Yol Gösterici
Bilim ve Teknik Dergisi’nin her sayısında; “Dünya’da her şey için, medeniyet için hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak, gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır” diyen M. Kemal Atatürk’ün bu sözünde Özellikle “Hayat için ilim” vurgulanmaktadır.
Hayat için ilim gerçeği aynı zamanda “insanlık için ilim” gerçeğini de ortaya çıkarmaktadır. Hayat için ilimde yapılması gereken en önemli şey, insan sağlığına yapılacak hizmetlerdir. Günümüzde insan sağlığı için yapılan alternatifler gerçekten iyi hizmetlerdir; fakat yine yetersiz kalmaktadır. Tıbbi müdahaleler ilimin ileri düzeye gelmesiyle çeşitli a^a^saüarr kaydetmiştir. İlimin, tıp clJükça ilerlemesi ağır külfetler sermekledir. Bu yüzden in-~ziiı cüanaksszkkları -.T-‘ir’r. isLeri: r— veıerü iere-
2- TC. BikınîıS: tara-
rrian ¿a .-r-iylirnuktadır. Oysa si-sara ili 11 üretilmekte ve zararlan sürmektedir. Sonuçça insanların en körü hastalıklara yakalanmasına ve ölüme yol açmaktadır. Ben 24 yaşındayım ve sigara içmiyorum. Yaşıtlarımın çoğu ise kendilerine acımadan içiyorlar. Ama ben onlara acıyorum. Kendilerine sorduğumda, alışkanlıklarının olduğu, stresi attıklarını, sigara içtiklerinde sinirlerinin boşaldığını söylüyorlar. Bunun avutucu olduğuna ben inanıyorum. Benim sigara içme eğilimim yok, fakat zaman zaman diyorum yahu şu sigara hoş koku veren dumana sahip olsa belki ben de içerim. Yani bunu söylerken de tabi zarar veren duman değil, yarar veren duman olması gerekir diye düşünüyorum. Ve sonuçta şu sonuçlan çıkardım:
-Sigara bilindiği gibi bir bitki olan tütünden yapılmaktadır.
-Tütün bitki olduğu için yetişme aşamasında yeşil daha sonra sararan (yani kurutulduğunda) ve kahverengine dönüşen bir bitkidir.
-Tütün kuruyup bu hali aldıktan sonra, bir sanayi işleminden geçirilerek sigaraya dönüştürülmektedir.
-Bilmin gerçekleri, tütünün yani sigaranın zararlarını, kesin bir biçim-
de vurguladığına göre; tütün bitkisi haricinde yeşil olan ve sonradan kuruyunca değişik renk alan bitki ve ağaç türleri de yok değildir. Örneğin “portakal ağacının yaprağı” “yeni-dünya ağacının yaprağı ve hatta ye-nidünya ağacının yaprağının, çiçeği, kayısı, erik, incir, kiraz, çilek vs gibi bitkilerin yaprakları.
-İşte insanların günlük hayatta meyvelerini yediği bu bitki türlerinin aynen tütünle oluşturulan sigara gibi, hem de sağlığa zararının olmayacağı düşünülerek sigara haline getirilerek insanlara sunulabilir diye düşünüyorum.
-Belki de çeşitli meyve ve sebzelerin yapraklarının sigara haline dönüştürmesi saçma sapan bir fikir olabilir. Ama yine bilimin bu konu hakkında yapacağı bir şeyler olabilir.
-TÜBİTAK’ın ve Bilim ve Teknik Dergisi’nin bu konu hakkında gerekli değerlendirmeleri yapacağına inanıyorum.
Muzaffer Devaoğlu
Toplum ve Fizik
jlin bir yazı yazmak istemiyorum. Anlaşılmayacağımı, yadırganacağımı düşünüyorum.
İnsanlığın gerçeğe bilgi yoluyla ulaşmasını başlatan süreç tüm bilimler gibi fizikte de büyük bir gelişme başlatmıştır. Bu gelişmeye borçlu olduğumuz şeyler fiziğin kuramsal kısmı kadar geniş bir düzlem üzerindedir. Dünyayı, Evreni betimleyebilmek fizik biliminin önderliğinde mümkün olduğuna göre, yaşamın fizikle özdeş olduğu da düşünülebilir.
Fiziğin tüm bu olumlu yönlerine karşın toplumca hor görülmesi, fizikten kaçınılması bu bilimi insanlığın, yaşamın dışında bir olgu haline getirmiştir. Toplum tüm nitelikleriyle fizik bilimini yadsımış, yerine kendi imgeleminde yarattığı fizik kurallarına tamamen aykırı bir kavramlar bütünü oluşturmuştur. Oysa toplum yüzyılları aydınlatarak çağımıza ulaşan bu bilimi gerçek anlamda tanıyıp, yaşamı fizik mantığınca yorumlasaydı birtakım yanlış yaşamsal görüşler yerine, hiçbir yanılgının karanlığında olmaksızın karşısında ancak fizik kanunlarıyla açıklanması mümkün olan yaşamı bulacaktı. İşte o zaman toplum, Newton, Planck, Archimedes ve daha nicelerinin ışığında bilgi yüklü bir varlık olup, yaşamı fizik ve diğer bilimler doğrultusunda yorumlama eğiliminde olan gerçek bir “beyinler
bütünü” haline gelecektir. Toplumu toplum yapan zaten bilim yönünde etki gösteren beyin gücüdür.
Fizik, kuramlarıyla evreni aydınlatmış, düşünce boyutunda da kendine has etkinliklerle dolu bir yaşam kurmuştur. Tüm bunlara ek olarak fizik biliminin geleceği de son derece parlaktır. Kısa bir süre sonra toplum, fiziğin toplumdışı bir şey olmayıp, bilakis toplumun, insanın varlığından kaynağını alan ve insanın evreni, karanlık olarak yalnızca düşleyebildiği bu karmaşık bütünü artık aklının esiri haline getirme isteğiyle ilintili bir bilim olduğunu anlayacaktır.
İnsanlık, fiziğin kazandırdığı deneysel ve teorik beceriyle ummaktan, düşlemekten vazgeçip, yaşamın ne olduğunu anlama eğilimindedir. Evrende bu ve bunun gibi yüzlerce açıklama bizi bir sonuçla karşı karşıya bırakır ki bu da şudur: Evrende fiziğin sonsuz çabası ve kuramsallığıyla açık-lanamayacak hiçbir durum, olgu ya da kavramlar bütünü bulur.nuss olası de-SİIldlılL
‘“Bir :ç:a. njüen ca\:ijra dö-
seb:.r*.ek. raar-ia ¿arr.5P.da evrenin «:*.ıkly: ve kimyasal bile-
>r-.. tS.it.z3. çekerlerdeydi diyebil-*re£ ke–:: ver^ciır.’* d-\or S. \Yein-r-erı, 1 mrr. r ^ ~ \ s m »■ süre ‘_-r.ra fizikiler 3|,v da \ aşar.
a— Rtz*
Meteoroloji ve Spor
Türk futbonunun megastraydı. İnsanlar onu daha çok “Şeytan” diye çağırmayı yeğlerdi. Kısacık futbol yaşamı unutulmaz başarılar ve bir o kadar da acılarla doluydu. Zaten bu acılar O’nu futbola veda etmeye zorlamıştı. Fakat, ne o yeşil sahalara doymuştu ne de yeşil sahalar ona. Böylesine büyük bir futbolcunun jübilesi de büyük olmalıydı ve olacaktı da. Bir kasım akşamı yapılacaktı jübilesi… Tüm hazırlıklar tamamlanmış, artık maç saati bekleniyordu. Fakat, gelin görünki kötü hava koşulları onun futboldan kopmasına müsaade etmemişti. İlk jübile girişimden hüsranla çıkan “Şeytan”, ikinci ve son kez futbola veda etmek için tarih olarak ocak ayını seçmişti. Ne var ki talihsizlik onun yakasını bu ikinci maçta da bırakmıyordu. Türk futboluna mal olmuş bu büyük futbolcunun jübilesi bomboş türi-binlere oynanıyordu. Sebep ise malum: “Kötü Hava Koşullan”.
Rıdvan Dilmen’in bu trajikomik veda seromonisini hepimiz biliyoruz. Daha doğrusu uygun olmayan
hava şartları yüzünden iptal edilen onlarca müsabaka biliyoruz. Pek çoğunuzun da takdir edcceği gibi Rıdvan Dilmen, jübile maçından bir hafta önce meteoroloji teşkilatıyla ileşitim kurmuş olsa, böyle aksiliklerle karşılaşmayacaktı. Dilerim bu olay spor camiasına, meteorolojiden haberdar olmanın ne derece önemli olduğunu anlatmak açısından bir ders olmuştur.
Şu bir gerçek ki; meteoroloji kadar kapsamlı ve geniş bir bilgi alanı olan ikinci bir bilim dalı daha gösteremezsiniz. Bu Meteoroloji Meslek Lisesinde okuyan her öğrencinin katılacağı bir görüştür. Çünkü insanları ve doğayı ilgilendiren her bilim aslında meteoroloji zincirinin bir halkasıdır. O halde fizik bir halkadır, biyoloji bir halkadır, matematik bir halkadır… İşte bu halkalar muazzam bir meteoroloji zincirinin oluşturur. Bu nedenle meteorolojinin mucidi yoktur. Ama, özverili, başarılı araştırmacıları vardır. Nitekim yer çekimini bulan Newton, barometreyi bulan ToriçeJli bu büyük bilimin araştırmacılarından sadece birkaçıdır. Bu yüzden meteorolojinin zirai, hidro, aeoro ve denizcilik gibi birçok dalı vardır. Eminim önümüzdeki asırda “Uzay Meteorolojisi” ya da “Mars’ta Meteoroloji” adlı yeni bir bilim kolu daha olacaktır. Meteoroloji zaman ilerledikçe önemini ve güncelliğini pekiştirecektir.
İşte böylesine komple bir bilimin çok büyük kitleleri peşinden sürükleyen sporla ilişkisinin olmaması düşünülemez. Meteorolojik koşullar sadece futbolu değil, tenis, yelken, atletizm, golf, kayak, gibi tüm açık hava sporlarını ilgilendirmektedir.
Meteoloji ve spor denilince sadece kötü hava şartlan nedeniyle iptal edilen karşılamalar düşünülmemelidir. Birçok konuda meteoroloji spora yardımcı olur; örneğin, yelken sporunun yapılabilmesi çin rüzgâr ve deniz bilgilerinin mutlak surette temin edilmesi gerekir. Açık tenis turnuvalarının problemsiz bir şekilde devamı, öncelikle meteorolojik koşulların uygunluğuna bağladır. Bir dağcı ya da paraşütçünün yükseklerdeki basınç, sıcaklık ve rüzgâr durumunu mutlaka bilmesi gerikir. Bu Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Ayrıca şu hususu da dikkat etmek gerekir ki; meteoroloji ve spor ilişkisinin insanlar tarafından takdiri ve idrakinde spor camiasına da büyük iş düşmektedir. Zira, meteoroloji, gerekli bilgileri ve tahminleri sağlıklı bir biçimde yaparak üzerine düşen vazifeyi yerine getirmektedir. Bundan sonraki ise sporu meslek edinenler, yöneticilere ve spor sp