Heyet-i Sabıka-i Kostantiniye (İstanbul baskısı, H. 1289) adlı eserde bu bölge hakkında deniliyor ki: “On dördüncüsü, fetihten sonra açılan Ayvansaray Kapısı olup, bu adı almasının sebebi, iç tarafında büyük bir imparator sarayı izlerinin bulunmasındandır. On beşincisi, sur dışında, Eyüp yolunda olan Xylo Porta, yani Odunkapı olup, duvarı İstanbul surlarının tamamından alçak ve deniz kenarına kadar uzanmaktadır. Eskiden bu duvara beden ve tabiye anlamına gelen Proteichisma veya Blacherna Cenahı denildiği, İstanbul patriği Nikiforos’un (Heraklius) kayser tarihinde belirtilmektedir. Buradan ta Marmara Denizi’ne kadar uzayan surun Eğrikapı’ya kadar iki kapalı kapısı vardır. Biri, Blacherna Ayazması yakınında, Kayser Comnenos zamanında kale içinde olan sarayın kapısıdır. Bu kapı, fetihten sonra kapatılmıştır. Diğeri Gyrolimne denilen kapıdır ki kalenin bitişiğindeki bahçeler içinde kalmıştır. Kara tarafındaki kapıların ilki, Charsia, Charsios ve Caligaria isimleriyle anılan Eğrikapı’dır. Rum mezarlığının yanıbaşında ve söz konusu kapının hemen yakınında fetihten sonra kapatılan bir hendek kapısı olan Callinicos ismiyle bilinen ve biraz ilerisinde başka bir hendek kapısı da, yanındaki harap bir kilisenin ismiyle Asomat^9 Kapısı diye adlandırılmıştır. Bu kapının enkazı Tekfur Sarayı’nın dış tarafında hâlâ görünmektedir.”
Eğrikapı civarındaki eski Osmanlı eserleri Eğrikapı’nın iç tarafında, polis karakolunun yanı başında Fatih Sultan Mehmed’in sakabaşısı olup şehrin fethi sırasında orada şehit düşen Molla Muhammed’in kabri vardır. Ayrıca kapının dış tarafında ve bitişiğinde ashâb-ı kirâmdan Hazret-i Hafir ve vergi idaresi binasının yakınında ‘Abdüssadık Âmir bin Ubâde bin Şâmme radıyallahü anh… (Tamir tarihi: 1 Muharrem 1205)’ın mukaddes makamları vardır. Hazret-i Hafir’in makamı türbenin içinde olup kapısı üzerinde Sultan İkinci Mahmud’un tuğrası ve H. 1251 tarihi bulunmaktadır. Manzum kitabesi, Kazasker Seyyid Mustafa izzet hattıyladır. Etrafı baştan başa parmaklıklı ve yan tarafında üç sıra hâlinde yüksek servi ağaçları bulunan bu kabrin ayak ucunda Eğ- rikapılı Çelebi diye bilinen Hafız Osman’ın mezunlarından mîr-i ahûr imamı, benzersiz üstat Yedikuleli Emir Efendi (Seyyid Abdullah bin Haşan Haşimî, vefatı: H. 1144), öğrencilerinden Hattat Hoca Mehmed Rasim bin Yusuf medfundur. Rasim Efendi diye meşhurdur. Azapkapı’daki sebille hemen yanındaki okulun kitabeleri bu zatın hattıyladır. Mezar taşı, ilk halifesi Mestçizade Ahmed Efendi tarafından yazılmıştır. Yetmiş yaşındayken, H. 1169’da vefat etmiştir. Ramazan-zadelerden, eski Adliye Nazırı merhum Hüseyin Rıza Paşa’nın,45° hattatlara dair topladığı mecmuada mütalâa ettiğim üzere, Hattat Rasim Efendi, Sultan Üçüncü Ahmed’in murakka’ına* şu güzel tarihi söylemiştir:
Bu resme resm eder târîhini Râsim-i duâ-gûy Münakkah bir murakka’ yazdı Sultân Ahmed-i kâmil
Daha önce yeniçeri efendisi olan Altıparmak Abdullah Efendi H. 1140, Mehmed Rasim Efendi’nin oğlu Mehmed Reşid Efendi H. 1228, eski reisülküttaplardan es-Seyyid Mehmed Dürrî Efendizade es-Sey- yid İbrahim Enis Efendi H. 217, yanında, ‘Saltanat-ı Aliyye’de reisülküttap olarak çalışırken aniden Allah’ın rahmetine kavuşan es-Seyyid Mahmud Dürrî Efendi 15 Cemaziyelahir 1209’da hattat Rasim Efendi’nin yanına gömülmüştür.Düzeltme- Ayazma Kapısı bahsinde tertip edilen Rumca kitabenin, bir hata sonucu olarak yanlış dizildiği sonradan görüldüğünden aceleyle aşağıda düzeltiyorum: Bu kitabe, Ayazma Tuğlacılar Camii’ni geçince tesadüf edilen mazgallı harap burcun karşısındadır. Kitabenin bazı harfleri zaman geçtikçe ve hava şartlarının etkisiyle bozulmuş, yazılı olduğu mermer parçaları suların donmasıyla çatlayıp düşmüş olduğundan, eksiktir. Bundan dolayı, daha sonra eklediğimiz harfler kitabede yoktur. Dikkatle incelendiğinde, söz konusu harflerin orada bulunmuş olduğunu cümlenin gelişinden anlıyoruz. Yerinde verdiğim resminden anlaşıldığı üzere, kitabenin aslı şudur:
AVRANSARAY
09
Eki