SOLUNUM SİSTEMİ VE HASTALIKLARI

AKCİĞERLERDEKİ HAVANIN DEĞİŞEN HACİMLERİ: D inlenm e an ın d a h er nefes alışta 500 mİ. h av a solunum sistem i içine girer. D akikada solunum sayısı, dinlenm e an ın d a 12 – 15rtır. B una göre dinlenen b ir insan, b ir dakikada 6 – 8 litre havayı solunum sistem ine çeker ve dolayısıyla aynı hacim deki havayı d a soluk v erirken d ışarı a ta r. S olunan taze h av a ak ciğ erlerd e zaten v ar olan h av ay a k arışır. Bu taze h av an ın oksijeni tem izlem ek ü zere akciğerlere gelen k an a g eçerken, kirli kanın d a karbondioksiti k an d an ayrılıp h av a keseciklerindeki h av ay a geçer. Bu h av a d a h a so n ra soluk verm e işlem iyle d ışarı atılır. Bir dakikalık solunum olayı sonucu 250 mİ. oksijen v ü cu d a k azan d ırılırk en 200 mİ. k ad a r karbondioksitini atm ış, b u n a karşılık oksijen alm ış olur. A kciğerlerdeki h av a kesecikleri norm alde hiçbir zam an tam am en boşalm azlar. H er soluk verm eden so n ra onların içi b ir m iktar h av a ile dolu kalır. N orm alde h av a kesecikleri hiçbir zam an büzülm üş, içindeki h av ası boşaltılm ış balon gibi değillerdir. Çocuk an a rahm indeyken, yani d a h a hiç h av a solum am ışken bile, akciğerdeki h av a kesecikleri büzülm em iştir. Y apılan son incelem elere göre çocuk an a rahm inin içindeyken akciğerlerinin ve dolayısıyla h av a keseciklerinin ve solunum yollarının içi, annenin am nion sıvısı ile doludur. Çocuk d ah a rahim içindeyken bazı solunum h arek etleri yapm aktadır. Bu h arek etler sırasın d a ak ciğ erlere giren ve ak ciğ erlerd en çıkan, kesinlikle h av a değil am nion sıvısıdır. Çocuk doğup d a ilk solunum unu yaptığında, artık
akciğerleri h av a ile dolup şişm ektedir. Bir başka anlatım la ak ciğ erlere belli b ir m iktar h av a depo edilm ektedir. H er nefes alışta bu depoya bir m iktar taze h av a katılm akta, h er nefes verişteyse bu dep o d an b ir m iktar kirli h av a atılm aktadır. A nım sanacağı gibi sakin b ir solunum sırasın d a h er nefes alışta solunum sistem ine 500 mİ. k ad a r h av a girm ekte, soluk verm e işlem indeyse aynı hacim de h av a atılm aktadır. Sakin solunum sırasın d a akciğerlere giren veya o n lard an çıkan hav a hacm ine “ Soluk h acm i” (Tidal volüme) denilm ektedir. Sakin b ir soluk alm ad an so n ra alabileceğim iz k ad a r d erin b ir nefes aldığım ızda solunum sistem im ize giren h av a hacm ine de “İn sp ira tu a r rezerv volüm ü” , “yedek soluk alm a hacm i” denilm ektedir. Bu hacim k ad ın lard a yaklaşık 2 litre iken erkeklerde 3,3 litred ir. Gelgit hacm i ile yedek soluk alm a hacm inin toplam ına ise “İnspirasyon k ap asitesi” , “ soluk alm a k ap asite si” denilm ektedir. Bu k ad ın lard a 2.5, erk ek lerde 3.8 litre k ad ard ır. B u rad an an laşılacağ ın a göre b ir erkek çok derin nefes alm ad a 3.8, b ir kadın ise 2.5 litre havayı solunum sistem ine çekebilm ektedir. Sakin b ir soluk verm eden so n ra kendim izi zo rlarsak b ir m iktar d ah a havayı d ışarı verebildiğim izi görürüz. Sakin b ir soluk verm e so n rası zo rlay arak d ışarı attığım ız h av a hacm ine “Ekspi- rasy o n rezerv volüm ü” , “Y edek soluk verm e hacm i” denilm ektedir. B unun m iktarı d a kadınla rd a 0.7, erkeklerde 1 litre k ad ard ır, Y edek soluk verm e hacm i, gelgit hacm i ve yedek soluk alm a hacm inin toplam ıyla o rtay a çıkan hacim e “V ital k ap a site” denir. En zorlu b ir soluk verm e olayı so n rasın d a bile norm al k oşullarda d ışarı atılam ay an b ir h av a hacm i akciğerlerde kalır. K adın ve erkekte yaklaşık 1.2 litre olan bu h av a hacm ine “Reziduel volüm ” , “A rtık hacim ” denir. A rtık hacim ile

1

yedek soluk verm e hacim lerinin toplam ına “Fonksiyonel rezidüel k ap a site” denir.
18.10. ÖLÜ MESAFE: H er sakin solunum sırasın d a solunum sistem i içine çekilen havanın, yani gelgit h av asın ın 500 m l.’lik hacm inin 150 ml!si solunum yo lların d a kalır, an cak 350 m l’lik h av a akciğerlerdeki h av a keseciklerine u laşır. H ava kesecikleri dışında k alan h av a iletim yollarına “ Ölü m esafe” denir. Ölü m esafedeki 150 m l’lik h av a, kanın tem izlenm esi işlem ine katılm az.
18.11.AKCİĞER HAVASI İLE KAN ARASINDAKİ GAZ ALIŞVERİŞİ: A kciğerler içine çekilen h av ad ak i oksijenin k an a karışm ası ve akciğerlere gelen kandaki karbondioksitin akciğer h av asın a verilm esi tam am en fizik y asala rın a uygun bir biçim de gerçekleşir. A kciğerlerdeki h av a ile kan a ra sın d ak i gaz alışverişlerini anlayabilm ek için aşağ ıd ak i fizik y asaların ı hatırlam am ız gerekm ektedir. A vogadro varsayım ı: Aynı uzaydaki,aynı ısıdaki, eşit sayıdaki gaz m oleküllerinin b asın çları da eşittir. D alton yasası: Bir gaz karışım ındaki b asın ç, bu karışım ı o lu ştu ran g azların tek tek b asın çların ın toplam ına eşittir. H er b ir gazın kendi basıncı, ki b u n a o gaz karışım ındaki gazın p arsiy el b asın cı d en ir, gaz karışım ındaki diğer g azların parsiy el b asın çların d an bağım sızdır. N itekim deniz düzeyinde, O san tig rad d erece atm osfer basıncı, diğer b ir anlatım la h av a b asın cı 760 m m /H g (cıva) dır. H av ad a oksijen(02)karbondioksit (C02) azot (N2) ve su b u h arı (H20) gazlarının b ulund u ğ u n u düşünecek olursak, bu g azların toplam o larak 760 m m /cıvalık b ir b asın ç y ara tm ak ta ü zerlerin e düşen pay şöyledir:1

H enry y asası: H erhangi b ir gazın sıvı içinde çözünen m iktarı, o gazın b asın cı ile doğru oran tılıd ır. Y ukarıda değindiğim iz fizik y asa la rın a göre, ak ciğ erlerd ek i h av a kesecikleri içindeki h av a ile k an ara sın d ak i gaz alışverişini şöyle açıklayabiliriz. A kciğer kesecikleri içine çekilen hav ad ak i oksijenin p arsiy el b asın cı 100 m m /cıva, karb o n d io k s itin i de 40 m m /cıv a’dır. A kciğerlere tem izlenm ek ü zere gelen kandaki oksijenin b asın cı 40 m m /cıv a’yken, karbondioksitinki 46 m m /cıvadır. K andaki karbondioksit basıncı, h av a keseciklerindeki karbondioksit b asın cın d an fazla olduğund an karbondioksit, yüksek b asın çtan düşük b asın ca doğru, yani k an d an kesecik h av asın a doğru y er d eğiştirecektir. Tem izlenm ek üzere ak ciğ erlere gelen kirli kanın oksijen b asın cı 40 m m /cıva iken, keseciklerdeki oksijenin p arsiy el b asın cı 100 m m /cıva olduğuna göre oksijen, h av a
kesecikleri içindeki h av ad an k an a doğru yer d eğiştirecektir. Böylece karbondioksitten tem izlenen ve „oksijen yönünden zenginleşen kan, pulm oner vena d am arları aracılığıyla sol kalbe taşın ır. A kciğerlerde tem izlenm iş ve sol kalbe getirilm iş olan kandaki oksijen 95 m m /cıva, karbondioksit b asın cı ise 40 m m /cıv a’dır. Tem iz k an d a h a so n ra sol kalp ta ra fın d a n büyük kan dolaşım ına pom palanır. B unun sonucu o rg an la ra dokular düzeyine gönderilen kan b u rala rd a k i h ü crelerin yaşam ları için gerekli oksijeni o n lara verirk en , bu h ü creler ta ra fın d a n kim yasal olaylar sonucu ü retilen karbondioksiti de alır. Bunu v ü cu ttan atm ak üzere sağ kalp yoluyla te k ra r akciğerlere gelir. D okulara u laşan tem iz kan, taşıdığı oksijenin b ir bölüm ünü h ü crelerin kullanım ı için serb est b ırak ırk en , b u ra la rd a biriken karbondioksitin b ir bölüm ünü de kendisine b ağ lar. Böylece kan yeniden kirlenm iş olur. Bu kan to p la rd am a rlar yoluyla te k ra r sağ kalbe ve o rad a n da tem izlenm ek üzere yeniden ak ciğ erlere gelir. D okular düzeyinde kirlenm iş olan kanın oksijen b asın cı 40 m m /cıv a’ya düşerken, karbondioksit b asın cı 46 m m /cıv a’ya yükselir.
18. %2. OKSİJEN VE KARBONDİOKSİTİN KAN İÇİNDE TAŞINM ASI: A kciğerlerdeki h av a kesecikleri içinde bu lu n an oksijen, p asif b ir yer değiştirm e olayıyla akciğer h av asın d an , alveol sep tu m larm d a yer alan kılcal d am ar ağındaki k an a geçer. O ksijen, önce bu kan içinde çözündükten so n ra önem li b ir bölüm ü aly u v arlara b ağ lan ır. K ana geçen oksijenin çok büyük b ir| bölüm ü aly u v arların yapısındaki hem oglobine b ağ lan a ra k taşın ır. Bilindiği gibi pro tein olan hem oglobinin yapısında iki değerlikli dört dem ir atom u bulunm aktadır. İşte oksijen, aly u v arlard aki hem oglobinin dem ir ato m ların a b ağ lan a ra k ta şın ır . H er dem ir atom u kendisine iki oksijen atom u bağ lay ab ilir. H em oglobinde de d ört dem ir atom u bulunduğuna göre h er hem oglobin m olekülü 8 oksijen taşım a k ap asitesin e sah ip tir. O ksijenin aly u v arlard ak i hem oglobin b ağ lan m ası olayı 0.01 saniyeden d ah a kısa b ir sü red e gerçekleşm ektedir. N orm alde erişkin b ir insanın 100 mİ. k an ın d a 15 gr. hem oglobin bulunur. Bu m iktardaki hem oglobin ise a ta rd a m a r k anında kendisine 19.5 mİ. oksijen bağlam ış halde b ulunur. Bu m iktardaki oksijen, a ta rd a m a r kanındaki hem oglobinin oksijen yönünden % 97 o ran ın d a doym asını sağ lar. A tard a m a rd a çözünm üş halde b u lu n an oksijenin m iktarı 100 mİ. k an d a 0.3 mİ. k ad a rd ır. G örüldüğü gibi akciğerlerde k an a k azan d ırılan oksijenin en büyük bölüm ü, hem oglobine bağlı o larak taşın m ak tad ır. A tarm ad arlard ak i kan,doktılar düzeyindeki kılcal d a m a rla ra geldiğinde bir m iktar oksijeni h ü crelerin kullanm ası için salıverir. Böylece 100 mİ. kandaki hem oglobine bağlı olan oksijen m iktarı 15.1 m İ.’ye inerken çözünm üş oksijenin m iktarı da 0.1 m l’ye iner. Bu son iki değer to p lard am ar k anına aittir. Çünkü a ta rd a m a r kanı kılcal

Kanm hava keseciklerinde temizlenmesi

Kanm hava keseciklerinde temizlenmesi

d am arları geçtikten sonra to p lard am ar sistem ine geçer. T o p lard am arlara geçen kanm hem oglobinin oksijen yönünden doygunluğu % 75 düzeyine inm iştir. Bilindiği gibi bunun nedeni a ta rd a m a r kanının, kılcal d am arlar düzeyinde b ir m iktar oksijeni h ü crelerin kullanım ı için serb est b ırak m asıdır. H ücrelerd e gerçekleştirilen çeşitli m etabolizm a olayları sırasın d a görülen kim yasal reaksiyonların b azıların ın sonucu olarak, b u n la rd a n en önem lisi glikozun enerji üretim i am acıyla h ü cre içinde yakılm ası olayıdır, b ir m iktar karbondioksit (CO2) gazı o rtay a çıkar. K arbondioksiti b ir üretim artığ ı olarak d a düşünebiliriz. V ücufta ü retilen karbondioksit fazlasının çeşitli yollarla atılm ası gerekm ektedir. Bu yolların en önem lilerin d en b iri akciğerlerdir. H ücreler tara fın d an ü retilen karbondioksit dokulardaki kılcal d am arla ra gelen kanm içinde çözünür. K an içinde çözünm üş olan karbondioksitin b ir bölüm ü aly u v arlar içine girip hem oglobine b ağ lan ır. A ncak aly u v arlara giren karbondioksit oksijen gibi hem oglobindeki dem ir ato m ların a değil, hem oglobini k u ran p roteinlerin ‘A m ino’ g ru p ların a b ağ lan ır. Böylece karbondioksit taşıy an hem oglobinde karbam ino y apıları o rtay a çıkar. D okulardaki kılcallar düzeyinde oksijenini b ıra kan, b u n a karşılık karbondioksiti kendisine b ağ lay an kan, böylece halk ara sın d a “kirli k a n ’’ olarak bilinen kana dönüşür ve k ılcallard an to p la rd am a rlara geçer. K ılcal d a m a rla ra gelen ata rd a m a r kanında çözünm üş olan karbondioksit m iktarı 2.6 mİ. aly u v arlard ak i hem oglobine bağlanm ış olan karbondioksit m iktarı ise 46.5 ml’.dir. T o p lard am arlar k anında çözünm üş k a rbondioksit m iktarı 3.0 m İ.’ye bağlı m iktarı da yaklaşık 50.0 m İ.’ye yükselir. Y aklaşık o larak 200 mİ. karbondioksit, kan yolu ile d o k u lard an ak ciğ erlere taşınıp, b u ra d a n atılır. Verdiğim iz h er nefeste bu karbondioksitin b ir bölüm ü atılm ak tad ır.

1
18.13. SOLUNUMUN DENETLENMESİ: Solunum h arek etleri, tam am en beyinden k ay n ak lan an oynatıcı (motor) sinirsel u y arıların solunum k asların ı kasılm aya yöneltm esiyle gerçekleşen b ir olaydır. Solunum h arek etleri, biri bilinçli, diğeri otom atik (bilinçsiz) olm ak ü zere iki ayrı u y arı ve denetim zincirine bağlı o larak o rtay a çık ar. Solunum olayı norm alde otom atik – bilinçsiz b ir olaydır. A ncak bilinç, solunum u belli sın ırlar ara sın d a denetleyebilir. Ö rneğin b ir sü re nefesimizi tu tab ilir veya hızlandırabiliriz. A m a daim a belli b ir sü re. Bilinçli u y arı – denetim sistem inin m erkezi beynin “K orteks” bölgesinde b u lu n u rken, otom atik m erkez beynin “Pons ve M edulla” bölgelerinde bulunm aktadır. A nım sanacağı gibi solunum k asların d an b azıları, örneğin k ab u rg a lar a ra sı dış k aslar ve diy afrag – m a k asıldıklarında soluk alm a işlem ine neden olu rlark en , k ab u rg a lar a ra sı iç k asların kasılm ası d a soluk verm e işlem ine k atılm ak tad ırlar. Soluk alm a işlem ine k atılan k aslar kasılırlark en , soluk verm e işlem ine k atılan k aslar gevşerler. Soluk verm e sırasın d a b u n u n tam tdrsi gerçekleşir. Beyindeki pons ve m edulla bölgeleri henüz tüm ay rın tıları bilinm eyen karm aşık b ir biçim de b irb irlerin i denetleyerek ritm ik b ir solunum un gerçekleşm esini sa ğ larla r. Sözünü ettiğim iz bu m erkezler, aynı zam anda kalbe yakın büyük a ta rd a m a rla rd a ve beyinde b u lu n an ve “K em ore- se p tö r” denilen bazı y ap ılard an gelen bilgilerin ışığı altın d a solunum h arek etlerin in sayı ve derinliğini a y a rla rla r. K em oreseptörler, kanın yapısını oksijen, karb o n dioksit ve hidrojen yoğunluğu bakım ından sürekli d en etlerler. K albe yakın büyük d am arların ü zerinde b u lu n an kem oreseptörler (Aortik ve K arotik cisim ler) özellikle kandaki oksijen değişik
liklerine duy arlıd ırlar. K anda oksijen azaldığında solunum m erkezini uy arıp solunum un artm asın a ned en olurlar. Beyindeki kem oreseptörler özellikle beyin om urilik sıvısındaki hidrojen değişikliklerine ¿u y arlıd ırla r. K andaki karbondioksit arttığ ın d a vücuttaki bazı kim yasal olay lara bağlı olarak beyin om urilik sıvısındaki hidrojen m iktarı a rta r. Bu artışı beyindeki kem oreseptör bölgeler algıladıklarında solunum m erkezlerini u y ara ra k solunum u arttırıp kandaki karbondioksit m iktarının düşm esini sa ğ larlar.
18.14.ÖKSÜRÜK: Ö ksürük, solunum sistem inin koruyucu reflekslerinden b iri olduğu gibi aynı zam anda kalp ve solunum sistem i h astalık ların ın en sık ra stla n a n belirtilerin d en birid ir. Ö ksürük, patlayıcı ta rz d a şiddetli b ir nefes verm e olayıdır. D erin b ir soluk alıştan so n ra “ G lottis” k ap atılır ve soluk verm ede görevli k aslar şiddetli b ir biçim de k asılırlar. Bu kasılm a sırasın d a glottis kap alı bulunduğunda akciğerlerdeki h av a d ışarı çık am ay acağ ın d an göğüs kafesi içindeki b asın ç, atm osfer basıncının çok üstüne çıkar. Göğüs içi b asın cın ın yükselm esi, aynı zam an d a nefes b o ru su n u n d a d aralm asın a neden olur. D aha so n ra glottis aniden açılır ve akciğ erlerd e yüksek basın ç altın d a bu lu n an h ava, büyük b ir hızla atm osfer h av asın a doğru ak ar. Bu şiddetli akış sırasın d a h av an ın geçtiği yollardaki balgam ve bazı y ab an cı m addeler d ışarı sü rü k len irler. Ö ksürük olayını y a ra ta n çeşitli n ed en ler v ard ır. B unları “İltihap u y a rıla r” “M ekanik u y a rıla r” , “Isı u y arıları ” ve “K im yasal u y a rıla r” olm ak üzere gruplandırabiliriz. Ö ksürükle birlikte b algam çıkarılıyorsa b u n a “Y aş öksürük” , balgam çıkarılm ıyorsa “K uru öksürük” denir, îltihabi u y arılar, iltihap olayının solunum sistem inin h erh an g i b ir bölgesinde oluşturduğu ödem ve kan oturm ası olaylarıyla öksürüğe ned en olu rlar. M ekanik u y arılar toz veya benzeri b ir y ab an cı cism in solunum yollarına kaçm ası sonucu veya solunum yollarının baskı altın d a kalm asıyla

1

taşım az. A kut bronşit, akut trak eit, b ro n şial astm a ve diğer bazı h astalık lard a görülür. M ukopürülan balgam : S arı-yeşilim trak ren k ted ir. Iltihabi öğeler taşır. K ronik b ronşit, tü b erk ü loz, akciğer apsesi, akciğer g angreni ve diğer bazı h astalık lard a görülür. C erah atli balgam : Kirli s a n ren k te ve tüm üyle c e ra h a tta n oluşan bir balgam tü rü d ü r. A kciğer ap sesi veya gangreni, b ro n şlara fistülize olm uş akciğer za rların ın c e rah atli iltih ap ları (am piyem ) b ro n şlara fistülize olm uş akciğer lopları a ra sı ap seleri, tüberküloz ve diğer bazı ağır c e rah atli akciğer h astalık ların d a görülür. P as renginde balgam : Z a tü rre e (pnömoni) o lay ların d a akciğerlerdeki h av a keseciklerine doluşan aly u v arlar b u ra d a p a rç a la n ırla r ve p as renginde, içi fibrinli yapışkan b ir balgam biçim inde atılırla r. Seröz balgam : K öpüklü, m ukussuz, sulu bir b algam dır. A kciğerlerdeki ödem sonucu oluşur ve en sık sol kalp yetm ezliğinde görülür. Sol kalp yetm ezliğinde ak ciğ erlere göllenen kan, d ah a so n ra b u ra d a b ir ödem e neden olur. Ö dem sıvısı, h av a keseciklerine geçer ve b u ra d a n balgam biçim inde atılır.K angöllenm esi sonucu b ir m iktar aly u v ar, ödem sıvısıyla birlikte h av a keseciklerine g eçer ve b u ra d a p a rç a la n ır. P a rç a la n a n bu aly u v arlar seröz b alg am a pem be lekeli b ir görünüm k az an d ırırla r.
18.16. VOMİK: A kciğer ya da akciğer z a rla rın d a ki c e ra h a t odaklarının b ro n şlara fistülize olup bir öksürük sırasın d a kanlı ya da kansız olarak ku- sa rc a sın a b o şalm alarıdır. Vomik en sık akciğer ap selerin d e, akciğer hidatik kistlerinde ve akciğer za rların ın cerah atli iltih ap ların d a yani am piyem o lay ların d a görülür.
18.17.HEMOPTİZİS: A kciğerler, b ro n şlar ve nefes b o ru su düzeyinde çeşitli n ed en lere bağlı o larak oluşan k an am aların , solunum yolların d an g ırtlağ a o rad a n da ağız yoluyla d ışarı b o şalm asıdır. Bu kan am an ın boşaltılm ası çoğunlukla öksürükle birlikte olm aktadır. Bu nedenle olaya
HEMOPTÎZÎ NEDENLERİ
“K an öksürm e” diyebiliriz. Büyük m ik tard a kan öksüriilm esini hem optizi o larak d eğ erlen d irirk en , balgam içinde b ir m iktar kan öksüriilm esini de hem optizi olarak değerlendirm ek gerekm ekledir. B u rad an d a an laşılacağ ı gibi hem optizi b aşlıc a iki biçim de oluşm aktadır. Ya d a m a rla r yırtılm akta ya d a kan h ü creleri d am arların dışına sızm aktadır. H em optizinin n edenlerini b ir tablo içinde verm eden önce, hem optizinin ağız yoluyla k an atılan diğer o lay lard an ayırtedilm esinin gerek tiğini belirtelim . Ö rneğin m ide k an am aların d a, h a sta kan k u sab ilir ve bu kusm a sırasın d a öksürebilir. “H em ate- m ez” denilen bu olayın hem optizi olayından ay ırt edilm esi gerekm ektedir. H em atem ezde, yani m ideden k ay n ak lan an kan kusm a o laylarında ku sm ad an önce b u lan tı v ard ır, m ide k an am asına bağlı b ir b aş dönm esi v ard ır. K usulan kanın içinde yem ek artık ları b u lu n ab ilir ve en önem lisi h a sta b ir m ide hastalığının sah ib id ir. Bu h astalık genellikle b ir m ide ü lserid ir. H albuki hem optizi- de, b u lan tı yoktur, çık arılan k an d a yem ek artık ları bulunm az, k an çoğunlukla öksürükle gelir, açık renkte ve bazen köpüklüdür. K anam a öncesinde göğüste bir sıcaklık hissi, h ırü tılı solunum ve akciğer h astalığ ın a ait diğer bazı b elirtiler v ard ır. B azen b u ru n k an am aların d a da kan ağızdan atılır. B urun k an am aların d ak i kan koyu ren k lid ir ve pıhtı içerir. Diş etleri k an am aların d ay sa ağızdan atılan kan, tükürükle karışm ış d u ru m d adır.
18.18.NEFES DARLIĞI (DİSPNE): Bilindiği gibi norm al solunum bilinçsiz ve ra h a t b ir biçim de d ak ik ad a o rtalam a o larak 12 – 15 ritm ik h arek etlerle gerçekleştirilir. Solunum h are k etlerinin rah a tsız b ir biçim de ve bilinçli o larak gerçekleştirilm esi olayına “N efes d arlığ ı” denilm ektedir. H asta ad e ta nefes alm a zorunluluğunu h er an y aşam ak tad ır. Bir h av a açlığı içindedir. Çeşitli h astalık lard a, değişik özelliklerde nefes darlığı biçim leri o rtay a çıkm aktadır. N efes

1

darlığı yalnız solunum sistem i h astalık ların d a değil, aynı zam anda bazı kan ve beyin h astalık ların d a, kalp h astalık ların d a, şeker h a stalığında, bazı psikiyatrik h astalık lard a ve fizyolojik o larak tam am en norm al d u ru m lard a da o rtay a çıkm aktadır. Sol kalp yetm ezliğinde h a s ta la r y atağ a uzandıkla rın d a b ir sü re so n ra nefes d arlığ ın d an yakın ırlar. Bu nefes darlığının nedeni y atağ a uzanm ış durum dayken akciğerlere b ir m iktar kanın göllenm esidir. Bu gibi h a sta la r, nefes darlığı b aşlad ığ ın d a hem en yastıklarının sayısını ço ğ altarak v ücutlarını d ah a dik b ir durum a g etirirler ve böylece akciğerlerdeki kan göllen- m esini a z a lta ra k d ah a ra h a t solunum yapabilm e olanağına k av u şu rlar. K alp yetm ezliği ilerledikçe b aş altın a konulan yastıkların sayısı a rta r. Y atak ta ad e ta o tu ru r durum da yapılan bu solunum tipine “ O rtopne” denilm ektedir. O rtop- nede yardım cı solunum k asları da (skalen k aslar ve sternokleidom astoid kaslar vb) solunum hareketlerine katılm aktadır. B ronşial astm a, akciğer ödem i, m ediasten tüm örlerinin y a ta r durum da solunum yollarına baskı yapm ası ve benzeri d u ru m lard a d a ortopne tipi nefes darlığı görülür. A teşli h astalık lard a, anem ilerde (kansızlık), zatü rree(p n ö m o n i),ak ciğ er z a n iltih ap ların d a ve diğer bazı akciğer z a n h astalık ların d a, “Polipne” “T akipne” denilen tipte b ir nefes darlığı gelişir. Bu tip nefes d arlığında h asta solunum sayısını çoğaltm ıştır. Şoka girm iş h a sta la rd a da takipne tipinde b ir nefes darlığı (dispne) görülür. Solunum yüzeyeldir ve sayısı artm ıştır. Buna k arşın h a sta nefes darlığı çekm ektedir. Solunum h arek etlerin in ileri d ereced e yavaş yapıldığı b ir nefes darlığı tipi d ah a v ard ır. Bu tipe “B rad ip n e” denilm ektedir. Bazı b rad ip n elerd e y av aşlay an , nefes alm a olayıdır. Ö rneğin üst solunum yollarının yab an cı b ir cisim le tıkanm ası, g ırtlak ta oluşan tüm ör veya gırtlaktaki bir iltih ab a bağlı olarak oluşan gırtlak ödem i ya da m ediastenden kay n ak lan an b ir tüm ör, nefes alm a olayını zorlaştırıp, u z a ta ra k b rad ip n e tipinde b if nefes d arlığ ın a neden olabilir. Bazı b rad ip n eler nefes verm e olayının u zam asına bağlıdır. Bu tip b rad ip n ey e en iyi örnek b ro n şial astm a v ak alarıdır. B ronşial astm ası olan b ir h astan ın nefes verm e sü resi uzam ıştır.
18.19.STOKES TİPİ NEFES DARLIĞI: CHEYNE- STOKES: Bu tip solunum da h asta, derinliği gitgide a rta n b irk aç solunum y ap ar. Solunum derinliği belli b ir noktaya u laştık tan so n ra yavaş y avaş azalm aya b a şla r ve sonunda h asta 10-30 saniye k ad a r nefes alam az. D aha so n ra te k ra r derinliği gitgide artm ay a b aşlay an solunum te k ra rla n ır. Bu tip solunum en fazla kalp h a sta la rın d a görülm ektedir.
18.20.KUSSM AUL TİPİ NEFES DARLIĞI: Şeker h a sta la rın d a (diabetes m ellitus) ve ürem ide görülen bu solunum un nedeni kanın asiditesinin artm ış olm asıdır. Bu tip solunum da h asta ritm ik b ir biçim de nefes alırken, aniden çok derin ve
sesli b ir nefes alır ve nefesini b ir sü re tu ttu k tan so n ra uzun b ir nefes verm eyle akciğerlerini b o şaltır.
18.21 .BİOT TİPİ NEFES DARLIĞI: Biot tipi nefes darlığı d ah a çok m enenjit, beyin kan am ası, kafa içi b asın cın ın artm ış olduğu d u ru m lard a görülür. Bu tip solunum düzensiz C heyne-Stoke solunum la rın a b en zer. N efes alam am a dönem leri d ah a uzun sü re r ve bu sırad a h a s ta n a r çenesi düşm üş, ağzı açılm ış, k asları gevşem iştir. Solunum un durm uş olduğu bu dönem lerde h a sta ölü gibidir.
18.22.YAN AĞRISI: A kciğer ve akciğer z a n h astalık ların ın en sık ra stla n a n b elirtilerin d en biri de y an ağ rılarıd ır. B u rad a h a s ta la r nefes ald ık ların d a veya öksürdüklerinde göğüs kafesinin y an ların d a genellikle b a ta r ta rz d a b ir ağ rıd an y ak ın ırlar . Y an ağ rıları sıklıkla akciğer tüberkülozu z a tü rre e (pnöm oni), akciğer zarı iltih ap lan , akciğer em bollileri, akciğer ap sesi ve gangreni, akciğer za rla rı yapışıklıkları gibi d u ru m lard a o rtay a çık arlar.
18.23. MORARMA (SİYANOZ): Siyanoz, d eri ve m ukoza yüzeylerinin m avi-m or b ir ren k alm asıdır. M orarm anın nedeni, k an d a b u lu n an in d irgenm iş hem oglobin m iktarının artm asıd ır. Bilindiği gibi norm alde h er 100 mİ. k an d a 15 gr. hem oglobin bulu n u r. Bu hem oglobin a ta rd a m a r kan ın d a % 97 o ran ın d a oksijen ile doym uştur. O ksijenle bağlı olm ayan hem oglobine “İndirgenmiş hem oglobin” denilm ektedir. A tard a m ar k anındaki indirgenm iş hem oglobin m iktarı yaklaşık olarak 100 m İ.’de 1 gr. k ad a rd ır. T o p lard am ar kanındaki indirgenm iş hem oglobinin m iktarı ise 100 m İ.’de 6 g r. k ad ard ır. K ılcal d am arlar düzeyinde ise kandaki indirgenm iş hem oglobin m iktarı 100 m İ.’de yaklaşık 3.5 gr. k ad a rd ır. K ılcallar düzeyindeki indirgenm iş hem oglobin m iktarı 100 mİ. k an d a 5 gr. düzeyine ulaşırsa.» deride ve m ukoza yüzeylerinde siyanoz denilen m o rarm alar oluşur. Siyanozun oluşabilm esi için kandaki y eterli hem oglobinin bulunm ası gerekm ektedir. Ö rneğin b ir anem i h astasın d a (kansızlık) kanın hem oglobin m iktarı düşük olacağ ın d an bu h a sta d a siyanoz olasılığı yok gibidir. Hem oglobin m iktarının norm alin ü stü n d e olduğu durum la rd a ise, örneğin “Polisitem i” denilen h astalık ta hem oglobin fazla olduğundan b u n a bağlı o larak indirgenm iş hem oglobin de fazla olur ve h a sta m orarm ış görülür. B aşlıca iki çeşit siyanoz söz konusudur. B u n lard an b irin e “M erkezi siyanoz” diğerine de “P eriferik siyanoz” denilm ektedir. M erkezi siyanoz kalp, akciğer, kalpten çıkan büyük d a m a rla r ve bazı kan h astalık ların d an k ay n ak lan ır. P eriferik siyanoz ise norm al kanın çevre d o k u lara ulaştığında, b u ra la rd a fazla m ik tard a oksijen kaybedip indirgenm iş hem oglobin m iktarının artm ası sonucu o rtay a çıkm aktadır. M erkezi ve periferik siyanoz y a ra ta n çeşitli h astalık ve d u ru m ları aşağıdaki tab lo d a özetliyoruz

Methemoglobinemiye bağlı morarma

Methemoglobinemiye bağlı morarma

MERKEZİ SIYANOZ 1) Sağ k alp ten sol kalbe kan geçişine neden olan b azı doğum sal kalp h astalık ları. 2) A kciğerlerde a ta rd a m a r kanının k ılcallara u ğ ram ad an , yani tem izlenm eden to p lard am ar sistem ine geçm esi. Bu olaya akciğerlerdeki a ta rd a m a rla rla to p la rd am a rlar arasın d ak i an o rm al ağ ızlaşm alar n ed en olur. Bu anorm al ağ ızlaşm alara “A rteriovenöz fistül” denir. 3) S olunan h av ad ak i oksijen basın cın ın düşük olm ası. Bu durum a dağlık bölgelerde ra stla n ır. Solunum yollarının tıkanm ası. Ö rneğin y ab an cı cisim , ödem vs. 4) A kciğerlerde kanın y eterince tem izlenm esine engel olan akciğer h astalık ları.Ö rn eğ in zatü rree, am fizem , b ro n şial astm a, atelektazi, akciğer ödem i. 5) H em oglobin bozuklukları. Ö rneğin ‘M ethem og- lobin’ (hem oglobin dem iri iki değil ü ç değerlikli h ald ed ir).
PERİFERİK SİYANOZ 1) Soğuğa m aruz kalm a 2) A tard a m ar veya to p lard am ar tıkanm ası 3) K albin pom paladığı kan m iktarında azalm a.
18.24.BRONŞİAL ASTMA: H alk a ra sın d a k ısaca “A stım ” o larak bilinen bu h astalık ani atak la r biçim inde geçici nefes darlığ ın a neden olan b ir h astalık tır. N efes darlığının nedeni özellikle
589
b ro n şların belli u y arılara k arşı aşırı duyarlık g ö stererek d aralıp kısm en tık an m alarıd ır. B ronşial astm ad a b ro n şların d u v arların d ak i düz kas liflerinin k asılarak b ro n şları d araltm ası, astm a atağ ı sırasın d a b ro n şların m ukozasında oluşan ödem ve fazla m iktarda salg ılan an m ukusun oluşturduğu yoğun salgı tık açları b ro n şların d aralıp kısm en tık an m aların a neden olm aktadırlar. Bu d u ru m d a h a s ta la r asıl güçlüğü nefes alırken değil, nefes v erirken çekm ektedirler. N efes verm e işlem i sırasın d a h a sta la rın ‘w heezing’ denilen ve özellikle b ro n şların d an k ay n ak lan an “H iii” sesine ben zer b ir ses çık ard ık ları görülür. B ronşial astm a atağ ı aniden oluşan nefes darlığı, öksürük, m ukuslu balgam ve w heezing b elirtileriyle özgündür. B ronşial astm a atağı, genellikle b irk aç dakika veya b irk aç sa a t sü rer. A tak lard an önce ve so n ra h a s ta la r tam am en norm aldir. Bazı d u ru m lard a hastalık b irk aç gün ve h a tta h afta sü resin ce h astay ı etkiler. Bu duru m a “ S tatu s astm atik u s” denilm ektedir.
18.25. BRONŞİAL ASTMANIN SIKLIĞI: B ronşial astm a h astalığının toplum da görülm e sıklığı % 2 olarak sap tan m ıştır. Bu çok yüksek b ir o ran d ır. A stm a v ak aların ın y a n sı 10 y aerkek çocuğa karşılık b ir kız çocuğu h astalığ a yakalanm aktayken, 30 y aşların d a kadm -erkek o ran ı eşitlenm ektedir.
18.26. BRONŞİAL ASTM ANIN NEDENİ: A stm a atak ların ın o rtay a çıkm asına neden olan etkenler b aşlıc a iki g ru p ta toplanm aktadır. B u nlardan birincisi allerjik, İkincisi de allerjik olm ayan n ed en lerd ir. Etken ne olursa olsun, b ir tetik işlevini görm ekte ve astm a atağının o rtay a çıkm asına n ed en olm aktadır. Bu durum da b ro n şlar d aralm ak ta, b ro n ş m ukozasında ödem gelişm ekte ve b ro n şlard ak i m ukus salgısı artm ak ta d ır. A llerjik astm a, b ir “Tip I aşırı duyarlık” tab lo su d u r. B ütün astm a vak aların ın yaklaşık % 30’u allerjik astm ad ır. Bağışıklık sistem i olayın an a kaynağını oluşturm aktadır. A llerjik astm a h a sta la rın ın ailelerinde veya kendilerinde diğer allerjik o lay lara d a rastlam ak o lasıd ır. Bu h a sta la rın k an ın d a IgE düzeyi yüksektir. A llerjik astm a v ak aların ın çoğu belli m evsim lerde o rtay a çık ar. M evsim lerle ilgisi bulunm ayan olaylarda ise tü y lere, to zlara k arşı allerji sap tan ır. A llerjik olm ayan astm a tipine “ îdiosinkratik a stm a ” veya “E ntrensek astm a” d a denilm ektedir. Bu tip astm a olaylarında bağışıklık sistem i olaya k atılm am aktadır, fak at yine de çeşitli u y a rıla ra k arşı özellikle b ro n şların aşırı duyarlık g ö stererek d arald ık ları görülm ektedir. Bu tip astm a o lay ların d a kandaki IgE düzeyi yüksel- m em iştir. A llerjik olm ayan astm ayı o lu ştu ran neden, yani astm a olayında tetiği çeken etkenleri şöyle sıra layabiliriz. Ö ncelikle geçirilm iş veya geçirilm ekte o lunan solunum yolları infeksiyonları, diğerleri ise psikolojik u y arılar, sig ara dum anı, h av a kirliliği, soğuk h av a, “ Smog” denilen sis ve dum an karışım ı olan h ava. A tm osfer basıncındaki değişm eler, h av a ısısındaki değişm eler, virüslere bağlı solunum sistem i infeksiyonları, egzos dum anı, çeşitli kim yasal m addelerin gazları ve kokular, boya kokusu, kas egzersizleri. Bazı kim selerde asp irin in astm a tablosunu ağ ırlaştırdığı görülm üştür. Tek b ir aspirinin yutulm ası bile b u h a s ta la n kötü etkilem ektedir.
A llerjik olm ayan astm a olaylarının gelişm esinden u y arıcı fak tö rlerin etkisiyle p arasem p atik sinir sistem inde (kolinerjik sistem ) oluşan aşırı ve an o rm al b ir refleks sorum lu tu tu lm ak tad ır. B unun yanı sıra sem patik sistem in (adrenerjik sistem ) de dengesiz b ir biçim de çalıştığı ileri sürülm ektedir.
18.27. BRONŞİAL ASTM ANIN OLUŞUM MEKANİZM ASI: B ronşial astm anın, özellikle allerjik olanının oluşum m ekanizm ası tüm üyle olm asa bile bilinm ektedir. A llerjik kökenli b ro n şial astm a an ım san acağ ı gibi “Tip I a ş ın d u yarlık” olayı ile açıklanm aktadır. A stm a tablosunu y a ra ta n bazı h ü creler ve b u n la rd a n salg ılan an b irtakım kim yasal m addeler, ayrıntılı o larak ansiklopedinin “Bağışıklık bilim i” bölüm ünde incelenm iştir. B u rad a d a b u k o n u lara değineceğiz. A llerjik kişinin plazm a h ü creleri ta ra fın d a n sentez edilen IgE antikorları, dokulardaki m ast h ü crelerin e ve bazofil h ü crelerin e b ağ lan ırlar. A llerji y a ra ta n etken, (bu astm alı b ir kişi için astm a olayını y a ra ta n etkendir) kişinin vücu d u n a girdiğinde, m ast ve bazofil h ü crelerin in yüzeylerin e b ağ lan an IgE an tik o rları ile b irleşirler. Böylece allerjen IgE + m ast h ü cresi üçlüsü o rtay a çık ar.. Bu durum da akciğerlerdeki m ast h ü crelerin d en histam in, SRS-A, ECF-A, PAF, b ra- dikinin, prostoglandin vb. m addeler salgılanır. H istam in b ro n şların d ak i düz k asların kasılm asını sağladığı gibi, akciğerlerdeki to p la rd am a rlard an b ir m iktar serum un doku içine süzülm esine de n ed en olur. Böylece histam inin etkisiyle b ro n şlar d a ra lır ve akciğer dokusunda b ir ödem oluşur. H istam inin b ro n şlard ak i düz k asların kasılm asını sağlam ası iki m ekanizm ayla olur. B u n lard an b irincisi histam inin doğrudan etkisine, İkincisi de histam inin neden olduğu b ir refleks, p ara sem p atik (kolinerjik) indirekt m ekanizm adır. H istam in, “A setil kolin” m addesinin akciğerlerdeki p a ra sem patik sin irlerd en salgılanm asına neden olm aktadır. A setil kolin de b ro n şlard ak i düz k asların kasılm asına ve dolayısıyla b ro n şların d aralm asın a neden olm aktadır. M ast h ü crelerin den salg ılan an b ir diğer m adde de SRS-A (Slow -Reacting S ubstance of A naphylaxis) denilen m addedir. Bu m adde, b ro n şlard ak i düz k asların kasılm asına ve to p la rd am a rların geçirgenliğinin artm asın a neden olur. H istam in ve SRS-A v ü cu tta “P ro stag lan d in ” m addesinin fazla m iktarda üretilm esine ned en olur. P rostaglandin de m ast h ü crelerin d en histam inin salgılanm asını h ızlan d ırm ak tad ır. M ast h ü creleri içinde “ Siklik adenozin m onofos- ta t” (C-AMP) denilen b ir m adde b u lu n u r. Bu m adde adenozin trifo sfattan (ATP) sentez edilir. P rostaglandin, m ast h ücrelerindeki C-AMP miktarın ın azalm asına neden olur . M ast h ü crelerindeki C-AMP m iktarı azaldığında, histam in salgısı artm ak tad ır. E pinefrin, izoproterenol, am inofillin, teofillin (çayda bulunur) gibi m addeler m ast h ücrelerindeki C-AMP m iktarını çoğaltırla r. Bu m addeler b ro n şial astm a olaylarının tedavisinde b aş v u ru lan m ad d elerd ir.
şın d an önce o rtay a çıkm aktadır. B ununla birlikte h astalık h er y aşta o rtay a çıkabilir. Çocukluk ça ğ ların d a h er iki

Astım atağı

Astım atağı

A stm a olayına k atılan b ir b aşk a m adde “ Eosinophil C hem otactic F aktor of A n aphylaxis” (ECF-A) m addesidir. Bu m adde, kandaki eozinofil ak y u v arların allerji olayının yaşandığı bölgeye, y ani b ro n şla ra yönelm elerini ve b u ra d a sayıca ço ğ alm aların ı sağ lar. A stm a olay ların d a, b ro n ş d u v a rla rın d a bol m ik tard a eozinofil h ü crelere ra stla n ır. Bu h ü cre lere h a sta la rın çık ard ık ları b alg am içinde de rastlam ak olasıdır . Bazı eozinofil h ü cre ler d ejen ere olup balgam içinde “ C harcot-L eyden” k ristalleri denilen k ristallere d ö n ü şü rler. Bu k ristaller astm a için özgünd ü r. Eozinofil h ü creler, salgıladıkları üç ay rı m addeyle astm a olayının hafiflem esine ve iyileşm esine yardım ed erler. Bu m ad d elerd en birincisi ‘H istam in az’ m addesidir. H istam inaz histam ini p a rç a la r. İkincisi ‘A rilsu lfataz’ denilen m addedir, b u d a SRS-A’yı p a rç a la r. “ Fosfolipaz D” denilen ü çü n cü m adde ise “PA F” m addesini etkisizleştirir. PAF (Platelet A ctivating F actor) m addesi trom bo- sitlerin küm eleşm esine ned en olan b ir m addedir.
18.28. BRONŞİAL ASTMANIN BELİRTİLERİ: A ni a ta k la r biçim inde nefes darlığı, öksürük, solunum sıra sın d a ve özellikle nefes v erirk en ‘H iii’tarzın d a “ W heezing” denilen b ir ses çıkarm ası h astalığ ın
591
b elirtilerid ir. H astan ın nefes verm e sü resi u zar ve güçleşir. Özellikle nefes verm e işlem ine k arşı b eliren d irenç nedeniyle (bu d irencin nedeni b ro n şların d aralm ası ve kısm en tıkanm asıdır) ak ciğ erlere h av a birikm eye b aşlar. Bu du ru m d a ak ciğ erler ve göğüs kafesi gerilir, akciğerlerdeki rezidüel volüm a rta r, göğüs kafesi şişer, h astan ın solunum sayısı a rta r, fakat solunum derinliği azalır. A kciğerlerin h av a alım ı bozulur. B unun sonucu o larak da “H ipoksi” denilen vücuttaki oksijen azlığı durum u gelişir. H a sta la r b ir sü re so n ra öksürükle birlikte yap ışk an b ir balgam d a çık arm ay a b a şla rla r. N efes darlığı solunum güçlüğü ilerledikçe yardım cı solunum k asların a d ah a fazla iş d ü şer. Bu du ru m d a h a sta la rın boyun k asların ın çok belirgin b ir h al aldıklarını görürüz. Solunum k asları yoruldukça solunum un yüzeyselleştiği öksürük fonksiyonun da zayıfladığı görülür. Bu d urum da h astan ın akciğerleri y eterin ce h av a alam az ve hipoksinin y an m a b ir de v ü cu tta karbondioksit birikm esi oluşur. A stm a nöbeti ağ ırlaştık ça h a sta d a m o rarm a (siyanoz) görülür.
18.29. BRONŞİAL ASTMA TEDAVİSİ: B ronşial astm a tedavisinde efedrin, epinefrin, salbutam ol, krom din so d y u m , izoproterenol, am inöfillin,teofillin ve kortizollü ilaçlar kullanılm aktadır. G erçekte b u ilaçlarla uygulanacak tedavi, h astan ın özelliklerine göre plan lan m ak tad ır. Bu planlam ayı y ap acak olan kişi doktordan b aşk ası olam az.
18.30. AKUT BRONŞİT: A kut b ronşit, tra k e a (nefes borusu) ve b ro n şların ani b ir iltihaplanm a olayıdır. H astalık genellikle kış ay ların d a o rtay a çıkar. Bu a y lard a ü st solunum yollarında, örneğin b u ru n veya g ırtlak ta gelişen b ir viral (virüslere bağlı) infeksiyon, d ah a so n ra nefes b o ru su ve b ro n şla ra doğru inebilir. V iral h astalığın zayıflattığı o rtam üzerine b ir b ak teriel infeksiyon d a eklenebilir. Ü şüm e, yorgunluk, bozuk b eslen me gibi etk en ler kişinin akut bronşite yakalanm a riskini a rttırırla r. Solunum yollarını ta h riş eden çeşitli g azlar, sig ara dum anı, tozlar, kirli h av a gibi etkenler de akut bro n şit o laylarına neden o lab ilm ek ted irler. H astalığın b elirtileri h erkes ta ra fın d an yakından tan ın ır. B urun akıntısı, hafif b ir ateş yükselm esi (38.3-39 C) halsizlik, bel-sırt-kas ağ rıları, hafif b ir üşüm e hissi veya titrem e, hastalığın bilinen b elirtile rin d en d ir. A kut bro n şitin en önem li b u lg u ların d an biri de öksürüktür. Ö ksürük
b aşlan g ıçta k u ru d u r. D aha so n rala rı m ukuslu veya c e ra h a tli b ir b algam eklenebilir. C erah atli balgam ın çıkarılm ası halin d e akut b ro n şit tablosunun b ro n ş ve nefes b o ru su n u tu ta n b ak teriel b ir infeksiyona d a hed ef olabileceği düşünülm elidir. Y ükselen ateş en fazla 5 günde iner. în a t eden ve gitgide yükselen b ir ateş ak u t b ro n şit olayına, ciddi b ir pnöm oni (zatü rree) olayının d a eklenm iş olduğunu düşündürm elidir. Ö ksürük akut b ro n şit geçtikten so n ra 3 h afta k a d a r in at edebilir. A kut b ro n şit hastalığı genellikle b asit önlem lerle kendiliğinden iyileşebilen b ir h astalık tır. F akat m üzm in b ir akciğer h astalığ ın d an veya b ir kalp h astalığ ın d an yakınan h a s ta la rd a akut b ro n şit olayları oldukça ağır seyredebilir. A kut b ro n şit h astalığının en korkulan kom plikasyonu pnöm oni yani zatü rrey e dönüşm esidir. A kut b ro n şit olaylarının tedavisine kesin y atak istira h ati ile b aşlan ır. A teş d üşene k a d a r dinlenm ek, y ap ılacak en doğru d av ran ıştır. Bu sıra d a h astan ın ateşinin düşürülm esi am acıyla asp irin kullanılabilir. H astan ın ateşin in yükseldiği günlerde bol m iktarda sıvı alm ası (su, çay, ay ran , ço rb a vs. toplam 3000-4000 mİ. k ad ar) gerekir. H astan ın öksürüğü çok şiddetli ve onu uyutm ayacak düzeydeyse b ir öksürük şu ru b u n a b aşv u ru lab ilir. Balgam zor çık arıh y o rsa h astan ın b ir sü re su b u h arı solum asında y a ra r v ard ır. A teşin çok yüksek olduğu veya balgam ın çok c e rah atli olduğu d u ru m lard a, tetrasik ü n ya d a penisüin gibi antibiyotiklerin tedaviye eklenm esi gerekir. A ncak antibiyotik k ullanm adan önce kesinlikle b ir doktora danışılm alıdır. Ne yazık ki toplum um uz antibiyotikleri bilgisizce kullanm a eğilim indedir. Bu d a çeşitli tıbbi sak ın calar y aratm ak tad ır. H astan ın durum u gitgide düzeleceğine, tam tersi b ir gelişm e gösteriy o rsa b ir doktorun y ard ım ların a b aşv u rm ak seçilecek en doğru yoldur. 18.31.KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIKLARI (KOAH) – (CHRONIC OBSTRUCTIVE PULMONARY DISEASE) (COPD): T ıkayıcı m üzm in akciğer h astalık ları (KOAH) adı altın d a iki ayrı hastalık incelenir. B unlar ‘M üzm in b ro n şit’ (kronik bronşit) ve ‘A m fizem ’ h astalık larıd ır. M üzm in bro n şit, b ro n şlara yerleşm iş olan m üzm in b ir iltihap olayının anlatım ıdır. B ro n şlardaki salgı bezleri büyüm üş, say ıca çoğalm ış ve salgı m ik tarları artm ıştır. M ukus y ap ısın d a olan bu salgı, b ro n ş içine birikir ve b ro n şların değişik d erecelerd e tık an m aların a neden olur. A m fizem h astalığ ın d a akciğerlerdeki h av a k esecikleri (alveoller) y ıp ran ırla r ve say ıca azalm ay a b a şla rla r. Böylece akciğerlerde geniş h av a boşlukları o rtay a çıkar. H ava kesecikleri y ıp ranıp akciğerlerdeki h av a boşlukları büyüdükçe akciğerlerin norm al h av a alım ı bozulur. B unun sonucu o larak tem izlenm ek ü zere ak ciğ erlere gelen kan, y eterin ce tem izlenip oksijenle doyuru- lam az. H er ne k a d a r m üzm in b ro n şitle am fizem akciğerlerdeki farklı bozukluklardan kaynaklanı- v o rlarsa d a, tıkayıcı m üzm in akciğer h astalığ ın a y a k a la n an h a s ta la rd a genellikle bu iki bozukluk b ir a ra d a b u lu n u r, Kimi h a sta d a m üzm in b ro n şit ön p lan d ay k en , kimi h a sta d a d a am fizem ön p lan d ad ır. A ncak saf am fizem veya m üzm in b ro n şit v a k a la rın a d a rastlam ak olasıdır. B u rad a m üzm in bro n şitin b ir tanım lam asını verm eyi uygun buluyoruz. İki yıl ü st ü ste ve en az ü çe r ay sü rey le öksürükle birlikte balgam çık aran h a s ta la r için “M üzm in bronşitti h a s ta ” teşhisi konulm alıdır. K OAH’d a h a s ta la r d ah a çok nefes verm e işlem i sırasın d a zorlukla k arşılaşırla r. N efes verm e sü resi uzam ıştır. D erin b ir soluk ald ık tan so n ranorm al b ir kişi zorlu b ir nefes verm e harek etiy le ak ciğ erlerin e çekm iş olduğu h av an ın % 80’ini b ir saniye içinde d ışarı verir. Bir saniye içinde zorlu b ir h arek etle d ışarı atılan h av a m ik tarın a “F orced ex p irato ry volum e” (FEVI) denir. N orm al kişilerde ‘FEVI’ % 80 iken KOAH’n a yakalanm ış o lan lard a “ FEVI” % 80’in altına, % 40’la ra k a d a r d ü şer. N orm al b ir şahıs derin b ir nefes ald ık tan so n ra zorlu b ir nefes verm eyle aldığı h avayı 3 saniyede boşaltırken, KOAH h astası aldığı havayı boşaltabilm ek için 3 saniyeden d ah a uzunca b ir sü rey e gereksinim d u y ar. A m fizem o lay ların d a akciğerlerdeki h av a kesecikleri y ıp ran d ığ ın d an b u ra d a h av a boşlukları o rtay a çık ar. Bu d a akciğerlerdeki h av a m iktarını a rttırır. Böylece akciğerlerdeki “R ezidüel volüm ” ve (RV) “ T oplam akciğer volüm ü” (TAV) a rta r. A kciğerlerin vital kapasitesi (VK) ve elastik özellikleri azalm ıştır. M üzm in b ro n şit olaylarında TAV genellikle norm aldir. RV hafifçe artm ıştır. VK d a hafifçe azalm ıştır. FEVI am fizem de olduğu gibi % 40 düzeyine inm iştir. A kciğerlerin elastik özellikleri genellikle n orm aldir. H ava kirliliği, sig ara, solunum y o llan infeksiyon- la rı ve b azı k alıtsal özellikler tıkayıcı m üzm in akciğer h astalık ların ı hazırlayıcı veya kolaylaştırıcı etk en lerd ir. A ilesi sig ara içen çocukların tıkayıcı m üzm in akciğer h astalık ların a y ak alan m a risk leri yüksektir. B unun nedeni de aile
üyelerinin içtikleri sig aran ın odaya yayılan dum anının, çocuğu sig ara k u llan ırm ışçasın a etkilem esidir. Öyle dikkatsiz an n e ve b a b a la r sig ara alışkanlıklarıyla çocuklarına kötü örnek olm akla kalm ıyorlar, aynı zam an d a on ların sig ara dum anıyla kirlenm iş havayı körpecik ciğerlerine çekm elerine de neden oluyorlar. Bu nedenle çocukların yanında sig ara içilm em esi gerek onların kötü örnekleri benim sem eleri ve gerekse sağlıkları açısın d an çok önem lidir. Tıkayıcı m üzm in akciğer h astalık ları başlığı altın d a am fizem ve m üzm in b ro n şit gibi iki ay rı h astalığın incelenm esinin nedeni, b u iki h a sta lığın neden oldukları klinik b elirtilerin b irb irlerin e çok yakın olm alarıdır. S .5 6 1 ’ de am fizem ve m üzm in b ro n şit h astalık ların ın klinik b elirtilerin i b irb irleriy le k a rşıla ştıra ra k verm ekteyiz.

1

Tıkayıcı m üzm in akciğer h astalığ ın a y ak alan an lar kesinlikle y aşam ları boyunca doktor kontrolü ve ted av i altın a alınm alıdırlar. T edavi h astan ın ve h astalığ ın özelliklerine göre belirlen ir. Biz b u ra d a yalnız a n a ilkelerden söz edeceğiz. H erşey d en önce h asta la rın sig aray ı kesinlikle b ırak m ala rı kirli hav alı bölgelerden u zak laşm aları g erekm ektedir. Özellikle üst solunum yollarını veya ak ciğ erleri ilgilendiren h erh an g i b ir infeksiyon h astalığ ıy la etkin b ir antibiyotik m ücadelesine girilm elidir. H astan ın d a ra la n b ro n şların ı a ç ac ak bazı ila çlar d a uygulanm alıdır. Eğer h a sta d a kalp yetm ezliği gelişm işse b u n u n la da savaşılm alıdır. H astan ın kolay balgam çık arm asın ı sağlam ak am acıyla bazı balgam yum uşatıcı ilaçların , aero so lların kullanılm ası y a ra rlı olm aktadır. B ütün b u n ların yanı sıra h a sta la rın uygun b ir fizik tedavi uygulam asına alın m aların d a y a ra r v ard ır. A niden solunum güçlüğüne d üşen h astaların kısa zam anda h a sta n e veya b ir tıp m erkezine götürülm eleri
gerekm ektedir. M üzm in tıkayıcı akciğer h astalık ları, ne yazık ki b ir kez yerleştik ten sonra eski sağlıklı d u ru m a dönüşm esine olanak verm ezler. Y apılan ted av iler yalnız h astalığ ın ilerlem esini d u rd u ru rla r. G erek KOAH h astaların ı ve gerekse henüz h a sta la n m a mış kişileri sig ara konusunda uy arm ay ı uygun buluyoruz. Ne yazık ki günüm üzde pek çok in san cebinde kendisini yavaş yavaş öldüren b ir katil taşım ak tad ır. Bu sinsi katilin adı ‘S ig ara’dır.
18.32.BRONŞEKTAZİ: B ronşektazi, b ro n şların anorm al o larak genişlem eleri ve b ir d ah a eski ça p la rın a dönem em eleri halidir. G enellikle ak ciğ erlerin alt loplarında rastlan ır. Bu genişlem eler iğ biçim inde, silindir biçim inde veya k ab aca k ü resel biçim lerde olabilirler. B ronşektazi doğum sal olabileceği gibi so n rad a n kazanılm ış da olabilir. S onradan kazanılm ış b ro n şek tazilerin en sık ra stla n a n nedeni pnöm oni (zatürree) dir. B undan b aşk a b ro n şları tu ta n

1

iltih ap lar, b ro n şlara yabancı cisim kaçm ası ve tüberküloz d a etkenler a ra sın a katılm aktadır. B ronşektazi herh an g i bir y aşta o rtay a çıkabilir, fakat çocukluk y aşların d a d ah a sık görülür. H astalığın b elirtilerini müzmin öksürük, balgam , kan öksürm e (hemoptizi) ve sık te k ra rlay a n zatü rreeatak lan b içim in d eö zetley eb iliriz. G enişleyen b ro n şların içi boş olabileceği gibi balgam la dolu d a olabilir. H astaların çıkardıkları balgam kanlı ya d a ce rah atli olabilir. H alsizlik kilo kaybı, anem i (kansızlık), ateş gibi genel b elirtiler de h astalığ a eklenebilir. Bazı h a sta la rd a bro n şek ta- ziye, sinüzit, beyin apseleri gibi olaylar da eklenebilir. A nestezi altın d a h astaların b ro n şları içine özel b ir m adde *zerk edilerek akciğerlerin röntgeni çekildiğinde, bu özel m adde aracılığıyla ad eta b ro n şların h a rita sı röntgen filmi üzerine çık artılır. ‘B ronkografi’ denilen bu yöntem le eğer v arsa , b ro n şlard ak i genişlem eler ve b u n ların bulundukla rı bölgeler o rtay a konulur.
G ünüm üzdeki etkin antibiyotik ted av ileri y ard ım ıyla bronşektazi hastalığı c e rra h i girişim e gerek kalm adan kontrol altına alınabiliyor. Ne v ar ki antibiyotik tedavisine k arşın sık te k ra rla y a n z a tü rre le r o rtay a çıkıyorsa veya sürekli kan öksürm e gibi b ir durum v arsa, genişlem iş ad e ta b ir infeksiyon ve kanam a odağı halini alan b ro n ş bölgelerinin ce rra h i girişim le çıkartılm ası gerekiyor.
18.33.ATELEKTAZİ: A telektazi, çeşitli n ed en lere bağlı o larak akciğerlerdeki h av a keseciklerinin ad eta b ir balon gibi sönüp içlerindeki havayı kaybetm eleri olayıdır. Bu olay akciğerin küçük b ir bölgesem tutabileceği gibi geniş b ir akciğer bölgesini de tu tab ilir. H atta sağ ve sol ak ciğ erlerd en b irinin tüm den sönm esi, yani atelektaziye uğ ram ası olasıdır. A kciğerlerdeki b ro n şların h erh an g i b ir düzeyde tık an m aları atelektazi olayını y a ra ta n n ed en lerin b aşın d a y er alm aktadır. B ronş tıkandığında h av alan d ırılm asın d an sorum lu olduğu akciğer bölgesindeki h av a, zam anla çevredeki norm al akciğer dokusuna doğru k açar. B u ray a tıkanm a nedeniyle h av a gelm ediğinden o bölgedeki akciğer kesecikleri söner. Yoğun b ir balgam b ro n şları tıkayabileceği gibi büyüm üş lenf bezlerinin d ışa rıd an baskısı veya b ro n şla rd a n k ay n ak lan an tüm örler ya d a b ro n şla ra k açan y ab an cı cisim ler de b ro n şların tık an m asın a n ed en olabilirler. A kciğer keseciklerinin (alveol) sönm esinin b ir b aşk a nedeni de akciğerin belli b ir 597
bölgesine b asın ç veya baskı uygulanm asıdır. Ö rneğin akciğer zarın ın jplevranın) y ap ra k ları a ra sın a biriken fazla m iktardaki h av a (pnömoto- raks), kan (hem otoraks) veya serum sızıntısı akciğerin belli bir bölgesine d ışa rıd an baskı y ap arak , akciğer keseciklerinin boşalm asına neden olabilir. Kistik fibrozis denilen b ir h astalık, atelektazi y a ra ta n b ir b aşk a nedendir. A telektazim n belirtileri, olayın gelişm e hızına ve infeksiyonun bulunup bulunm adığına göre değişir. Hızlı gelişen tıkanm a ve bu n u izleyen atelektazi olay ların d a eğer akciğerlerde bir de m ikrobik bir infeksiyon v arsa nefes darlığı, ziyanoz (m orarm a), etkilenm iş ta ra fta şiddetli ağrı, çarp ın tı, yüksek ateş, hipotansiyon (kan b asın cın d a düşm e) ve şoka k ad a r gidebilen b elirti ve değişiklikler gelişebilir. Y avaş gelişen olay lard a hiçbir belirtiye rastlan m ay ab ilir. Hızlı gelişen o lay lard a atelektaziyi y a ra ta n nedene yönelik acil girişim lere gerek v ard ır. Bu girişim ler en iyi, h astan e koşullarında gerçekleştirilebilir. G erek hızlı gelişen, gerekse de yavaş gelişen m üzm inleş- miş bazı v ak a la r için bir ce rra h i girişim gerekli olabilir. K uşkusuz seçilecek tedavi, etkenin kendisine bağlıdır.
18.34. PNÖMONİLERE (ZATÜRREE) GENEL BİR BAKIŞ: Pnöm oni (zatürree) hastalığı, akciğer dokusunun çeşitli etkenlere bağlı olarak iltihaplanm ası olayıdır. H astalık etkenlerini b aşlıca üç g ru p ta inceleyebiliriz. B unlar canlı h astalık etkenleri, fiziksel etkenler ve kim yasal etk en lerdir. Canlı h astalık etkenleri ara sın d a çeşitli b ak teriler, v irü sler, m a n tarla r, p arazitler ve rik etsialar b u lunur. Fiziksel etkenler olarak solunan tozları, y ab an cı cisim leri ve zararlı ışınları gösterebiliriz. K im yasal etk en lere de lipidleri, kloru, azot oksit b u h arın ı ve ürem i sırasın d a o rtay a çıkan bazı zehirli m ad d eleri örnek olarak gösterebiliriz. Pnöm onide (zatürree) akciğer dokusunun iltihaplanm ası b aşlıc a iki yerde olur. İltihap olayı ve iltih ab a k atılan öğeler ya alveollerin (hava kesecikleri) içini dolduracak biçim de ya da alveol d u v arların ı (septum ları) ve b ro n ş d u v arlarını istila edecek biçim de gelişir. B un lard an birincisine yani alveol boşluklarını ilgilendirene “A lveoler tip pnöm oni” ; İkincisine de yani septum ve b ro n ş d u v arların ı ilgilendirene “İn terstisiel tip pnöm oni” denir. B akterilerin etkisiyle gelişen pnöm oni (zatürree) olayları genellikle alveoler tipte, virüslerin etkisiyle gelişenler interstisiel tipte olurlar. A kciğerlerdeki pnöm onik iltihap alan ları odaksal nitelikte olabilecekleri gibi, bir akciğer lobunu tüm üyle de tu tab ilirler. Pnömoni genellikle sağ akciğerin alt veya o rta lobunu ya d a sol akciğerin alt lobunu tu ta r . B akterivel etkenler arasın d a “Pnöm okoklar” , “ S trep to k o k lar” , “ Stafilokoklar” , “H em ofilus inf- lu en za” , “T überküloz b asili” , “F ried lan d er b asili” sayılabilir. G erek çocuklarda gerekse yetişkinlerd e pnöm oniye en sık neden olan etken “Pnöm okok” m ikroplarıdır. Hem ofilus influenza özellikle çocuklar için tehlike y aratm ak tad ır. A lkoliklerde, şeker h astaların d a ve yaşlı in san la rd a F ried lan d er basiliyle gelişen pnöm onilere (zatürree) d ah a sık rastlan ır. Pnöm oni (zatürree) olaylarının en sık rastlan ılan nedeni v irü slerd ir. Bazı görüşlere göre solunum yollarını etkileyen bir virüs hastalığı, direnci bozduktan so n ra bunun üzerine b irb a k te riy e l infeksiyonun eklenm esiyle b akteriyel kaynaklı pnöm oniler doğm aktadır. Z aten birçok pnöm oni (zatürree) olayı üst solunum yollarını tu ta n virüs
veya b ak teri kökenli infeksiyonu izlem ektedir.
18.35.PNÖM ONİ (ZATÜRREE) BELİRTİLERİ: Vücudun zayıf düşm esi, üst solunum yolları infeksiyonları, şeker hastalığı,alkolizm , özellikle y aşlıların uzun sü re y atalak k alm aları gibi fak tö rler, pnöm oni (zatürree) o lay ların a n ed en olup, k o lay laştıran etkenlerdir. Bu bölüm de pnöm oni (zatürree) h astalığ ın ın etkenini dikkate alm aksızın h astalık la ilgili genel b elirtilere değineceğiz. Üşem e hissiyle birlikte titrem e, 40.5 C’e k a d a r çıkabilen yüksek ateş, öksürük, balgam çıkarm a, h asta akciğer ta ra fın d a ‘Y an ağ rısı’ denilen b ir ağrı, h av a açlığı, yüzeysel solunum h are k etle ri ki dakikada solunum sayısı 25-45 gibi çok yüksek say ılara u laşab ilir (norm ali 12-15), siyanoz (m orarm a) gibi belirtiler pnöm oni (zatürree) h astalığ ın d a sıklıkla Taslanılan b elirtilerd ir.H asta la r ileri d ereced e halsizdir. H ava açlığı ve nefes darlığı, h astay ı solunum a yardım cı solunum k asların ı kullanm aya zorlar. H asta solunum y ap ark en b u ru n k an atların ın açılıp kapandığı görülebilir. Pnöm oni o laylarında kandaki lökosit sayısı çok yükselm iştir. 5.000-10.000 olan norm al lökosit sayısı 100 m İ.’de 25.000 gibi çok yüksek b ir d eğ ere u laşab ilir. Lökosit sayısı pnöm oniye k arşın 5.000 gibi b ir düzeyde k alacak olursa h astan ın bağışıklık sistem inin hastalıkla m ücadele edebilecek k ad a r güçlü olm adığı düşünülm elidir. Bu d a h asta için iyileşm e yönünden olum suz b ir sonuç y ara tır. A kciğerlerin röntgen tetkikiyle pnöm onili akciğer bölgelerini görm ek olasıdır .
18.36.PNÖM ONİ (ZATÜRREE) KOMPLİKASYONLARI: Pnöm oni h er ne k ad a r ak ciğ erleri ilgilendiren b ir h astalık sa da özellikle b a k te rile rden k ay n ak lan an pnöm oni olaylarında m ikropların k an a karışm asıyla ya da kom şu d o k u lara ilerlem eleriyle, pnöm oniye ek o larak değişik h astalık lard a oluşabilir. B akteriem i: B akterilerin kana k arışıp b ü tü n vücuda dağılm aları Am piyem: P levra (akciğer zarları) boşluğuna c e ra h a t birikm esi A kciğer apsesi: A şağıda değinilecektir. M eiastenit: M ediastenin iltihaplanm ası P erikardit: K alp zarının iltihaplanm ası M iyokardit: K alp kasının iltihaplanm ası E ndokardit: K albin iç yüzünü ö rten ve en d o k ard adını alan zarın iltihaplanm ası M enenjit: Beyin zarların ın iltihaplanm ası O titis m edia: O rta kulağın iltihaplanm ası A rtrit: Eklem iltihabı P aratilikileus: Bir tü r b ağ ırsak tıkanm ası
18.37.PNÖMONİ (ZATÜRREE) TEDAVİSİ: A ntibiyotiklerin bulu n m asın d an sonra pnöm oni h a s ta lığının tedavisi önem li b ir sorun olm aktan çıkm ıştır. Z aten bu nedenle antibiyotik öncesi dönem lere o ran la, pnöm oniden ölüm o ran ı çok düşük düzeylere inm iştir. B akteriyel kökenli pnöm onilerde, penisilin grubu antibiyotikler kullanılm aktadır. V irüs kökenli pnöm onilerin tedavisiyse d ah a çok virü sü n b elirlenm esine bağlıdır. Çünkü henüz v irü slere k arşı etkili ila çlar gelişm em iştir. M an tar kökenli pnö- m oniler çeşitli m an tar ilaçlarıy la tedavi edilm ekted ir. H astala rın tedavisi genellikle evde fak at dokdor kontrolünde gerçekleştirilebilir. A ncak ağ ır o lay lard a ya da solunum güçlüğü ağır b ir düzeye yükselen o laylarda, h a sta n e bakım ı gereklidir. Solunum ileri d ereced e bozulup ciddi bir siyanoza (m orarm a) giren h a sta la rın oksijen tedavisine alın m aları gerekir. E ğer pnöm oniye yukarıdaki b aşlık ta değindiğim iz kom plikasyonla rd a n b ir ya d a b irk açı eklenm işse h a sta la rın h a sta n e bak ım ın a alın m aları gerekebilir.
18.38. AKCİĞER APSESİ: A kciğerde h erh an g i bir bölgede gelişen b ir iltihabın o bölgedeki akciğer dokusunu öldürm esi sonucu akciğer ap sesi oluşur. A psenin çevresindeki akciğer dokusunda iltihap alan ı, b aşk a b ir anlatım la pnöm oni alan ı b u lu n u r. C anlılığını kaybeden bu akciğer alanı, b ir b ro n şa açılıp balgam biçim inde atılab ilir. B azen de ap se, akciğer za rların a doğru ilerleyip plevre (akciğer zarı) boşluğuna açılır. Böylece içindeki ölü dokular p lev ra boşluğuna dökülür ve b ir am piyem gelişir. Bazı d u ru m la rd a ap se hem b ro n şa hem de p lev ra boşluğuna açılır. Bu d u ru m a ‘B ronkoplöral fistüT d en ir. Bronkoplö- ra l fistül nedeniyle p lev ra boşluğunda fazla m ik tard a h av a birikm esiyle ‘P nöm toraks’ denilen d urum o rtay a çık ar. Pnöm otoraks, yani p lev ra b oşluğunda birik en h av a fazla olduğundan, o ta ra fta k i ak ciğ ere baskı yapıp onun a d e ta b ir b alo n gibi sönm esine neden olabilir. Bu d a solunum olayını olum suz yönde etkiler. A kciğer ap sesi genellikle solunum yollarına m ikroplu b ir y ab an cı cism in solunm ası sonucu oluşur. Bu du ru m genellikle alkoliklerde ya d a kom adaki h a s ta la rd a g örülür. A ynı zam an d a b ir pnöm oni (zatü rree) olayı apseye ned en olabilir. A kciğer ap sesin in b elirtileri, pnöm oni b elirtilerine b en zer. G öğüste b ir ağ rı o rtay a çıktığında, plevranın etküendiği düşünülm elidir. A kciğerlerin rön tg en i çekildiğinde, tam am en boşalm ış olan b ir ap sed e hava-sıvı düzeyi denilen b irb irin d en farklı yoğunlukta iki bölge görülür. B unun yanı sıra bölgenin pnöm onik özelliği de röntgende görülebilir. A kciğer ap sesin d e en çok kullam lan antibiyotik pen isü in d ir. G ünüm üzdeki etkin antibiyotikler nedeniyle c e rra h i girişim lere pek az gerek d u y ulm aktadır.
18.39.TÜBERKÜLOZ (VEREM): T überküloz, ‘Mi- kobakterium tüberkülozis’ ve ‘M ikabakterium – bovis’ adlı m ikropların neden olduğu h er infeksiyon h astalığ ıd ır. T überkülozun etkeni ilk kez 1882 yılında R obert Koch ta ra fın d a n o rtay a çıkarılm ıştır. Bu nedenle T überküloz m ikrobuna ‘K och b asili’ de denilm ektedir. İn san lard ak i tüberkülozun % 99’u m ikrobakterium tüberkülozis m ikrobuna bağlıyken, yalnız % 1 ’i m ikobakte- rium bovise bağlıdır. Bovis tipi, genellikle bu mikrobu taşıy an ineklerin sütünden in san a geçer. Mi- kobakterium tüberkülozis tipi p ratik te solunum yoluyla in sa n la ra ulaşır. T überkülozlu in san ların b alg am ların d a, ö k sü rü rken ya d a konuşurken h av ay a saçtık ları solunum yolları salg ıların d a tüberküloz m ikrobu bu lu n u r. H avaya saçılan bu salgılar, h av a d a küçük d am lacık lar şeklinde u çu şu rlar. Sağlıklı b ir in san bu havayı soluduğunda, tüberküloz m ikrobunu taşıy an dam lacık ları akciğerlerine çeker. Böylece sağlıklı in san tüberküloz m ikrobunu alm ış olur. M ikrobun bu şekilde b u laşm asın a ‘D am lacık infeksiyonu ile b u laşm a’ denir. Solunum yoluyla alm an m ikobakterium tü b erk ü – lozislerin ilk otu rd u k ları yer akciğerlerken, süt yoluyla alm an m ikobakterium bovislerin ilk o tu rd u k ları y erler genellikle badem cikler ya da sindirim k an alıd ır.
18.40.TÜBERKÜLOZ BASİLİNİN ÖZELLİKLERİ: T überküloz b asili 2-4 m ikron boyunda ve çom ak şeklindedir.B asilin yaşayabilm esi ve üreyebilm esi için kesinlikle oksijene ihtiyacı v ard ır. Bu nedenle organizm aya giren tüberküloz b asilleri, d a h a çok oksijen b asın cı yüksek olan doku ve o rg an la ra y erleşirler. Bu o rg an ların b aşın d a ak ciğ erler gelm ektedir. A kciğerlerin tepe bölgelerinde oksijen b asın cı 120-130 m m /cıva k ad a rd ır. B öbrekler ve büyüm ekte olan kem iklerin epifiz bölgelerinde bu b asın ç lOOm m /cıva k ad ard ır. T überküloz b asillerin in sayıca iki k atm a çıkm aları için uygun b ir ortam o lu ştu ru rlar. T überküloz b asillerin in say ıca iki k atm a çıkm aları için gerekli sü re yaklaşık 12 sa attir. K arbondioksit b asın cın ın yüksek olduğu o rtam lard a b asillerin y aşam ları güçleşir. T überküloz b asilleri özellikle lipid yönünden çok zengindirler. B unun yam sıra p ro tein e ve p o lisak k arid lere de sahiptir. T überküloz b asillerinin b ir b aşk a özelliği de h erh an g i b ir toksin (zehir) üretm em eleridir. V ücuda girip b ir dokuya yerleşen b asiller, b u rad ak i m onositlerin, retikü- loendotelial h ü crelerin ve dev h ü crelerin içine girip bu h ü crelerin içinde y aşarlar. B asillerin bu özelliklerinden dolayı tüberkülozun ilaç ted av isinde birtakım zorluklar çıkm aktadır.

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*