Yelkenli gemiler

Yelkenli gemiler

yenkenliler

yenkenliler

İnsanların yelkeni ne zaman ve nerede keşfettiği bilinmiyor. Ne var ki yelkenliyle denize açılmayı, doğal kaynaklan kullanıp yararlı bir hale sokmak yönünde atılmış ilk adımlardan biri sayabiliriz. İlk yelkenlilerin M.Ö. 3000 yıllarında Mısır’da yapıldığına ilişkin kanıtlar vardır. Eski Mısır yelkenlilerinde (5) bir tane kare biçimli yelken vardı. Bu yelken iki seren yardımıyla gerilir, tepesine bir cunda, altına da bir bumba yerleştirilirdi. Bu yelkenliler sadece rüzgarın estiği yönde seyredebiliyorlardı. Ne var ki Nil vadisinde rüzgar hemen hemen her zaman kuzeyden estiği için, Mısır tekneleri yelkenlerini sadece akıntıya karşı kullanırlardı. Akıntı yönünde seyrettiklerinde velken açmalarına gerek kalmazdı.

Rüzgara Ters Yönde Seyir

Herhangi bir gemiyi, doğrudan doğruya rüzgarın içine değil de, rüzgara karşı 90 dereceden az bir açıyla itebilecek yelkenler yapılabileceği gerçeğine insanlar oldukça geç akıl erdirmişlerdir. Üstelik, bu yelkenlerin aerodinamik özellikleri (1) henüz yeni anlaşılmıştır. İlk önemli gelişmelerden biri de gemi omurgası adı verilen ve baştan kıça kadar uzanan uzun yekpare bir tahtanın (döşeme tahtasının) kul-
lanılmasıydı. Teknecin gövdesi bu omurganın üzerine inşa ediliyordu.

Orta çağda kullanılan kaba-sorto donanımlı gemiler, rüzgara 90 dereceden daha yakın seyrede-miyorlardı. Günümüzde bile kaba-sortolu yelkenlilerin ulaşabildikleri en yakın açı 70 derecedir. Oysa «velena» donanımı (bu tür gemide yelkenin ucu bir direğe bağlıdır ve onun çevresinde döner.) Akdeniz’de yaygın olan latin yelkeninde, yada modern yatlarda kullanılan üç köşeli bermuda yelkeninde olduğu gibi tekneyi rüzgarla 45 derecelik bir açıda tutabilecek özelliğe sahiptir (4).

yenkenliler

yenkenliler

Velena donanım fikri büyük bir olasılıkla Hint Okyanusunda gelişti. Bu yelkenin ilk örnekleri. M S. III. yüzyılda Mısırlıların kullandığı kare yelkendi. Daha sonra Arapların Kızıl Deniz’de kullandıkları bir çeşit yelkenlide ve Cin teknelerinin hasır yelkenlerinde (asır-malı yelken) bu fikrin geliştirildiğini görüyoruz. (Arapların bu yelkenlisine Arapça «dov» adı verilir. Tek direkli, latin yelkenli bir gemidir. Pruvası ince uzun, çenesi derin ve kıç güvertesi yüksekcedir. Bu yelkenliler gerek Kızıl Deniz’de gerek Hint Okyanusu’nda yaygın olarak kullanılırlardı.) Bununla birlikte kare yelken, yelkenli ti-
caret gemileri ortadan kalkana kadar varlığını sürdürdü. Çünkü rüzgarları izleyerek yapılan uzun deniz yolculuklarında kabasortolu donanım, velena donanıma göre çok daha kullanışlı oluyordu.

Romalılar Mısırlıların yelken donanımı sistemini geliştirdiler. Şöyle ki: yelkenlerine bir artemon (açavele gönderil yelken) ve bir üçgen gabya yelkeni eklediler (6). Ancak önceleri Mısır yelkenlilerinde ve daha sonraki Viking yelkenlilerinde olduğu gibi kıçtan denize sallandırılan bir kürek, dümen görevi görüyordu. Oysa Çinliler, daha M.S. I. yüzyıldan beri mih-verli (dik) dümeni ve pusulayı kullanmaktaydılar. Mihverli dümen daha iyi dümen kullanılmasını (yani daha iyi rota tayin edilmesini) sağladığı gibi, dümen görevi gören küreğe kıyasla çok daha sağlamdı. Pusula ise kara parçası görülmeyen yerlerde bulutların yıldızları kapama korkusu olmadan, yön tayinini mümkün kılıyordu. Bu keşifler Avrupa’ya ancak XI. yüzyılın sonlarında ulaştılar ve bu kıtada denizciliğinin gelişmesinde çok önemli bir rol oynadılar.

Tekne ve Yelkenlerde Gelişmeler

Çok direkli teknel’er ilkin Çin’Rüzgar
1) Rüzgara karşı yelken

açmanın nedeni şudur: herhangi bir yelkeni etkiliyen rüzgar bir kaldırma gücü [L] ve bir çekme gücü [D] yaratır. Bunların eş değerleri itme gücü [F] ile rüzgar altına düşme gücü [S] dir.
2) «Poca etmek», rüzgara doğru seyreden karaka ve kalyon gibi kabasorto donanımlı gemilerin sık sık uyguladıkları bir manevra yöntemidir. Bu yöntemde. gemi poca alabanda edilerek kıçı rüzgara karsı getirilir.
3) «Orsa etmek» ise

gemiyi rüzgarın geldiği yöne, rüzgarın üstüne çevirmek demektir. Velena donanımlı gemiler, kabasortolu gemilere oranla bu işlemi çok daha kolaylıkla yapabilirler.
4) Velena donanımlı

gemiler rüzgar üstüne doğru zigzaglar çizerek orsa ettikleri zaman
kabasorto donanımlı yelkenlilere kıyasla rüzgara çok daha fazla yaklaşabilirler. Do-
layısıyla sözgelimi ikisinin de 50’şer mil aittiklerini varsayalım Bu durumda.
velena donanımlı yelkenli çok daha fazla yolalmış olur.
(açavele gönderli yelken) ve grandi yelkeninin üzerinde de bir gabya yelkeni vardı.
7) Gemi gövdelerinin

şekilleri 1400 ila 1600 yılları arasında önemli ölçüde değişti. 1400 yıllarında kullanılan nef [A] ileriye olduğu kadar geriye de ko-layıkla hareket edebilen bir tekneydi. Teknenin kıçı biraz daha «sivriltilmiş», baş ve kıç kısım-
larına birer «hisar» yerleştirilmişti. (Cinlilerin yelkenlilerm-den esinlenerek yapılan) çok direkli yelkenliler. karaka ile ortaya çıktı (B-1450 ve C-1465). Kıçı düz yada kıç yatırmalı gemiler. 1520’lerin bu büyük gemileriyle ortaya çıktı [D].
8) Kuzey Avrupa sularında seyreden tek- 8 nelerde omurganın özelliği klinker tipi [Al. Akdeniz gemilerinde ise karavela tipidir [B]. Klinker tipi omurgada omurgayı meydana getiren latalar (kaplama parçaları) birbirine bindirilmiştir.
5) M.Ö. 1300 yılına

ait Mısır teknelerinin kare yelkenleri vardı ve rota tayini dümen yerine kürekle yapılıyordu. Omurga ise saz teknelerden esinlenerek şekillendirilmişti.
6) M.S. II. yüzyıla

ait Roma hububat gemilerinde bir tirinket yelkeni, bir artemon

ie yapıldı ve bu fikir Batı’ya XIII. rüzyılda, Marco Polo zamanında ;eldi. Bu döneme kadar tek direk-

i, hem baş hem de kıc kısmıyla jidebilen patalyalar ve benzer tekleler Avrupa’da ve Akdeniz’de ticari amaçlarla yaygın olarak kul-anılıyordu. XV. yüzyılın sonlanla doğru üç direkli gemiler Avru-)a denizlerinde sık raslanır oldu-ar. Derin ve geniş omurgalı ka-•aka da (7) bunun gibi çok kulla-ıılan bir ticaret gemisiydi. Ger-;ekte Portekizliler tarafından kul-anılan ve bu dönemde ortava cı-an karavela ise daha basit yapılı, iaha hafif bir tekneydi. Karavela. atin yelkenleriyle (velena dona-ıımla) donatılmış olmasına rağmen <imi zaman pruva direğine kare /elken (kabasortolu donanım) do ;ekilebiliyordu.

XVI. yüzyılın ortalarında ya-ıılmaya başlanan kalyon (9) han-,al karaka ile ince yapılı Venedik cadırgaları karışımı bir gemivdi. <alyonun omurga lataları karaka->a oranla daha inceydi (7); kıç kıs-nı ise dört köşeydi (oysa karaka-ia baş ve kıçın her ikisi de dört cöşedir). Üstelik kalyonun bas [pruva) kasarası, pruvanın üstünle değil, bordalara doğru, vani geninin içine doğrudur. (Kasara, geninin baş ve kıç tarafından asıl
güverteden yüksek olan kısa güvertelere verilen addır.)

Karakadan kalyona geçiş, yelkenli gemilerde en son büyük teknolojik «sıçrama» oldu. XVI. yüzyıl kalyonu ile, sözgelimi Blackwall firkateyni gibi XIX. yüzyıl posta gemileri arasında İkincisinin çok daha üstün performansa sahip olması dışında pek bir fark yoktu.

XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren Batı’da yelkenli gemilerin donanımlarında çeşitli değişiklikler yapıldı ve yeni yeni tekne tipleri ortaya çıktı. Kimilerinde iki direk, kimilerinde altı, hatta Thomas W. Lavvson gibi tipik velena donanımlı uskunalarda olduğu gibi yedi direk vardı.

Yelkenli Gemilerin Sonuncusu

Büyük yelkenli gemilerin en süratlisi, en güzeli ve en kısa ömürlüsü kliper idi (11). Kliperler 1820 lerde Amerika’da geliştirildi, 1850 ve 1860’larda ününün doruğuna ulaştı ve yüzyılın sonunda kullanılmaz oldu. 1849 yılında Kaliforniya’da ve 1851 yılında Avusturalya’-da altına hücum dönemlerinde Çin cay ticareti ve 1870’lerden itibaren Avustralya’nın pamuk ve hububat nakliyatı sırasında hep kliperler kullanıldı.
ayrıca bak: 94 Ulaşım ve taşı- 98 Modern gemiler
macılık tarihi 158 Modern savas
156 Savaş gemileri: gemileri
denizcilik cağı 178 Limanlar ve doklar

Üc direkli tamamen

kare yelkenli (kaba-sorto) donanımlı gemilerin yelkenleri şunlardır: Pruva kontra yel-
keni [13] mizana gabya yelkeni [14], randa yelkeni [15], cunda yelkenleri [16], dış flok yelkeni [17], iç flok yelkeni [18], pruva isti-ralya yelkeni [19] ve istiralya yelkenleri [20],
keni [1J, pruva kontra yelkeni [2], kontra babafingo yelkeni [3], pruva gabya yelkeni [4], tirinket yelkeni [5], grandi kontra yelkeni [61, grandi kontra babafingo yel-
keni [7], grandi babafingo yelkeni [8], grandi gabya yelkeni [9], mayistra yelkeni [10], mizana kontra yelkeni [11], mizana kontra babafingo yelkeni [12], mizana babafingo yel-
Cephanelik Dümen mili
Kıc ve subay bölmesi
Büvük kabin
Yarım kapı
Vukorı güverte j Sintine pompası
Burun
Mürettebat bölmesi (I
(:ephoneci
Top güvertesi
Gemi mutfaöı
Kıç aalerıs
Yarım güverte
Zincir ve halat bölmesi
13) Barkentin, yani

pruvası kabasorto, diğerleri sübye olan üc direkten sadece birinde, pruva direğinde kabasorto dona mm kullanılır.
10) HollandalIların

East Indiaman adlı gemisi (1720) ana hat-tarıyla Golden Hind’in benzeri olmasına rağmen ondan daha büyüktü. East Indiaman’ da yeni olan, gabya yelkeninin acavele gönderil gabya yelkeni olması ve mizanaya da gabya yelkeni cekil-mesiydi.
14) İki direkli randalı

kabasorto gemilerden brikde (XVIII. ve XX. yüzyıllar), herikisi de kabasorto donanımlı pruva ve mizana direklerinde istiralya yelkeni vardır.
11) XIX. yüzyılın

ortalarının kliperlerı son derece kullanışlı yelkenlilerdi. Bu tür yelkenlilerin çok süratli oluşu. Avustralya, Cin, A.B.D. ve İngiltere’de sefere konmalarına yolaçtı. Ayrı ca bu gemiler sayesinde sözü gecen ülkeler arasınaaki ticaretin mâliyeti düştü.
15) Gulet yada brigantin pruvası kabasorto, grandisi randalı iki direkli bir yelkenlidir. Guletin mayistra yelkeni de kabasortodur.
Yelkenci

Köprü
12) XIX. yüzyılın

sonlarına doğru ise dört direkli barkolar çelik omurgalıydı ve bu gemilerde dünyanın dört bucağına ma mul maddeler, tahıl ve nitrat taşınırdı. Bunların kontra mizana direklerinin (yani en arkadaki direkler) üzerinde seren yoktu.
9) Drake’in Golden Hlnd adlı teknesi. Kraliçe I. Eiizabeth döneminin orta bovlu kalyonlarından biriydi. Güverte takriben 28 metre uzunluğundaydı ve donanım şu kısımlardan oluşmuştu: kare cıvadra yelkeni, pruva direği ile grandi direği üzerinde ikişer adet kare yelken ve mizana direği üzerinde bir latin yelkeni. Omurga ince yapılıydı; baş kısmına (kadırgalardaki baş mahmuzuna benzer) bir pruva cıvadrası yerleştirilmişti. Omurganın en belirgin unsuru baş kasarasıydı ve kıc kısmına, kıç yatırmasıyla galeri yapılmıştı. Rota tayini için lan-galı yeke kullanılıyordu. (Cark ancak XVIII. yüzyılda keşfedildi).
16) Gabya yelkenli us-

kuner (XVIII. ve XX. yüzyıllar) velena donanımlı bir teknedir. Pruva direğine bir yada birkaç istifalya yelkeni çekilir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*