wiki

YILDIZ SARAYI,

İstanbul’da Beşiktaş ile Ortaköy
arasındaki sırtta bulunan birçok saraydan en meşhuru.
Beşyüzbin metrekarelik alanı kaplıyan bu sahaya ilk
saray Sultan Üçüncü Selim zamanında, annesi Mihrimah
Valide Sultan tarafından inşa ettirildi. Boğaziçi’ne
ve Marmara’ya hâkim bir saha olması, yeni sarayların,
köşklerin yapılmasına sebep olmuştur.
Günümüzde Yıldız Sarayı olarak bilinen binayı ilk
olarak Sultan İkinci Mahmud Han (1808-1839) inşa
ettirdi. Özellikle yaz aylarında bu saraya gelen padişah
yeni kurulan Asâkir-i Mansure-i Muhammediye ordusunun
burada yaptığı talimleri seyrederdi. Sultan
Abdülmecid Hân (1839-1861), babasının yaptırdığı1500 m2 lik bir alanı kaplayan, İstanbul’daki sarayların
en meşhuru olarak bilinen, Asıl saray, iç
bahçe ve dış bahçe gibi kısımlardan meydana gelen
Yıldız Sarayı nı 1808-1839 yılları arasında Sultan
İkinci Mahmud Han inşa ettirmiştir (Üstte). Akan
suların çıkardığı gürültüler ile içeride konuşulan
devlet sırlarının dışarıdan duyulmamasını sağlayan
mermer fıskiyeler (yanda)sarayı tamir ettirdi. Annesi, Bezm-i âlem Valide Sultân’
da 1842 senesinde (Dilküşâ Kasn)m yaptırttı. Böylece
bu civarda bulunan saray sayısı artmaya başladı.
Sultan Abdülaziz Hân (1861-1876) ise çevreyi değişik
bir yönden ele alarak, arazinin tabiî haliyle muhafaza
edilmesi için çalışmalar yaptırdı. Sarayın
bahçıvanları Ortaköy’den Beşiktaş’a kadar olan arazinin
tabiî durumunu koruyarak muhafazasını sağlamaya
çalıştılar. Sultan Abdülaziz Hân, Yıldız Sarayı’nı
devamlı merkez olarak kullanan ilk padişahtır. Bu padişah
devrinde Malta, Çadır, Çift köşkleri ile Yıldız’ı
Çırağan Sarayına bağlıyan köprü inşa ettirildi.
Yıldız Sarayı ve çevresine en çok ehemmiyeti Sultan
İkinci Abdülhamid Hân (1876-1909) gösterdi. En son
halini adı geçen padişah devrinde alan Yıldız, büyük bir
site haline getirildi. Etrafı duvarla çevrilen arazi içine
mesken olarak kullanılan binalardan başka, müze,
kitaplık, eczahane, hayvanat bahçesi, mescid, hamam,
tamirhane, marangozhane, bıçkıhane, kilithane, demirhane,
ayar atölyesi ve çini atölyesi inşa edildi ve hizmete
girdi. Sarayın en hareketli günlerinde onikibin kişinin
barındığı bildirilmektedir. Çünkü bu devrede Bab-ı âli
Yıldız’a taşınmış, hükümet kelimesi ile Yıldız aynı mefhumu
ifade etmiştir.
Yıldız Sarayı sitesi başlıca üç bölüm halinde görü­
lür. 1. Asıl Saray, 2. İç Bahçe, 3. Diş Bahçe. Zamanımızdaki
kısmı dış bahçe veya şimdi Yıldız Parkı denilen
kısımdır. Burada da sadece üç köşk kalmıştır. Asıl
Saray ve İç Bahçe denilen kısımlar ise ziyarete kapalıdır.
Asıl Saray kısmı kısa bir süre önce buradan taşınan
Harp Akademileri’nin bulunduğu kısımdır. Burada iç
jçe kapılardan saray kompleksinin binalanna geçilir. Bu
kısımdaki en büyük bina Büyük Mabeyn’dir. Sultan
Abdülaziz Hân’ın emriyle dinlenme köşkü olarak inşa
edilmiştir. Büyük tarihi olaylara sahne olan Büyük
Mabeyn’de elçilerin yanısırâ Avusturya-Macaristan
veliahtı Arşidük Rudolf, Almanya İmparatoru Wilhelm
ağırlanmıştır. ,
Yıldız’da ikinci büyük bina Çit Kasrı’dır. Harp
Akademilerince kütüphane olarak kullanıldı. Sultan
Abdülaziz Hân zamanında yaptırılan bu bina, Büyük
Mabeyn dışında elçilerin kabul edildiği yerdir. Küçük
Mabeyn ise, Sultan İkinci Abdülhamid Hân tarafından
dinlenme ve çalışma dairesi olarak inşa ettirildi. İki katlı
ve kâgir olan bina, Sultan Vahideddin Hân’a kadar aynı
maksatla kullanıldı. Devlet adamlarını kabul için kullanılan
binanın en mühim hususiyeti, Sultan
Abdülhamid’in halledildiğine dair kararın burada tebliğ
edilmesidir.
1909’da Harekât Ordusu’nun İstanbul’a Bulgar
çeteleri ile birlikte gelmesinde yağma edildi. Bu esnada
pekçok tarihi eser çalındı. Saltanat arabası dahil, çok
kıymetli pek çok eşya parçalanıp taksim edildi.
Asıl saray kısmında yukanda sayılan binalardan
başka, müze, kütüphane, silâhhane ve kaskat köşkü
gibi yapılar da mevcuttur.
İç bahçe ise tabiî güzelliklerin hâkim olduğu bir
korudur. Her çeşit ağacın ve renk renk çiçeklerin bulunduğu
bahçedeki havuz buraya ayrı bir güzellik vermektedir.
İç bahçede bulunan Cihannüma Köşkü, üç katlı
olup, bütün Marmara’ya ve Boğaziçi’ne hakim bir
görüş açısı vardır.
Dış bahçe bugün Yıldız Parkı olarak isimlendirilen
arazidir. Eski ihtişamını kaybetmekle beraber günü­
müzde dinlenmek için gidilen mesire yerlerinin başında
gelir. Osmanlı Devleti zamanında sarayda yaşayan
hanımların dinlenmek, gezmek için kullandıkları bu
koruda birçok köşk bulunmaktaydı. En önemlileri şun*
lardır: Bahçıvanbaşı Köşkü, Talimhane Köşkü, Acem
Köşkü ki bunlar yıkılmıştır. Bugün ayakta olanlar ise Çadır, Malta ve Şale köşkleridir.Yıldız Parkı’nda köşklerden başka, Çini atölyesi,
marangozhane, tamirhane, bıçkıhane, dökümhane,
ayar atölyeleri gibi binalar da mevcuttur. Bunlardan
sadece çini atölyesi ayakta kalabilmiştir. 1896’da kurulan
Yıldız Çini Fabrikası memleketimizde kurulan ilk
fabrikasyon porselen imalâthanesidir. İmâl ettiği kıymetli
porselenlerle dünyaca meşhur bu fabrika, Birinci
Dünya Savaşı sırasında kapatılmış ve 1962 senesinde
Sümerbank tarafından yeniden işletmeye açılmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir