On dördüncü kapı, Ayvansaray Kapısı’dır445 (Aıvan-Seraı Kapoussi) ki, fetihten sonra açılmıştır. Ka pının hâlâ bu isimle anılması, aşağıda görüleceği gibi, civarında bulunan sarayın kayserler zamanında Büyükler Sarayı (Palais des Grands) diye bilinmesindendir Ayvansaray Kapısı’nın iç tarafında sağlı sollu evaklar vardır. Resminde görüldüğü gibi içeri girerken solda, sur üzerinde hâlâ enkazı görülüyor. Burası Bizans tarihinde Emboli Cariana diye anılır. On beşinci kapı, Odunkapı (Xylo Porta)’dır. Ayvansaray’da, sur dışında ve deniz kenarında kapının bulunduğu surun izleri, Defterdar Caddesi üzerinde Muhammet el-Ensarî Hazretleri’nin mübarek makamına bitişik olan burcun üzerinde hâlâ görülmektedir. Bu kapıdan çıkılınca, sahili takip ederek doğruca Defterdar’a, Eyüp Sultan’a gidiliyor. Kara tarafındaki en son kapı, budur. Kapının dayandığı sur, şehrin diğer surlarından biraz daha alçaktı ve denize kadar inerdi İstanbul patriklerinden Nikiforos, Kayser He- raklius’un hayat hikâyesine dair yazdığı kitapta bu suru, Pıoteichisma (siper, savunma hattı demektir) ismiyle, Blacherna’nın bir kolu olarak gösteriyor.
EĞRİ KAPI
^ *45 Eski Xylo Poıta’nın yerinde, ashâb-ı kiramdan Muhammed el-Ensarî Hazretleri’nin türbesi ve bitişiğinde Sultan Dördün- bitişiğinde adı geçen Padişahın vezirlerinden Süleyman Paşa cü Mehmed’in kızı Hatice Sultan’ın çeşme, sebil ve okulu (H. adına bir çeşme vardır. Kitabesi şöyledir:
Haliç’den ta Marmara Denizi’ne kadar uzayan kara surları işte buradan başlar. Bu surun Haliç Dersaa- det’den itibaren, bugün Eğrikapı’ya kadar iki kapısı vardı:
1. Blachema Kapısı (La Porte des Blachemes). Adını, civarında bulunan Panaia Kilisesi’den alır. Kayser Comnenos tarafından, buradaki hükümdar sarayının etrafına yaptırılan küçük hisarın içinde bulunurdu.
Hazret-i Sultan Muhammed Gazi’nin Hep duâ-i hayrın eyler kâinat
Bir vezîri yaptı bir çeşme onun Lezzeti reşk-âver kandı nebât
Yâni Pâşâ-yı Süleymân-ı zaman Yaptı ihyâ eyleyip ol pâk-zât
Bahtiyâ târihi atşâna dedi Oldu câri çeşme-i mâ’-i hayât 1071
Hatice Suttan Sebili’ne bitişik, daha içerideki çeşmenin kitabesi şudur:
Bu çeşme-i dil-cûy ile bu mekteb-i vâlâ Gûyâ suyu pâkîze-nigîn-i güher oldu
Birisi revân-bahş-ı cihandır biri bekâ Şâdâb-kün-i teşne-i feyz-i hüner oldu
Her birisi hakka ki cedâ-kâne bu hayrın Şâyân-ı sitâyiş eser-i mu‘teber oldu
Zâd-reh-i ukbâyı eder böyle müheyyâ Keyfiyyet-i âlemden o kim bâ-haber oldu
Tâib dedi târihini bu hayrı görenler Allah kabûl eyleye âlî eser oldu 1123
Sebilin tâki üzerindeki kitabe de şudur:
Dürretü’t-tâc-ı saltanat ya’ni Duhter-i Hazret-i Muhammed Hân
Dürc-i ismet Hatîce Sultân kim Hayradır niyyeti onun her ân
Feyz-i Hak ol aliyyetü’ş-şânı Ede sîrâb-ı kevser-i ihsân
Bu sebîli binâ edip lillâh Oldu râhat-resân-ı teşne-dilân
Habbezâ bu sebîl-i zîbende Bir içim su letafet ile hemân
Reşahât-ı zülâl-i seyyâli Neşve-bahş-ı hayât-ı câvidân
Lezzeti âb-ı rûy-ı kand-ı nebât Safvet-i reşk-i neyyir-i rahşân
Oldu her kûze-i safâ-meşrep Mevrid-i cûy-bâr-ı bâğ-ı cinân
Bundan a’lâ olur mu âlemde Eser-i hayr-ı dâimü’l-cereyân
Göricek tarh-ı dil-keşin Tâib Hızr-ı ferhunde-dem medîha-künân
Nâsa işrâb edip dedi târih İçelim âb-ı kevser oldu revân 1123
Daha önce sözü edilen Çınar Karakolu’nun arka tarafındaki terk edilmiş ve yük arabalarının bekletildiği hazirede bazı önemli kimselerin mezarları vardır:
Hüseyin bin Muhammed bin Şeyh Kemal: 9 Recep 987 Çarşamba. Muhammed bin Şeyh Kemal: 24 Recep 987 Pazartesi. Muhammed el-Hâfız et-İsfahânî es-Sultânî: 1 Zilhicce 949. gibi faziletli kişiler burada medfun olup, mezar taşı kitabeleri çer-çöpe bulaşmış ve her zaman ayaklar altında kalmıştır. Bu hazire de vaktiyle muntazam yontma taşlarla yapılmıştı. Şimdi harap ve gübre yatağı olmuştur!..
Hadîkatü’l-Cevâmi”de ayrıntılı olarak anlatıldığına göre, Ay- vansaray Kapısı’mn dış tarafındaki Yavedûd Camii de meşhur eski yapılarımızdandır. Yavedûd Camii’ne, Sultan Camii de derler. BânTsi eş-Şeyh Abdütvedûd Hazretleri’dir ki Buhara erenleri ile İstanbul kuşatmasında bulunup fetihten sonra Ayasofya’da otururken, Ayvansaray dışında bir mescit ve zaviye yaptırıp, öldükten sonra Fatih Sultan Mehmed’in emriyle zaviyesinin yanına defnedildi (H. 860). Daha sonra halifelerinden Tokmak Dede vakfını tayin ettirmişti ki o da yanında medfundur. Kabrinin bulunduğu yer, hâlâ Tokmak Tepe diye bilinen mezarlıktır. Mescit zaman içinde harap olmuş, vakfı da perişan duruma gelmişti. Sultan Dördüncü Mehmed’in kızı Hatice Sultan, sahilsarayı karşısında yeniden büyük bir okulla çeşme ve sebil ve okulun altında olan Muhammed el-En- sarî Radıyallahü anh Hazretleri’ne türbe yapıldığı sırada mescidi de yeniden yaptırmıştı. Bu sebepten, Sultan Camii diye meşhur olmuştur. Anılan kişi H. 1151 tarihinde bir de minber yaptırmış, ayrıca çevresine pek çok vakıf dükkân da yaptırarak buradan birçok kimsenin rızıklanmasını sağlamıştır ki, hâlâ çeşitli hizmetlerle ruhuna dua edilmektedir. Hatice Sultan, babaannesinin yaptırdığı caminin yanındaki türbede babası ve kardeşlerinin yanında yatmaktadır. Vefat tarihi: H. 1156’dır.
Evliya Çelebi, velinimeti Melek Ahmed Paşa’nın naaşım Eyüp Sultan civarına, üstadı Keçi Mehmed Efendi Hazretleri’nin ayak ucuna defnetmek için getirirlerken Fatma Sultan Sara- yı’nın önünden geçtiklerini yazıyor. Gerek Evliya Çelebi’nin ifadesine ve gerek hâzin-i nefâis olan Reşad Fuad Paşa’nın ödünç verip kitabımıza aldığımız eski bir resmine bakarak Fatma Sultan Sahilsarayı’nın bugün Feshane’nin bulunduğu geniş alanda olduğu anlaşılıyor.
AYVANSARAY KAPISI (XYLO PORTA)
a. Heraklius Suru, b. Xylo Porta. Blacherna’nın bu kapısı, fetihten sonra kapatılın ıştır. 446
medeniyetlerinin ö l ü m s ü z “m t ra s i
2. Gyrolimne Kapısı (La Porte de Gyrolimne).447 Dikkat edilirse, surların dış tarafındaki bahçe ve bos- tanlardan görülür. Bizans eski eser uzmanlarından mesaî arkadaşım Doktor Schröder Efendi’nin ifadesine göre, Yirolim- ni (Gyrolimne) tabiri, ‘Arkirolimni’ (Gümüşsüyü, Lac Argente) kelimesinin muhaffefi imiş ki, Gümüşgöl demek oluyor. Ayvansaray’dan surları dış taraftan takip ederek yukarı çıkarken karşılaştığımız ilk kapı, Caligaria Ka- pısı’dır.448 Bu kapıya biz, Eğrikapı diyoruz ki, aslında biraz meyillidir.
44® ilgili kısımlara sayfalara müracaat edilsin.
447 Eğrikapı’nın iç tarafından, suru takip ederek İvaz Efendi Ca- mii’nin olduğu burcun eteğine doğru gelirken karşılaşılan as- hâb-ı kiramdan Abdullah el-Hudrî Hazretleri’nin mübarek makamı hizasındadır (s. 257).
44® Eğrikapı’nın Charsia Kapısı (La Porte de Charsia ou Karsi
os) olduğunu Kostantiniad yazıyor. Hâlbuki Doktor Mord- tmann, Charsia veya Charsios denilen kapının Edirnekapı olduğunu ispat ettiği gibi (s. 138), Meyers adlı birinin Balkan Hükümetleri ve İstanbul başlıklı, 1914’de neşrettiği bir eserde de böyle gösteriliyor. İstanbul’un Bizans zamanındaki yapılarıyla sokak ve caddelerini gösteren plânlarda da Charsios Kapısı, Edirnekapı olarak işaret edilmiştir.
MEHMED ZİYA
Bu kapıyı biraz geçince surların geniş bir açı meydana getirdiği noktada küçük bir kapı daha görülür. Bu kapı, Callinicos Kapısı adıyla meşhurdur. Orada vaktiyle Aya Callinicos Kilisesi vardı. Bu kapı, şimdi kapalıdır. Dış tarafındaki Rum mezarlığından görülür.
AVRANSARAY KAPISI
09
Eki