Yıllık Arşiv: 2016

EPONİNA,

EPONİNA, galyalı kadın kahraman (öl. Roma M.S. 79). Civilis’in Romalılara karşı ayaklanmasına katılan, sonra da Langres yakınındaki bir mağarada saklanmak zorunda kalan Julius Sabinus’un karısı. Kocasının saklandığı yeri öğrenince sık sık oraya gitti ve mağarada iki ikiz dünyaya getirdi. Dokuz yıl sonra bu durum Vespasianus’a haber verildi. Vespasianus, Sabinus’u ölüme mahkûm etti. Eponina imparatora hakaret etti ve idam edildi. Çocukları ...

Devamını Oku »

EPONA

EPONA (yun. hippos ve lat. equus, at’ın keltçe karşılığı epos’tan). Atların, atlıların ve taşıt araçlarının koruyucusu galya tanrıçası. Roma imparatorluğunun büyük bir kısmında hattâ Roma’da bile tapınılan tek kelt tanrısıdır. Kabartmalar ve galya-roma heykelciklerinde bir kısrağın üstünde oturmuş veya atgillerden beslediği bazı hayvanların arasında dolaşan yüzü tülle örtülü ve giyimli bir kadın biçiminde gösterilir. Yanında da bir tay veya köpek ...

Devamını Oku »

EPOMEO,

EPOMEO, ischia (İtalya) adasında volkanik dağ. Adanın en yüksek noktası (789 m). Tüflü kütlesi krater çerçevesinin kuzey kısmını meydana, getirir. Sonuncusu 1302’de meydana gelen birçok püskürme ve meteor aşındırması güneye doğru her şeyi silip sü-, pürmüştür. Kraterin merkezi yaklaşık olarak Fontana’dadır

Devamını Oku »

EPOKSİT

EPOKSİT i. (fr. époxyde’den). Kim. Bir zincirdeki iki karbon atomunun, zincir dışı bir oksijen atomu ile bağlantısından meydana gelen fonksiyon. —  Epoksit’ler, oksijenle bağlanan karbon atomlarının birbirlerine göre yerleri bakımından şu gruplara ayrılır: a -epoksitler veya etilen oksitler, ¡3 – epoksit 1er, y – epoksitler veya tetrahidrofüranlar, ö – epoksit 1er veya tetrahidropiranlar, e-epoksitler v.b. Yalnız y ve Ô – ...

Devamını Oku »

Epodoslar

Epodoslar. (lat. Epodon. J/6er), rHoratiüs’un on yedi “kısa şiirinden meydana^ gelen eseri. M.ö. 41 – 30 yılları şiirlerinin çoğu iambos vezniyle yazılmıştır. Epodoslar birbirine tamamıyle karşıt iki toplum düzeninin özlemini dile getirir. Bir kısmı, cumhuriyetçi eğilimdedir: Brutus ile birlikte Philippoi’de yenilen Höratius, parasız pulsuz ve küskün bir halde Roma’ya döner. Onun için, o günlerde yazdığı küçük şiirler sert çıkışlar, sövüp saymalarla ...

Devamını Oku »

EPODOS

EPODOS i. (yun. epi, üstünde ve ode, şarkı’dan). Esk. ed. Eşit olmayan iki mısradan meydana gelen lirik kıta. [| Bu kıtalardan meydana gelen lirik eser. j| Bir lirik Koro eserinin üçüncü bölümü. —  Kelimenin kaynak anlamında, bir şarkıya eklenmiş parça demèk olan epodos sözü Yunanlılarda iki ayrı şiir biçimi için kullanılırdı. Bunlardan biri, altı iambos luk mısralara/ genellikle daha kısa ...

Devamını Oku »

EPİZYOTOMİ

EPİZYOTOMİ i. (yun. epeision, edep yeri vé tome, kesme’den fr. cpisiotomie). Bazı doğumlar sırasında cinsiyet organı .ve apış arası1 kaslarım kesme ameliyatı. —  Epizyotomi, cinsiyet organının ağzını genişletme imkânı verir. Bu ameliyat yapılmadığı takdirde apış arasında veya cinsiyet organında ortaya çıkan bozukluk, özellikle anus büzgenkasına kadar yayılabilir. Epizyotomi çoğu zaman cinsiyet orgânı kaslarına sağdan ve soldan kesme şeklinde uygulanır

Devamını Oku »

EPİZOM

EPİZOM i. (yun. epi, üzerinde ve soma, vücut’tari fr. épisome). Biyol. Bir hücreye girebilecek ve orada bir kromozomla gevşek bir bağ kurabilecek güçte kromozon parçası veya canlı cisimcik. (Epizom içeri girince hücrenin düzenli şekilde kendiliğinden çoğalmasına ve niteliklerinin değişmesine sebep olur. «Yüksek frekans» denen bakteri etmeni, sirkesineğinin karbon gazına duyarlığı, lizojen bakterilerin «bağlı virüs»ü, polyom virüsü ve diğer provirüsler epızomdur

Devamını Oku »

EPÍTOME

EPÍTOME i. (Yunancadan alınma lat. k.). Bir kitabın kısaltılmış biçimi ve özellikle kısa tarih kitabı. — Uzun tarih eserlerinin kısaltmalarına ilkçağ latin ülkelerinde bu ad verilirdi ve bunların en önemlisi de Titus-Livius’- un bugün kaybolmuş olan E pitóme’siydi. Bu kısaltmalar özellikle II. yy. dan itibaren çok görülmeğe başlandı. (Florus, Justinus, Aurelius v.b.) ve gerçek bir edebî tür haline geldi

Devamını Oku »

EPİTOKİ

EPİTOKİ i. (yun. epi,’ üst ünde ve tokos, doğurma’dan, fr. épitoquie). Biyol. Deniz dibinde yaşayan halkalı solucanlar gibi bazı hayvanlarda, üreme sırasında ortaya çıkan değişikliklerin tümü. Eşanl. epîgamî. — Bu hayvanlar, morfolojik bakımdan bir başkalaşma geçirir: gözler büyür, vücudun art yarısındaki parápodlar değişikliğe uğrar; lopları yapraksı bir görür nüş alır; kılları daha da uzar ve çoğalır. Eşeysel ürünler, değişikliğe uğrayan ...

Devamını Oku »

EPİTERMİK

EPİTERMİK sıf. (fr. épithermique). Nükl. Enerjileri, termik nötronların enerjisinden (0,025 eV) az olmamak şartıyle, 100 elektron -volt’u n . altına düşürülen yavaşlatılmış nötronlar için kullanılır,

Devamını Oku »

EPİTERMAL

EPİTERMAL sıf. (fr. epi t her mal). Jeol. Epitermal damar, dolgusu sığ yerde ve orta sıcaklıkta oluşan damar. —  Epitermal damarlara, faaliyet halindeki’a nispeten genç volkanik bölgelerde rastlanır; mineralleşmeden sonra aşınma buralarda kalın bir toprak tabakasını etkileyemez. Epitermal damarların biçimleri, kırıkların yüzeye yakın olması sebebiyle düzgün değildir; damarların yapısı çoğunlukla köşeli çakıltaşlardan meydana gelir ayrıca kovuklar ve katı madenler de. vardır. ...

Devamını Oku »

Epitelyumşu

Epitelyumşu sıf. Tüberküllerin orta bölgelerinde oiduğu gibi, bazı patolojik oluşumlarda rastlanan hücrelere denir. (Görünüşlerinde sahici epitelyum hücrelerine çok yaklaşık iseler de katılgan doku kökenlidirler

Devamını Oku »

Epitelyumlaşma

Epitelyumlaşma i. Epitel dokusunun oluşumu ve özellikle yaraların nedbeleşmesi sırasında katılgan dokunun bir epitel tabakası ile örtülmesi.

Devamını Oku »

EPİTELYUM

EPİTELYUM i. (yun, epi, üzerinde ve t hele, meme başı’ndan). Histol. Bir veya birkaç kat halinde vücudun bütün dış (epidermis) ve iç (mukozalar) yüzeylerini kaplayan doku. —Epitelyum, yassı veya, silindir şeklinde, hücrelerden yapılıdır, bazen tek katlı (basit epitelyum) bazen çok katlı (yığma epitelyum) hücrelerden meydana gelir. Epitelyumun çeşitli değişikliklere uğramasıyle birtakım girintiler ortaya çıkar, bunlar da beze dokusunu, kılları, tüyleri, ...

Devamını Oku »

EPİTALAM

EPİTALAM i. (yun. epithalamion, gerdek şarkısından fr. epithalame). Lirik şiir; önceleri, gelin ve güveyi övmek üzere yazılır ve düğün sırasında ezgiyle söylenirdi: CatuU lus, Thetis ile Peleus*un epitalamıhı yazdı. — G. Santl. Manzum epitalamlara konulan alegorik gravürler: Bernard Picart*m epitalamları. —  Ed. Epi t alanı, ilk ortaya çıktığa zamanlarda evlenme törenlerinde söylenen şarkılardı; Yunan Eskiçağının hymnos’lı&ı veya Eski Roma’nm hayli ...

Devamını Oku »

EPİTAKSt

EPİTAKSt i. (fr. epitaxie). Değişik madde biliûriannın, bu iki maddenin ortak yüzündeki atom düzeninin yakın benzerliği sebebiyle birbirlerine doğru dönmesi. — Elektron. Bir germanyum veya silisyum billûruna yabancı maddeler katma yöntemi. —  Epitaksi, kullanılmak istenilen yarı iletkeni yüksek sıcaklıkta ısıtmağa ve üzerinden iyot buharı geçirmeğe dayanan bir usuldür. Germanyum veya silisyum iyodür yüklenen iyot buharı, billûr ağının en soğuk bölgesine ...

Devamını Oku »

Epistolae (Manzum Mektuplar)

Epistolae (Manzum Mektuplar), Horatius’- un eseri. Yirmi tanedir. Genellikle Ar s Poetica (Şiir Sanatı) başlığı altında yayımlanan Pison’lara Mektup da bunlardan biridir. Bunların Yergiler*den farkı, mektup biçiminde yazılmış olmalarıdır. İlk yirmisi M.ö. 30-20, son üçü 20-8 yılları arasında yazılmış olan Yergiler*den sonra kaleme alınmışlardır. Hepsinde de samimî bir sohbet havası görülür. Bu mektuplarda katı yergici Horatius’- un yerini, alaycı olmakla birlikte ...

Devamını Oku »

EPİSTAZİ

EPİSTAZİ i. (yun. epistasis, baskın olma’- dàn fr. épistasie; W. Bateson tarafından kullanılan k.). Genet. Bir genin allël olmayan diğer genlere baskın olması. ‘ —  Başat bir gen, allel olmayan diğer genlerin etkisini yok ederek bunların, kalıtsal bir karakterin meydana gelmesinde rol oynamasını önler. Meselâ memelüerde, albinoluk geni başat olduğundan akçmlık diğer renk yapıcı genlerin etkinliğini bastırır, bütün renk oluşumlarını ...

Devamını Oku »

EPİSTATESi

EPİSTATESi. («görevli» anlamında yun. k.). Çeşitli siyasî ve teknik görevlilerin unvanı. — Atina’da bayındırlık görevlilerine, oyun idarecilerine, tapmak mutemetlerine v.b. epistates adı verilirdi. Kelime tek başına kullanıldığı zaman, genel olarak, V. yy.da prytaneis’lzıin, IV. yy.da da proedromların başkanı demekti. Epistates kurayle her gün seçilir ve yirmi dört saat iş başında kalırdı. Devletin mühür, arşiv ve hâzinesinden sorumluydu. Oturum olduğu günler, ...

Devamını Oku »