BAĞDAT NİZAMİYE MEDRESESİ
Ortaçağ İslam dünyasının en önemli eğitim-öğretim kuramlarından olan Nizamiye Medreselerinin kurucusu olan Nizâmülmülk, 1063’ten 1092’ye kadar Büyük Selçuklu Devleti’nin vezirliğini yaptı. Alp Arslan’ın Malazgirt Savaşı hariç bütün seferlerine katıldı, savaşların kazanılmasında ve devlet yönetiminde önemli bir rol oynadı.
Nizamiye Medreseleri’nin Kuruluş Amacı
Nizâmülmülk’ün adından dolayı Nizamiye adını alan bu medreseler, Sünnî İslam dünyası adına ciddi tehlike oluşturan Râfızî-Bâtınî düşünceyle siyasî ve askerî sahada olduğu gibi ilmî sahada da mücadele etmek ve devlet görevlileri yetiştirmek amacıyla kurulmuş müesseselerdir. Ayrıca okumaya imkanı olmayan fakir öğrencilerin de okumalarını sağlamak için kurulmuştur. Bazılarınca, Nizamiye Medreseleri’nin İslam tarihinde ilk medreseler olduğu iddia edilirse de bu doğru değildir. Zira Tuğrul Bey döneminde medreselerin varlığı bilinmektedir.
Bağdat Nizamiye Medresesi’nin dünyadaki yaygın şöhreti ve öncekilerden farklı olarak devlet himayesinde kurulması, bu fikrin ortaya çıkmasına sebep olmuş olmalıdır.
Bağdat Nizamiye Medresesi’nin Açılışı ve Yaşanan Hadiseler
Nizâmülmülk, halkı Şiî-Bâtmî düşünceye karşı korumak ve Ehl-i Sünnet akidesini güçlendirmek için ülkenin her tarafında medreseler açmaya karar vermiş ve Sultan Alp Arslan’ı bu medreselerin açılması hususunda teşvik etmiştir. Bu teşvikler neticesinde ülkenin pek çok yerinde açılan Nizamiye Medreseleri’nin en ünlüsü Bağdat Nizamiye Medresesi’dir. Burası, Nizâmülmülk tarafından yaptırılan medreselerin en meşhuru ve önemlisi olmasına rağmen en eskisi değildir.
Bu medresenin plana uygun ve sağlam bir şekilde yapılması için Bağdat Amîdi Ebu Sa’d el-Kâşî görevlendirilir. Hocaların ve öğrencilerin ders okuma, yeme-içme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde planlanan medrese için Dicle Nehri’nin doğu yakasında uygun bir arazi seçilir ve üzerindeki meskenler istimlâk edilir. Kasım 1065’te başlayan inşaat, 60 bin dinar sarfıyla iki yılda tamamlanır. Medresenin açılışı 22 Eylül 1067 tarihinde halifenin de katıldığı muhteşem bir merasimle olmuş, açılışa devlet erkânı, ulema ve her tabakadan halk katılmıştır. Ancak Nizâmülmülk’ün, adına medreseyi inşa ettirdiği ve burada ders vermesi için daha önceden anlaştığı Ebû Ishak eş-$irâzî açılışa gelmediği gibi bütün aramalara rağmen bulunamamıştır da. Sonradan öğrenilir ki Şirazî, ‘bu medrese halktan gasp edilen araziler üzerinde kuruldu’ gibi söylentiler sebebiyle açılışa gelmemiştir.
Sirâzî’nin ilk dersi vermeye gelmemesi üzerine Ebû Sa’d’ın teklifiyle açılış dersini vermek üzere Ibnü’s-Sabbağ müderris tayin edildi. Bu vazifeyi kabulde önce tereddüt fakat sonra kabul eden İbnü’s-Sabbağ’m müderrisliği 20 gün sürdü. Zira Şirâzî, Nizâmülmülk ve halifenin ricası üzerine ders vermeyi kabul ettiğinden bir müddet sonra vazifesinin başına geçmişti.
Medresenin Vakfı ve Yönetimi
Nizâmülmülk, medresenin masrafları için zengin bir vakıf kurdu. Medresenin yakınında kurulan çarşıdan, arazi, hamam ve dükkânlardan elde edilen gelirler medreseye tahsis edildi. Bu vakfın gelirleri, hocaların, talebelerin ve diğer görevlilerin geçimlerine bolca yetiyordu.
Nizâmülmülk tarafından hazırlanan vakfiyede Bağdat Nizamiye Medresesi’nin Şafiîler için insa edildiği, medreseye vakfedilen arazi, çarşı ve dükkânlardan elde edilen gelirlerin de fıkıhta ve usûl-i fıkıhta Şafiî olanlara tahsis edildiği, medreseye fıkıh ve usûl-i fıkıhta Şafiî olan bir müderris, bir vaiz, bir hâzinü’l-kütüb, bir mukrî’ (Kur’ân-ı Kerîm hocası) ile Arap dili ve grameri öğretecek bir hoca tayin edileceği belirtiliyordu. Ayrıca ferrâş ve kapıcılar da Şafiî olmalıydı.
Eğitimde Fırsat Eşitliği
Nizamiye Medreseleri, tarihte “eğitimde fırsat eşitliği” sağlaması bakımından da çok önemlidir. O zamanlar yüksek seviyede ilim tahsil edebilmesi için devlet, medreseleri “yatılı ve burslu” bir eğitim kuruluşu haline getirdi. İlim âşıkları için açılan büyük bir kapı olmuştu.
Medresede Hocalık
Medresede çalışabilmek için gerekli şartların en başında Şafiî ve Eş‘arî olmak gelirdi. Nizâmülmülk; hocaların, hoca yardımcılarının, memurların ve hatta kapıcıların dahi Şafiî olmalarını isterdi. Bu sebeple, medresede ders vermek için mezhep değiştirenler dahi olmuştu. Örneğin, Ebu Bekr Mübarek b. Ebu Talib Vecih Dahhan, Hanbeli mezhebinden Şafiîliğe geçmiştir.
Nizâmülmülk ve çocukları zamanında, hocaların ve yardımcıların vezirin emri ile tayin edilmeleri esastı. Tayin edilen hoca, ilk dersi yüksek dereceli memurların, hocaların, âlimlerin ve şairlerin huzurunda, bazen halifenin de katıldığı bir merasimle verirdi. Yeni gelen hocalar, mevcut örf ve âdete uyarak büyük bir ziyafet tertip ederlerdi. Nizamiye Medresesi’ne hoca olmak kolay bir şey değildi. Buraya girebilmek için yüksek bir İlmî seviyeye sahip olmak gerekiyordu. Medresenin hocaları meşhur âlimlerdi ve Bağdat’ın siyasi ve sosyal hayatı üzerinde büyük tesirleri vardı. Bu kabilden; Şirâzî, İbnü’s-Sabbağ, Ebu Sa’d el- Mütevelli, Debûsî, Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali et-Taberî, Ebu Hamid el-Gazzâli (İmam-ı Gazzâli) gibi birkaç ünlü müderrisi sayabiliriz.
Nizamiye Medreseleri planı, teşkilat ve müfredatıyla medreseler tarihinde bir dönüm noktası teşkil etti. Nizamiye’den önce kurulmuş olan medreseler özel kuruluşlar olduğu halde Nizamiye Medreseleri devlet himayesinde birer kamu müessesi olarak ortaya çıktı.
Medrese’deki Eğitim-Öğretim
Medresede genellikle dinî ilimler okutulmaktaydı. Okutulan başlıca dersler: Kur’ân-ı Kerîm ve ilimleri, Hadis, Şafiî fıkhı ve usulü (İslam Hukuku Metodolojisi), Eş‘arî kelamı, Arap dili ve edebiyatı, vaaz, matematik ve İslam miras hukuku. Hocalar, derslerini öğrencilerin bulunduğu yerden daha yüksek bir kürsüde verirlerdi. Ders saatleri mevsimlere, dersin niteliğine ve hocaların İlmî mertebesine göre değişirdi. Dersler hafta boyunca öğleden önce başlar öğle, ikindi ve yatsı namazlarından sonra da devam ederdi. Eğitim dili Arapça idi. 20 yaşını doldurmuş öğrencilerin girebildiği medresede eğitim süresi 4 yıldı. Nizâmülmülk, medreseyle bizzat meşgul oldu ve medreseye bağlı bir kütüphane kurdurdu. Çok kıymetli kitapların bulunduğu kütüphane sayesinde öğrencilerin uzun seyahatler yapmasına gerek kalmadı. Bağdat Nizamiye Medresesi Kütüphanesi, 1116 yılında çıkan yangında yandı fakat öğrencilerin büyük fedakarlıkları sayesinde kitaplar yanmaktan kurtarıldı. 1132’de kütüphane yeniden inşa edildi. 1258 yılındaki Moğol istilasından zarar görmediği söylenirse de bu zengin kütüphaneden günümüze hiçbir eser kalmamıştır.
Nizamülmülk medreseyi Bağdat’ta kurduğu zaman, bizzat kendisi ve kendisinden sonra ailesinden gelenler bu kuruluşun şeref idarecileri olarak seçildiler. Medrese, Nizamülmülk zamanında ve ölümünden sonra o ve halefleri tarafından tayin edilen ve “nâib” denilen yüksek bir memur tarafından idare edilirdi Medresede nâib, hocalar ve yardımcı hocalardan başka muhasebeciler, kütüphane müdürleri ve bir de imam bulunurdu.
Medresenin Gözden Düşmesi
Medrese, Nizâmülmülk ve çocuklarının vefat etmesinden sonra hızla geriledi. Bu gerileme, iki sebepten olmuştur, ilki, Halife M ustansır’ın Nizamiye kadar ünlü olması için kurduğu Mustansıriyye Medresesi’dir. Öğrencilerin, halifenin himayesi altında olan bu medreseyi tercih etmesi, Nizamiye Medresesi’ni ikinci plana itti. İkincisi de sel ve yangın gibi afetlerin medreseyi tahrip etmesidir. Nizamiye Medresesi muhtemelen 15. yüzyılın sonları veya 16. yüzyılın başlarında tarih sahnesinden silinmiştir.
Nizamiye Medreseleri’nin Önemi
Nizamiye Medreseleri devrin siyasî, İlmî ve dinî hayatı üzerinde çok büyük tesir bıraktı. Şöhreti bütün İslam dünyasına yayıldı ve bu sebeple âlimlerin, fakihlerin ve vaizlerin teveccühünü kazandı. Nizamiye Medreseleri’nin şöhretinden sonra birçok sultan ve devlet adamı ile halife, Nizâmülmülk’ün yolundan giderek kendi adlarına medreseler inşa ettirdiler. Nizamiye Medreseleri dinî ilimler, Şafiî fıkhı ve özellikle Ehl-i Sünnet akidesinin gelişmesine önderlik etti. Medreselerde çok sayıda kitap yazıldı. Bu sayede Şafiî mezhebi ve Ehl-i Sünnet itikadı yayılırken Şiî-Ismailî düşüncenin yayılmasına karşı set çekilmiş oldu.
Nizamiye Medreseleri planı, teşkilat ve müfredatıyla medreseler tarihinde bir dönüm noktası teşkil etti. Nizamiye’den önce kurulmuş olan medreseler özel kuruluşlar olduğu halde Nizamiye Medreseleri devlet himayesinde birer kamu müessesi olarak ortaya çıktı. Bu medreselerde yetişen öğrenciler Sünnî İslam dünyasını tehdid eden Şiî-Bâtınî düşüncenin yerleşmesine engel oldular.
Tüm bunların yanında Nizamiye Medreseleri’nde eğitim-öğretim sadece Şafiî öğretileriyle sınırlı kaldığı için ve diğer mezheplere ve konulara ilginin azalmasına ve dışlanmasına sebep oldu. Maveraünnehir uleması müderrislere ve öğrencilere maaş ve burs verilmesini ilmin itibarını düşüren bir davranış olarak kabul edip ilmin para karşılığında öğretilmesini içlerine sindiremediklerini ve ahlaki bulmadıklarını belirtirler. Nizamiye Medreseleriyle birlikte siyaset ve devlet adamları ilmi hayata müdahil oldular. Kimi alimler kalemlerini, kimi şairler de şiirlerini siyaset ve devlet adamlarını övmeye hasrettiler.
Nizamülmülk Kimdir?
Nizamülmülk, Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alp Arslanveoğlu Melikşah’m 1063’ten 1092’ye kadar vezirliğini yapan, büyük bir devlet adamıdır. Adı Hâce Kıvâmüddîn Ebû Ali Haşan bin Ali’dir. 1018 yılında İran’ın Tûs şehrinde doğdu ve 1092 yılında Nihavend’de, Haşan Sabbah’ın fedaisi birbatinî tarafından şehit edildi. Sultan Alp Arslan’ın Malazgirt Savaşı hariç bütün seferlerine katıldı, savaşların kazanılmasında ve devlet yönetiminde önemli bir rol oynadı.
Kaynakça; Ergün, Mustafat Türk Eğitim Tarihi [online kitap], http://www.egitim.aku.edu.tr/tetOO. htm, ; ,nemy؛؛K M. Altay, Büyük ulku؟leS Tarihi Alp Arslan ve Zamanı, e. III, Ankara 1992; Makdisi, George, İslam’ın Klasik Çagı’nda Din Hukuk Eğitim, (çev: Haşan T. Ba$©ğlu), İstanbul 2007; Ocak, Ahmet, Nizamiye Medreseleri, İnönü isetisr؛،¥؛ n ü Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Tarih Bilim Dalı, Dan. Salih Gökçe, M alatya 1993; özaydın, Abdülkerim, “Nizamiye Medresesi”, DlA, c. 33, s. 188-191; özaydın, Abdülkerim, “Nizâmülmülk”, DİA, c. 33, s. 194-196; Talaş, M. Asad, Nizamiyye Medresesi ve İslam’da Eğitim-öğretim, (çev: s. Cihan), Samsun 2000.