farklı olabilir. Piyasa mekanizması aracılı
ğıyla kanunî mükellef, vergiyi başkalarına yansıtır. Verginin
gerçek yükünü taşıyan kişilere “Vergi taşıyıcısı”
denir. İşte, kendi adına ve hesabına ödediği vergiyi,
yansıma yoluyla başkalarına devreden kişi, aracı (mutavassıt)
mükelleftir. Meselâ, ithalatçı, ithal ettiği malların
üzerinden ödediği gümrük vergisini bu malı satarken,
malın bedeline ekleyerek vergiyi başkalarına yansıtır.
Dolayısıyla bu örnekte ithalatçı, aracı mükellef; malı
alan kişi ise vergi taşıyıcısıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta, aracı
(mutavassıt) mükellef ile aracı (mutavassıt) ödeyicinin
aynı kavram olmadığıdır.
Vergi Oranı:
Verginin hesaplanabilmesi için gerekli öğelerden
birisi de vergi oranıdır. Vergi oranını açıklarken, ad
valorem vergilerle, spesifik vergilere ayrı ayrı değinmekgerekecektir.Ad valorem vergilerde vergi miktarı, matrahın
belirli bir yüzdesi olarak ifade edildiği için, burada vergi
oranları söz konusudur. Gelir Vergisinde, matrahın
belli bir yüzdesi vergi olarak alınır.
Spesifik vergilerde ise, vergi oranı yerine vergi miktarı,
söz konusudur. Ağırlık, yüzölçümü, hacim gibi
maddi ölçülere bir vergi miktarı uygulanır. Elektrik
tüketiminde kilovat saat; inşaatta metrekare; kibritte
1000 çöp; üzerinden belirli miktarda vergi alındığı
zaman oran yerine miktar sözkonusu olmaktadır.
Verginin Tarh, Tebliğ, Tahukkuk ve Tahsili:
Tarh:
Tarh kelimesinin sözlük anlamı hesaplamadır. Verginin
tarhı, vergi alacağının, vergi yasalarında gösterilen
matrah ve oranlar üzerinden hesaplanmak suretiyle, bu
alacağı miktar bakımından tesbit eden idari bir işlemdir.
Tebliğ:
Tarh, esas itibariyle idari bir işlem olduğuna göre,
bundan mükellefi haberdar etmek gerekir. Buna
“tebliğ” denir. Tebliğ vergilendirmeyi ilgilendiren ve
hüküm ifade eden özelliklerin yetkili makamlar tarafından
m ükellefe veya diğer ilgililere yazı ile
bildirilmesidir.
Tahakkuk:
Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin,
ödenmesi gereken bir aşamaya gelmesidir. Verginin
tahakkuku ile birlikte, mükellef açısından vergi borcunun,
devlet açısından da vergi alacağının doğması mümkün
olur.
Tahsil:
Verginin tahsili, vergi borcunun mükelleften talep edilerek
alınmasını ifade eder. Başka bir ifade ile verginin
tahsili, yasaya uygun surette ödenmesidir. Gerçekte
devlet açısından verginin tahsili, mükellef açısından da
verginin ödenmesi söz konusudur. Tarh, tebliğ ve
tahakkuk aşamalarından geçen bir verginin, tahsili ile
birlikte vergi borcu ortadan kalkar. Böylece vergilendirme işlemi de sona ermiş olur.
Vergi Mükellefiyeti:
16
Oca