Genel

Yeşili Korumak

Yeşili Korumak

Yeşili, doğayı korumak insanoğlunun görevi. “Korumak” derken, var olanı muhafaza etmeyi ve gelişen teknolojiyi doğaya en az düzeyde zararlı artık madde bırakacak bir yönde kullanmayı kastediyoruz.

Kurulan termik santraller, fabrikalar, yeni enerji kaynakları, kesilen ağaçlar, dikilen binalar ve doğaya, insan hayatına vurulan yeni bir darbe…Keşke diyoruz, keşke savaşlar olmasaydı, atom bombası hiç kullanıl-masaydı! Keşke canlıların yaşama hakları sorumsuzca ellerinden alınmasay-dı…Keşke insan elindeki korumayı bilip kendi varlığını tehdit edici girişimlerden kaçınsaydı…Keşke ve keşke…

Birçok kaynaktan okumuşsunuzdur veya duymuşsunuzdur, dünyamızdaki doğal dengenin nasıl günden güne bozulduğunu…Son olarak da siyanür gibi tehlikeli bir kimyasalla altın elde etmek için uğraşan bir Amerikan firmasını… Evet, aslında insan gerçekten de kendi varlığı için bir tehlike. Çünkü, bencil ve sorumsuz: çünkü, duyarsız; çlinkii tutarsız.

Bu yazıda, özellikle termik santrallerin bacalarından atmosfere bırakılan çeşitli zehirli gazların (karbon
monoksit, kükürt dioksit, azot oksitleri, hidrojen florit ve ayrıca partikül maddelerin) bitkiler üzerindeki etkilerini göreceğiz.

1994 yılında Yaşar Nuhoğlu, Erdal Selmi ve Burhan Aytuğ isimli üç araştırmacı tarafından Yatağan Termik Santrali’nin oluşturduğu hava kirliliğinin bitkiler üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu çalışmaya göre, sadece termik santraller değil, bakır fabrikaları. demir çelik endüstrileri gibi diğer sanayi kuruluşlarının da katkısıyla oluşan kirli hava bulutlarının özellikle kızılçam ormanlarında, ağaçların gövdedeki yıllık halka genişliği 8 kat, yıllık hacim artımını da 16 kattan fazla düşürdüğü belirlenmiştir.
Bilindiği gibi, fosil yakıtların enerji kaynağı olarak kullanılması sonucu ortaya çıkan karbon monoksit, hidrojen florit, kükürt dioksit ve çeşitli azot oksitleri, bu kirli dumanı oluşturuyor. Biz insanlar için ne denli tehlike teşkil ettiklerine hiç şüphe yok. Ancak, bitkilere, doğamıza, dünyamıza ne oluyor acaba? Atmosfere yayılan bu kirli sis bulutu yağmur bulutlarının o bölgeye yaklaşmasını önlüyor. havayı kirleterek caah ‘ ”’ nn yasanım tehdiı ei:yr:r. B *v_ ise bırçi.-k \«”»ı;den. \ V \e birtakım üzıksel cafc-dan payını alıyor. “‘.■’berti-

ğimiz çalışma bu tür zararlıların özellikle kızılçamlarm yıllık halkalarında
meydana i .

almıştır.

Yıllık halkalar. v;[ –

nin gövdesinin çapır.dak. ¿¿r. – r~ ~-yi gösterir ve bu halkalar c sonra gövdedeki yerinde sabi: kalır. Bu halkalardaki ilkbahar \ e odunu diye tanımlanan kısımlar r::-birlerinden hem morfolojik hem de anatomik olarak çeşitli farklılıklar gösterirler. Birtakım yapısal farklılıklardan dolayı odunsu gövde çapında oluşan renk farklılıkları bu yıllık halkaların daha kolay sayılmasını sağlar.

Gövdeden alınan bir enine kesit incelendiğinde en son yıla ait halka dış dairede ve bu sıralamada merkeze doğru gidildikçe önceki yıllara ait halkalara ulaşılabilir. Bu özellik kullanılarak bitki gövdesindeki toplam halka sayısından bitkinin yaşı hesaplanabilir. Ayrıca çap genişlikleri de orantılanarak farklı yıllardaki ölçümler arasındaki ilişkiler belirlenebilir.

Görüliiyorki havayı kirleten bu gazlar bitkiler için önemli bir tehlike. Yapılan araştırmalar, bu ortamda yaşama savaşı veren kızılçamlarm yıllık halka genişliğinde ve klorofil miktarında azalmalar ve özellikle yapraklarda birtakım anatomik ve morfolojik bozukluklar oluştuğunu göstermektedir. Bunun yanında havadan stomalar yoluyla bitkiye geçerek yapraktaki dokularda biriken bu zararlı gazların yaprağın yapısında meydana getirdiği değişikliklerden dolayı iğne yaprakların zamanından önce döküldüğü gözlemlenmiştir. Ayrıca gözlem alanı içindeki kızılçamlarda reçine kanallarının genişlediği ve klorrpksda-nn da bu durumdan etkilenerek
cani: varnkiar: ayrıca besin kaynaklarımız. yakıtımız, kağıdımız, kalemimiz,..

İnsan, her ne kadar da diğerlerinden öz düşünme kabiliyeti ile ayrılsa da, gelişmelere zaman zaman ayak uyduramavarak ve pek tabii ki sınırsız arzularının sorumsuzca esiri olarak bu doğal dengeyi tehdit edici girişimlerden çekinmemektedir. Fakat, bilivor-ki bunun faturasını yine insanlık ödeyecek. Öyleyse artık geç kalmadan doğalı, doğal olan her şeyi, doğayı koruyalım. İnsan hayatı değerlidir; ancak insan bunun kıymetini bilirse…

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir