Yunus Emre

Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak “bilinmiyor. XIII. yüzyılın ikinci yi siyle XIV. yüzyılın ilk yarısı arasındaki süre içinde yaşamıştır. Horasan’dan 9 iniş, Anadolu’ya yerleşmiş bir Türk ailesinin çocuğudur.

Yunus Emre

Yunus Emre

Anadolu’nun birçok yerlerinde mezarı bulunan Yunus Emre’nin nerede i ğup büyüdüğü; nerede ve nasıl eğitim gördüğü kesinlikle bilinemiyor. Eskişeh in Sarıköy’ünde ya da Konya Karaman’mda doğduğuna ilişkin belgeler varc Daha birçok yerler. Yunus Emre’ye sahip çıkmıştır. Belgelerden birine göre, I raman’da bir kirişhane sahibidir. Kendisine bu bakımdan Kirişçi Baba denmi tedir. Karaman sarayında da itibar gören, sözü geçen bir kişidir.

Manzumeleri, bütün Türk ülkelerinde coşkuyla okunan, sevilen, kişiliğine s; gı duyulan Yunus Emre, yüzyılların az yetiştirdiği Türk büyüklerindendir.

Bugün elde bulunan belgelere karşın Yunus Emre’nin yaşayışını kesin o rak bilemiyoruz. Halk arasında yaygın olan ve kimileri yazıya geçen birçok sc lentiler var. Bunlara göre: Bir yıl çok kıtlık olur. Kerametiyle ambarlan buğda la dolduran Hacı Bektaş Veli’ye Yunus Emre de baş vururi Eli boş gitmemi; için dağdan aluç toplayıp götürür, buğday ister. Hacı Bektaş, Yunus’un kalbi okur; bu temiz yürekli kişiyi tekkesine almak ister. Ona, «Buğday mı, yoksa n sip mi istersin?» der. Yunus, bunu anlayamaz; nasibi ne yapsın, buğday ister. D nerken, yolda aklı başma gelir. Geri döner. Buğdayı verip nasip almak iste Hacı Bektaş: «O nasibin anahtan Tapduk Emre’ye gitti; var ona git» der. Yun* Emre, böylece Tapduk Baba’ya gider, onun müridi olur. Şeyhine kırk yıl dağda odun taşır. Bunlann dümdüz olduğuna dikkat eden şeyhi, bir gün Yunus’a bı nun nedenini sorunca Yunus: «Senin kapından odunun bile eğrisi girmez» de

Başka bir söylentiye göre, bir gün Mevlâna Celâleddin Rûmî’nin meclisin<| bulunan Yunus Emre’ye Mevlâna, ünlü yapıtı «Mesnevi» üzerine ne düşündüğünj sorar. Yunus da, «Güzel, ama uzun yazmışsın. Ben olaydım,

Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm

derdim.» demiştir.

Yumıs Emre, manzumelerini, çağmm Anadolu Türkçesiyle yazmıştır. Bu dİ de Islâm dininin ve tasavvufun getirdiği yabancı sözcükler ve tamlamalar vardı Bu, onun dilinde önemli bir yer tutmaz. Divanı, yalnız sanat ve estetik bakimi] dan değil; Türk dilinin güzelliği, zenginliği, anlatım gücü bakımından da ölme yapıtlar arasındadır, «Hece» ölçüsü yatımda «aruz»u da kullanmıştır. Ulusal biçimleriyle yazdığı gibi, gazel ve mesnevî

I Yunus Emre, halk içinden gelen, halk içinde, yaşayan; onun duygu ve düşün-Itlerini, inanışlarını dizelerinde dile getiren, çok okunup sevilen bir sanatçı ve lüşünürdür. Tann sevgisi, yaşam, ölüm ve dünya sorunları, manzumelerinin ana ■onusudur. Din bağnazlığının ötesinde, bütün dünyayı kuşatan bir insan sevgisi-ie ulaşabilmiş olmasındaki yücelik, Yunus Emre’yi, yüzyılların ötesinden çağınıza ulaştıran büyük etkenlerden biridir. Şiirlerini, özentiye, yapmacığa kapılmaları, içten gelen, inanç dolu bir coşkunlukla yazmıştır.

[ YAPITLARI:

[ Divan; asıl ününü sağlayan yapıtı budur.

I Rlsaletü’n-Nushiyye: (Öğüt kitabı). Bu yapıtı, din, tasavvuf, ahlâk, değişik iniltin huylan üzerine didaktik türde yazılmıştır. Yazı

lış yılı 1300’dür. Baş tarafındaki küçük ve manzum bir giriş ve kısa bir düzyazıdan sonra, kitap, yine manınım olarak sürdürülür. Aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Bunun (6 – 5:11) li hece ölçütüne de uyduğu ileri sürülmektedir.

(Daha geniş bilgi için şu kitaplan okumalısınız: Abdülbaki Gölpmarlı, Yunus Emre Divanı (3 cilt) 1948. Abdülbaki Gölpmarlı, Yunus Emre ve Tasavvuf, 1961. Cahit Öztelli, Yunys Emre, Bütün Şiirleri, 1971).

yunus emre ile ilgili aramalar

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*