ASİ NEHRİNİN SU DOLAPLARI HİKAYESİ
Suriye’nin dördüncü büyük şehri olan Hama’nın ortasından Asi Nehri geçer. Nehir üzerindeki su dolaplarından dolayı şehre Medinetü’n- Nevâ‘ir (Su dolabı şehri) de denilir. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde nehrin “Asi” adını almasını şöyle anlatılır: Peygamberimiz (s.a.v) zamanında Hama susuz bir şehirdir. Yahudi taifesinden Izail adlı sihirbaz, bir su dolabı yapıp hazırlar. Soranlara “Nil’i bu şehre getirip bu çöller içinde akıtıp imar etsem gerek” der ve yollara düşer. Sonunda Mısır’a varıp Mansure şehri dibinde Nil’den dört şişe su alarak bir efsun okuyup “Hama yolu niyetiyle” deyip geri döner.
Durumdan haberdar olan Peygamberimiz (s.a.v.) Hazreti Ali’ye “Yetiş ey Ali! Sihir ile Nil Nehri Arz-ı Mukaddes’ten dışarı çıkarılıp Rum diyarı harap edilmek istenir, yetiş!” diye emredince Hazret-i Ali derhâl Düldüle binip Yahudi’ye Gülbin Dağı eteğinde yetişir ve onu orada öldürür. Sihirbazın koynundaki dördüncü şişe Gülbin Dağı’nda kırılır. Allahu Teâlâ’nm emriyle Nil suyu şişeden yere dökülünce Gülbin kayasından “Yâ Allah” sedasıyla büyük bir nehir batı tarafa doğru akmaya başlar. Hazret-i Ali:
“Ey Asi Nehri, bütün nehirler Hakk huzuruna yönelip kıbleye doğru akar. Sen niçin batıya doğru akarsın. Dön geri ak, âsi oldun” deyince herşeye gücü yeten ve diri olan Allah’ın izniyle nehir dile gelip,
“Ey Ali! Allah’ın emriyle bu mahalle gelmişken Humus, Hama ve nice şehri sulayıp Antakya şehrinde Habib-i Neccâr’ı ziyaret edip oradan yine kıbleye doğru akayım” der. Hazret-i Ali; “Dön, yoksa seni keskin Zülfikârımla iki parça ederim” der. Nehir:
“Eğer vurursan ey Ali, bir parçamı kan, bir parçamı irin akıtırım. Kıyamet gününe dek Allah’ın kullan benden fayda elde edemezler” der. Bunun üzerine Hazret-i Ali, “Senin adm ‘âsi’ olsun, insanoğlu senden yarar görüp, içen hayat bulsun” der.
Fotoğrafta Evliya Çelebi’nin anlattığı Hama şehri ve Asi Nehri görülüyor… Sağ ön plandaki kubbeli bina muhtemelen hamam olmalı… Hamamın solunda bostan tarlaları bulunuyor… Nehrin karşısına geçmek için v şeklinde yapılan köprünün yedinci kemerinin olduğu yerde bir su değirmeni yapılmış… Köprünün diğer tarafında dev çarklarıyla dönmekte olan tarihi su dolaplarından birisi dikkat çekiyor…. Bu dolabın başlıca görevi nehirden aldığı suyu 16 metre yükseğe kaldırarak hemen yanı başında bulunan kemere ulaştırmak… Bu şekilde dolap şehrin su ihtiyacını karşıladığı gibi aynı zamanda susuz toprakların hayat kaynağı oluyor… Büyük su dolabının hemen karşısında da daha küçük bir su dolabı da yol boyunca yapılmış olan harklara su kaldırıyor… Arkada coğrafyasıyla mimarisi uyum içinde olan tek ya da iki katlı toprak damlı evleri ve yine kendine has mimarisiyle şehrin minareleri görülüyor… Daha geride nehirden nasibini alamamış kurak tepeler uzanıyor…