MÂNASI ve KAYNAKLARI: Zekâtın lügat mânası «Temizlik, artmak, övmek, bereketli olmak, iyi ve düzgün olmak» tır. (1) Istılâhi mânası: a) Allah’ ın, hakkı olanlara verilmesini emrettiği belli miktarda maldır; b) Bu malı vermektir. Zekât, verenin ruhunda temizlik ve malında berekete sebep olduğu için, lügat mânası ile ıstılâhi mânası arasında bir sebebiyet râbıtası bulunmaktadır. (2) Mekke devrinden itibaren Kur’ân-ı Kerîm’in zekât kelimesini İslâmî müessese olarak bilinen mânada kullandığı (el-A’râf: 7/156; Meryem: 19/31 55; el-Enbiyâ: 21/72; el-Müminün: 23/4; en-Neml: 27/3; er-Rûm-. 30/39; Lukmân: 31/3; Fussılet: 41/7) ve Hz. Peygamberin (s.a.) Îbrânîce bilmediği gözönüne alınırsa zekâtm İslâmî mânasmm yahûdî-ârâmî dilinden almdığı iddiası mesnedsiz kalmaktadır. Nitekim J. Schacht’m E. î’nm zekât maddesindeki bu iddiâsmı, ansiklopedinin arapça neşrinde Prof. Dr. M. Y. Mûsâ ve Fıkh ez-Zekât isimli eserinde (3) Yusuf elKardâvî müdellel bir şekilde reddetmişlerdir. Örfte mecburî olmayan küçük bağışlar için kullanılan sadaka kelimesi de Kitâb ve Sünnet’te zekât mânasında kullanılmıştır. (4)
ZEKÂT MÜESSESESİ
12
Ara