Moğol prensleri arasında iktidar çekişmeleri başlaması
ve Çin yaşama biçiminin rahatlılığının Moğol askerî gücünü
zayıflatması sonucunda, Çin’deki Moğol yönetimi
sona erdi. Birbiri ardına gelen doğal yıkımları büyük
bir köylü ayaklanması izledi ve “Tanrısal Egemenlik”
köylü önderlerden birine geçti. Yüen sülalesini yıkarak
güneydeki Nankin’de Ming sülalesini (1368-1644) kuran
Cu Yüencang adlı bu köylü önder, imparator Hongvu
adıyla tahta çıktı (1368-1398) ve yönetimini zorbaca
bir temele oturttu.
Minglerin zorbaca yönetimi sülalenin üçüncü imparatoru
güçlü Yonglo döneminde (1403-1424) de kesintisiz sürdü. İmparatorluğun başkentini kuzeye, büyük
ölçüde yeniden yapılan Pekin’e taşıyan Yonglo, Hint
okyanusuna, Basra körfezine ve Doğu Afrika’ya büyük
deniz seferleri başlattı. Bu arada, Yeni Dünya’dan getirilen
tahıl ürünlerinin ekilmesiyle, tarım üretimi büyük
ölçüde arttı ve ülke nüfusu, sülalenin sonuna doğru 160
milyondan, 260 milyona yükseldi. Büyük Çin romanlarından
çoğu da bu dönemde yazıldı.
Ancak, Yonglo döneminin siyaset ve kültür alanlarındaki
gücü, ondan sonraki hükümdarlar döneminde
azaldı. Denizaşırı ticaretin ve yabancılarla ilişkilerin
azalması sonucu, Çin içine kapanmaya başladı. Felsefe
alanında bile, sistematik’araştırma güdüsü, varolan düşüncelerin
daha başka biçimlerde anlatımı rahatlığına
dönüştü; bu da doğal olarak, bilimsel ilerlemeyi ve yeni
teknolojilerin gelişmesini engelledi. Yeteneksiz imparatorların
başa geçmesi ve sarayda konfüçyüsçü aydın
görevliler ile haremağaları arasında başgösteren yıkıcı
hizipleşmeler, sonunda yönetimin felç olmasına yol açtı.
Moğollarla sürüp giden savaşlar ve güneydoğu kıyıları
boyunca baskınlar düzenleyen korsanlar, devleti iflasın
eşiğine getirdi. Ardından XVII. yy. başlarında bir dizi
doğal yıkım, sülalenin devrilmesiyle sonuçlanacak yeni
bir köylü ayaklanmasını başlattı.
MİNG SÜLALESİ
09
Eki