YERGİ.
Zaman zaman insanlarda ya da to lumlarda bazı çarpık, gülünç dürumlarlâ karşılaşırız. İşte yazarların ve şairlerin bu durumları alaycı bir dille anlatan, yeren yapıtlarına i yergi ya da hiciv adı verilmektedir.’ Yergi’ amacıyla daha çok şiirden yararlanılmıştır. Bugünkü edebiyatımızda yergi adıyla anılan . , bu tür, halk şiirimizde taşlama, divan şiirimiz-j de ise hiciv, hicviye olarak adlandırılırdı.
I Yergi bir tepkidir, ama oldukça inceltilmiş, sanatlı bir biçimde, sözle yapılan eleştiridir. Yergide zaman zaman inceliğin yerini sövgünün, kaba dil kullanımının aldığı da görülür. Ama bu tür yergiler, genellikle sanat amacıyla yazılan yergilerin dışında tutulmaktadır. , Yergiyi uzmanlar çeşitli açılardan sınıflandırmış, yazı türlerine göre şiir türünde yergi, düzyazı türünde yergi, içeriğine göre ise kişisel yergi, ahlaksal yergi; siyasal yergi gibi türlere ayırmışlardır. Yerginin amacı, türü ne olursa olsun, içeriğiyle ilgili olarak toplumun dikkatini çekmek, bu konuda ortak bir tavır alınmasını sağlamak, sakıncah olabilecek yönleri nükte ile hoşa gidecek duruma getirerek belirli bir sanat yaratmaktır. Yergiler çoğunlukla gülmece dergilerinde yayımlanmaktadır. Şiir türü yergilerin yanı sıra düzyazı türündeki yergiler de toplumun bireylerince yakından, ilgiyle izlenmektedir. Yerginin, özellikle siyasal yerginin yerilenlerce pek olumlu karşılandığı söylenemez. Siyasal liderler eylemlerinin yergilere konu olmasına hemen her zaman tepki göstermiş, bu tür yayınları engellemeye çahşmışlardır. O kadar ki, uyarılar sonucunda bazı yazarlar bir daha yergi yazmayacağına, söyletneyeceğine söz vermiştir {bak. EŞREF; Nefİ; Neyzen Tevfİk)v Türk edebiyatında özellikle şiir biçimindeki yergiler yaygındır. Divan edebiyatrdönemin-de yergi çoğunlukla bayağılaştırılmış biçimiyle karşımıza çıkar; Yerilen kişi için ağza alınmayacak ölçüde küfürler, açık saçık sözler kullanıldığı görülür’.’Bu durum da düşmanlıklara yol açıp sürgün ve ölümlerle sonuçlanmıştır. Sözgelimi,yergi türünün en önde gelen adlarından Nef’i, devrinin önde gelen kişileri-I ni en ağır biçimde eleştirmiş, yermiş; bir daha
yergi yazmayacağına dair IV. Murad’a söz verdiği halde sözünde durmamış; Vezir Bayram Paşa’yı yerdiği için, onun ısrarıyla öldürülmüştür. Şeyhi’nin (Harname) ve Fuzuli’nin {Şikâyetname, düzyazı ) ince takılmalar ve alaylarla süslenmiş, sanath yergileri vardır.
Tanzimat’tan sonra çıkmaya başlayan dergiler arasında gülmece dergilerine rastlanırJ İlk gülmece dergisi Diyojen (1869) ile yeni bir yergi türü doğmuş, ama yönetim bu yerginin önüne geçebilmek için sansür adını verdiğimiz yasaklayıcı, engelleyici ve kısıtlayıcı kurumu sonuna kadar işletmiştir. Tanzimat döneminde Ziya Paşa, özellikle Sadrazam Âli Paşa’yı yermek için yazdığı Zafername ile yeni yergi türünün ilk örneklerini verir. Hemen bütün ‘şiirleri yergi türünde olan Eşref (1847-1912) ülke ve toplum çıkarlarına zarar veren hemen herkesi yermekten kaçınmamıştır. Onun yergilerinde yer yer edepsiz sözlere, küfürlere de rastlanır. Bazı yergileri fıkra değeri kazanan Neyzen Tevfik (1879-1953) yergiyi aşırı boyutlara götürenlerdendir. Cumhuriyet döhe-minde pek çok öykü, roman yazarı ile şair yergi türünde örnekler vermişlerdir; Nâzım Hikmet, Refik Halit Karay, Orhan Seşyfi Orhon, Aziz Nesin, Ümit Yaşar Oğuzcan, Necati Cumalı, Salah Birsel’in bazı yazılan, kitapları bu türdedir.
Halk edebiyatında da taşlama adıyla zengin bir yergi dağarcığı oluşmuştur. Özellikle Ale-vi-Bektaşi ozanların şathiyelerinde hocaların din anlayışları alaya ahnır. Halk edebiyatında da Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Dertli, Seyrani, Ruhsati ve son dönemlerde Âşık Ali İzzet, Âşık İhsani taşlama türünün başarılı örneklerini vermişlerdir.