wiki

Çin (edebiyat)

Çin’de edebiyat geleneği, hem uzun tarihi, hem de
ürünlerinin bolluğu bakımından ilgi çekicidir. Çin yazısının
varlığını gösteren en erken kanıt olan, üstüne çeşitli
simgeler kazılı kehanet kemikleri, günümüzden
yaklaşık 3 500 yıl öncesinden kalmadır. Çin yazısında
kullanılan karakterlerin çoğu yüzyıllar içinde büyük ölçüde
değişmişse|(Bk.ÇİN[sanat ve mimarlık]) de, yazılı
dil, başka ülkelerde rastlanmayan bir süreklilik gösterir.
Çin’de çok eski tarihlerden başlayarak, okuma-yazma
bilme devlet hizmetinde görev alabilmek için gerekli
temel nitelik oldu. Konfüçyüsçü devlet görevlisinin,
bir belgeyi hazırlamakta gösterdiği aynı ustalıkla, şiir
ve denemeler de yazması beklenirdi. Edebiyattaki
akıl almaz gelişme, bu anlayış sonucunda ortaya çıktı.
Çing sülalesi döneminin ortalarından önce, dünyada
yayınlanmış kitapların yarıdan çoğu, Çince yazılmıştı.
Tahta kalıp baskının Song sülalesi döneminde yaygınlaşmasından
önce, bu edebiyat metinlerinin çoğu, bir
fırçayla ipek üstüne ya da tomar biçiminde kâğıtlara yazılıyordu.
Ayrıca tunç ve taş üstüne ya da tablolar, yelpazeler
ve perdeler üstüne de edebiyat metinleri kazılıyor
ya da yazılıyordu.
Ne var ki, edebiyat dilini öğrenmek, masrafını pek az
kişinin kaldırabildiği, bunlar arasından da pekazının başarılı
olduğu, uzun ve zahmetli bir eğitimi gerektiriyordu.
Konuşma dili ile yazı dili arasında keskin bir uzaklaşma
oluşmuştu; yazı dilinde ancak güçlü, küçük bir seçkin
tabaka ustalaşabiliyordu. Bu durum, konfüçyüsçülüğün
kutsal metinleri (çing) tarih ve coğrafyaya ilişkin
yazılar (şih), felsefe ve açıklayıcı düzyazılar |(zu)! ile şiir
ve deneme derlemelerinden (çi) oluşan geleneksel
bibliyografya sınıflandırma şemasına da yansımıştır.
Roman ve tiyatro (dram) bu şemanın dışında bırakılmıştır.
Konfüçyüsçülük metinleri. Konfüçyüs öğretisinin çekirdeğini
on üç yapıt oluşturur: Dönüşümler Kitabı (Yi
çing); Belgeler Kitabı ya da Tarih (Şu çing ya da Şuang
şu);1 ŞarkılarKitabı(Ş\ çing);üç ayin derlemesi (Çuli, Yili
ve Li Çi); yorumlarıyla (Çun çiy, Dzu çuan, Cung yan
çuan ve Gu liang çuan) birlikte İlkbahar ve Sonbahar
Yıllıkları; Ana-Baba Sevgisij(Şiao çing); Söyleşiler (Lun
yü); A/lenc/üs(Mıng-zu) ve ilk sözlük (Frh ya). Bütün bu
yapıtların geç Cou döneminde ortaya çıktıkları sanılmaktadır.
Bu arada, ilk Çin sülalesi imparatorunun buyruğuyla
“Kitapların Yakılması” olayının, günümüzün
Çin edebiyatı tarihiyle ilgili araştırmalar yapan uzmanlarını,
büyük sıkıntılarla karşı karşıya bıraktığını da belirtmek
gerekir.
Tarih metinleri. Çin tarih yazarlığının en güzel yapıtlarından
biri, Savaşan Krallıkların Entrikaları’d\r. Sıma Çien’in
önceki Han döneminin seçkin düzyazı yapıtı Büyük
Tarihçinin Kayıtları da, önemli tarihsel kişilere ilişkincanlı betimlemeleri açısından son derece önemlidir ve
sonraki bütün sülalelerin tarihçilerine model oluşturmuştur.
Bunu izleyen yapıtlardan Pan Ku’nun (İ.S. 32-
92) Han Tarihi, edebi nitelikleriyle ön plana çıkar.
Çin’in çeşitli krallıklara parçalandığı dönemin (İ.S. 220-
589) son bölümünde, tarih yazıcılığının büyük ölçüde
bürokratların elinde bir uğraşa dönüşmesi, tarih yazıcılığında
yeni ve yaratıcı yaklaşımlar aranmasına yol açmış,
bu çabaların sonunda Sıma Guang’ın, olayları nesnel
sunuşu ve kaynaklarına eleştirel yaklaşımı bakımından
benzeri buİunmayan \Yörıetime Yardımcı Geniş
Ayna1 (ya da Yönetim İçin Gerekli Bilgiler) adlı yapıtı ortaya
çıkmıştır.
Felsefi ve açıklayıcı düzyazılar. İlk bakışta çorak bir alan
gibi görünen bu kategoriye giren birçok yapıt, oldukça
büyük edebi nitelik taşıyan bölümler içerir. Laozı’nın
yazdığına inanılan Dao-de Çing, daocu ülküleri derli
toplu, gizemci ve şiirsel bir anlatımla biraraya getiren
bir yapıttır. Edebiyat araştırmaları bakımından daha çok
önem taşıyan Çuang-Zu, Tang sülalesi döneminden
önceki yaratıcı yazının doruğunu temsil eden, taocu yazarların
yapıtlarını derleyen bir antolojidir. Edebiyat tarihinde
önemli yerleri olan öteki yapıtlar arasında Şünzu,
Huay-nan zu, Hanfey zuve Lü Pu- vvey’in İlkbahar
ve Sonbahar Kayıtları sayılabilir. Bu yapıtların tümü, ya
askerî bakımdan istikrarsız olmasına karşın düşünce yönünden
verimli olan geç Cou döneminden ya da erken
Han döneminden kalmadır. Tümünde, felsefi ve siyasal
düşünceleri vurgulamak için, alegori ve mesellerden
yararlanılmıştır.
Şiir ve deneme derlemeleri. Çin’de en üstün tutulan
edebiyat uğraşı şiir olmuştur. Bir halk şarkıları ve ayin
odları derlemesi olan Şarkılar Kitabı (İ.Ö.y. 1000-İ.Ö.
600) bir yana bırakılırsa, en önemli ilk antoloji, Şü Yüan
ve öğrencilerinin şiirlerinden oluşan Güney Şarkıları’dur.
Han sülalesi döneminde şiir dünyasında inceden
inceye işlenmiş«uyaklı, şiire (fu) büyük önem verilmiş
ve bu türün en yetenekli uygulayıcısı, Sıma Şiang-cu
(İ.Ö. 179-117) olmuştur. Bir başka şiir türü de, sıradan
insanların yaşamını ve düşüncelerini etkili bir biçimde
yansıtan Zao Zao (İ.S. 155-220) ve oğlu Zao Şi gibi Üç
Krallık dönemi şairlerinin büyük ölçüde geliştirdikleri
baladdır (yüe-fu). İki büyük doğa şairi, Tao Yüan Ming
ve Şiye Ling-yün (İ.S. 385-433), Altı Sülale döneminde
yaşamışlardır.
Bu dönemin sonlarına doğru, Çin’de buddhacı rahiplerin
başlattıkları Hint etkisiyle, şiir yazmada yeni ilkeler
saptanmış ve “düzenlenmiş düzyazı” (lü-şi) kurallarının
oluşturulmasına yol açmıştır. Ses ve sözdizimi
öğeleri bu kurallara göre ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiş,
bu yenilikler şiirde olağanüstü zenginlikte bir gelişme
gerçekleştirirken, Tang sülalesi döneminde doruk
noktasına erişmiştir: Bu dönemden günümüze 48 000
şiir kalmıştır. Tang sülalesi döneminde yazan yetenekli
birçok şair arasında, taocu Li Bu, konfüçyüsçü Ro Şü Yi,
buddhacı Vang Vey ve halktan Bo Şü Yi sayılabilir. Song
sülalesi döneminde bunları Şu Dun Po ve Lu Yu (1125-
1210) gibi üretken şairler izlemiştir. Song döneminde
en önde gelen şiir etkinliği, Tang sülalesi ve Beş Sülale
(İ.S. 907-960) dönemleri sırasında dışardan çok fazla
yabancı ezgi gelmesine tepki olarak yaratılan, farklı
uzunlukta dizelerden oluşan “lirik ölçü”yle yazmak olmuştur.
Bu türün başlıca temsilcileri arasında Li Yü, Huang
Ting-çen (1045-1105) ve Çin’in en ünlü kadın şairi
Li Çing-çan sayılabilir. Şiirin gelişmesinde ikinci büyük
aşama, Yüen sülalesi döneminde cantoların (san-çü)
doğmasıdır. Ming ve Çing dönemlerinde yazarlar esin
kaynağı olarak Tang sülalesi dönemi ustalarını aldıklarıiçin, şiir geleneğinde önemli bir gelişme görülmemiştir.
Düzyazının tarihinde önemli bir aşama, açık ve sade
eski yazı üsluplarına dönüş oldu. Bu üslup, Altı Sülale
dönemi boyunca çok beğenilen, dönüşmeli dört-altı
sözcükten oluşan süslü, tumturaklı düzyazıya tepki olarak,
Han Yü (768-824) ve Liu Tsung-yüan (773-819) tarafından
önerildi ve söz konusu iki düzyazı üslubu konusundaki
tartışma Çing döneminin sonlarına kadar
sürdü.
Roman ve öykü. Tang sülalesi döneminden önce, roman,
büyük ölçüde ünlü kişilere ilişkin fıkralarla, tarihsel
olayların anlatılmasıyla, garip yaratıklara ve olaylara
ilişkin anlatılarla sınırlı kalmış, “Dönüşüm Metinleri” (bien-
vın) diye adlandırılan buddhacı metinlerin etkisi altında,
uzun anlatılar yazılmıştır. Bu metinler, yazarı bulunmayan
Çin Ping Mey (1582-96, İng. Çev. Altın Nilüfer,
1939) ve Şüyü-Çin’in Hung Lou mengi (1791; İng.
Çev. Kızıl Oda’nın Düşü, 1929) gibi olağanüstü romanlara
temel oluşturmuştur.
Çing sülalesi döneminde öyküde de büyük bir gelişme
gözlenmiştir: Feng Meng- Lung’un (1574-1646)
halk diliyle yazılmış masal derlemeleri, bunun en iyi örneğidir.
Bütün bu yapıtlar halk diliyle kaleme alırken,
edebiyat dilinde yazılmış roman ve öyküler de gün geçtikçe
gelişmiştir. Bunun en seçkin örnekleri arasında
Tang dönemi klasik masalları (çuan-ci) ve Pu Sung-
Ling’in (1640-1716) Liao-çay Şi-yi’si (Bir Çin Stüdyosundan
Garip Öyküler) sayılabilir. Ming ve Çing sülaleleri
döneminde, roman ve öykü, iyi eğitim görmüş sınıf
arasında da yaygınlaşmıştır.
Tiyatro. Roman ve öykü gibi, tiyatro da Hint geleneğinden
etkilenmiş, şarkılı bölümler ile düz konuşmalı bölümlerin
dönüşümlü olarak birbirini izlemesi ve bazı temel
roller gibi ayırdedilir özelliklerini Hint edebiyatından
almıştır: Hint yapıtlarının örnek alınmasından önceki
Çin seyirlik oyunları, genellikle pandomim, at üstünde
mızrak oyunu ve akrobatlığa dayanmıştır, paha
sonra gösteri sanatları yavaş yavaş gelişerek, Yüan tiyatrosunun
en parlak dönemine ulaşılmıştır. Ülkenin kuzey
kesiminde gelişen dört perdelik Yüan dramına karşıt
olarak, büyük bölümü Mingsülalesi döneminden kalan
güney dramında, çok sayıda şarkıcı kullanılmıştır ve
çoğunlukla değişik birçok sahne içerir. Güney dramlarının
başlıcaları arasında Tang Şien-Zu’nun (1550-
1616) Mu-Tan tinği ve Kung şang-Cın’ın (1684-1718)
Tan-hua şan adlı oyunları sayılabilir.
Yakın dönem. XX. yy’da Batı’nın Çinli yazarlar üstündeki
etkisi ezici oldu. 4 Mayıs 1919’da başlayan öğrenci
hareketinin içinde yeralan Hu-şi, vb. yazarlar, yazılı anlatımda
klasik dilin (ven-yen) yerine, modern konuşma
dili olan Mandarin’in (bay-hua) kullanılmasını benimsediler.
Özellikle şiir alanında yeni ritimler, yeni düşünceler
ve yeni imgeler bulmak yolunda yoğun deneyler yapıldı.
XX. yy’ın en seçkin şairleri arasında, Şü-Şi-mo
(1895-1931) ve Ven Yı-to (1899-1946) sayılabilir.
1920 ve 1930 yıllarında öykü ve roman yazarları da
yeni arayışlara girdiler. Bunlar arasında Lü-Şün’un Ah
Q’nun Gerçek Öyküsü (1933); Mao Dun’un (1896-
1981) Geceyarısı, Lao Şı’nın (1899- 1966) Çekçek’i
(1937) sayılabilir.
İkinci Dünya Savaşı ve onu izleyen iç savaş, Çin’de
edebiyat çalışmalarını olumsuz yönde etkiledi. Mao
yönetiminde de, sosyalist amaçlar gütmeyen yazarlara
büyük baskı uygulandı. Bununla birlikte, 1970 yıllarının
ortalarında Kültür Devrimi’nin sona ermesiyle, yazarlar
üstündeki kısıtlamalar gevşetildi. Uzun süredir bastırılmış,
geçmişte ağır biçimde suçlanmış olan yapıtlar yayınlanmaya
başlandı. Yönetimin kültürde liberalleşme

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir