HOCA DEHHANÎ ( ?- ? )
XIII. yüzyıl Divan şairlerindendir. III. Alâaddin Keykubad’uı sarayında bulunmuştur.Bu hükümdara sunduğu kasidesinden anlaşıldığına göre, Horasan Türk-*1cnndendir, Anadolu’ya gelmiş, Konya’da Selçuklu sarayına konuk_oImus, bir sü-ıv kalmış, hükümdardan izin isteyerek yurduna dönmek istemiştir.
Yüz urup tapuna geldi icazet ver ana Şâhâ Ki yine devletünde ben görem milk-i Horasan’ı
(Ey Şahım, —Dehhanî—, kapına yüz sürdü, katma geldi, izin ver ki, senin dtvletinde ben, yine Horasan ülkesini göreyim.)
Der.
Dehhanî, din dışı Divan şiirinin Hir ustası olarak yörünüyor: fakat manzume-ImnToIgUn yazdığına gore7c> çağda bu yolda yazan tek şair olmasa gerek. Fars edebiyatım, onun dayandığı estetiği, tekniği iyi bildiği anlaşılıyor. Kendinden sonraki, şairleri az çok etkilemiştir.
Selçuk hüküm darının dileğine uyarak bir «Selçuklu Şehnamesi» yazdığı biliniyor.
«HAR-NÂME»den :
Bir eşek var idi zaif ü nizar Yük elinden kati şikeste vü zâr Gâh odunda vü gâh suda idi Dün ü gün kahr ile kışuda idi Ol kadar çeker idi yükler ağır Ki teninde tü komamıştı yağır Nice tü kalmamıştı et ü deri Yükler altında kama döndü deri
Dudağı sarkmış ü düşmüş enek Yorulur arkasına konsa sinek
Bir gün ıssı eder himâyet ana Yâni kim gösterir inâyet ana Aldı palanını vü saldı ota Otlayarak biraz yürüdü öte Gördü otlukta yürür öküzler Odlu gözleri gerlü gögüzler Semirüp öyle yerler otlağı Ki kılın çekicek damar yağı Boynuzu bâzısmın ay gibi Kiminin halka halka yay gibi
Hâr-ı miskin eder iken seyran Kaldı görüp sığırları hayran
«HAR-NÂME»den :
Bir eşek var idi zaif ü nizar Yük elinden kati şikeste vü zâr Gâh odunda vü gâh suda idi Dün ü gün kahr ile kışuda idi Ol kadar çeker idi yükler ağır Ki teninde tü komamıştı yağır Nice tü kalmamıştı et ü deri Yükler altında kama döndü deri
Dudağı sarkmış ü düşmüş enek Yorulur arkasına konsa sinek
Bir gün ıssı eder himâyet ana Yâni kim gösterir inâyet ana Aldı palanını vü saldı ota Otlayarak biraz yürüdü öte Gördü otlukta yürür öküzler Odlu gözleri gerlü gögüzler Semirüp öyle yerler otlağı Ki kılın çekicek damar yağı Boynuzu bâzısmın ay gibi Kiminin halka halka yay gibi
Hâr-ı miskin eder iken seyran Kaldı görüp sığırları hayran
Elde ayakta şekl ü surette Bunların ballarına taç neden Bize bu fakr ü ihtiyaç neden
(O çağlarda, şeytana bile kuyruğuyle yol vermiş, yaşlı, tecrübeli, bilgin, filozof bir eşek varmış. Derdini ona dökmek, bu haksızlığın nedenini öğrenmek için zavallı eşek ona baş vurur. Huzura çıkar, derdini anlatır: «Yok mudur gökte bizim yıldızumuz, k’olmadı yeryüzünde boynuzumuz.» der. Filozof, eşekten şu yanıtı alır:)
Anla aklında yoğ ise kıllet Ki öküzü yaratıcak Hallak Sebeb-i rızk kıldı ol Rezzak Dün ü gün arpa buğda işlerler Anı otlayup anı dişlerler Çün bular oldu ol azize sebep Verdi ol izzeti bulara Celep Tâc-ı devlet konuldu başlarına Et ü yağ doldu iç ü dışlarına Bizim ulu işimiz odundur Od uran içimize o dûndur Bize çoktur hakiki buyrukta Nice boynuz kulak u kuyruk da
(Zayıf eşek, çaresiz yollara düşer. O da öküzler gibi buğday işlemeye, buğday tarlasında yaylayıp kışlamaya karar verir. Bir ekine dalar. Can derdine ilâç bulmuş gibi yer; yiyemediğini çiğner, üzerinde tepinip anırır, hıncını alır. Tarla sahibi, durumu görünce çılgına döner.)
Ağaç elinde azm-i râh etti Tarlasını göricek âh etti Daneden gördü yer pâk olmuş
Gök ekinliği kara hâk olmuş .
Kaçar eşşek acıyarak cânı Dökülüp yaşı yerine kanı Uğrayu geldi pîr eşek nâgâh Sordu halini kıldı derd ile âh:
Bâtıl isteyü haktan ayrıldım Boynuz umdan kulaktan ayrıldım
«Har-nâme», Şeyhı’nin başmdan geçen bir olayı anlat Çağının ünlü bir şairi ve aynı zamanda iyi bir göz hek olan Şeyhî, Ankara’da bulunan ve gözlerinden rahatsız Çelebi Sultan Mehmet’i tedavi etmiş, bu hizmetine kar lık, iyi durumda olmayan şaire, geçimini sağlasın diye, hükümdar tarafından tahya yakınındaki Tokuzlu köyü arpalık olarak verilmişti. Köye giderken, bu nın eski sahipleri tarafından, yolu kesilerek soyulur. Elinde avucundakini de gunculara kaptıran şair, başından geçeni, «Har-nâme»de anlatır. Manzumede, ğin serüvenini bitirdikten sonra:
Benim ol gam yükündeki har-ıjenk Gussalar balçığında valih ü denk
(Gam yükü altında ezilen; kederler, sıkıntılar balçığında şaşkına dönen topal eş benim) der.
Hâr-name’nin bütünü 126 beyittir. Mesnevi biçiminde yazılmış olan Türk mizah ve yergi edebiyatının en güzel örneklerindendir, (bkz. Mesnevi).
1 — Eşeğin başından geçenleri kısaca anlatınız.
2 — Şair, birkaç dize ile eşeğin karikatürünü vermiş, dizeleri gösteriniz.
3 — Zayıf eşek, semiz öküzleri görünce nasıl bir düşii ceye saplanıyor? Baş vurduğu yaşlı, tecrübeli eşeğin verdiği yanıt nedir? Onu bakımdan uyarıyor?
4 — Eşeği, ekin tarlasına iten ve dolayısıyle kulaktan, kuyruktan eden şüııce nedir?
5 — Hâr-name’nin kahramanlan, yaşamda hangi tip kişileri simgeler?
6 ~ Olay, bir mizah havası içinde, alaylı ve iğneleyici bir anlatımla yürüt müş. Sanatçı, bunu sağlamak için nelere baş vuruyor? Manzumenin mizah ve ye yanım belirtiniz.
7 — Son iki dizeyi açıklayınız ve öykünün temel düşüncesini söyleyiniz.
8 — Aşağıdaki mısralarda cinas sanatı yapılmış. Bunları bulunuz ve bu sar tın özelliğini açıklayınız, (bkz. Cinas).
Bizim ulu işimiz odundur Od vuran içimize o dundur
l — Okuduğunuz metinde, o çağdan gelen söyleşi özelli
Yardıma
Bilgiler’.
Adetin Özemde İnceleme;
I) değişmesiyle, buradaki anlamını korumuştur: Tünek, tünemek, tüneklemek. inlıırı n anlamlarını ve «gece» ile ilgilerini söyleyiniz.
J — Aşağıdaki dizelerde geçen «nice, olamadı» sözleri metinde hangi anlamda kullanılmıştır? Bunların yerine hangi sözcükleri koyabilirsiniz? tt) Nice tü kalmamıştı et ü deri
b) Olamadı eşeği dövmek ile
4 — «Yüreği soğumadı» deyimini açıklayınız.
Çok teşekkürler benimle bu güzelliği sitesi yaşandığı için çok. Ben son derece kadar çok takdir ediyorum! Bir başka harika bloga önde Avcılık.Yazar için çok iyi bir şans! tüm büyük!