Yaşadığımı Sanırken

Yaşadığımı Sanırken

yeni-internet-yasasi

 

Aşağıdaki satırlar. Şıli’li şair Pablo Neruda ‘nm büyükelçi olarak vazife yaptığı sıralarda kaleme aldığı bir yazıya aittir ve onun bir câmi avlusunda, ikindi namazına hazırlanan müminlerle alâkalı intiba/arını dile getirir. Neruda’nm ölüm yıl dönümünde Figaro Gazetesinin edebiyat ekinde yayınlanan bu yazıyı, Müslümanların dışında çok az insana nasip olan bir hassasiyet örneği olarak aynen yayınlıyoruz.

Tere. Vecdi Bürün

suz olduğu zannını veren bir sessizlik, görünüşte imamın sesini yükseltmesiyle bozulur gibi oluyor, fakat Allah’ın büyüklüğünü ifade eden ses secde sırasında kaybolunca, biraz evvelki sessizlik daha da koyulaşıyor. Arada bir okyanus dalgalarının kıyıya vuruşunu andıran bir uğultu gelir gibi oluyor. Sonunda mü’minler, yüce huzurdan döndüklerini, başlarını sağa ve sola çevire-
18
^ O essizlik içinde ibâdete (namaza) duran insanlara bakınca hayret ediyorum… Yüzlerce insanın câmi dışındayken ayrı ayrı ifâdeler taşıyan yüzleri birbirinin aynı. İkizlerde aynı olan yüz ifadesi, burada yüzlerce kişide görülüyor. Aynı yüksek, fakat görünmeyen bir gerçeğe inanmak. Yüzlerine birbirinden asla

rek bu yalancı dünyaya haber veriyorlar.”

“İbadetlerini bitiren topluluk, yine o şaşırtıcı sessizlik içinde büyük kapıya yöneliyor. Kendimi, derin bir ruh havuzunda arınma halinde hissediyorum. Geçici, fâni olan her şey, halılar, lâmbalar, kapı ve duvarlar, sanki canlıymış gibi sonsuzluktan ve ebedîlikten kendilerine bir şeyler sürünmüşler. Bu sü-rünmeyle daha da şahsiyet kazanmışlar. Kapı daha kapı, halı daha halı…”

“Gördüklerimin hiçbirisi, günlük gerçeklerle alâkalı değil. İnsanlar da öyle. Kapıdan içeriye girinceye kadar onların kendileri olduğuna yemin edebilirim. Fakat kapıdan geçer geçmez, yahut geçtiği anda İlâ-hiliğin sırrı hepsini değiştiriyor. Zihnimize iyice yerleşmiş olan deyimler
de, insanla beraber değişiyor. Alelade olan herşeyle alâkalarını koparıyorlar. Kalb iyice temizlenmiş ve arınmış olduğuna göre, sadece iyi olan şeylerle aşinalığımız sürüyor ve yeniden kuvvet kazanıyor. Bu camiden çıkan insanların, dışarıdaki alelâdeliğin baskısına rağmen kötü birşey düşünebileceğine inanmıyorum. Zaten öyledir de… Ben hiçbir zaman gerçek bir mü’minin suç işlediğini duymadım.

Ben bunları düşünürken, ruh ve kalb temizleyici güç, çalışmasını sürdürüyor. Böylece yeni temizlenmişlik derecelerine ulaşıyorum.”

“Burada, İslâm’ın Hıristiyanlığa kıyasla niçin daha yaygın olmadığının da sırrına ermiş gibiyim: “Büyüklüğü, gerçek büyüklüğü bütün boyutlarıyla kavrayabilmek için, çapı büyük bir ruha sahip olmak lâzım. Bir de iyi niyetli olmak gerek.”

“Hayatta büyük sıkıntıları olanlarla, aşılamayacak gibi görünen felâketlere düşenler, câmiye mutlaka uğramalıdır. Orada her şeyin geçiciliği hemen anlaşılıyor. Hemen her şey, kubbeler, pencereler, içeriye sinen hava ile değişiveriyor. Bütün ıstıraplar ve yakamızı bırakmayacak gibi görünen bütün dertler, bizim için yabancı oluveriyor. ”

“Artık işlerimi hemen bitirip, her-gün câmiye gidiyorum. Bir de Kur’ân tercümesi edindim. Tercüme, aslından birçok değeri alıp götürür kanaatindeyim. Fakat okuduğum tercüme olsa bile, Büyük Kitab’ın hiçbir şey kaybetmediğini gösteriyor. Bu, doğruluğun ve güzelliğin herhangi bir dış tesirle bozulmayacağının en açık delili değilmi?”

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*