“İsmi Tozkoparan Olsun”
Tozkoparan İskender, okçuluk tarihimizin önde gelen kemankeşlerinden (ok- çulanndan-yay çekenlerinden) biri, hatta birincisidir. Onun zamanında Türk okçuluğu alün çağını yaşamıştır. Tozkoparan İskender’in Rumeli, Anadolu, Mısır ve Şam gibi çeşitli yerlerde kırdığı on mühim rekoru bulunmaktadır. Bunlardan biri de İstanbul Okmeydanı’nda, Arkurı Menzili’ndeki atışıdır ki bu, yalnız bizde değil dünya okçuluk tarihinde bile henüz aşılamamış en büyük rekordur (846 metre). Tozkoparan, okçuluğu sadece bir talim olarak yapmamış, aynı zamanda seferlere de katılarak bizzat savaşmış bir cengâverdir.
İskender’e, “Tozkoparan” lakabının verilmesinin şöyle bir hikâyesi vardır:
Sultan İkinci Bâyezid Han devrinde İran’dan meşhur bir okçu gelir ve tertip edilen müsabakalara katılarak Türk atıcılarını geçer, padişahın huzurunda da birçok hünerler gösterir. Padişah:
” Bizde buna galip gelebilecek bir kemankeş yok mu?” diye sorunca bütün ok, yay ve atış ustaları toplanırlar ve vaziyeti görüşürler. Nihayet bir kaç kantar ağırlığındaki bir top taşına bir halka geçirirler ve Bâb-ı Hümâyûn’dan içerideki meydana koyarlar. Bu taşı kaldırabilecek olana mükâfat verileceğini de ilan ederler. Gelen geçen tecrübe eder fakat içlerinden en fazla bir karış kaldırabilen çıkar.
Bu arada, Topkapı Sarayı’nda bakraççılık hizmeti gören bir delikanlı oradan geçerken ,bir de ben deneyeyim1 diyerek bakraçlarını yere koyar, külahını beline sokar ve taşı tuttuğu gibi üç defa göğsüne kadar kaldırıp indirir. Vaziyet sultana haber verilince delikanlı hemen huzura çağrılır. Padişah:
“Göreyim seni yiğidim, şu İranlının hakkında gel!” der.
İskender, ok meydanına gelerek burada altı ay talim görür. Bir gün talim esnasında elindeki yayın kabzasını öyle sıkar ki kabzanın ” toz” unu (ağaç kabuğundan yapılan kısım) kırar. Orada bulunan Okçular Tekkesi Şeyhi Yıldırım Baba da:
“Bu pehlivanın adını Tozkoparan koyalım.” der.
Tozkoparan İskender, talimini bitirdikten sonra İranlıyla karşı karşıya gelir. Esasen bir yayı bile çekmek zor bir işken Tozkoparan, İranlının deldiği demir levhanın yanına bir levha daha koyarak onu da deldiği gibi, İran- lının yayına bir yay daha eklemek suretiyle öyle bir atış yapar ki, onu çok gerilerde biralar. Onun bu muvaffakiyeti sultanın çok hoşuna gider ve ona izzet ve ihsanlarda bulunur.